korku

monster degree
Kişinin kendini koruma sisteminin bir ögesi olarak gelişmiş mekanizma.

Bize zarar vereceğini öğrendiğimiz bir eylemden korkmazsak kendimizi ondan koruyamayız. Mantık bu.

ontolojik sancilarimin merhemi
varlıkların dünyası, günlük yaşamamız üzerine kurduğumuz, güvendiğimiz ve genellikle onun aracılığıyla kendimizi tanımladığımız dünya kayıp gider ve tutumumuz varlıkların dünyasında bir kayıtsızlığa dönüşür. o tutunamadığımız şeyler, ve ona tutunamamanın verdiği imkansızlık üzerimize yapışıp kalır. ve bu temel ruh hali korkuları ve yokluğu açığa serer.
ihtiras limani

elias canetti, şöyle söylemiş bilinmeyen ve korku hakkında :

" İnsanı bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur. İnsan kendisine değen şeyi görmek ve tanımak, hiç değilse sınıflandırmak ister. Yabancı herhangi bir şeyle fiziksel temastan her zaman kaçınma eğilimindedir. Karanlıkta beklenmedik bir dokunuşun sebep olduğu korku, paniğe kadar varabilir. Üzerine giydikleri bile yeterli bir güvenlik duygusu vermez; giysileri yırtmak ve kurbanın çıplak, yumuşak, savunmasız etini delmek kolaydır.

İnsanların etraflarında yarattıkları bütün mesafelerin nedeni bu korkudur. Kendilerini başka hiç kimsenin giremeyeceği evlere kapatırlar ve ancak orada bir dereceye kadar güvende hissederler. Hırsız korkusu yalnızca soyulma korkusu değildir, aynı zamanda karanlığın içinden aniden uzanan beklenmedik bir elden duyulan korkudur "
ontolojik sancilarimin merhemi
korkuya ya da dehşete ilham veren bir yüz, korkunun sebebi değil; hedefidir. bunu wittgenstein söylemeseydi bile anlayacaktık. bir aralar gizem-sever medyada oldukça popüler olan, havada duran taşın, zeminle arasında kalan boşluğu, bu tip bir korku dolduruyordu bence. tanımaya ya da epifaniye ramak kala insanları evrenin farklı uçlarına savuran da böyle bir korkuydu. güzel olan karşısında dökülecek olan gözyaşlarını kurutarak şehvet yapraklarına dönüştürenin de, aynı şekilde, buna benzer bir korku olduğunu söylediğimde kaçınız itiraz edebilirdi ki? dünya'nın bir miktar korku eksikliği yüzünden dönmeye devam ettiğini teorize edersem, hiçbir bilim insanının bana kızmaya hakkı olmaz. onların hizmette kusur eylemedikleri efendileri, keza, bir tür korkudan inşa edilmiş tahtında oturmaktadır.

dünyada yapayalnız kalmış bir insanın korkusu hala etrafında resmi olmayan bir boşluk kalmamış insanın korkusunun yanında tahayyül edilemez. bu fark çok küçük bir korku tarafından domine ediliyor aslında. başından beri, birine "korkma." demek, "beni de korkutuyorsun." demek..
monster degree
Ecele faydasının olmamasının klişe sayıldığı olgu.

Fakat korkulanlar olacaksa olacak, yaşanmaması gerekenler yaşanacak. Önüne geçemediğimiz sürece taş gibi durmak gerek önünde!
valsarith
Bir teoriye göre kimi travmatik korkular ya da fobiler genler aracılığıyla nesilden nesile aktarılıyor. 1200'lü yıllarda veba yaşayan bir avrupa köyünden akrabanız mı var? tebrikler fare fobisine sahipsiniz. ya da ormanlarda yaşayan dedeleriniz zehirli böceklerden çok mu çekmiş? nurtopu gibi böcek fobiniz var. klostrofobi falan da kölelikten geliyor. tanıyın atalarınızı.

yüzde yüz doğru değildir muhtemelen bu bu arada, dediğim gibi bir teori sadece.
kozmos
İnsanı silahsız zapteden, ipsiz bağlayan bir hissiyat. Yaşamı besler, engellediği gibi. En temel seviyeden bakıp şöyle diyebiliriz;

“Korkularını yönetebilen insan olmuştur.”
Ne mi olmuştur?
(bkz:übermensch)
turuncu gemi
bir iç güdü durumudur. hatta yaşamda kalmak için olmazsa olmaz bir iç güdü durumudur. en sağlıklı ruh hali bu iç güdüyü yönetmeyi öğrenerek güdü seviyesine getiren ruh halidir.