romantizm

ontolojik sancilarimin merhemi
ucuzlatılabilen bir şey. evet romantizmi ucuzlattılar. gerçekliğin ihtirasları arasına gömüp alınıp satılabilen ve de tüketilen bir unsur haline getirdiler. ulaşılmaz hayallerin tatlarını unuttular. çok hızlı yaşıyorlar, gereksiz düzeyde hızlı.. evet, maddesel dünyanın nimetleri bazen gerekli de minimum düzeyde kalmalı. insanlar en romantik görünen ortamlarda aslında rüya içinde rüya yaşayabilecekken birbirinden o kadar uzak düşüyorlar ki, bedenleri yan yana ruhlar başka alemlerde. sonra da durum mekanik bir hale geliyor tamamen iç güdüler eşliğinde. sonra düşünüyorlar biz neden mutsuzuz ? acıyorum.. cidden acıyorum. ellerindeki tüm imkanları ahmakça harcıyorlar. bedenen yan yana olmaktansa ruhen birlikte olmak, reel dünyanın dışına çıkmak farklı hazları kalplere yaşatmak daha önemli. anlamıyorlar.. tuhaf geliyor onlara. bu dünyaya saplanıp kalmak böyle bir şey işte.. yazık.
khemri
bir grup genç erkek ve kadın, almanya'nın o yaygın, miskin yığınlarına karşı akına çıkıp zafer kazanıyordu. yüzyıllar öncesinin kavimler göçündeki sarışın alman boyları gibi ortaya çıkıyorlardı. maceracı, zaferden emin, geleneklerine ve hayatlarına içtenlikle bağlı, eski çürümüş kültürü, gururlu bir tiksintiyle hiçe sayarak. roma imparatorluğu'nun o ince kültürünün, barbar fatihlerde her şeye rağmen uyandırdığı ürkek saygıyı bu romantikler, besbelli hiç duymuyorlardı. zayıf yanlarını iyiden iyiye bildikleri, meziyetlerinden pek etkilenmedikleri öz atalarına karşıydılar. hayranlıkları çok uzak geçmişeydi, boyların o öz halini en saf şekliyle gördüklerini sandıkları zamana.

genç gezgin muzafferlerin güneşli pırıltısı, o küçük korkusuz grubun üzerinde göz kamaştırırcasına ışımaktadır. ama en çok, kavimler göçünün, yurt edineceklerine inandıkları yaban ellerde erkenden eriyip yok olarak savaşlarının meyvesini arkadan gelenlere miras bırakan en parlak, en zeki boylarına benziyorlar. küçümsedikleri zayıf düşmanları karşısındaki kolay zaferler onları tasasız, çocukça bir gevşemeye soktu, kaynayan kanlarını gereksizce, sırf savaşma ve dövüşme tutkusuyla akıttılar, mülklerine sahip çıkmadılar ve çok yaşamadılar. zaferlerinin şen ihtişamı üzerinde gerçi şöhretten yoksun olmasa da öncelikle başarısız o erken sonun gölgesi vardır ve onları trajikleştirir.

wilhelm schlegel in dediği gibi ;

ben bu hayatı
sonsuz bir çabayla
ölümsüzlüğe yükseltmek isterdim.

icgqhs
Türkçe-Dil Bilgisi Terimi Olarak Romantizm:
18. Yüzyıl sonunda başlayan, duygu; coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımı. Duygusal eğilim. Romantik ortam veya durum.

Romantizm Dil ve Anlatım Terimi Olarak Romantizm:
XVIII. Yüzyılın sonunda başlayan, duygu, coşku, imge ve fanteziye ağırlık veren sanat akımı.