şehirler arası evcil hayvan taşıma

rainbow
Bir kere tecrübe ettiğim ve lanet olsun size de firmanıza da diye beni sövdürten bir olaydır. İstanbul'dan kedimi Ankara'ya getirecektim. 4-5 otobüs firmasına sordum, hepsinden olumsuz yanıt aldım. Evim Mecidiyeköy'deydi. Koydum kutusuna oğlumu, pamukkale ofisine gittim eski ali sami yen'in yanındaki... maksadım emri vaki yapıp bir şekilde götürmekti. Alibeyköy'e götürecek servis geldi aldı bizi, adam diyor ki kabul etmezler. Diyorum abicim mecbur edecekler, kedimi sokağa mı atayım, ailemin yanına gitmem lazım, biletimi mi yakayım, sen beni götür oraya ben binerim o otobüse. Neyse gittik alibeyköy terminaline. Şoför diyor alamam, diyorum ya alacaksın ya da alacaksın ben 3 yıldır gözümden esirgediğim kediyi sokağa atamam. Yaklaşık bir 15 dakika alırdın alamazdım tartışmasıyla kazanan taraf ben oldum ve bagajda da olsa götürebildim oğlumu. Mola yerinde de açtırıp baktım falan ama lanet bir deneyimdi. Aklın kalıyor, üzülüyorsun, havasız mı kaldı, üşüdü mü, sıcak mı oldu vs vs korkuları kabus gibi.
kozmos
gerçek manada bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı bir sistemdir. türkiye'de de şaşırtmayacağı üzere böyle bir sistem yok denecek kıvamda.

acı bir tecrübem olduğu için, bu konu ile alakalı söyleyecek bir kaç şeyim var.

sahiplendiğim köpeği, dostum bıdığı eskişehir'den ankara'ya, oradan bulunduğum yere getirmek istemiştim. ancak önce ankara'ya hızlı trenle gitmem, oradan uçakla elazığ'a gelmem gerekiyordu.

hızlı trende benimle birlikte gelebilmesi için başka bir insan gibi bilet aldım. hiç önemli değil. fazlasını da hak eder. ama niye olsun? niye bir canlı, bir dost benimsenen o varlık başkası tarafından kabul görmesin hiç de zararı yok iken?...

neyse hızlı tren faslı kolay bitti ankara'da tren garında indik, indikten sonra hava aldık gezdik bir saat kadar ondan sonra çok geç olmadan elazığ'a mümkün mertebe en masrafsız şekilde gelebilmenin yöntemini aradım. sağlık karnesi bulunduğu halde otobüs firmaları kabul etmedi, bazıları bagajda bazıları uyutulmuş halde bagajda götürebileceğimi söylediler. kapattım telefonu. sadece uçakla götürebileceğimi fark ettim ancak elimdeki para ile sadece ben dönebilirdim. onsuz ayrılmazdım da. neyse o dönemki kız arkadaşımı arayıp durumu anlattım, umut verici konuşup bir yerden para ayarlayabileceğini söyledi. ''oldu bu iş.'' diye düşünüp havaalanına gitmeye karar verdim. tren garından havaalanına giden servislere binmem gerekiyordu. hiç ankara'ya gitmemiş biri değilim ama, tren garında ne işim olacaktı da, o muhiti bilecektim? yoksa otobüsle de gidebilirdim havaalanına. neyse, servis de ıkış tıkış olunca hayvancağızı daha bir bagaja koyma hevesleri arttı. aklım çıktı, yani her saniye ''ya şu an nefessizse, ya şu saniyelerde ölüyorsa'' gibi cümleler kurup boncuk boncuk terledim havaalanına gidene kadar.

neyse geldik havaalanına. bagajdan, kafesinden canlı çıkınca resmen orgazm yaşadım. yani elden ayaktan kesildim ya. sarıldım bildiğin. neyse içeri girdik ve bilet sormaya başladım ben. en yakın uçuşun 8 saat sonra olacağını öğrendim.

bu süreçte para ayarlamaya çalışıyorum, acıkıyorum paramı harcayamıyorum, dostumu alamadan gitme ihtimali vs. yani hayatımın en rezalet günüydü amına koyim be.

uçakla geldik velhasıl. geçti gitti. ama bu tedirginlikleri, korkuları yaşatan sistemi sikeyim ben. olmayan sistemi yani.