taşeron işçilik

Malumunuz 4-10 mayıs tarihleri arası İş Sağlığı ve Güvenliği Haftasıdır ve buna dair hazırlanan bir rapora göre kayıt dışı çalışanlar hariç son 5 yılda her yıl yaklaşık 2 bin işçi, iş kazalarında yaşamını yitirdi. En uzun çalışma saatlerine sahip olup en az kazananlar listesinde başı çeken taşeron işçiler ise modern köleliğin vücut bulmuş hali durumunda. 2018'de iş kazalarında yaşamını kaybeden işçilerin sadece yüzde 2'si sendika üyesiydi, hayatını kaybedenlerin yüzde 98'i ise sendikasızdı. Bu sistemi türk işçisine bir lütuf olarak gören sayın siyasilerimize yattıkları ve yatacakları yerlerde ilahi adalete havale ediyorum.

ödediği vergiler, ödediği primler, ödediği kesintiler, ödediği aidatlara ek olarak birde çalışmasının karşılığı olarak bağlı bulunduğu şirkete emeğinden ödeme yapmasıdır. mümkün olsa çorba bile vermeden çalıştırırlar.

Aslında taşeron işçilik çok kötü bir şey değildir. En nihayetinde bir kurum ya da kuruluş bir çok işi dışarıdan hizmet satınalma yöntemiyle yapar. Bu Amerika için de böyle, Japonya için de lakin kötü olan düşük ücretlerle işçi güvenliğini ve sağlığını hiçe sayarak yapılan hizmet alımlarıdır. Bu sayede tehlikeli işlerde kendi personelini çalıştırmayan kuruluşlar olası kaza durumlarında oluşacak yasal sorumluluklardan kaçmaktadır.
Taşeronlaşmaya evet, kötü iş şartlarına, düşük ücrete hayır.

"milenyum çağı anlı secdeli zalimlerinin sömürü sistemine taşeron işçilik denir."

"hizmet isterken avrupa birliği standartlarının baz alındığı, hizmet ücretlendirilirken somali açlık kriterleri gösterilerek, aba altından sopa gibi işsizlikle tehdit etme usulü ile somali açlık kriterlerinin uygulandığı, 16. yüzyılda portekizin, ispanyanın, ingilterenin yaptığını milenyum çağına uygulama sistemi ile anlı secdeli zalimlerinin sömürü sistemine taşeron işçilik denir." anlatım bozukluğu olabilir abimiz böyle konuşmuş çünkü.