Sigmund freud'a göre; Ne garip değil mi ? Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirsen, vazgeçeceği ilk kişi siz olursunuz. Belki de vazgeçilmez olduğumuzu hissetmişizdir. Ama vazgeçmek, kabullenmenin yansımasıdır bana göre, bu da egodan soyutlanmış bir hal oluyor.
vazgeçmek
İnsanın büyüdükçe Daha kolay değil belki ama daha kabul edilebilir bulduğu artık istememezlik halidir.
Bazen tercihen vazgeçiyorsun bazen zorunda bırakılıyorsun. Her durumda eksikliğini hissediyorsun vazgeçtiğin şeyin/kişinin. Fakat insan zaten eksik bir varlık özünde. Tamamlama nesneleri zamanla değişir. Eksikliğin bakiliğine peşinen razı olmak huzursuzluğumuzu bir miktar azaltabilir.
Bazen tercihen vazgeçiyorsun bazen zorunda bırakılıyorsun. Her durumda eksikliğini hissediyorsun vazgeçtiğin şeyin/kişinin. Fakat insan zaten eksik bir varlık özünde. Tamamlama nesneleri zamanla değişir. Eksikliğin bakiliğine peşinen razı olmak huzursuzluğumuzu bir miktar azaltabilir.
vazgeçilen şey bir kişiyse “hırsızın hiç mi suçu yok?” dediğim şeydir.
bir kişi “bu kulaklara göre ağız değilim ben.” cümlesini söylediği anda vazgeçmiştir.
gereklidir de. insan bir şeyleri kendisi yaşayıp öğrenmeden pek de öğrenmiş olmuyor zaten.
bir kişi “bu kulaklara göre ağız değilim ben.” cümlesini söylediği anda vazgeçmiştir.
gereklidir de. insan bir şeyleri kendisi yaşayıp öğrenmeden pek de öğrenmiş olmuyor zaten.
doğrusunun vazgeçirilmek olduğunu düşündüğüm şey. spor olsun diye, hayatımızın merkezine koyduğumuz kişi veya olaylardan, eylemlerden vazgeçmeyiz herhalde.
(bkz:hırsızın hiç mi suçu yok)
(bkz:hırsızın hiç mi suçu yok)
Hayır. Aslında tam aksine, hayatınızın merkezini haddinden fazla işgal ettiği üzere ona fazlasıyla kafa yorduğunuzun, yorulduğunuzun ve gücünüzün, takatinizin kalmadığının; artık bir noktadan sonra acısız ağrısız yaşayabilmek için ya da en azından bir süre ara verip toparlanabilmek adına kendinize zaman ayırabilmek için; yeniden düşmemek adına zor da olsa güç toplayabilmek için yapılandır. Tüketmemek için yapılandır. Tüketip yok etmemek için yapılandır.
Bir anda hayatınızın merkezine koyduğunuz şeyden / kişiden bir anda vazgeçiyorsanız o şeyi / kişiyi aslında hayatınızın merkezine hiç koymamış olduğunuz, kocaman bir yalanın içinde yaşadığınız anlamına gelir.
O saatten sonra kim ne dese boş. Ütopya denen şey koca bir saçmalık.
O saatten sonra kim ne dese boş. Ütopya denen şey koca bir saçmalık.
Bir düşünceyi yada eylemi yapmama kararı alma. Uzaklaşma. Bir nevi u dönüşü.
fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun
martı sevdiği denizden
asla vazgeçmez.
albert camus
martı sevdiği denizden
asla vazgeçmez.
albert camus
(bkz:sarf-ı nazar)
düalizm gereği her şey zıttıyla var olabiliyor.
(bkz:vazgeçememek)
(bkz:vazgeçememek)
fıtratımda olmayan şeydir.
eğer bir şeyden vazgeçtiysem biliyorum ki onun artık ben de hiçbir değeri kalmamıştır. ona da vazgeçmek demiyorum ben bırakmak diyorum.
eğer bir şeyden vazgeçtiysem biliyorum ki onun artık ben de hiçbir değeri kalmamıştır. ona da vazgeçmek demiyorum ben bırakmak diyorum.
Emek verip ilmek ilmek işlediğiniz şeylerden bir anlık fevri bir kararla vazgeçiyorsanız ya da vazgeçmek zorunda bırakılıyorsanız ilk etapta bir ferahlama çökecektir üstünüze. Bu inanılmaz kısa süren ferahlamadan sonra ise kaybettikleriniz gözlerinizin önünden geçerken vazgeçtiğiniz için kendinizden nefret edeceksinizdir. Çok kısa süre önce tecrübe ettiğim bu gerçeğin acısı hâlâ tazeyken içimde, kimsenin aynı acıyı çekmemesini diliyorum.