6-7 sene önce bıraktığım eylem. bi faydasını görmedim, böyle sigara gibi bıraktım.
yalan söylemek
Ya gerçekten şu yalanın allah belasını versin.
Anında insandan soğutur mu? Anında soğutur.
Ne gerek var yani. Üzmemek gibi bahaneleri olanlara ayrı bir gıcığım. Biraz açık sözlü olsun insanlar. Ne olur.
Anında insandan soğutur mu? Anında soğutur.
Ne gerek var yani. Üzmemek gibi bahaneleri olanlara ayrı bir gıcığım. Biraz açık sözlü olsun insanlar. Ne olur.
bazen zorunlu olan.
mesela ezbere yaşayan insanların ezberini bozamayınca zaruret arzedebiliyor. efendim bildiğiniz gibi ülkemizde işsizlik hemen her insanın bir şekilde ilgilendiren bir husus. keza yoksulluk da. tüik verilerine göre yani resmi verilere göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 5.000 tl'yi çoktan aşmış durumda. yine tüik verilerine göre çalışabilir nufusun yüzde on biri (% 11) işsiz. yani neredeyse iki aileden birinde bir işsiz var. akrabasıyla, yakın çevresiyle düşünüldüğünde yoksulluk ve işsizlik en büyük ortak sorunlarımızdan biri. bazı tuzu kurular der ki; "çalışana iş var ama insanlar iş beğenmiyor," bu koskoca bir yalan ama anlatmak istediğim bu değil. bazı işverenler de der ki; "kalifiye eleman sıkıntımız var, işe alıyoruz, yetiştiriyoruz kalifiye hale getiriyoruz ancak bu elemanları elimizde tutamıyoruz ve bu en büyük sorunlarımızdan biri" bakın bu doğru ama eksik sebebi de yetiştirdiği elemanları neden elinde tutamadığını açıklamıyor. işte benim anlatmaya çalıştığım yalan da bununla ilgili. yıllardır tanıdığım bir dostum bir iş teklif etti. kırmadım ücret vs. konuşmadan bir hafta denedim. bir haftanın sonunda çalışmamla ve işin devamıyla üstü kapalı teklif ettiklerini duyunca hayal kırıklığına uğradım. sanki ben işi kabul etmişim ve devam edecekmişim gibi yerime karar vermiş kendince. o şartlarda çalışmam demedim, diyemedim. çünkü vereceği ilk tepkinin "sana da iş beğendiremiyoruz" olacağını biliyorum. teklifini başka bir yere sözüm olduğunu ve kendisini kırmamak için bir hafta süreyle denediğimi söyleyerek reddettim. her ikisi de yalan. ne başka bir yere sözüm var ne de işi onu kırmamak için denedim. en azından orta ölçekte beklentilerim vardı açıkçası.
evet ona doğruyu söyleseydim kesinlikle tartışacak ve bu tartışma kırıcı sözlere kadar gidecekti. çünkü önünde sonunda teklifini kabul etmeye mecbur olduğumu düşünerek yerime karar vermesini falan gündeme getirmem gerekecekti.
neyse efendim yalan söyleyerek doğruyu yaptığımı savunmuyorum ve kendisini kırmamak adına yalan söylemek zorunda kaldığım için tanışlığımızın, dostluğumuzun örselenmediğini de. aksine tek taraflı olarak dostluğu bitirdim zaten ama en azından onu kırmadan, incitmeden bunu yaptığımı düşünüyorum. çünkü ne yaparsam yapayım onun iş yaşamı hakkındaki "iş beğendiremiyoruz", "iş olduğu ve fakat insanların iş beğenmediği" ezberini bozamayacağımın farkındayım. hatta direkt olarak bu dostluğu bitirdiğimi söylesem bile.
,
mesela ezbere yaşayan insanların ezberini bozamayınca zaruret arzedebiliyor. efendim bildiğiniz gibi ülkemizde işsizlik hemen her insanın bir şekilde ilgilendiren bir husus. keza yoksulluk da. tüik verilerine göre yani resmi verilere göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 5.000 tl'yi çoktan aşmış durumda. yine tüik verilerine göre çalışabilir nufusun yüzde on biri (% 11) işsiz. yani neredeyse iki aileden birinde bir işsiz var. akrabasıyla, yakın çevresiyle düşünüldüğünde yoksulluk ve işsizlik en büyük ortak sorunlarımızdan biri. bazı tuzu kurular der ki; "çalışana iş var ama insanlar iş beğenmiyor," bu koskoca bir yalan ama anlatmak istediğim bu değil. bazı işverenler de der ki; "kalifiye eleman sıkıntımız var, işe alıyoruz, yetiştiriyoruz kalifiye hale getiriyoruz ancak bu elemanları elimizde tutamıyoruz ve bu en büyük sorunlarımızdan biri" bakın bu doğru ama eksik sebebi de yetiştirdiği elemanları neden elinde tutamadığını açıklamıyor. işte benim anlatmaya çalıştığım yalan da bununla ilgili. yıllardır tanıdığım bir dostum bir iş teklif etti. kırmadım ücret vs. konuşmadan bir hafta denedim. bir haftanın sonunda çalışmamla ve işin devamıyla üstü kapalı teklif ettiklerini duyunca hayal kırıklığına uğradım. sanki ben işi kabul etmişim ve devam edecekmişim gibi yerime karar vermiş kendince. o şartlarda çalışmam demedim, diyemedim. çünkü vereceği ilk tepkinin "sana da iş beğendiremiyoruz" olacağını biliyorum. teklifini başka bir yere sözüm olduğunu ve kendisini kırmamak için bir hafta süreyle denediğimi söyleyerek reddettim. her ikisi de yalan. ne başka bir yere sözüm var ne de işi onu kırmamak için denedim. en azından orta ölçekte beklentilerim vardı açıkçası.
evet ona doğruyu söyleseydim kesinlikle tartışacak ve bu tartışma kırıcı sözlere kadar gidecekti. çünkü önünde sonunda teklifini kabul etmeye mecbur olduğumu düşünerek yerime karar vermesini falan gündeme getirmem gerekecekti.
neyse efendim yalan söyleyerek doğruyu yaptığımı savunmuyorum ve kendisini kırmamak adına yalan söylemek zorunda kaldığım için tanışlığımızın, dostluğumuzun örselenmediğini de. aksine tek taraflı olarak dostluğu bitirdim zaten ama en azından onu kırmadan, incitmeden bunu yaptığımı düşünüyorum. çünkü ne yaparsam yapayım onun iş yaşamı hakkındaki "iş beğendiremiyoruz", "iş olduğu ve fakat insanların iş beğenmediği" ezberini bozamayacağımın farkındayım. hatta direkt olarak bu dostluğu bitirdiğimi söylesem bile.
,
Yuvayı kurtaracaksa , evde huzursuzluk çıkaracak bir durumu bertaraf edecek ve kimseye zarar vermeyecekse caizdir.
Kolay gibi görünse de hiç değil. Bir yalanı açığa vermemek, saklamak için minimum 4 yalan daha lazım geliyor. Ayrıca;
“her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın."
(bkz:Mark twain)
“her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın."
(bkz:Mark twain)
Bazen gereklidir. Annem ve babam küsünce barıştırmak için başvurduğum ahlak dışı eylem.