Yazar olduğumdan beri sadece bir kere fotoğraf yüklemeyi başarabildiğim hede. Yetkili abiler, ablalar bir el atın da şu işi bir çözelim. Özeti çalışmıyor, onarıma gitmeli.
Ekşi'de gördüğüm bir başlığa göre sahibinden.com' daki bir ilanda geçen söz öbeğidir. Şahsen çok yaratıcı bir hakaret olarak takdirimi kazandı. Her türlü ortam ve duruma uygun düşecek kibar bir aşağılama şekli. Bulanı takdir ediyorum. Hem yaratıcı hem de oldukça geniş bir kitleyi dahil ediyor.
Ciddi spor geçmişiniz, en yüksek kondisyona sahip bir bünyeniz olsa da mabadınızdan ter getiren spordur. Bana göre kardiyo çalışmak isteyenlere ilaç oluyor.
Hocanızın eşliğinde, en gaz verici şarkılarla hiçbir yere gitmeyen bir bisikleti deli gibi sürüyorsunuz. Grup ne kadar kalabalıksa o kadar eğlenceli oluyor. Kendisiyle tanışana kadar spor yaptığımı zanneden beni üç gün yarı felçli hale getirdi. İki üç günde oturamıyorsunuz ama yılmayın, devam ettikçe mazoşistçe bir bağımlılık yapıyor. Unutmadan küçük ama önemli bir detay olarak, kesinlikle koltuk ayarını doğru yapmalısınız çünkü aksi takdirde akşama nur topu gibi morluklarınız oluyor.
Hocanızın eşliğinde, en gaz verici şarkılarla hiçbir yere gitmeyen bir bisikleti deli gibi sürüyorsunuz. Grup ne kadar kalabalıksa o kadar eğlenceli oluyor. Kendisiyle tanışana kadar spor yaptığımı zanneden beni üç gün yarı felçli hale getirdi. İki üç günde oturamıyorsunuz ama yılmayın, devam ettikçe mazoşistçe bir bağımlılık yapıyor. Unutmadan küçük ama önemli bir detay olarak, kesinlikle koltuk ayarını doğru yapmalısınız çünkü aksi takdirde akşama nur topu gibi morluklarınız oluyor.
Yapacak bir şey kalmadı bari bir hamak bulalım.
bu kargo şirketinin yanında sürat, yurtiçi falan pırıl pırıl kalıyorlar. Kargonuz bir sokak yandayken adresi bilmiyoruz diye bekletilir, şubede dağıtımda olduğu söylenir, dağıtımdan da bir türlü adresinize ulaşmaz. Profesyonellikten uzak çalışanları, şirkete ait araçla ev taşır ki bunu da yüzsüzce beyan ederler. Sonunda delirip mümkün olan her yere şikayet edince ekmeğimizle oynuyorsunuz diyecek kadar da yüzsüzdürler. Mümkün olduğunca bulaşmamak gerekiyor. Zararuri durumlarda da şubeye ulaştığını gördüğünüz an koşarak kendiniz Alınız.
Çok göreceli bir kavram ve günümüz gerçekliğinde bakarsak 'statü' sahibi olmaktır. Yanında bonus olarak bolca dalkavuk, riyakar bir güruh getirir.
Kiminin ömrünce kazandığını bir günde harcayana, kiminin ev parasıyla çanta alana, kiminin hayatı boyunca göremeyeceği parayla özel yatının deposunu doldurana denir. bence zenginlik yoktur, bulunduğun çevredeki insanları satın alıcak kadar maddi güce sahip olmak vardır. Çevrendeki insanların fiyatı neyse o kadar nakte sahip olmaktır.
Klişe ama gerçek olansa; gerçek insanlarla, kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettirebilmek dünyanın en büyük servetine sahip olmaktır.
Kiminin ömrünce kazandığını bir günde harcayana, kiminin ev parasıyla çanta alana, kiminin hayatı boyunca göremeyeceği parayla özel yatının deposunu doldurana denir. bence zenginlik yoktur, bulunduğun çevredeki insanları satın alıcak kadar maddi güce sahip olmak vardır. Çevrendeki insanların fiyatı neyse o kadar nakte sahip olmaktır.
Klişe ama gerçek olansa; gerçek insanlarla, kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettirebilmek dünyanın en büyük servetine sahip olmaktır.
Taş devrinde kalmış ilk sevgilimin çocuğu olduğunu öğrendim. Üstüne benim adımı koymuş ki adam o ergenlik günlerinde 'bir gün kızım olursa adını bouii koyacağım' demişti de inanmamıştım. Hayat ne garip vapurlar falan.
İçinde bir sürü eleştiri, çelişki barındıranlara gelsin.
Bir insan nasıl bu kadar omurgasız olabilir, nasıl dün ak dediğine kara demekten utanmaz merak ediyorum. Hepimiz siyasetin bolca kaypaklık içerdiğini az çok biliyoruz ama bu bambaşka bir boyutu. Sadece kaypak olmakla açıklanabileceğini zannetmiyorum.Bir insan koltuk sevdası için bu kadar alçalmamalı...
Gelelim fantastik beyanına, insanın ar damarı çatlayınca böylesi pervasız olabiliyor. Beni hiçbir dediği artık şaşırtmaz ki kendisi sürekli pisküviti çaya bandırıp bandırıp yediğinden olsa gerek sebze, meyve pek de umrunda değildir. Malum mahalle yanarken orospu saçını tararmış bahçelinin durumu da o hesap. Biz taşı kemirsek yazı beklesek de olur yeter ki o koltuğunda çayı, pisküvitiyle rahatça ülkenin boka batmasını seyredebilsin.
Gelelim fantastik beyanına, insanın ar damarı çatlayınca böylesi pervasız olabiliyor. Beni hiçbir dediği artık şaşırtmaz ki kendisi sürekli pisküviti çaya bandırıp bandırıp yediğinden olsa gerek sebze, meyve pek de umrunda değildir. Malum mahalle yanarken orospu saçını tararmış bahçelinin durumu da o hesap. Biz taşı kemirsek yazı beklesek de olur yeter ki o koltuğunda çayı, pisküvitiyle rahatça ülkenin boka batmasını seyredebilsin.
Bundan önceki telefonumun bir arbede anında ekranı paramparça oldu bu yüzden bir sürü telefon numarasını kaybettim. İçlerinden birisi sözlük ortamında tanıştığım bir kıza aitti ki kendisiyle sürekli her konuda rahatça saçmalar, tabiri caizse anıra anıra gülerdik. İşin garibi kızın adını lanet hafızam yüzünden bir türlü hatırlayamıyorum ve nedense deli gibi bunu düşünüyorum ve evet kafama zıçayım.
Bu başka bir giri konusu ama hazır elim değmişken onu da kusacağım. Beş senede üç şehir değiştirdim ve yine kendimi buraya ait hissetmiyorum. Planım haritadan parmak usulü bir yer seçip oraya taşınmak. Umarım bu kumardan çıkan Yozgat olmaz.
Bu başka bir giri konusu ama hazır elim değmişken onu da kusacağım. Beş senede üç şehir değiştirdim ve yine kendimi buraya ait hissetmiyorum. Planım haritadan parmak usulü bir yer seçip oraya taşınmak. Umarım bu kumardan çıkan Yozgat olmaz.
böylesi doğal bir eyleme neden cinsiyet yüklenmiş anlayamıyorum. toplum algısının ötesinde erkekler de bildiğin ağlıyor. tanıdığım hiçbir erkek gözyaşlarından utanıyor gibi değildi hatta inanır mısınız bazıları bunu bana silah olarak kullandı.
erkekler ağlar efendim, hatta sadece yakınları ölünce değil; aşk için, izledikleri film dokununca vs hepsine ağlarlar. ağladıkları için de bana asla zayıf gelmediler. aksine duygularını ifade etmekten korkmadıkları için saygı duydum çünkü gözyaşı dökmek bence insanın en insani, en korunmasız anlarından bir tanesi...
en acımasız, duygusuz dediğim koca adam bile benimle oturup hüngür hüngür ağlamıştır. yalnız şöyle giriye bakınca ne çok ağlamışım ben lann!
Neyse ne diyorduk, ağlamaktan utanmayan, kendini saklamayan insanlarla vakit geçiriniz. garanti ediyorum çok iyi gelecek.
erkekler ağlar efendim, hatta sadece yakınları ölünce değil; aşk için, izledikleri film dokununca vs hepsine ağlarlar. ağladıkları için de bana asla zayıf gelmediler. aksine duygularını ifade etmekten korkmadıkları için saygı duydum çünkü gözyaşı dökmek bence insanın en insani, en korunmasız anlarından bir tanesi...
en acımasız, duygusuz dediğim koca adam bile benimle oturup hüngür hüngür ağlamıştır. yalnız şöyle giriye bakınca ne çok ağlamışım ben lann!
Neyse ne diyorduk, ağlamaktan utanmayan, kendini saklamayan insanlarla vakit geçiriniz. garanti ediyorum çok iyi gelecek.
1962, austin doğumlu, 1990'da hayali olan gucciye katılmak için gelmiş ve hayallerini gerçekleştirmiş harika bir tasarımcıdır.
Bana göre gucciyi, gucci yapan bu adamdır. Her alanda yeniden doğmasını ve harika bir ivme kazanmasını sağlamıştır. Ayrıca geçmişten bugüne fotoğraflarına bakınca ya ölümsüzlüğün sırrını buldu ya da gittikçe gençleşiyor.
Marka bazında bakarsak da bugüne kadar kötü tek bir parfümünü görmedim. gözlüklerine bir kere alışan için başka marka imkansıza yakın oluyor. işin özü, hastasıyız. black orcihd kullanan beyler hatta olmadı kadınlar eqlesin please.
Bana göre gucciyi, gucci yapan bu adamdır. Her alanda yeniden doğmasını ve harika bir ivme kazanmasını sağlamıştır. Ayrıca geçmişten bugüne fotoğraflarına bakınca ya ölümsüzlüğün sırrını buldu ya da gittikçe gençleşiyor.
Marka bazında bakarsak da bugüne kadar kötü tek bir parfümünü görmedim. gözlüklerine bir kere alışan için başka marka imkansıza yakın oluyor. işin özü, hastasıyız. black orcihd kullanan beyler hatta olmadı kadınlar eqlesin please.
Bazı günler değil hareket etmek nefes almaya dahi üşeniyorum. Bazı günlerse sosyal bir kelebek gibi eve girmek istemiyorum. Şu sıralar üşenme evresinde debeleniyorum lakin erteleme hastalığım yüzünden birikmiş tonla sorumluluğu ısrarla görmezden geliyorum. Bu giriyi de üşenerek yazdığım için muhtemelen hiçbir şey anlatamadım. neyse satırlarıma burda son verirken okuyanlara şimdiden geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum.
dostoyevskinin 1849'da gönderildiği sibirya sürgününden sonra vremya adlı dergide yazdığı ölüler evinden anıları, onun hapishane günlerini anlatır.
dostoyevski'nin klasik uzun uzun betimlemeleriyle bezenmiş bir romandır.
Bana kalırsa yer yer başka bir mahkumun gözünden kendi anılarını, yer yer de başkalarının yaşadıklarını derlediği bir karakter ortaya koymuştur.
Benim aklımda yer eden paragrafı:
"Zorbalık gelişip büyüyebilen bir alışkanlıktır. Zamanla bir hastalık halini alabilir. En iyi insanların bile sırf alışkanlık yüzünden birer vahşi hayvan haline gelebileceğini kabul ediyorum. Kan ve kudret, zorbalık ve sapıklığı doğurur. Akıl ve ruh en tabiat dışı zevklere alışır. Zorbanın içindeki insan kaybolup gitmiştir. Onun, insan vicdanına geri dönmesi, pişmanlık duyması ve yeni bir hayata doğması imkansızdır."
Ve sürekli tekrar ettiğim cümlesi :
" Çatlak insanlarız biz, diyorlardı, bizim içimiz ezilmiş, o yüzden geceleri bağırıyoruz."
dostoyevski'nin klasik uzun uzun betimlemeleriyle bezenmiş bir romandır.
Bana kalırsa yer yer başka bir mahkumun gözünden kendi anılarını, yer yer de başkalarının yaşadıklarını derlediği bir karakter ortaya koymuştur.
Benim aklımda yer eden paragrafı:
"Zorbalık gelişip büyüyebilen bir alışkanlıktır. Zamanla bir hastalık halini alabilir. En iyi insanların bile sırf alışkanlık yüzünden birer vahşi hayvan haline gelebileceğini kabul ediyorum. Kan ve kudret, zorbalık ve sapıklığı doğurur. Akıl ve ruh en tabiat dışı zevklere alışır. Zorbanın içindeki insan kaybolup gitmiştir. Onun, insan vicdanına geri dönmesi, pişmanlık duyması ve yeni bir hayata doğması imkansızdır."
Ve sürekli tekrar ettiğim cümlesi :
" Çatlak insanlarız biz, diyorlardı, bizim içimiz ezilmiş, o yüzden geceleri bağırıyoruz."
İnsanların hayatlarını yarıştırdıkları, instagram itemi haline gelmiş nesneleri topladıkça fotoğraf çekmeye hak kazandıklarına inandıkları yerdir. Yoksa hepsinin arabasının markası, kahve zinciri bardağı, pahalı saat hiç bilemedin gittiğin mekanı göstermek için maymun olmalarının başka açıklaması olamaz.
Hepimiz inkar etsek de giydiklerimiz, gittiğimiz yerler vs bunlar toplumda istemesek de bizi bir konuma koyuyor ama instagramda bunu kanıtlamaya çalışmanın mantığını biri bana açıklasın. Üstelik çoğunluk yaşamadığı bir hayatı yaşayabilmek adına saçma sapan şekilere girip o fotoğrafı oraya koyuyor. Takipçi dediğimiz güruhun çoğunluğu o arabanın senin olmadığı, ne bileyim o mekana girmek için yanındaki değişiklere maymunluk yaptığını zaten biliyor. Bu durumda bırakın onaylanmayı, insanların dedikodu malzemesi haline geliyorsunuz. Sizi takdir edip, olduğunuz gibi görecek biri zannettiğiniz hiçbir kriterle ilgilenmeyecekse gerçek bir insandır. Kalan tüm sahtelikler bırakın o yapay fotoğraflarda kalsın.
Hepimiz inkar etsek de giydiklerimiz, gittiğimiz yerler vs bunlar toplumda istemesek de bizi bir konuma koyuyor ama instagramda bunu kanıtlamaya çalışmanın mantığını biri bana açıklasın. Üstelik çoğunluk yaşamadığı bir hayatı yaşayabilmek adına saçma sapan şekilere girip o fotoğrafı oraya koyuyor. Takipçi dediğimiz güruhun çoğunluğu o arabanın senin olmadığı, ne bileyim o mekana girmek için yanındaki değişiklere maymunluk yaptığını zaten biliyor. Bu durumda bırakın onaylanmayı, insanların dedikodu malzemesi haline geliyorsunuz. Sizi takdir edip, olduğunuz gibi görecek biri zannettiğiniz hiçbir kriterle ilgilenmeyecekse gerçek bir insandır. Kalan tüm sahtelikler bırakın o yapay fotoğraflarda kalsın.
Nadir olarak gerçek amacıyla kullanılan veritabanıdır. Bu gözler boyunu, tenini her türlü fiziksel özelliklerini başlığa bırakıp, olta atanlara şahit oldu. O yüzden düşmeyiniz efendim.
-: kadın
+: er kişi
- kim bu kadın?
+ hangi kadın!
- hani şu an yanında yattığın!!
+ nasıl yani, kim yatıyor?
- bana çabuk bir açıklama yap diyorum!
+ ne açıklaması?
- yahu delirmek üzereyim günlerdir seni bulamıyoruz ve bu otel odasında, bir kadınla buluyoruz!
+ hangi otel? Hayatım hiçbir şey hatırlamıyorum, nerdeyim ben?
Veee kan gövdeyi götürüyor.
Soruya soruyla cevap vererek iyice sıvadıkları yalanlardır. Ben henüz profesyonel olarak yalan söyleyebilen bir erkek görmedim.
Dipnot şeysi :cidden ben değil bir arkadaş.
+: er kişi
- kim bu kadın?
+ hangi kadın!
- hani şu an yanında yattığın!!
+ nasıl yani, kim yatıyor?
- bana çabuk bir açıklama yap diyorum!
+ ne açıklaması?
- yahu delirmek üzereyim günlerdir seni bulamıyoruz ve bu otel odasında, bir kadınla buluyoruz!
+ hangi otel? Hayatım hiçbir şey hatırlamıyorum, nerdeyim ben?
Veee kan gövdeyi götürüyor.
Soruya soruyla cevap vererek iyice sıvadıkları yalanlardır. Ben henüz profesyonel olarak yalan söyleyebilen bir erkek görmedim.
Dipnot şeysi :cidden ben değil bir arkadaş.
Geçici olarak fc5 kasasına maruz kalmak zorunda kaldığım otomobildir. Maruz kaldığım diyorum çünkü böylesi rezalet bir araba çok az gördüm.
Öncelikle zaten hiçbir kasası estetik algıma hitap etmiyor ama fc5 için özel bir zevksizlik örneği diyebiliriz. Arka kasayı görünce gözleriniz kanıyor. Bunca tasarımcı bir araya gelip, böylesi bir iğrençliği nasıl utanmadan onaylattılar bilemiyorum. Her şeyi geçtim içine bu kadar ses alan, kapıları bildiğin tıngırdayan bir arabadan memnun olan var mıdır?
Kronik olarak kaporta göçüğü sorunu olduğunu zaten cümle alem biliyor. Yüzüne tek bakılır yönü ön konsoludur. Bu giri, tamamen paranıza yazık olmasın diye burda duracak.
Öncelikle zaten hiçbir kasası estetik algıma hitap etmiyor ama fc5 için özel bir zevksizlik örneği diyebiliriz. Arka kasayı görünce gözleriniz kanıyor. Bunca tasarımcı bir araya gelip, böylesi bir iğrençliği nasıl utanmadan onaylattılar bilemiyorum. Her şeyi geçtim içine bu kadar ses alan, kapıları bildiğin tıngırdayan bir arabadan memnun olan var mıdır?
Kronik olarak kaporta göçüğü sorunu olduğunu zaten cümle alem biliyor. Yüzüne tek bakılır yönü ön konsoludur. Bu giri, tamamen paranıza yazık olmasın diye burda duracak.
Ağır işsiz olan benim gibiler için bir çeşit vahadır. Çeşitli başlıkları gelişine getirip, bol sayıda giri okuma fırsatı yaratır.
Kafanızı kesme isteği yaratan bir ağrı çeşitidir. Sigara dumanı, rüzgar, mevsim değişimi, stres, üzüntü kısaca her insanın maruz kalabileceği her bok bunu tetikler.
Genelde atak gelmeden önce hissetirse de bazen pat diye beynin her bir noktasında gezerek size merhaba der.
Karanlık ortam, sessizlik, ağır ağrı kesicilerin sebep olduğu güzel bir kafa ve uyku tek çaresidir. Akapuntur, bitki çayları vs her haltı denemiş biri olarak kesin bir tedavisi olduğuna asla inanmıyorum.
Genelde atak gelmeden önce hissetirse de bazen pat diye beynin her bir noktasında gezerek size merhaba der.
Karanlık ortam, sessizlik, ağır ağrı kesicilerin sebep olduğu güzel bir kafa ve uyku tek çaresidir. Akapuntur, bitki çayları vs her haltı denemiş biri olarak kesin bir tedavisi olduğuna asla inanmıyorum.
Geralgine k, avmigran ve evet migrenim var.
Yüksek sesli düşünme...
Tabii ki canım kendime ve tüm canım kendimci yazarlara ;
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:
İçimi açtım sana.
İçini açmak için.
Birhan Keskin
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:
İçimi açtım sana.
İçini açmak için.
Birhan Keskin
Bölme ya da çekmecelerine eşya konulan kapaklı bir mobilya çeşididir.