confessions

freud da sollardi

1. nesil Yazar - İstikrarlı

  1. toplam entry 82
  2. takipçi 17
  3. puan 4341

entry

matarama su ko
türkçe karşılık olarak giri ya da girdi öneriliyor.

makul buluyorum ve bu gayreti takdir ediyorum ama "entry girmek" yerine "giri girmek", "girdi girmek" demek biraz tuhaf oluyor. av avlamak, kuş kuşlamak gibi...

öte yandan "entry girmek" tabirinin kendisi de sakat. zira girilmemiş entry, entry değildir zaten. ekşi sözlük'ün yarattığı bu terimi sorgulamak lazım belki de. veri girmek denmiyorsa da "yazı girmek", "sözlük maddesi girmek" hem daha az kulak tırmalıyor hem de anlamca daha tutarlı.

kaldı ki türkçedeki girmek fiili geçişli ("-i girmek" şeklinde) kullanılmaz sadece yönelmeli ("-e girmek" şeklinde) kullanılır.

ingilizcedeki enter fiili de normalde geçişli kullanılmaz ama ingilizcede geçişsiz bir fiili geçişli kullanmak ona ettirgen anlam katar. yani ingilizcede yapılan iş veriyi veri tabanına"girmek" değil "girdirmek"tir (kabacası "sokmak"tır). bu vesileyle tekrar belirtmiş olalım; entry "girilmez". veri "girilmez". Girilmiş (tabiri caizse "sokulmuş") veriye "entry" denir. o bakımdan "girdi", "giri"den biraz daha anlamlı.

velhasıl bilgisayar kelimesini bile türk dil kurumu'na değil bu konuda gönüllü mesai harcayan aydın köksal gibi bir gönüllü bulmuştur. türk dil kurumu bunu sonradan desteklemiştir. hal böyleyken neden daha iyi karşılık bulunmamış diye eleştirmek yerine her türkçe gönüllüsünün bizzat inisiyatif alıp daha uygun karışık bulmaya kafa yormaya, tartışmaya devam etmesi yerinde olacaktır.

ünsüz yumuşaması

monster degree
Türkçede 'p, ç, t, k' sert ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzlerin sırasıyla 'b, c, d, g(ğ)' ünsüzlerine dönüşmesine verilen isim.

Bu ses olayı, Türkçenin temel ses olaylarından biridir ve hiçbir sözcük herhangi bir ek almadan bu ses olayına maruz bırakılmamalıdır.

(bkz: cevab)

patates değil otomobil satacağız

matarama su ko
binali yıldırım'ın "zeytin mi daha önemli tesis mi" polemiğinin 1992 modeli.

süleyman demirel bu sözü, adapazarı'nın en verimli ovalarının ortasına toyota-sa fabrikasının temelleri atılırken söylemiştir.

hadi 1990'larda dünyadaki kaynaklar insanları beslemeye yetmeyecekmiş gibi görünmüyordu ama 2010'ların sonunda hala şunu göremeyecek kadar basiretsiz olmak bir devlet adamına yakışmaz:
gıda üretimi aritmerik artıyor: 1, 2, 3, 4, 5 gibi
insan nüfusu ise geometrik artıyor: 1, 2, 4, 8, 16 gibi

dünyada en değerli varlık tarım arazisi olacak. hele küresel ısınma mevsim döngülerini bozduğu için tarım yapılabilir araziler azalırken

intihara yönlendirme

matarama su ko
türk ceza kanunu'na göre intihar etmek, daha doğrusu intihara kalkışmak suç değildir. eğer intihara kalkışmak suç ilan edilirse dolaylı olarak "intiharını sağlama al yoksa biz seni cezalandırırız" gibi bir mesaj verilmiş olur.

mevzuatımıza göre yasak olan intihara yönlendirmektir.

---alıntı---
İNTİHARA YÖNLENDİRME

Madde 84 - (1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Metinden çıkartılan cümle: 29/06/2005-5377 S.K./10.mad)

(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.
---alıntı---

dolayısıyla:

1- intihar davranışını övmek, intiharı yüceltmek suçtur.
2- intihar için yol-yordam gösterilmesinin istenmesine masumane kanıp bir insanın kendini öldürmesinin kolay yollarını göstermek de suçtur.

kaldı ki, her makul insanın takdir edeceği üzere, bu tür bilgiler insanlığın ihtiyaç duyacağı kültür zenginliği olarak nitelenemez.

burna telefon düşürmek

monster degree
telefonu yatar pozisyonda uzun süre kullanan her kişinin başına mutlaka en az bir kez gelmiş kazadır. henüz başına gelmemiş olanlar varsa da bir gün mutlaka gelecektir.

uzun süre telefonla haşır neşir olmuş ellerin uyuşması ya da terlemesi sonucu kavrama yetilerinin azalmasıyla telefon, düşey doğrultuda kendine en yakın cisim olan burun bölgesine serbest düşüşünü gerçekleştirir. genelde uyku öncesi zaman diliminde yaşandığı için etrafta rezil olunacak kimselerin olmaması, rahatlatıcı sebeptir.

başlık açarken dikkat edilecek hususlar

zenginsözlük
Başlıkların her biri sözlük veya ansiklopedi maddesi gibi ele alınan yani açıklanmaya muhtaç söz öbeğidir. Altı nasıl doldurulursa doldurulsun bunların, her bir girinin başına geldiği farz edilecektir.

Dolayısıyla aynı konunun iki farklı başlıkta yer alması kargaşa ve mükerrerlik yaratacaktır. Yazım kurallarına göre yapılacak standardizasyon hem içerik kalitesini yükseltecek hem de sözlüğün arayıp bulma işlevini yükseltecektir. Hatta başlıkları iyi standardize edilmiş bir internet sözlüğü, içeriğindeki girilerden bağımsız olarak iyi bir yazım kılavuzu işlevi de görebilecektir.

Aynı konunun iki ayrı başlıkta ele alınmasının en yaygın sebebi nasıl yazılacağı tartışmalı olan kelimelerdir. Türkiye'nin resmi dili olan Türkçe hakkında resmî olarak kuralları belirleme yetkisi 1985 yılına kadar sadece Türk Dil Kurumu'na aitti. Lakin 1980 yılında ülke idaresine müdahale eden otoriteler, Türk Dil Kurumu yönetim kadrosunu da değiştirmiştir. Yeni yönetim kadrosu da dilimizin yazım kurallarında bazı değişiklikler yapmıştır.

1980 müdahalesine kadar görevde bulunan Türk Dil Kurumu yetkilileri de bunun karşısında Dil Derneği adı altında örgütlenmiş ve dil kuralı koyma geleneklerine Ana Yazım Kılavuzu ve Dil Derneği Yazım Kılavuzu ile kaldıkları yerden devam etmiştir. Yayıncıların büyük çoğunluğunun TDK yazım kılavuzu (ki artık TDK buna İmla Kılavuzu demekteydi) yerine Ana Yazım Kılavuzu'nu ve devamında Dil Derneği Yazım kılavuzunu esas almaları dilde ciddi bir ikilik yaratmıştır.

Dil Derneği'nin TDK'ye Reddiyesi

O yıllardan günümüze kadar çıkmış olan kitaplar kontrol edilirse görülecektir ki ikilik çıkması bir yana aslında TDK kabul görmez hale gelmiştir. “Kurum adlarından sonra kesme işareti gelmez” kuralı başta olmak üzere yeni TDK tarafından getirilen hiçbir kural kabul görmemiş, kitaplardan dergilere yazılı literatürün tamamına yakını Dil Derneği'nin kurallarını izlemeye devam etmiştir.

Örnek olarak bkz. Baro'nun Dil Derneği Yazım Kılavuzu Tercihi
(Kaynak: İstanbul Barosu Dergisi, Aralık 2007)

TDK ise kendi yolunda ilerlemeye devam etmiştir.

TDK'nin Dil Derneği'ne yanıtı -1-
TDK'nin Dil Derneği'ne yanıtı
(Kaynak: Dil Tartışmalarında Gerçekler 1, TDK, Ankara, 1990)

2000'lerden sonra internetin yaygınlaşması sayesindedir ki “yayıncılık” yayınevlerinin, basımevlerinin tekelinden çıkıp milyonlara mal olmuştur. Geniş kitlelerin dil otoritesi olarak üstün saydığı hatta büyük çoğunluğunun tek otorite saydığı Türk Dil Kurumu “imla” kılavuzu bu trend çerçevesinde doğal olarak yükselişe geçmiş ve gerçek iki başlılık ondan sonra meydana gelmiştir. Bu iki başlılığa alternatif olarak, kendini kabul ettirmiş farklı yazarların da yazım kılavuzlarının kabul gördüğü olmuştur.

Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, yazım konusundaki başvuru kaynakları, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sıralarda kendine “Hacivasyon” adını veren bir grup gönüllü, rasyonel bir yaklaşım geliştirdi. Kısaca şunu diyorlardı:

Dilin kurallarını ne Türk Dil Kurumu koyar ne Dil Derneği koyar. Dil, o dili konuşanların kolektif uzlaşmasıyla kendiliğinden ortaya çıkan, şekillenen ve gelişen bir kurallar bütünüdür. Dil otoritelerinin yetkisi ve görevi bu konuda kural buyurmak değil dilde mevcut olan kuralları gözlemleyip tespit etmektir. Yön göstericilik ancak yeni terim ve kavramlara karşılık bulmak, dildeki neolijizm filizlerinin ne zaman büyüyüp serpilmiş olduğunu tespit etme aşamasında söz konusu olur.

Dolayısıyla Türk Dil Kurumu'nun, Dil Derneği'nin ve diğer otoritelerin yazım kılavuzları dildeki gerçekliği tespit etme yönünde iyi birer araçtır. Aristo'ya “Platon'u mu seversin Sokrates'i mi seversin?” diye sorduklarında “Platon'u da Sokrates'i de severim ama en çok hakikati severim” dediğine dair yakıştırma misali, sözlük yönetimi Türk Dil Kurumu'nu ya da başka bir dil otoritesini değil dili konuşarak, yazarak bizzat yaşatanların tarafını tutmakta, standardizasyonu onların kendiliğinden oluştuğu kuralları tespit ederek, özellikle de yaygınlığa (%51 değil ezici yaygınlığa) bakarak yapmaktadır.

Bu itibarla, fiziğin, kimyanın, biyolojinin, hukukun, sosyolojinin ve daha pek çok bilimin halen kesinleşmemiş pek çok kuralı olduğu gibi dilin de halen kesinleşmemiş kuralları olabilir. Bugün kesinleşmemiş olan bir kural yarın değişebilir. İşte bu nedenle, yazım konusundaki bazı ikilemlerde sözlük yönetimi “Dağınık bırak” ilkesine başvurma hakkını saklı tutar. Benzer şekilde, birden çok seçeneğin birbirine yakın geçerliliğe sahip olması halinde yönetim, aramada bulmada kolay olanını tercih etme hakkını saklı tutar.