goddess

doğu akdenizde yetişen bitkidir. Mideyi güçlendirmeye yardımcı olur, öksürüğü dindirmede faydalıdır, gaz söktürücü etkisi vardır, iştah açıcıdır, uykusuzluğa iyi gelmektedir, anne sütü yeterli gelmiyorsa artırmaya yardımcı olmaktadır, sinirleri sakinleştirdiği bilinmektedir, kusma ve ishal şikâyetlerini giderir, migren ağrılarını giderdiği bilinmektedir, beyin yorgunluğunu gidererek beynin daha sağlıklı çalışmasını sağlamaktadır, nefes darlığı, astım ve bronşitte görülen rahatsızlıklara karşı faydaları bulunmaktadır. Ayrıca yatıştırıcı etkisi bulunmaktadır, sindirimi kolaylaştırdığı da bilinmektedir, bebeklerdeki gaz sıkıntılarını gidermeye yardımcı olmaktadır ve idrar artırıcı özelliği de bulunmaktadır.

eğer henüz izlemediyseniz veya okumadıysanız spoiler içerir.

a song of ice and fire'da geçen olaydır. kuzey ordusunun ikizlerin güneyine geçmesi için walder frey'in köprüsünün kullanılması gerekir. catelyn stark, frey'in babasının sancaktarı olmasına güvenerek yanına gider ve anlaşma yapmak ister. ancak yaşlı frey adam yerine konulmamaktan bıkmıştır.
catelyn stark ve walder frey uzun konuşmalar sonucunda anlaşırlar. anlaşmanın maddelerinden biri robb stark'ın savaş bitiminde walder frey'in kızlarından seçeceği biriyle -frey deli gibi çocuk yapmıştır- evlenmesidir. robb stark da bunu kabul eder.
daha sonra ise robb stark, yemini bozarak jeyne westerling ile evlenir. jeyne westerling dizide fazla değinilmese de kitapta soyludur.
dönüşte robb'un hatasını telafi etmek için edmure tully ile roslin frey arasında bir evlilik yapılmak istenir. ancak walter frey görünüşte kabul etse de damat olarak bir kral istemiştir. walter frey lannisterlarla anlaşma yapar ve düğün bir kan banyosuna dönüşür.
izlerken ya da okurmen elinizden bir şey gelmez, ağlamak istersiniz. red wedding saf şerefsizliktir.

verdiğim borcu miktarı ne kadar büyük olursa olsun geri isteyemiyorum, para konularını hiç sevmem. sırf bundan liseden beri insanlara verdiğim parayla sanırım şu an bir araba alınırdı. kendim de borç istemem çok ekstreme bir durum olursa da gelir ertesi gün direk veririm.
eğer sırf istenmediğinden vermiyorsa şerefsizdir.

Kaleo, 2012 yılında Mosfellsbær'da kurulmuş İzlandalı rock grubudur. En çok bilinen parçaları Way Down we Go olsa da i can't go on without you (bkz:adamı dumur eden şarkılar)'dandır.

kahkaha attırmıştır

sanılanın aksine aynı vikipedi gibi kullanıcı tabanlı bir çeviri aracıdır. katkıda bulunurken bir konuşmasını aynen çeviriye aktaran birine rastlamıştım. demek istediğim ilk çeviri "ben de seni sevdim" ikinci "evet türkiyeye geldin mi" üçüncü "hayır ben hiç görmedim ama senin için gelirim" gibi yaklaşık kırk mesaj süren bir bütündü. dumura uğramıştım.

şu ana kadar hayatıma sıkıntıdan başka bir şey getirmeyen kadınlardır. ben merkezcidirler ve tartışmada üste çıkarlar bunu haklı olduklarından değil çok konuştuklarından yaparlar. ilişkilerde ve düşüncelerinde uzun süre tutunamazlar. çok iyi ikili oynarlar.

kazık

profil en basit tabiriyle bir insanın yanlardan görünümüdür ve çoğunlukla ilk burun dikkat çeker. oysaki sadece burun estetiği hastanın yandan profilini tamamen düzeltmez, ya da çok küçük çenesi olan birine burnun sonradan eklenmiş durmaması için çok çok küçültmek vs gerekir. profil estetiği alın, kaş, yanak, dudak, çene, gıdı ve burun estetiğini kapsar. alın-burun açısı, burun-dudak açısı, burun-çene açısı, çene- boyun açısı, kulak-burun büyüklüğü oranı, alın-burun-çene oranları bu estetikte önemlidir.
diğer adı profiloplasty olan yüzün sağ ve soldan görünümünü düzenleme işlemidir.

uzun kişiye göre değişen bir tanım olduğundan kime göre uzun, neye göre uzun, kaçtan yukarıya uzun diyorsunuz netleştirilmesi gerekendir.

eğer bu ayağa bireysel silahlanmanın önü açılacaksa cümbüşü o zaman gör sen dediğimdir.

en eğlenceli şarkılarında bile çekici bir taraf olan gruptur, direk çekici olan şarkılarından bahsetmiyorum bile. sanırım aksandan dolayı.
yeni albüm hazırlıklarına başlamış gruptur.

hocam gördüğüm kadarıyla kafanızda soru işaretleri var, yallah arabistana söz öbeği kime ve neden denir şimdi size ayrıntılarıyla açıklayacağım ama önce mia'ya teşekkürlerimi ileteyim.
evet bildiğiniz gibi türkiye cumhuriyeti sosyal, demokratik bir hukuk devleti. herkes dilediğine inanmakta, inanmamakta dilediğini giymekte ve giymemekte; devletin, bireylerin haklarının, kamu düzeninin aleyhine olmadığı sürece kısaca herhangi bir şekilde suç unsuru barındırmadığı sürece özgürdür. son birkaç yılda inkılap karşıtı, hiçbir araştırma yapmayan, duyduğu şeye körü körüne inanan, karşıt görüşe saygısı olmayan ve insanlara müdahale edebileceğine inanan insanlar bir şekilde güç buldu, buluyor. ve aklınıza gelen insanlar dışında kendini aydınlıkçı gören insanlardan da kısmen daha az olsa da böyleleri var. ayrıştırılıyoruz. anasyasaya aykırı şeyler; özellikle anayasanın birinci değiştirilemez maddesi alttan alttan değiştirilmeye, bir kelime ekleme yapılmaya çalışılıyor. hatta o derece ki insanların aklıyla alay edilmeye başlandı. söylenen şeylerin söylenilmediği, verilen sözlerin verilmediği, her şeyi yanlış anladığımız iddia ediliyor. bu yetmiyor, kendileri de yanlış anladıklarını savunuyorlar.
teşhircilik suçtur ve tabii ki hiçbirimiz andan doğma şekilde bir insanı görmek zorunda değiliz. bana göre insanlar o kadar estetik varlıklar da değiller zaten. sırf bir takım varlıklar kendine hakim olamadığı, gözlerini alamadığı ve insan anatomisini seksten ibaret sandığı için kadınların giyimine karışılamaz. sırf yetmiş beş derece sıcakta şort giydi diye uçan tekme hediye edilemez. tecavüz edilemez. laf atılamaz. saçma saçma mimikler yapılamaz.
oruç ibadetine gelelim. islam dini oruç tutmayı emreder ve kendine müslüman diyen, allaha inanan ve hz muhammedin yolundan gidenler de pekala bu orucu tutar. kimse buna karışamaz. ancak aynı şekilde oruç tutmayanlara da bir baskı yapılamaz. tabii ki sırf inat olsun diye yemek yemek su içmek doğru değil ama kimse siz ibadet yapıyorsunuz diye hayatını size uydurmayacak. o ibadetin olayı da budur zaten.
şeriat mevzusuna gelecek olursak. zaten yukarıda belirttiğim gibi türkiye cumhuriyeti düşünce ve inanç özgürlüğünün anayasa ile korunduğu bu ülke ve her ne kadar %99 müslüman hebele hubele diye de gezseniz bu ülkenin en az %25'i müslüman değil, çok büyük bir kısmı da şeriat kadar ağır bir olayı isteyecek müslüman değil. şeriat isteyen tayfaya da bunu neden istediklerini sorduğunuzda genelde aldığınız cevaplar islam hukukuyla yaşamak istedikleridir, çevrelerindeki açık veya dinsiz insanların onları günaha sevk ettiğidir. yahu diyorsun, şeriat olmayınca ibadetlerini yapamiyor musun, laf mı yiyorsun, ezanın mı okunmuyor, camiine bilimden fazla ödenek mi ayrılmıyor? yok yani cevap alamıyorsun. tek anladığın şey tüm ülkenin müslüman olduğu ve şeriatın gelmesinin gerekliliği.
islam dinini yaşayanlar her ne kadar gayrımüslimliği idam sebebi olarak görse de çoğu insanın gerçek islam bu değil dediği üzere düşünce özgürlüğünü savunur. şeriat isteyen insanların bi' koşu gidip şeriatın yaşandığı ülkelerde bir yıl yaşamasını öneririm, özellikle kadınlarımızın.
anlatılacak çok şey var, ancak sonuca gelecek olursam yallah arabistan'a söz öbeği herkese karşı kullanılmaz. çoğunlukla düşünce özgürlüğüne ve bireysel haklara saygısı olmayan insanlara küçük bir sitem olarak kullanılır. örnek olarak aşağıdaki olayı vereceğim.

senin sarığına karışılmıyorsa sen de insanlara karışmayacaksın.
yallah arabistana giriş 101 is over.

rahatlığın artık gevşekliğe geçtiği sınırdır, enseye şaplak göte parmak olarak da bilinir.

kendini çok sevdirendir, hem beni aydınlatıyor -bknz vermenin incelikleri- hem de sözlükteki argo başlık ihtiyacını gidermede ortağız eheheheehhe.

keşif mi yoksa icat mı olduğuna dair tartışmak istediğimdir

aynı zamanda en büyük ikinci okyanusun adıdır. afrika ve avrupa bu okyanusla amerikadan ayrılır.

cidden evcil olarak enseye şaplak falan filan bir ilişki içerisinde beslemek istediğim bilimsel adı Spheniscidae, üst sınıfı Sphenisciformes olan kuzey kutbunda yaşamayıp güney kutbunda yaşayan muhteşem hayvanlar

bu kadar insanız aramızda tabi bu sıcakta böyle düşünceleri olan olacaktır, eğer bu rezalet başlığının amacı kadın-erkek birlikteliğiyle alakalı değil de gay birlikteliklere yer verilmemesiyse başımın üstünde yeri vardır. aksi takdirde:
(bkz:yallah arabistana)

filmin sonundaki radyo yayınından anlaşılacağı üzere adam ve babası gece boyunca cadının etkisi altındaydı. adamın kız arkadaşı eve hiç gelmedi ve polis merkezini hiç aramadılar vs.

ya üzgünüm sürekli buraya metallica coverları atasım geliyor ancak adamların her coverı ayrı bir şaheser, aşmışlar artık.

when a blind man cries da bunlardan biridir. deep purple coverlamak her babayiğidin harcı değildir.

efsaneye göre lars ulrich ve james hetfield burton'u sahnede traumayla görüp tutulmuş ve hemen teklif götürmüşlerdir. burton abimiz ben sizin için los angeles'a gelemem diyince metallica san francisco'ya taşınmıştır.
kopenhag konserlerinin ardından stockholm'a giderken kaza yapan otobüsten dışarı fırlayarak hayatını kaybetmiştir. otobüs şoförü her ne kadar yolda "black ice" olduğunu söylese de james kilometrelerce çıldırmış bir şekilde yürümüş ve buz görmemiştir.
en acısıysa cliff burton ve kirk hammett kazanın yaşandığı gece cam kenarındaki yatakta yatmak için kart çekmiş ve burton maça ası çekerek cam kenarında yatağı kendine almıştır, cliff'in yokluğunu ilk farkeden de kirk olmuştur. yine bir söylentiye göre cliff'in üzerinden otobüs kaldırılırken cliff hayattaymış ancak vinç otobüsü yanlışlıkla tekrar düşürünce hayatını kaybetmiş.
benim için her zaman yirmi dört yaşındasın, rahat uyu.

konserlerinde 2. dünya savaşında almanyaya diz çökmemiş her ülke vatandaşına bağıra bağıra almanca şarkı söyleten gruptur. yeni albümün büyük bölümü hazırmış, öyle diyolar.

tam böyle mitoloji okuduğum günlerden biri, sözlüğe girdim bakıyorum. ulan dedim hesap açsana. her üye oluşumda kullandığım banko üç dört nick var, amon amarth'tan çıkıp iskandinav mitolojisinden girip sonra tekrar roma mitolojisinden çıkmışım ya o gün tanrı isimlerini bi' tur deniyim dedim, odin'dir odur budur. neyse efendim kendi kendime goddess alınmıştır dedim. o nicklerden önce yazdım direk ne akla hikmetse. bi' baktım dank nick serbest. değiştirmeye üşendim sonra. öyle.
işbu entry nickimin acıklı hikayesidir.

yüzüklerin efendisinde orlando bloom tarafından canlandırılan sarı saçlarını sağdan sola savuran legolas'a aragorn tarafından sorulmuş sorudur. internette fazlasıyla geyiği döner.
ingilizce orijinali What do your elf eyes see? olup bence hafiften kıskançlık içerir.