Arkeoloji Terimi Olarak Volüt:
Eski Yunanistan'da sütunların süslenmesinde kullanılan sarmal biçiminde kıvrımlara verilen ad. (İng. Volute)
Volüt Sanat Terimi Olarak Volüt:
İyon sütun başlığındaki kıvrımlı sarmal motif.
Hermetik Metinlerin büyü, gizem ve felsefe gücüne sahip olduğuna duyulan inanç. Hermesçi hareket Geç Antikçağ'da ve daha sonra Rönesans'ta mevcut olmuştur.
Arkeoloji Terimi Olarak Minber:
Camilerde cuma namazında hutbe okunan yer. Genellikle birkaç basamak yükselen bir mimari öğe. Kapı, basamak, basamak korkulukları, köık ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır.
Minber Tarih Terimi Olarak Minber:
Camilerin içinde, hatibin çıkıp hutbe okuduğu, merdivenli ve yüksekçe yerdir.
Minber Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Minber:
Camilerde İmam-Hatiplerin cuma ve bayram hutbesi okudukları basamaklı yüksekçe yerdir.
Minber Sanat Terimi Olarak Minber:
Camilerde cuma namazında hutbe okunan yer. Genellikle birkaç basamak yükselen bir mimari öğedir. Kapı, basamak, basamak korkulukları, köşk ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır.
Minber Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Minber:
Camilerde Cuma ve Bayram gibi önemli günlerde hutbe okunması için yapılmış merdiven biçiminde öğe. İlk olarak Emeviler döneminde ortaya çıkmıştır.
Minber Sosyal Bilgiler Terimi Olarak Minber:
Camilerde imamın çıkıp hutbe okuduğu merdivenli, yüksekçe yer.
Minber Kur'an-ı Kerim Terimi Olarak Minber:
Cami ve mescitlerde imamın üzerinde hutbe okuduğu, basamaklarla çıkılan ve mihrabın sağında bulunan yüksekçe yer.
Camilerde cuma namazında hutbe okunan yer. Genellikle birkaç basamak yükselen bir mimari öğe. Kapı, basamak, basamak korkulukları, köık ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır.
Minber Tarih Terimi Olarak Minber:
Camilerin içinde, hatibin çıkıp hutbe okuduğu, merdivenli ve yüksekçe yerdir.
Minber Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Minber:
Camilerde İmam-Hatiplerin cuma ve bayram hutbesi okudukları basamaklı yüksekçe yerdir.
Minber Sanat Terimi Olarak Minber:
Camilerde cuma namazında hutbe okunan yer. Genellikle birkaç basamak yükselen bir mimari öğedir. Kapı, basamak, basamak korkulukları, köşk ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır.
Minber Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Minber:
Camilerde Cuma ve Bayram gibi önemli günlerde hutbe okunması için yapılmış merdiven biçiminde öğe. İlk olarak Emeviler döneminde ortaya çıkmıştır.
Minber Sosyal Bilgiler Terimi Olarak Minber:
Camilerde imamın çıkıp hutbe okuduğu merdivenli, yüksekçe yer.
Minber Kur'an-ı Kerim Terimi Olarak Minber:
Cami ve mescitlerde imamın üzerinde hutbe okuduğu, basamaklarla çıkılan ve mihrabın sağında bulunan yüksekçe yer.
arkeoloji Terimi Olarak Sülüs:
Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslubu.
Sülüs Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Sülüs:
Arap alfabesi ile yazılan yazının bir çeşidi.
Sülüs Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak Sülüs:
Eski yazı çeşitlerinden biri. 2-3 mm kalınlığında kalemle, yazılır, harfler yumuşak ve ahenkli döner. Harflerin üçte iki parçası düz, üçte bir parçası ise devirlidir. Bu Oran daima korunduğu için sülüs (=üçte bir) adını alınıştır. Hattın esasını teşkil eder ve hüsn-i hatta sülüs öğrenmekle başlanır. Ümmıffl-hat*, Mikyasü'l-hat ve mizanü'l-hat diye şöhret bulmuştur. Bütün hat çeşit ve kuralları sülüsten çıkmıştır. Kur'an, yazma kitap, başlık ve sûre başları, hilyenin besmelesi, çoğu hat levhaları sülüsle yazılmıştır.
Sülüs Sanat Terimi Olarak Sülüs:
Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslubu.
Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslubu.
Sülüs Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Sülüs:
Arap alfabesi ile yazılan yazının bir çeşidi.
Sülüs Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak Sülüs:
Eski yazı çeşitlerinden biri. 2-3 mm kalınlığında kalemle, yazılır, harfler yumuşak ve ahenkli döner. Harflerin üçte iki parçası düz, üçte bir parçası ise devirlidir. Bu Oran daima korunduğu için sülüs (=üçte bir) adını alınıştır. Hattın esasını teşkil eder ve hüsn-i hatta sülüs öğrenmekle başlanır. Ümmıffl-hat*, Mikyasü'l-hat ve mizanü'l-hat diye şöhret bulmuştur. Bütün hat çeşit ve kuralları sülüsten çıkmıştır. Kur'an, yazma kitap, başlık ve sûre başları, hilyenin besmelesi, çoğu hat levhaları sülüsle yazılmıştır.
Sülüs Sanat Terimi Olarak Sülüs:
Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslubu.
Din büyüklerinden ya da azizlerden kalan kutsal eşyalar ve kutsal emanetler için kullanılmış sözcük.
İskenderin ölümünden sonra ona en yakın olan komutanlarına verilen ad.
Antik dönemde Mersin İli sınırlarını içine alan bölge.
Eski Yunanistan'da Soylular-Aristokratlar Meclisine verilen ad.
Roma'nın cumhuriyet döneminde, M.Ö. 494-287 yılları arasında, Pleblerin Patricilere karşı beş kez başvurdukları ayaklanmalara verilen ad. Bu ayaklanmaların nedeni, Pleblerin Roma'dan ayrılıp başka bir kent kurma istekleriydi.
Roma İmparatorluğu'nda, 'Pleb'ler ile 'Patrici'ler arasındaki evlenme yasağının kalkmasıyla ortaya çıan yeni sınıfa verilen Latince ad. Bu sınıf eski 'Patrici' ailelerle birlikte siyasal kurumları elinde bulunduruyordu.
Roma İmparatorluğu'nda, kent sınırları içinde hukuken örgütlenmiş özgür insanlar kuruluna verilen ad.
Yakılan cesetlerin küllerinin konulduğu vazo şeklindeki kül kaplarına verilen ad.
Savaşlarda elde edilen kamu topraklarının adı.
Arkeoloji Terimi Olarak Megaron:
1- Prehistorik çağlardan itibaren Ege çevresinde uygulanmış, kısa tarafında giriş bölümü olan ön dehliz ve dikdörtgen bir odadan oluşan ev tipi. Yunan tapınağının prototipi.
2- Dikdörtgen planlı, etrafı surlarla çevrili yapılara verilen ad. İlk defa Akhalar döneminde yapılmıştır.
Megaron Tarih Terimi Olarak Megaron:
Erken Tunç çağında or-taya çıkmaya başlayan dikdörtgen ya da kare şeklinde bir tabana oturmuş iç mekan ile, bir ön dehlize sahip, iç mekanla bu dehlizi ayıran bir kapının yer aldığı, içinde bir ocak bulunan tavanı ahşap bir çatıyla örtülü yapı türüdür.
Megaron Sanat Terimi Olarak Megaron:
Önünde bir giriş bölümü, içinde yalnız bir odası, odanın ortasında da ocak bulunan taştan Yunan konutu. Bütün Yunan mimarlığına örnek olan ev biçimi.
Megaron İnşaat Terimi Olarak Megaron:
1. Miken ve Girit saray ya da evlerinde büyük, dikdörtgen hol veya erkeklere ayrılmış bölüm.
2. Önünde bir giriş bölümü, içinde bir odası, odanın ortasında bir ocak bulunan ve bütün Yunan mimarlığına örnek olan, taştan yapılmış eski Yunan konutu.
1- Prehistorik çağlardan itibaren Ege çevresinde uygulanmış, kısa tarafında giriş bölümü olan ön dehliz ve dikdörtgen bir odadan oluşan ev tipi. Yunan tapınağının prototipi.
2- Dikdörtgen planlı, etrafı surlarla çevrili yapılara verilen ad. İlk defa Akhalar döneminde yapılmıştır.
Megaron Tarih Terimi Olarak Megaron:
Erken Tunç çağında or-taya çıkmaya başlayan dikdörtgen ya da kare şeklinde bir tabana oturmuş iç mekan ile, bir ön dehlize sahip, iç mekanla bu dehlizi ayıran bir kapının yer aldığı, içinde bir ocak bulunan tavanı ahşap bir çatıyla örtülü yapı türüdür.
Megaron Sanat Terimi Olarak Megaron:
Önünde bir giriş bölümü, içinde yalnız bir odası, odanın ortasında da ocak bulunan taştan Yunan konutu. Bütün Yunan mimarlığına örnek olan ev biçimi.
Megaron İnşaat Terimi Olarak Megaron:
1. Miken ve Girit saray ya da evlerinde büyük, dikdörtgen hol veya erkeklere ayrılmış bölüm.
2. Önünde bir giriş bölümü, içinde bir odası, odanın ortasında bir ocak bulunan ve bütün Yunan mimarlığına örnek olan, taştan yapılmış eski Yunan konutu.
Arkeoloji Terimi Olarak Tevkiî:
Kelimelerin arası birleştirilerek yazılan bir yazı üslubu. Resmi divanlarda kullanılan bir yazı çeşidi idi. Sülüse benzeyen daha yumuşak hatlı ve hareketli büyük boy yazılardır.
Tevkiî Tarih Terimi Olarak Tevkiî:
Nişancı, Tuğraî deyimleriyle eşanlamlıdır. Hükümdarların alâmeti bulunan ferman ve beratlara nişan denirdi. Bu alâmeti o ferman ve beratlara çekmekle, vurmakla görevli memurlara da Tevkiî, Nişancı ya da Tuğraî denirdi.
Tevkii Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak Tevkii:
Tuğrai ile ilgili bilgilere bakınız.
Kelimelerin arası birleştirilerek yazılan bir yazı üslubu. Resmi divanlarda kullanılan bir yazı çeşidi idi. Sülüse benzeyen daha yumuşak hatlı ve hareketli büyük boy yazılardır.
Tevkiî Tarih Terimi Olarak Tevkiî:
Nişancı, Tuğraî deyimleriyle eşanlamlıdır. Hükümdarların alâmeti bulunan ferman ve beratlara nişan denirdi. Bu alâmeti o ferman ve beratlara çekmekle, vurmakla görevli memurlara da Tevkiî, Nişancı ya da Tuğraî denirdi.
Tevkii Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak Tevkii:
Tuğrai ile ilgili bilgilere bakınız.
Arkeoloji Terimi Olarak Minotauros:
Mitolojiye göre Girit'te labirentlerde yaşayan ve çocukları yiyen boğaya verilen isim. Bu boğa Atinalı kahraman Theseus tarafından öldürülmüştür.
Minotauros Mitoloji Terimi Olarak Minotauros:
İnsan vücutlu boğa başlı azılı bir canavar.
Mitolojiye göre Girit'te labirentlerde yaşayan ve çocukları yiyen boğaya verilen isim. Bu boğa Atinalı kahraman Theseus tarafından öldürülmüştür.
Minotauros Mitoloji Terimi Olarak Minotauros:
İnsan vücutlu boğa başlı azılı bir canavar.
Bir tapınakta genellikle doğuda yer alan ve cella'ya (naos) geçit veren ön odaya verilen ad. Diğer bir deyişle, cellanın önünde, anta duvarlarının arasında kalan bölümün adı.
Stadion'unyarım daire biçimli arka bölümüne verilen ad.
Arkeoloji Terimi Olarak Renkli Sır Tekniği:
Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniği. Bu teknikte boya kullanılmaz. Sırın kendisi renklidir. ılk olarak, levha üzerinde sırların birbirine karışmasını önleyen, kontur oluşturan bir madde ile sınırlar belirlenir. Daha sonra, istenilen renkli sırlar boya gibi kullanılarak levha renklendirilir ve fırınlanır. Isı kapışsında eriyen sırlar kontur içinde kalarak birbirlerine karışmazlar.
Renkli Sır TekniğiSanat Terimi Olarak Renkli Sır Tekniği:
Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniği. Bu teknikte boya kullanılmaz. Sırın kendisi renklidir. İlk olarak, levha üzerinde sırların birbirine karışmasını önleyen, kontur oluşturan bir madde ile sınırlar belirlenir. Daha sonra, istenilen renkli sırlar boya gibi kullanılarak levha renklendirilir ve fırınlanır. Isı karşısında eriyen sırlar kontur içinde kalarak birbirlerine karışmazlar.
Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniği. Bu teknikte boya kullanılmaz. Sırın kendisi renklidir. ılk olarak, levha üzerinde sırların birbirine karışmasını önleyen, kontur oluşturan bir madde ile sınırlar belirlenir. Daha sonra, istenilen renkli sırlar boya gibi kullanılarak levha renklendirilir ve fırınlanır. Isı kapışsında eriyen sırlar kontur içinde kalarak birbirlerine karışmazlar.
Renkli Sır TekniğiSanat Terimi Olarak Renkli Sır Tekniği:
Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniği. Bu teknikte boya kullanılmaz. Sırın kendisi renklidir. İlk olarak, levha üzerinde sırların birbirine karışmasını önleyen, kontur oluşturan bir madde ile sınırlar belirlenir. Daha sonra, istenilen renkli sırlar boya gibi kullanılarak levha renklendirilir ve fırınlanır. Isı karşısında eriyen sırlar kontur içinde kalarak birbirlerine karışmazlar.
Patrici ve Pleb yurttaşlardan oluşan ve 'Consillium Plebis'in yerini alan meclis. Bu mecliste oylama, diğer 'Comitia'larda olduğu gibi gruplar halinde yapılıyordu. 4′ü kentli 31′i köylü kökenli olan 35 kavmin her birinin tek bir oy hakkı vardı. Kırsal kavimlere yalnızca toprak sahiplerinin kaydolabilmesinden ötürü, bu mecliste de ağırlık zengin sınıfların elindeydi. M.Ö. 287 yılında 'Comitia Tribunata'nın kararlarının senatörler tarafından onaylanma zorunluluğu kaldırılarak senatoyla eşit bir konuma ve yasama erkine sahip olmasına karar verildi.
Arthur Evans'ın Girit'in efsanevi kralı Minos'tan türettiği ve Yunanca konuşanların gelişinden önce Girit'te mevcut olan kültür ile yine Evans tarafından saptanan üç seramik dönemi için kullanılan ad
Antik Roma Mimarisinde tam çember ya da yumurta biçiminde bir sahne düzlüğünün çevresinde, oturma yerlerinin basamaklar halinde yükseldiği bir açık hava tiyatro yapısıdır. Roma'da gladyatör dövüşlerini, vahşi hayvan gösterilerini izlemek için yapılmıştı.
Arkeoloji Terimi Olarak Kesit:
Arkeolojik kazılarda açılan açmaların dört bir yanında oluşan çukur duvarlarına verilen ad. Kesitler özellikle stratigrafinin okunması ve anlamlandırılmasında kullanılırlar. (İng. Section)
Kesit Yapı-Dekorasyon Terimi Olarak Kesit:
Esas giriş bitimi döşeme üst kodu ± 0.00 alınıp bütün farklı yüksekliklerin verilerek ve her blok için en az bir tanesinin hem merdiven hem de düşük döşemeden geçirilmesi gereken ve en az 2 adet çizilen düşey planlardır. Projenin büyüklüğüne göre 1/50 veya 1/100 ölçeğinde çizilir. Kesit planlarına baktığımızda kapı yüksekliği, pencere altı yüksekliği, pencere yüksekliği, oda içi duvar yüksekliği gibi gerekli yükseklikleri kolayca görebiliriz.
Kesit Müzik-Dans Terimi Olarak Kesit:
Bir müzik yapıtını oluşturan ezgi parçalarından her biri.
Kesit Sanat Terimi Olarak Kesit:
Bir cismin dikey bir düzlem üzerinde kesildiği var sayılarak ölçekli olarak çizilene denir. Enine kesit veya boyuna kesit şeklindedir.
Kesit Astroloji Terimi Olarak Kesit:
Zodyak'ın burçlarını veya gökyüzü evlerini ayıran çizgilere kesit denilir.
Arkeolojik kazılarda açılan açmaların dört bir yanında oluşan çukur duvarlarına verilen ad. Kesitler özellikle stratigrafinin okunması ve anlamlandırılmasında kullanılırlar. (İng. Section)
Kesit Yapı-Dekorasyon Terimi Olarak Kesit:
Esas giriş bitimi döşeme üst kodu ± 0.00 alınıp bütün farklı yüksekliklerin verilerek ve her blok için en az bir tanesinin hem merdiven hem de düşük döşemeden geçirilmesi gereken ve en az 2 adet çizilen düşey planlardır. Projenin büyüklüğüne göre 1/50 veya 1/100 ölçeğinde çizilir. Kesit planlarına baktığımızda kapı yüksekliği, pencere altı yüksekliği, pencere yüksekliği, oda içi duvar yüksekliği gibi gerekli yükseklikleri kolayca görebiliriz.
Kesit Müzik-Dans Terimi Olarak Kesit:
Bir müzik yapıtını oluşturan ezgi parçalarından her biri.
Kesit Sanat Terimi Olarak Kesit:
Bir cismin dikey bir düzlem üzerinde kesildiği var sayılarak ölçekli olarak çizilene denir. Enine kesit veya boyuna kesit şeklindedir.
Kesit Astroloji Terimi Olarak Kesit:
Zodyak'ın burçlarını veya gökyüzü evlerini ayıran çizgilere kesit denilir.
arkeoloji Terimi Olarak Son Cemaat Yeri:
14. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekanın dışında yarı açık hazırlık bölümü
Son Cemaat Yeri Sanat Terimi Olarak Son Cemaat Yeri:
1- XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında namaza geç gelenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yapılmış yarı açık hazırlık bölümü.
2- Osmanlı camii mimarisinde namaza geç gelenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yapının kuzey duvarını paralel olarak uzanan sütun ve kemer dizilerinden oluşmuş mekân.
14. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekanın dışında yarı açık hazırlık bölümü
Son Cemaat Yeri Sanat Terimi Olarak Son Cemaat Yeri:
1- XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında namaza geç gelenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yapılmış yarı açık hazırlık bölümü.
2- Osmanlı camii mimarisinde namaza geç gelenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yapının kuzey duvarını paralel olarak uzanan sütun ve kemer dizilerinden oluşmuş mekân.
Roma İmparatorluğu'nda kentin ekonomik ve polisiye işleriyle ilgilenen devlet memurlarına verilen ad.