confessions

mickey the mouse

1. nesil Yazar - Seviyor ve seviliyor

  1. toplam entry 63
  2. takipçi 7
  3. puan 3588

where is my mind

mickey the mouse
Pixies grubuna ait, fight club ( dövüş kulübü ) filminin sountracklerinden biri olan parça.
Sözleri:
Ooooooh – stop

With your feet in the air and your head on the ground
Try this trick and spin it, yeah
Your head will collapse
But there's nothing in it
And you'll ask yourself

Where is my mind

Way out in the water
See it swimmin'

I was swimmin' in the carribean
Animals were hiding behind the rock
Except the little fish
But they told me, he swears
Tryin' to talk to me koi koy

Where is my mind

Way out in the water
See it swimmin' ?

With your feet in the air and your head on the ground
Try this trick and spin it, yeah
Your head will collapse
If there's nothing in it
And you'll ask yourself

Where is my mind

Ooooh
With your feet in the air and your head on the ground
Ooooh
Try this trick and spin it, yeah
Ooooh
Ooooh

Kendisi:

eylemsizlik yasası

mickey the mouse
Newton'un hareket kanunlarından birincisidir.
Cismin içinde bulunduğu durumu koruma isteğini ifade eder. Yani hareket eden cisim hareketi sürdürmek, duran cisim durmasını sürdürmek ister.
Hareket halindeki arabanın içinde ani fren yapılınca öne doğru savrulmamızın sebebidir eylemsizlik. Fren yapılana kadar gittiğimiz hızı, araba yavaşlasa dahi sürdürmek isteriz çünkü.

Yarın ki fizik dersinde görüşmek üzere. *

kavanoz açma yöntemleri

mickey the mouse
annem yepyeni bir yöntem keşfetmiş, görünce neye uğradığımı şaşırdım.
bıçağı kapağın üzerine koyup çekiçle vuruyor.
kavanozun havasını alıyormuş..

küçük meyve bıçaklarını kapağın çevir aç kısımlarında bir gezdirin, bıçağın ucunun hafiften girebileceği bir kısım bulduğunuzda sokup hafifçe çevirin. havası pıt diye gidiveriyor ztane.

kendi kavanozumuzu kendimiz açtık bugüne kadar,şükür daha hiç bir erkeğe muhtaç olmadık bunun için. *

anneanne evi

mickey the mouse
yaz tatillerinin ve bayramların vazgeçilmez evidir, küçüklüğümde kalan anılara göre.
kocaman bir avlusu vardır.
en uzakta oturan, o yüzden en az görebildiği torun sensen şayet, sen gelmeden büyük kamyonlarla bahçeye yepyeni kumlar döktürülür ki geldğinde neşe içinde kumlarla oynayabil diye.
kendine ait ufacık bir bahçesi de vardır ayrıca, mevsimin sebzesi ne ise o yetiştirilir. sen gittikçe en önemli görev sana verilir, fideleri sulamak.
ne çeşit oyunlar oynanır o evde bir bilseniz. anne yarısı teyze değildir aslında, anneannedir. en sevdiğin ev, hatta ergenliğin dibini yaşarken kendi evinden bile daha fazla sevdiğin evdir anneanne evi. o anlar çünkü seni.

keşke büyüdük diye büyüsü bozulmasa o güzel şeylerin.

zenginsozluk.com/foto

uyumak

mickey the mouse
hava kararınca kaçan, sabahın ilk ışıkları ile üzerime üzerime çöken lanet pislik eylem.
sabah 9 da uyuyup öğlen 3buçukta uyanır mı bir insan yahu?
benim için dünyanın en zor eylemi uyumak. daha doğrusu gece uyumak.

english home

mickey the mouse
Aldığım tek bir yastık kılıfı yüzünden her sabah uyandığımda telefonumda onlardan gelen mesaj var artık.
Ama memnunum bu durumdan, ürünleri sağlam ve indirim yaptıkları zaman sağlam indirim yapıyorlar.
Annemin vazgeçilmezi.
Kalem kutusu, not defterleri bile yapmışlardı en son minik minik çiçek desenli.
Ürünlerini tavsiye edebileceğim ev tekstil mağazası.

mutluluk

mickey the mouse
Beklentiyle ters orantılı olan hadise.
Küçücük şeyler getirebiliyor büyük mutlulukları, ben buna inanıp buna göre yaşıyorum artık hayatımı.
Fırtına önce sessizlik mi acaba bu hallerim dedim hep ama yok değil, her şeye rağmen mutluyum.
Telefonuma gelen “müsaitsen arasana 2 dakika konuşalım” mesajı bile yeterli tüm gece evde zıp zıp gezebilmem için.
Bulunması o kadar da zor değil. Burnunun ucunda ki mutlulukları görmeyi alışkanlık haline getirebilmekte mesele.

8 femmes

mickey the mouse
yıllar önce izleyip asla hatırlamadığım, konusuna dair en ufak bir fikrimin bile kalmadığı film.
az önce bir arkadaşım filmden bir soundtrack gönderdi, denk geldi bu başlık da diye paylaşmak istedim.
muhtemelen bu akşam tekrar izleyeceğim film aynı zamanda. izledikten sonra ekleme yaparım.

seni aldattım diyen sevgiliye söylenecek ilk söz

mickey the mouse
2-3 gündür şu başlığa bakıyorum türlü türlü seçenekler aklıma gelip duruyor.
bir diyorum döner çeker giderim, artık ağzımdan çıkacak iki kelamı bile hak etmiyordur çünkü.
bir diyorum dayanamam kesin olay çıkarırım, kavga dövüş rezillikle biter konuşmanın sonu.
bir diyorum yapmış, en azından söylüyor yalan atmayı, arkamdan iş çevirmeyi artık bırakmış.
bir diyorum öğrenmek istemem, bildiğin travma sebebi.

bekara karı boşamak kolay gelir misali, ancak varsayımlarda bulunabiliyorum. başa gelmeden bilinmez olan durum, bilinmez olan kelimelerdir.

sarılarak uyumak

mickey the mouse
romantizmin dibi.
aldığınız nefesler aynı ritimde olur, kızın başı adamın boynuna gömülür filan.
ama ben inatla sevemiyorum. içimi bir sıkıntı basıyor bir şey oluyor öteye kaçıveriyorum.
ruhumda var demek ki hafiften bir kalaslık.

ama giflere bakınca bile yine de insanın içi gidiyor yahu.

cumartesi

mickey the mouse
haftanın 6. günü
benim en sevdiğim gün.
cuma günündeki insanın üzerinde tüm hafta içi günlerde çalışmış olmanın verdiği yorgunluk yok.
pazar günündeki tatilin bitmesinden kaynaklanan o kasvet yok.
cumartesiler candır.

black mirror

mickey the mouse
bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim, neredeyse her bölümde dumura uğradığım ağzımı açık bırakan dizi.
özellikle bazı bölümlerinde insanın hayatının 1 günde nasıl alt üst olabileceğini işlemiş, "sabah nasıldı? akşam nasıl oldu ya bu adam?" demekten alamadım ben kendimi.
3 sezonda toplam 13 bölüm yayınlanan dizinin her bölümünün süreleri dahi birbirinden farklı.
dizinin yaratıcısı Charlie Brooker dizinin içeriği ve yapısı hakkında da şunları söylüyor zaten: "Her bir bölüm farklı bir yerde, farklı bir gerçeklikte geçiyor. Hem de farklı oyuncu kadroları ve yönetmenle."
her bölümün ortak tek noktası ilerleyen teknolojiyi ve sosyal medya platformlarını hayatımıza bu denli dahil etmeye devam ettikçe başımıza gelebileceklerle ilgili olmaları.
izleyin, kesinlikle izleyin hatta.

algıda seçicilik

mickey the mouse
gecenin kör karanlığında tuvaletin yolunu bulamam ama yerde yürüyen minicik böceği görebiliyorum da duyabiliyorum da. minicik ayakları var demeyin, parkelerin üzerinde ayaklarını yere sürte sürte yürür gibi ses çıkarıyor işte.
kastedilen bu olsa gerek.

google'a sorunca verdiği tanım; "Algıda seçicilik, insanın algı sürecinde etkili olduğu kabul edilmiş psikolojik bir kavramdır. Çevrede bulunan uyarıcılardan, olaylardan ya da nesnelerden bir ya da birkaçına dikkati yöneltmektir."

houston

mickey the mouse
ilk akla gelen yabancı filmlerde uzaya giden arkadaşların repliklerinde geçiyor oluşu : "houston, cevap ver houston! "
google'a göre ise amerika birleşik devletlerinin en büyük dördüncü, teksas eyaletinin ise en büyük şehri olan kent.
2 /