confessions

monster degree

1. nesil Yazar - şık

  1. toplam entry 2336
  2. takipçi 117
  3. puan 49392

akışına bırakmak

monster degree
Olaylara müdahale etmeden hayatın etrafımızdan sürüklenip gidişini izlemek, onunla onun bir parçasıymışızcasına hareket etmek, kontrolü kısmen de olsa elden bırakmak.

Arada bir, özellikle bir kaçış yolu bulamadığımızda yapmak gerek bunu. Bir avuç çiğdemle etrafta olan biteni izleyip olayların öncüsü değil sadece bir parçası olmalıyız. Sonra kaldığımız yerden yine devam ederiz, o kolay.

patavatsız

monster degree
Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden konuşan kişi.

Ortamda bu tanıma uygun biri varsa sürekli o kişinin ağzına bakar, ağzından çıkacak en ufak uygunsuz bir sözü havada yakalamaya çalışırsınız. Yorar.

elektrik kesintisi

monster degree
Kaybedilenin yükselen değer grafiğidir.

Önem sıralamasında Modemsizlik, şarjsızlık, müziksizlik gibi eksiklikler karanlığa gömülmekten ve buzdolabındaki yiyeceklerin bozulması ihtimalinden çok daha önce gelir.

Klimasızlığı saymadım bile dikkat ederseniz. Düşündükçe kalbim acıyor çünkü.

çözümsüzlük

monster degree
Çok yorucu.

Kimsenin benim canım olmadığı ama aynı zamanda herkesin benim canım olduğu zamanlarda ayak parmaklarıma kadar hissediyorum çözümsüzlüğü. Keşke hiç kimse hümanizmle realizm arasında bu kadar sıkışıp kalmasa.

dismorfofobi

monster degree
'Ayna hastalığı' olarak da bilinir. Kişide var olan fakat çoğunlukla dışarıdan fark bile edilemeyecek kadar ufak olan bedensel kusurların kişiye çok ciddi bedensel engeller olarak görünmesi şeklinde seyreder. Kişi kendindeki ufacık bir kusurla sürekli uğraşır, onu takıntı hâline getirir, aklını başka herhangi bir yere kanalize edemeyecek duruma gelir. Etrafımızda bolca bulunan "Yha 1 kilo almışııım, şuraya baksanıza hayvan gibi şişkonun teki olduuum." tribindeki kişilerin bu tepkileri de dismorfofobinin bir aşamasıdır.

Var olduklarını düşündükleri kusurlarını düzelttirmek için estetisyenlerin kapısını bolca aşındırırlar. Estetisyenler tarafından psikiyatrlara yönlendirilmeye çalışılsalar da sorunlarının sanal olduklarını asla kabul etmezler. Fiziksel sorunlarının birinden kurtulmaları iyileşmelerine yetmez, bedenlerinde takıntı hâline getirebilecekleri yeni bir sorun bulmaları uzun sürmez.

Bu kişilerin hikayeleri incelendiğinde çocukluk veya ergenlik dönemlerinde içlerine kapanık, kolayca arkadaş edinemeyen ve fiziksel özellikleriyle dalga geçilmiş kişiler oldukları anlaşılır.

prosopagnozi

monster degree
Türkçeye yüz körlüğü olarak geçmiş nörolojik bir hastalık. Yunanca prosopon (yüz) ve agnosia (kayıtsızlık) sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. ilk defa 1947'de Alman nörolog Joachim Bodamer tarafından tanımlanmış ve böylelikle araştırmalar başlamıştır.

Yüz körleri, saniyeler önce gördükleri bir yüzü bile ayırt edemezler. Genellikle sabahları uyanıp aynaya baktıklarında gördükleri kendi yüzlerini bile tanıyamadıklarını söylerler. kişileri yüzlerinden değil günlük davranış şekilleri, giyim tarzları, saç stilleri gibi ayırt edici detaylardan tanırlar. Bu problem beraberinde güven problemlerini de getirip ağır paranoyak tepkilere de neden olabilir.
52 /