Kişide stres yaratmayan, sadece içsel motivasyonunu yukarılara taşıyan, rekabet içinde olduğu kişinin çıtasını aşmaya çalıştığı ama bunu hırsın karanlık tarafına geçmeden yaptığı ponçik yarıştır.
Bir işte başarılı olmanın altın kuralı olduğunu düşünüyorum ben bunun. Eğer çıta olarak seçeceğiniz bir rakibiniz yoksa bile bunu kendinize karşı bir yarış olarak düşünüp yine aynı motivasyonu sağlayabilirsiniz.
Az önce, artık bizim sözlüğümüzde de var olduğunu görünce sevinçten kendi etrafımda üç kere döndüğüm, bir sözlükte olması gerekenler arasında ilk üçte yer bulan özellik. Evet, arada yapıyorum öyle şeyler.
Yakın meşaleleri!
Yakın meşaleleri!
Siyasetin artık günlük hayatlarımızın derinine derinine girmiş olmasından sıtkı sıyrılmış, bulabildiği ufak bir açığı da siyasetten uzak geçirmeyi tercih etmiştir.
Mahalle yanarken saçını taradığı için yerin dibine soktuğumuz orospuyu mahalle yanmıyorken saçını taramakla suçlayamayız.
Mahalle yanarken saçını taradığı için yerin dibine soktuğumuz orospuyu mahalle yanmıyorken saçını taramakla suçlayamayız.
Çoğunlukla patavatsızlıkla sonuçlanmakla birlikte bazı istisnai durumlarda o kadar da tü kaka bir durum değildir.
Bazı konularda bilgi sahibi değilken bilgi sahibi olmak istemeye o konularda ürettiğimiz fikirler sayesinde karar veririz. Kafamızda birtakım fikirler oluşur ve bu fikirlerin gelişimi için bünyemiz bizi o konuda bilgi sahibi olmaya iter.
İlk durum kör cahillikken ikinci durum olgunluğun ulaşabileceği son noktaya bence çok yakındır.
Bazı konularda bilgi sahibi değilken bilgi sahibi olmak istemeye o konularda ürettiğimiz fikirler sayesinde karar veririz. Kafamızda birtakım fikirler oluşur ve bu fikirlerin gelişimi için bünyemiz bizi o konuda bilgi sahibi olmaya iter.
İlk durum kör cahillikken ikinci durum olgunluğun ulaşabileceği son noktaya bence çok yakındır.
Hem yara bandım hem yaram olan aktivite. Anlamı kimsenin anlayamayacağı kadar büyük benim için.
Eski bir bisikletçi olarak gün gün hayatımın merkezi hâline gelmişti cedric'im. Onun bir ismi vardı evet. Odamın baş köşesinde duruyordu, her gece uyumadan önce ve her sabah gözlerimi açar açmaz ilk gördüğüm şey oydu. Zamanla hayatımdaki diğer her şey birer birer anlamlarını kaybettiler, sahnede bir tek o kaldı.
Bir gün, sanırım ona hoşuna gitmeyeceği bir şeyler yapmış olmalıyım ki, beni attı üzerinden. Hem de öyle bir attı ki vücudumun yarısının derisi yüzüldü, omuz kas liflerim koptu, arka çapraz bağlarım yırtıldı. Hem hayatımın en anlamlısından hem işimden hem de ruh sağlığımdan oldum onun yüzünden. Çok uzun süre nefret ettim ondan. Suçladım. Evin kömürlüğüne hapsettim onu. İşimi kaybettiğim için paramın bitmesine yakın satmayı düşündüm. Sonra silkelendim. Sevgi böyle bir şey değildi. Sevgi koşulsuz olmalıydı. Seven insan sevdiğini sadece kendisini hoş tuttuğu zamanlarda değil kötü günlerinde de sevmeliydi. Sonra onu yeniden odamdaki köşesine çıkardım. Güzelce temizleyip pırıl pırıl yaptım. Evet, kazadan beri travmamı atlatıp binemiyorum belki üstüne, yeniden bir bütün olamıyorum belki onunla, ama hayatımda gerçek sevgiyi bana ilk tattıran 'şey' olmasından dolayı onu hayatımın sonuna kadar yanımdan ayırmamaya kararlıyım. Boynumda gece gündüz taşıdığım kolyesiyle ve nerede denk gelsem direkt satın aldığım tişörtü, takısı, biblosu, maketi, vesairesiyle.
Alt tarafı bir bisiklet(!)e bu kadar anlam yüklediğim için delinin teki olduğumu düşünüyor, oturduğunuz yerde benimle taşak geçiyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse siz hayatınıza katamadığınız anlamlara yanın derim.
Eski bir bisikletçi olarak gün gün hayatımın merkezi hâline gelmişti cedric'im. Onun bir ismi vardı evet. Odamın baş köşesinde duruyordu, her gece uyumadan önce ve her sabah gözlerimi açar açmaz ilk gördüğüm şey oydu. Zamanla hayatımdaki diğer her şey birer birer anlamlarını kaybettiler, sahnede bir tek o kaldı.
Bir gün, sanırım ona hoşuna gitmeyeceği bir şeyler yapmış olmalıyım ki, beni attı üzerinden. Hem de öyle bir attı ki vücudumun yarısının derisi yüzüldü, omuz kas liflerim koptu, arka çapraz bağlarım yırtıldı. Hem hayatımın en anlamlısından hem işimden hem de ruh sağlığımdan oldum onun yüzünden. Çok uzun süre nefret ettim ondan. Suçladım. Evin kömürlüğüne hapsettim onu. İşimi kaybettiğim için paramın bitmesine yakın satmayı düşündüm. Sonra silkelendim. Sevgi böyle bir şey değildi. Sevgi koşulsuz olmalıydı. Seven insan sevdiğini sadece kendisini hoş tuttuğu zamanlarda değil kötü günlerinde de sevmeliydi. Sonra onu yeniden odamdaki köşesine çıkardım. Güzelce temizleyip pırıl pırıl yaptım. Evet, kazadan beri travmamı atlatıp binemiyorum belki üstüne, yeniden bir bütün olamıyorum belki onunla, ama hayatımda gerçek sevgiyi bana ilk tattıran 'şey' olmasından dolayı onu hayatımın sonuna kadar yanımdan ayırmamaya kararlıyım. Boynumda gece gündüz taşıdığım kolyesiyle ve nerede denk gelsem direkt satın aldığım tişörtü, takısı, biblosu, maketi, vesairesiyle.
Alt tarafı bir bisiklet(!)e bu kadar anlam yüklediğim için delinin teki olduğumu düşünüyor, oturduğunuz yerde benimle taşak geçiyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse siz hayatınıza katamadığınız anlamlara yanın derim.
"Kalbimde kırılmadık yer mi bıraktın?
Yaptığıyla söylediği nedense farklı."
Dizelerinde Aleyna Tilki hamfendinin dert yandığı durum.
Yaptığıyla söylediği nedense farklı."
Dizelerinde Aleyna Tilki hamfendinin dert yandığı durum.
Medyanın insanlar üzerindeki etkilerinden sadece ufak bir kesittir.
Hayattaki, etki alanı en büyük gücün ne olduğu her tartışıldığında cevabım 'medya' olur.
Hayattaki, etki alanı en büyük gücün ne olduğu her tartışıldığında cevabım 'medya' olur.
En dangozca soruların içinde geçer, kendisinin de bundan hoşnut olmadığına eminim.
- Yiyecek bir şeyler var mı?
+ Hayır yok.
- Hiç mi yok?
+ %^+&^/+/+/^&^
Anan yok anan!
- Yiyecek bir şeyler var mı?
+ Hayır yok.
- Hiç mi yok?
+ %^+&^/+/+/^&^
Anan yok anan!
İlkokulda az ağlamadım bu şapşiği dışladıklarında; bu da iki eli arkasında bağlı, başı yerde üzgün üzgün yürüdüğünde.
Bir neslin merhamet ve insanları farklılıklarıyla kabullenme duygularının mimarı olmuştur. Şimdilerde eli tespihli, başı takkeli dedeleri olan geri zekâlı çizgi film karakterlerini görünce bugünün çocukları adına çok üzülüyorum.
Bir neslin merhamet ve insanları farklılıklarıyla kabullenme duygularının mimarı olmuştur. Şimdilerde eli tespihli, başı takkeli dedeleri olan geri zekâlı çizgi film karakterlerini görünce bugünün çocukları adına çok üzülüyorum.
Profillerdeki eski yerinde yeller esen tablo.
Bu da kim bilir nereden çıkacak.
Bu da kim bilir nereden çıkacak.
Eyleme dönüşmediği sürece hiçbir geçerliliği olmayan, farkında olma hâli.
Envaiçeşidi yapılabilen bir hamur ürünü.
Türkçemizde 'uzun ö' diye bir kavram bulunmadığından 'böööğrek' şeklinde telaffuz edilmez.
Türkçemizde 'uzun ö' diye bir kavram bulunmadığından 'böööğrek' şeklinde telaffuz edilmez.
Bazı sözcüklerde 'a' harfi normalden daha uzun süreli telaffuz edilir, mahiyetinden de anlaşılacağı gibi bu şekilde telaffuz edilen a'ları bu şekilde adlandırıyoruz.
'Mavi' sözcüğünde çıkarılan ses, uzun a'ya örnektir.
'Hata' sözcüğünün ilk a'sı kısa, ikinci a'sı ise uzun söylenir.
'Mavi' sözcüğünde çıkarılan ses, uzun a'ya örnektir.
'Hata' sözcüğünün ilk a'sı kısa, ikinci a'sı ise uzun söylenir.
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri.
Diksiyon kurallarına göre kesinlikle kapalı e ile söylenir.
Diksiyon kurallarına göre kesinlikle kapalı e ile söylenir.
'e' harfinin konuşma dilindeki iki söylenişinden biridir. Kapalı e'nin telaffuzunda çeneler birbirine yakın, dil üst damağa neredeyse yapışık ve ağzın gerisindedir. Duyulduğu hâli 'i' harfine yakınsar.
'Kedi' sözcüğünde çıkarılan ses, kapalı e'ye örnektir.
'Kedi' sözcüğünde çıkarılan ses, kapalı e'ye örnektir.
'e' harfinin konuşma dilindeki iki söylenişinden biridir. Açık e'nin telaffuzunda çeneler arasındaki açıklık fazladır, dil üst damaktan uzak ve ileri doğru itilidir. Duyulduğu hâli 'a' harfine yakınsar.
'sen' sözcüğünde çıkarılan ses, açık e'ye örnektir.
'sen' sözcüğünde çıkarılan ses, açık e'ye örnektir.
Sanki şu an bir yerlerde ayaklar baş, başlar ayak olmuş. Kokusunu alabiliyorum.
Derinliğin az olma durumu. Bu durum fiziksel ya da içsel olabilir.
Bir su birikintisinin derin olmayışı fiziksel sığlıkken olaylara tek bir açıdan yaklaşmak ve sadece kendi fikrini hiçbir temele dayandırmaksızın doğru gösterip insanların bunu kanun gibi kabul etmesini beklemek ise içsel sığlıktır.
Acil şifalar.
Bir su birikintisinin derin olmayışı fiziksel sığlıkken olaylara tek bir açıdan yaklaşmak ve sadece kendi fikrini hiçbir temele dayandırmaksızın doğru gösterip insanların bunu kanun gibi kabul etmesini beklemek ise içsel sığlıktır.
Acil şifalar.