monster degree

Yılın altıncı, yazın birinci ayı.

Bu ay doğmuş olanların doğum günlerini kutlamıyorum. Bir ikizler ya da bir yengecin doğum günü ne kadar kutlu olabilir ki?

Bakınca önümüzdeki ay Dünya'yı sallayabileceğimiz şeklinde yorumladığım tablo.

Her anlamda yani. Haziranda 5.liğe garanti gözüyle bakıyorum.

İzmir'de yakın zaman öncesinde faaliyete geçmiş olan ataşehir - alaybey tramvay hattı üzerinde gerçekleşmiş, leşşş gibi provokasyon kokan hareket.

Haberin detayları burada.

Çünkü İzmir'de hiç cami yok. Camiyi geçtim, tramvay hattının geçmediği çiçekli böcekli yer bile yok hatta. Kesin ondan tabii olm deli misin?!

Karşıyaka'da yaşıyorum ve olayın yaşandığı bölgeyi çok iyi biliyorum. Orta boylu bir insanın toplam 3 adımda ulaşabileceği ve hiçbir ulaşım aracının rotası üzerinde bulunmayan çimenlik bir bölge varken adamın namazını tam da orada kılmış olması asla ponçik bir inanç özgürlüğünü yaşama aktivitesi olamaz.

Dine saygı duyma gerekliliğinin, insana saygı duyma gerekliliğinin önüne geçirilmeye çalışıldığı boktan bir devirde yaşıyoruz. Kimse kusura bakmasın ama ben bu adamın namazını tanımıyor, inancına da saygı falan duymuyorum.

Yunanların inatla sahiplenmeye çalıştıkları kahve cinsi.

Sanki Frappeleri kendilerini paklamıyormuş gibi...

Bir ismi renk, biçim, nicelik, insanda bıraktığı duygu, sıra, konum gibi çeşitli yönlerden niteleyen ve(ya) belirten sözcüklerdir.

Bir ya da daha fazla sıfatın bir ya da daha fazla ismi nitelemesi veya belirtmesiyle oluşan tamlamadır.

Bir sıfat tamlaması oluşturulurken dikkat edilmesi gereken nokta, tamlayan ile tamlanan arasında herhangi bir noktalama işaretinin kullanılamayacağıdır.

Eğer birden fazla tamlayanımız (ya da tamlananımız) varsa onları birbirlerinden ayırmak için virgül kullanılır, ancak bir tamlanan ile bir tamlayan arasında virgül kesinlikle kullanılmaz.

Güncel Türkçenin kullanımında şu an için kaynak aldığımız tek kurum olan Türk Dil Kurumu'na göre 'özsaygı'nın doğru yazılmış halidir.

(bkz:#16725)

Bir başlığı açan kişinin yazdığı giri (başlığın ilk girisi) herhangi bir sebepten silindiğinde o başlıkta bununla ilgili bir ibare bulunsun. Her zaman olmasa da bazen başlıkların ikinci girileri başlıkları yeterince tanımlayıcı ya da açıklayıcı nitelikte olmayabiliyor, hâl böyle olunca da ortaya absürt bir görüntü çıkıyor. Böyle bir ibare eklenirse en azından absürtlüğün sebebi anlaşılmış olur.

(bkz: öz saygı)


zenginsozluk.com/foto


zenginsozluk.com/foto

'ısrar etmek, isteğinden vazgeçmemek' anlamlarında kullanılan sözcük.

'Düzgün Türkçe, düzgün Türkçe' diye tutturanları gözlerinden öperim.

Sözcük anlamı olarak bir işte emir verme yetkisine sahip olmak.

Tabii sahip olduğunuz emir verme yetkisini etrafa emirler yağdırarak kullanmak ya da kullanmamak tamamen sizin inisiyatifinizde.

Anlayışı kişinin ihtiyaçlarına, karakter yapısına ve ekonomik durumuna göre değişen, tek bir kalıba sokulmaya çalışılmaması gereken dinlence ya da eğlence hakkı.

Tatilin algoritması basittir: Günlük rutininde yapmak isteyip de yapamadığın her şeyi sıkıştırabileceğin boş zamanlar bütünü. Eğer uyku saatleriniz dışında sürekli oradan oraya koşturduğunuz, çok aktif ve yoğun olduğunuz bir çalışma rutininiz varsa bir hafta boyunca yemek ve tuvalet ihtiyaçlarınız dışında yatağınıza yatıp öylece tavana bakmak sizin için bir lükstür ve tatil günlerinizde bu lüksü yaşarsınız. Maceraperest bir ruha sahipken durağan bir çalışma rutininiz varsa tatil hakkınızı bu çılgın ruhunuza uygun şekilde oradan oraya hoplayıp zıplayabileceğiniz, dağ tepe tırmanabileceğiniz bir planla kullanırsınız.

Birbiriyle taban tabana zıt iki farklı işte çalıştım. Masa başı olanda yıllık iznimde muhteşem bir macera tatiline çıkmış, fiziksel olarak aşırı yorucu ve yemeklerimi bile saatinde yiyemediğim işimdeyken ise hayvan gibi para biriktirip gittiğim süper lüks bir otelde andavalca yiyip içip yan gelip yatmış ve vücudumu dinlendirmelere doyamamıştım. Paşa gönlüm doymuştu ama bakın, onu hatırlıyorum.

Çalışan insan için tatil kesinlikle olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Kalıplara sokulmadan, sadece kişisel tercihler doğrultusunda geçirilmelidir.

Kendi düşüncelerine aykırı olsa bile sırf bir grup insanın gözüne girebilmek için öz karakterinden ödün vererek onların hoşlanacakları beyanlarda ve davranışlarda bulunmak.

Türkiye'de yaşıyoruz neticede, şöyle bir etrafımıza baktığımızda rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz özelliklerdir.

Sabit fikirli olmaları en belirgin olanı, cahil insanlar arasında bunun istisnasını görmedim hiç.

'Bir şeyi elde etmek için çalışılmalı, boş boş oturulmamalı' anlamına gelen atasözü.

(bkz: üşenenin oğlu kızı olmamış)

basit olmayan hatalar yaptığımda kendimi fena cezalandırıyorum, basit hatalar yaptığımda ise kendimi öldürmekten beter ediyorum. hatalara karşı bu toleranssızlığımın başıma bir iş açacağı günler yakındır, hissedebiliyorum.

adını duyunca tüylerim diken diken oluyor!

denk mi geliyor bilemiyorum ama hayatımda en nefret ettiğim insanlar gıybet denen mallığa tanrıymış gibi tapan kişilerdi. bazıları yıllar geçmesine rağmen hâlâ yerlerinde sayıyorlar zaten, hayatları bombok.

üzülüyorsam olanca ketumluğumun altında kalayım.

sadece 'şımarıklık', 'tatlıya aşırı ve gereksiz bir düşkünlük' gibi değerlendirilip pek önemsenmese de tıpkı sigara ve alkol bağımlılıkları gibi ciddi bir bağımlılıktır.

sigara gibi dumanı ya da alkol gibi sarhoşluğu olmadığı için halk arasında pek dikkate alınmıyor. e tabii neticede tatlı, hele ki bir de kilo sorunumuz yoksa ne kadar zararlı olabilir ki? cevap: en az alkol ve sigara kadar.

kontrol altına alınmadığında obezite, şeker hastalığı, bağışıklık sisteminde zayıflık, hatta ruhsal bozukluklara varabilen sonuçları olabiliyor.

tabii ki öyle tıbbi bir tedavisi falan yok ama farklı kaynaklarda 3 hafta boyunca yemekten en fazla keyif aldığınız tatlıyı yemeyi bıraktığınızda 3 haftanın sonunda tatlıya karşı ilginizin artık bağımlılık düzeyinde olmayacağından bahsediliyor.

yani sonuç: irade canım irade.

Diğer insanlar değil olaylar üzerinden fikir üreten ve yorum yapan insandır.

'gıybet' batağında debelenip de kaliteli olduklarını iddia eden şahıslara itibar etmeyiniz.

İki kişinin birbirlerine samimiyetsiz ve anlamsız övgülerde bulunmasının çiğliğini anlatan bir söz.

Şaka olsa hiç değilse gülünüp geçilebilecek, fakat şaka olmadığı için ne yapılacağı bilenemediğinden öyle mö gibi kalınan olaylar için kullanılan bir benzetme.

Boyun ve omuz bölgesinde hissedilen sızı.

Farklı sebepleri olabilir, detayları ben bilmiyor ama eğer masa başı çalışıyorsanız konsantrasyonunuzu ağrınızdan başka bir yere yönlendiremiyorsunuz. E doğal olarak vakit de geçmek bilmiyor. bilgisayar ekranının saatine her bakışınızda bir önceki bakışınızın üzerinden sadece bir dakika falan geçtiğini görmeniz kuvvetle muhtemel.

Bize ait olmayan şeylerin gözümüze, bize ait olanlardan daha değerli göründüğünü anlatan bir atasözü.

İşin psikolojik boyutu insanın eskiyi kanıksama ve yeni olanı daha cazip bulma güdüsü aslında.

(bkz: komşunun tavuğu komşuya kaz görünür)