Bitirmemize saatler kalan şu 2017 senesinin bana kattığı en güzel şey olan zengin sözlüğün gönlü zengin yazarları,
Dileğimdir ki 2018, Sevdiğiniz insanlarla birlikte, kendinizi huzurlu hissederek geçireceğiz mutlu, umutlu, talihli, hayırlı bir sene olur!
Sözlüğümüz için de bol entryli, bol muhabbetli, zengin bir sene olur!
Sağlıcakla kalın efenim.
Edit: video fikri de çok tatlıymış
Pek kimseyi tanımıyor oluşum düşünüldüğünde benim için biraz karışık olan sebeptir.
Başlarda az komik ve çok sıkıcı bulmuş olsam da şimdi mottosundaki manayı daha iyi kavradığım için beni burada kalmaya itiyor sanırım sözlük.
Çünkü burası hem uzun, felsefi ve bilgi dolu hem de kısa ama eğlenceli giriler bulabildiğim daha da güzeli diğer mecralarda çokça rastladığım gereksiz dini ve siyasi kavgalara şahit olmadığım gayet nezih bir oluşum.
Başlarda az komik ve çok sıkıcı bulmuş olsam da şimdi mottosundaki manayı daha iyi kavradığım için beni burada kalmaya itiyor sanırım sözlük.
Çünkü burası hem uzun, felsefi ve bilgi dolu hem de kısa ama eğlenceli giriler bulabildiğim daha da güzeli diğer mecralarda çokça rastladığım gereksiz dini ve siyasi kavgalara şahit olmadığım gayet nezih bir oluşum.
biraz evvel keşfettiğim ve üye olduğum radyo. Zannediyorum bu geceye özel bir türk sanat müziği listesi var. Yayınları bol olsun, takipteyim
Etrafta empati yapabilen insan bulunamadığında yapılan eylemdir.
Yazar kişi bunu sinirlendiği insanlara kızamadığı, bağıramadığı için ya da o kişilere girilerde hep beraber sövülsün diye yapmaz.
başlık açarak "beni bir tek siz anlarsın" umuduyla sözlüğe gelir ve az çok ortak tabanda buluşabildiği insanlarla derdini paylaşır. belki bu başlıklar ve içerik sözlük formatına uymayabilir ama orası ayrı durum.
ukdeci: lord fyodor
Yazar kişi bunu sinirlendiği insanlara kızamadığı, bağıramadığı için ya da o kişilere girilerde hep beraber sövülsün diye yapmaz.
başlık açarak "beni bir tek siz anlarsın" umuduyla sözlüğe gelir ve az çok ortak tabanda buluşabildiği insanlarla derdini paylaşır. belki bu başlıklar ve içerik sözlük formatına uymayabilir ama orası ayrı durum.
ukdeci: lord fyodor
Bununla birlikte 500. Girimi yazdığım sözlüktür.
Sözlüğe geçen senenin 9 temmuzunda yazmıştım ilk.
O gün 456 gündür onunla beraberdim.
Şimdi 856 gün sonra yeniden yalnızım.
Hayat ne garip?
Sözlüğe geçen senenin 9 temmuzunda yazmıştım ilk.
O gün 456 gündür onunla beraberdim.
Şimdi 856 gün sonra yeniden yalnızım.
Hayat ne garip?
Girilerine nicki ile uyum göstererek "yazıyor, yazıyor" diye başlayan yazar.
Hoş gelmiş.
Hoş gelmiş.
Straplez elbisenin adının ingilizce askı anlamına gelen "strap" kelimesinin olumsuzluk eki almasından geldiğini az buçuk ingilizce öğrendiğimde anlamıştım.
Hoş bi andı açıkçası.
(bkz:strapless)
Hoş bi andı açıkçası.
(bkz:strapless)
fiorabella- fiyonk makarna üreticisi italyan şef
kaynağını internette viral olmuş bir videodan alan bakınız. Bahsi geçen videoda bir baba kızına araba sürmeyi öğretirken kızının aracı taşların üzerine sürmesi üzerine akıllara kazınan bu meşhur serzenişi yapıyor.
kaynağı bir ekşi sözlük entrysi olan ve Genellikle uzun girilerin altına verilen bir bakınız türüdür.
Yine bir yiğit özgür karikatürü sayesinde hayatımıza girmiş ve Kelimelere dökülemeyecek derinlikteki duygu ve olayları anlatmakta kullanılabilen hede.
zenginsozluk.com/foto
ukdeci: monster degree
zenginsozluk.com/foto
ukdeci: monster degree
Bir atasözüdür.
Nem ile demir bir araya gelir; demir paslanır, çürür bir işe yaramaz.
Gamlı insan da aynı öyle elemi ile kederi ile hasta olur çürür gider.
Fazla kaygılar, yersiz tasalar ve anlamsız üzüntüler...Hiçbiri insanın hayatından çalmamalı.
Nem ile demir bir araya gelir; demir paslanır, çürür bir işe yaramaz.
Gamlı insan da aynı öyle elemi ile kederi ile hasta olur çürür gider.
Fazla kaygılar, yersiz tasalar ve anlamsız üzüntüler...Hiçbiri insanın hayatından çalmamalı.
taşıması zor olandır. Sıcak olduğu için poşete koyulmaz kağıda sarılır. Eve gidene kadar kağıdı tutan el de, kağıdın yaslandığı göğüs de yanar ki ne yanar.
Sensiz Saadet neymiş 45'liği ile altın plak kazanmış, yalnız ses sanatçısı olmasının yanı sıra birçok film ve tiyatro oyununda yer almış güzide bir sanatçımız.
taş bebek lakabı da rol aldığı 1960 yapımı "taş bebek" filminden kalmadır.
taş bebek lakabı da rol aldığı 1960 yapımı "taş bebek" filminden kalmadır.
1970 doğumlu sinema, tiyatro ve dizi oyuncusudur.
Bir delinin hatıra defteri oyunundaki performansı muazzamdır.
Bir delinin hatıra defteri oyunundaki performansı muazzamdır.
sözlüğe girdiğimden beri -hatta öncekileri de okudum- girilerini severek takip ettiğim yazar tanesi. sağolsun sözlüğü daha girilesi kılan etkenlerden birisi.
Güzel alışkanlıktır, kişinin kalemini kuvvetlendirir ayrıca ızun zamandır düzenli olarak yaptığım nadir etkinliklerden biri.
Pek dışa dönük bir günlük değil ama benimkisi. Böyle günlük olaylardan çok o gün hissettiklerimle ilgili. İnsan bi anla alakalı birçok şeyi unutabiliyor, günlüğüne yazsa, bir yerlere kaydetse bile. Ama hissettiğin şeyi asla unutmuyorsun. En güzel tarafınds bu bence günlüğün. O gün yağmur yağmıştı demenin bin türlü yolu var nasıl olsa hislerden geçen
Pek dışa dönük bir günlük değil ama benimkisi. Böyle günlük olaylardan çok o gün hissettiklerimle ilgili. İnsan bi anla alakalı birçok şeyi unutabiliyor, günlüğüne yazsa, bir yerlere kaydetse bile. Ama hissettiğin şeyi asla unutmuyorsun. En güzel tarafınds bu bence günlüğün. O gün yağmur yağmıştı demenin bin türlü yolu var nasıl olsa hislerden geçen
serçe, yüzük ve orta parmağı ile bardağı belinden kavrayan, baş parmağını dudağının temas edeceği yere denk getiren ve işaret parmağı ile de çay kaşığını tutup 5 çayı içen ingiliz soylularına taş çıkartacak asalette çay içen muhterem insandır.
aleyhine binaen anlamına gelen, Türkiye Cumhuriyeti 9. cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile özdeşleşmiş bir belirteç.
-Ege bir Türk gölü değildir, Ege bir Yunan gölü de değildir. Binaenaleyh ege bir göl değildir!
-Ege bir Türk gölü değildir, Ege bir Yunan gölü de değildir. Binaenaleyh ege bir göl değildir!
Önceleri gereksiz milliyetçilik kasıp reddettiğim fakat son zamanlarda bir an önce gerçekleştirmek istediğim olay.
Ben sıradan bir insanım. Ortalama 70-80 yıllık bir ömrüm var. Kaldı ki bunun son zamanlarında muhtemelen hastalıklarla mücadele edip kısmi bir özgürlüğe sahip olacağım. Yani önümde dolu dolu yaşayabilme imkanım olan 40 yıl var ve ben bu süreyi sevdiğim insanlarla birlikte kendimi güvende ve mutlu hissettiğim bir yerde yaşamak istiyorum.
Olaya aşırı derecede hedonist ve bencil bakıyor gibi görünebilirim ama kimse huzurlu olmak için bulunduğum yeri terk etmek istemem yüzünden beni suçlamasın lütfen
Ben sıradan bir insanım. Ortalama 70-80 yıllık bir ömrüm var. Kaldı ki bunun son zamanlarında muhtemelen hastalıklarla mücadele edip kısmi bir özgürlüğe sahip olacağım. Yani önümde dolu dolu yaşayabilme imkanım olan 40 yıl var ve ben bu süreyi sevdiğim insanlarla birlikte kendimi güvende ve mutlu hissettiğim bir yerde yaşamak istiyorum.
Olaya aşırı derecede hedonist ve bencil bakıyor gibi görünebilirim ama kimse huzurlu olmak için bulunduğum yeri terk etmek istemem yüzünden beni suçlamasın lütfen
genellikle altına gazete kağıdı, karton, peçete vs şeyler sıkıştırılan masa.
Emrah'ın oynadığı "es deli rüzgar" filminden bir replik.Yerine göre cuk diye otursa da Kullanmayı pek sevmediğim bakınız.
t: Sürekli olarak yaşadığım problemdir.
Tahmin ediyorum ki diğer yazar kişiler de bu sorunla karşı karşıya kalıyor. Görsel ekleme butonuna tıklıyorum fakat hiçbir tepki alamıyorum. Sadece telefonda olduğunu düşünmüştüm, gel gör ki bilgisayarda da aynı şeyi yaşıyorum.
mehmet ali bey ne olur yardım edin lütfen!
Tahmin ediyorum ki diğer yazar kişiler de bu sorunla karşı karşıya kalıyor. Görsel ekleme butonuna tıklıyorum fakat hiçbir tepki alamıyorum. Sadece telefonda olduğunu düşünmüştüm, gel gör ki bilgisayarda da aynı şeyi yaşıyorum.
mehmet ali bey ne olur yardım edin lütfen!
T: ön hazırlık gerektiren olaydır.
Sabah erken kalkılır. Akşamdan evler arası ve ev içi iş bölümü çoktan yapılmıştır.
Evin annesi evdeki tüm termoslara çay doldurur, yaptığı poğaçaları ve mangalın yanına hazırladığı salatayı paketler.
Evin küçüğü akşam marketten aldığı içecekler ısınmasın diye şişeleri evden çıkarken son anda alma ile görevlendirilir. Aynı zamanda kuzenlerle oynamak için götüreceği topunu da bir poşetin içine koyar.
Evin kızı akşamdan yaptığı pastayı, pasta için gerekli çatal bıçak, tabak gibi bilimum eşyayı hazırlar. Piknik alanında çimlerde kullanılmak üzere pike, battaniye ve benzeri şeyleri de o hazır eder.
Evin babası, mangal takımını, tüpünü, hamağını hazırlar. Önceden hazırlanmış olan tavuk ve köfteyi özenle paketler.
Aile son kontrollerden sonra evden çıkar. Fakat içeceklerin dolapta unutulduğu fark edilir. Onlar da tamamlandıktan sonra ilk durak en yakın fırın olur. Ekmekler taze alınır.
Piknik alanına varılır. Önceden tembihlenmiş olan kayınço çoktan en güzel yeri ayarlamıştır bile. Sonra sırayla diğer akrabalar da gelirler ve piknik başlar.
Sabah erken kalkılır. Akşamdan evler arası ve ev içi iş bölümü çoktan yapılmıştır.
Evin annesi evdeki tüm termoslara çay doldurur, yaptığı poğaçaları ve mangalın yanına hazırladığı salatayı paketler.
Evin küçüğü akşam marketten aldığı içecekler ısınmasın diye şişeleri evden çıkarken son anda alma ile görevlendirilir. Aynı zamanda kuzenlerle oynamak için götüreceği topunu da bir poşetin içine koyar.
Evin kızı akşamdan yaptığı pastayı, pasta için gerekli çatal bıçak, tabak gibi bilimum eşyayı hazırlar. Piknik alanında çimlerde kullanılmak üzere pike, battaniye ve benzeri şeyleri de o hazır eder.
Evin babası, mangal takımını, tüpünü, hamağını hazırlar. Önceden hazırlanmış olan tavuk ve köfteyi özenle paketler.
Aile son kontrollerden sonra evden çıkar. Fakat içeceklerin dolapta unutulduğu fark edilir. Onlar da tamamlandıktan sonra ilk durak en yakın fırın olur. Ekmekler taze alınır.
Piknik alanına varılır. Önceden tembihlenmiş olan kayınço çoktan en güzel yeri ayarlamıştır bile. Sonra sırayla diğer akrabalar da gelirler ve piknik başlar.
Aynı zamanda casus ile de aynı kökten gelir.
Nedeni olan hatadan etkilenmediğim özür dilemedir. Fakat düşünsenize, sonuçlar açıklanalı 4 gün olmuş okulunuz belli olmuş sonra birileri çıkıyor "pardon yaaa, senin sonuç yanlış olmuş" diyor ve bunu bin beş yüz insan yaşıyor. Üniversite kazanmışken açıkta kalıyor.
Yaşadıkları psikoloji tahayyül bile edilemez.
Az biraz dikkat be..
Yaşadıkları psikoloji tahayyül bile edilemez.
Az biraz dikkat be..
kişinin kendinden sakladığı en zor olandır.
Bir söyleşide Neşet Ertaş'a ilk aşkı sorulur. "13 yaşımda. Yozgattaydık. Mahallede bir kızdı. Ona bir türkü havalandırdıydım" der. sorulunca da kızın adını söyler. Sonra pişman olur ve muhabire şöyle der:
"Yazman gurban oluyum, sevda sırınan olur."
kaynak Nicolas flamel
Bir söyleşide Neşet Ertaş'a ilk aşkı sorulur. "13 yaşımda. Yozgattaydık. Mahallede bir kızdı. Ona bir türkü havalandırdıydım" der. sorulunca da kızın adını söyler. Sonra pişman olur ve muhabire şöyle der:
"Yazman gurban oluyum, sevda sırınan olur."
kaynak Nicolas flamel
Ayrıca çok yönlü yapılardır. Alt katlar ambar, depo; orta katlar okul, mabed; üst katlar da gözlemevi olarak kullanılırmış.
iki kapılı bir han.
meclis tv izleme zamanlarında kalma olacak ki, akla hep kamer genç'i getiren parlemento kavramı.
cahil kesme siyasetin yasaklanmasının önemini belirten bir videodur kanımca.
Videodan yola çıkarak birkaç şey söyleceğim. Belki off topic olabilirim
Bu adam "laiklik elden gideyeah" diyerek bir kesimle kendince alay ediyor, kadın "sen önce dişlerini fırçalamayı öğren" diyerek olayı tamamen farklı bir seviyeye taşıyor. Adam da bunun üzerine vatan haini ve 15 temmuz kartlarıyla eli kapatıyor.
Bu bir amerikan sitcomu falan olsa baya güzel prodüksiyon olabilir. Ama kanalın altyazısında da gördüğümüz gibi soru "Kime oy vereceksiniz ve neden?"
Ortada bir karar var ve oy verilecek insanlar belli ama eldeki argümanlara bakınca "sen oy verme a..." diyesiniz geliyor.
Burda videodaki bir kişiye ya da sadece bir güruha yapmıyorum bu serzenişi.
Atatürk yahut seküler toplum düşmanlığıyla siyaset olmayacağı gibi her sakallıya, her tesettürlü insana öcü deyip irticacı yaftasıyla da siyaset olmaz.
Wittgenstein özetlemiş "demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir"
Bu söz o kadar doğru ve güzel ki.. Özellikle Türkiye gibi üst düzey sürreal bir siyasi atmosfere sahip bir memlekette doğruluğuna birebir şahit olup da hak vermemek elde değil.
edit: az çok off topic olmuşuz, affola
Videodan yola çıkarak birkaç şey söyleceğim. Belki off topic olabilirim
Bu adam "laiklik elden gideyeah" diyerek bir kesimle kendince alay ediyor, kadın "sen önce dişlerini fırçalamayı öğren" diyerek olayı tamamen farklı bir seviyeye taşıyor. Adam da bunun üzerine vatan haini ve 15 temmuz kartlarıyla eli kapatıyor.
Bu bir amerikan sitcomu falan olsa baya güzel prodüksiyon olabilir. Ama kanalın altyazısında da gördüğümüz gibi soru "Kime oy vereceksiniz ve neden?"
Ortada bir karar var ve oy verilecek insanlar belli ama eldeki argümanlara bakınca "sen oy verme a..." diyesiniz geliyor.
Burda videodaki bir kişiye ya da sadece bir güruha yapmıyorum bu serzenişi.
Atatürk yahut seküler toplum düşmanlığıyla siyaset olmayacağı gibi her sakallıya, her tesettürlü insana öcü deyip irticacı yaftasıyla da siyaset olmaz.
Wittgenstein özetlemiş "demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir"
Bu söz o kadar doğru ve güzel ki.. Özellikle Türkiye gibi üst düzey sürreal bir siyasi atmosfere sahip bir memlekette doğruluğuna birebir şahit olup da hak vermemek elde değil.
edit: az çok off topic olmuşuz, affola
Meclisteki oy atma kabininden iki kişi çıkmasından daha masum olandır.
Kişinin uzun soluklu bir sevgililik dönemi sonrasında başka bir insanla yaşadığı duygusal yakınlıktır.
kendine has bir dokusu, olumlu ve olumsuz birçok denklemi vardır bu yakınlığın.
uzun ilişkinin vermiş olduğu o birbirini tanıma, o samimiyet, o "ben ne yapsam zaten anlar" rahatlığının verdiği gereksiz alt metinlerden ve süslü atraksiyonlardan uzaklıkla yakından alakası yoktur.
uzun süredir ilk defa sizi çok yakından tanıyan biriyle değil de aksine tamamen bir yabancıyla aynı dili konuşmaya çalışırken bulursunuz kendinizi.
Bir cümlenizden sonra "nasıl yani?" dediğinde aklınıza eski sevgiliniz gelir ve "o olsaydı anlardı" dersiniz ama içinizden. Çünkü bilirsiniz o eski flört hatıralarınızdan ki "flörtüne asla eski sevgililerinden bahsetme."
sanki büyük bir günahmış gibi saklarsınız onu. Hatta onun anlamayacağı bir şekilde bile olsa onu size hatırlatacak bir mimik, aranızdaki bir kelime oyununu bile yapmazsınız. sanki karşınızdaki hemen anlayacakmış gibi, karşınızda oturanı değil de başkasını düşündüğünüzü..
Ama sonra bir şekilde rasyonel tarafınız -ya da artık ne tarafınız denk geliyorsa- sizi içgüdüsel olarak bir yola sokar. Unutursun ya da üstünden geçersiniz demiyorum Geçici körlük gibi bir şey olur. Sadece karşınızdakine odaklanırsınız.
Onu bir puzzle gibi görüp çözmeye çalışırsınız. ve buna devam etmek istersiniz. bunu Bazen onu tam olarak anlayamadığınıza şaşırdığınız içi merakınızdan yaparsanız. Bazen de kolayca onu çözüp anlayabildiğiniz için hissettiğiniz o tatmin duygusundan.
Ama bir şekilde bu sohbetler devam eder. Uygun ortam ve gereken her şeyin müsait olduğu çok da büyülü olmayan bir anda tanıdık duygular eşelemeye başlar sizi içten içe.
Sonra biraz garipsersiniz ve Birden ilginç bir dilemmanın içinde bulursunuz kendinizi.
bir yanınınız "oç bi dursana, bak daha ne kadar geçti ki sen napıyorsun?" der.
Bunu belki kibriniz söyler. Senin sevgin öyle unutulacak bir şey değil olduğuna inandırmaya çalışır seni.
Belki de vefanız söyler. Ne kadar da çabuk unuttun onu aq diyerek.
Ama bir yandan da içinizdeki o küçük piç umut tanecikleri bazı şeylerin daha farklı ve güzel olacağına sizi ikna etmeye çalışır.
İşte böyle içinizde kırk deli tilki tur atarken bir anda hiç hesaba katmadığınız bir şey olur ve karşınızdaki size bir şey söyler.
Bu sevdiği bir film olabilir ya da müzik. Belki de ailesinden, yaşamından bir şeyler anlatabilir.
O anda siz ondan bir parça bulursunuz. Sonrasında o parçayı çamura batmış paçanızı kurtarmaya çalışır gibi geri almak için daha batarsınız bir şekilde..
Sonrası..
Sonrası sil baştan
kendine has bir dokusu, olumlu ve olumsuz birçok denklemi vardır bu yakınlığın.
uzun ilişkinin vermiş olduğu o birbirini tanıma, o samimiyet, o "ben ne yapsam zaten anlar" rahatlığının verdiği gereksiz alt metinlerden ve süslü atraksiyonlardan uzaklıkla yakından alakası yoktur.
uzun süredir ilk defa sizi çok yakından tanıyan biriyle değil de aksine tamamen bir yabancıyla aynı dili konuşmaya çalışırken bulursunuz kendinizi.
Bir cümlenizden sonra "nasıl yani?" dediğinde aklınıza eski sevgiliniz gelir ve "o olsaydı anlardı" dersiniz ama içinizden. Çünkü bilirsiniz o eski flört hatıralarınızdan ki "flörtüne asla eski sevgililerinden bahsetme."
sanki büyük bir günahmış gibi saklarsınız onu. Hatta onun anlamayacağı bir şekilde bile olsa onu size hatırlatacak bir mimik, aranızdaki bir kelime oyununu bile yapmazsınız. sanki karşınızdaki hemen anlayacakmış gibi, karşınızda oturanı değil de başkasını düşündüğünüzü..
Ama sonra bir şekilde rasyonel tarafınız -ya da artık ne tarafınız denk geliyorsa- sizi içgüdüsel olarak bir yola sokar. Unutursun ya da üstünden geçersiniz demiyorum Geçici körlük gibi bir şey olur. Sadece karşınızdakine odaklanırsınız.
Onu bir puzzle gibi görüp çözmeye çalışırsınız. ve buna devam etmek istersiniz. bunu Bazen onu tam olarak anlayamadığınıza şaşırdığınız içi merakınızdan yaparsanız. Bazen de kolayca onu çözüp anlayabildiğiniz için hissettiğiniz o tatmin duygusundan.
Ama bir şekilde bu sohbetler devam eder. Uygun ortam ve gereken her şeyin müsait olduğu çok da büyülü olmayan bir anda tanıdık duygular eşelemeye başlar sizi içten içe.
Sonra biraz garipsersiniz ve Birden ilginç bir dilemmanın içinde bulursunuz kendinizi.
bir yanınınız "oç bi dursana, bak daha ne kadar geçti ki sen napıyorsun?" der.
Bunu belki kibriniz söyler. Senin sevgin öyle unutulacak bir şey değil olduğuna inandırmaya çalışır seni.
Belki de vefanız söyler. Ne kadar da çabuk unuttun onu aq diyerek.
Ama bir yandan da içinizdeki o küçük piç umut tanecikleri bazı şeylerin daha farklı ve güzel olacağına sizi ikna etmeye çalışır.
İşte böyle içinizde kırk deli tilki tur atarken bir anda hiç hesaba katmadığınız bir şey olur ve karşınızdaki size bir şey söyler.
Bu sevdiği bir film olabilir ya da müzik. Belki de ailesinden, yaşamından bir şeyler anlatabilir.
O anda siz ondan bir parça bulursunuz. Sonrasında o parçayı çamura batmış paçanızı kurtarmaya çalışır gibi geri almak için daha batarsınız bir şekilde..
Sonrası..
Sonrası sil baştan
Cinsiyet ayrımcılığından beslenen ögeler barındıran, hatta direkt beslenen reklamlardır.
Büyük, kurumsal şirketlerde de çokça rastlansa da az önce Instagram hesabımda hikayelerde denk geldiğim bir saçmalığı paylaşmak istiyorum.
zenginsozluk.com/foto
Ben sana bakan olamazsın demedim ki.....
Neyse
Neyse
Sırf sözlükte değil toplumda da yasaklanması gerek bunların. Geçen gün çok güzel bir kadınla buluştum. Masaya telefonu bir çıkardı adını sanını duymadığım bir marka. Neyse dedim güzelliği gölgeliyor bu eksikliğini.
Ama buluşma sonrası seni eve bırakayım teklifine ben beylikdüzünde oturuyorum deyince kan beynime sıçradı. Yani ben gayrettepe'de döviz ile kira ödeyen biriyim. Dayanamadım tabii. Metrobüse atıp bir daha da görüşmedim kendisiyle.
Ama buluşma sonrası seni eve bırakayım teklifine ben beylikdüzünde oturuyorum deyince kan beynime sıçradı. Yani ben gayrettepe'de döviz ile kira ödeyen biriyim. Dayanamadım tabii. Metrobüse atıp bir daha da görüşmedim kendisiyle.
Sözlük yazarlarının evlerindeki internete koydukları isim ve şifrelerdir.
Bir önceki default gelendi.
Şu anki en sevdiğim şiirin adı ve şifresi de şiirin yazıldığı kişi ve tarihi.
(bkz:bir garip yolculuk)
Bir önceki default gelendi.
Şu anki en sevdiğim şiirin adı ve şifresi de şiirin yazıldığı kişi ve tarihi.
(bkz:bir garip yolculuk)
İstanbul Tıp Fakültesi için kullanılan kısaltma.
nitelik nicelikten üstündür anlamına gelen deyiş.
bu sözlükteki bilgi en büyük zenginliktir'den sonra benimsenmesi gereken sözlerin başında gelir kanımca.
bunun tam tersi de tahmin edileceği üzere quantity over quality'dir ve "bol bol koy abi sen ziyanı yok" ekolüdür.
bu sözlükteki bilgi en büyük zenginliktir'den sonra benimsenmesi gereken sözlerin başında gelir kanımca.
bunun tam tersi de tahmin edileceği üzere quantity over quality'dir ve "bol bol koy abi sen ziyanı yok" ekolüdür.
istanbul'a katlanmanın belki de en güzel sebebidir.
geceleyin, sessiz sakin bir deniz, şehir kendini siyaha teslim etmiş falan gibi edebiyat yapıcam da Caddebostan sahil bile it kopuk doldu arkadaş...
Salmıyorlar ki bi kendi kendimize gözler kapalı istanbul tribimizi yaşayalım!
geceleyin, sessiz sakin bir deniz, şehir kendini siyaha teslim etmiş falan gibi edebiyat yapıcam da Caddebostan sahil bile it kopuk doldu arkadaş...
Salmıyorlar ki bi kendi kendimize gözler kapalı istanbul tribimizi yaşayalım!