Ne annemden ne de babamdan hiçbir zaman abartılı bir sevgi görmedim. Hiçbir zaman öyle durup dururken sarılmalar, güzel sıfatlar duymadım. Suçlamadım da neden böyle diye neden diğer aileler gibi bir ilişkimiz yok. Çünkü onlarda öyle görmüşler. Mesela babamdan hiç duymadım ben doğum günümü kutladığını. Sırf biz onunkini de kutlamayalım diye doğum tarihini kabul etmez, gerçek tarihini de bizden saklar. Annemden çok babam daha duygusaldır, cömerttir, eli açıktır, elinden çıkan para ailesine gidiyorsa asla acımaz, aileye her şeyden çok önem verir. Bende oldukça babacı biriyim. Onun bir iç dökmesine, gözlerinin dolmasına tüm savunmalarım iner, ellerim titrer, tutunamam. O an ne gelirse gelsin ben yıkılırım. Bir o kadar da serttir. Benim de sertliğim belki de biraz babam yüzünden. Şu ana kadar onu kötü hissettirecek hiçbir şey yapmadım. Şu okula gidersen iyi olur dedi gittim. Lisede şu alanı seçersen iyi olur dedi seçtim. Şuraya gitme dedi gitmedim. Arkadaşlarımı hiç sevmez. Hep ailenden başka hiç kimseye güvenme der. Belki de benim güvensizliğim yine babam yüzünden. Bir tek arkadaşlarıma karıştırmam babamı. Nedense birçok zaman o konuda da haklı çıktı. Sadece bir kötü huyu, ön yargıdır. Onu da şu aralar kırma aşamasında. Hiç yüzüne söylemedim ama yazarken bile gözlerimi doldurtuyor, çok seviyorum onu. Ben de çok seviliyorum herkes tarafından. Ailemden kimseyi kırmam herkesin dediğini bir şekilde yapmaya çalışırım. Sevgisiz büyümedim ailem oldukça kalabalık ve hep sevgi gösterdiler. Ama bende babamdan bana kalan bir sertlik var. Sevdiğim kişilere tam olarak direkt onları sevdiğimi söyleyemem. Davranışlarımla da belli edemem. Daha çok onlara yardım ederim elimden geldiğince. Yalnız kalırım sarılırım. Sürekli düşünürüm. Kıyafet alacağım zaman beğendiğim bir şeyi bu ona çok yakışır diye alırım. Ama bunu bir şeyler satın alarak onların sevgisini kazanacağım gibi saçma bir şey doğurmasın. Yeri gelir onlar bana maddi değil manevi bir şey hediye ederler havalara uçarım. Bir şiir gönderirler, bir şarkı gönderirler "bak bu şarkı seni hatırlattı"; diye ne kadar sevip sevmesem de ben o şarkıya aşık olurum.
İçimde sonsuz bir vefa var. Kocaman bir kazanın içinde kaynıyor sanki hiç bitmeyecek. Ve ben bu hayatta olduğum sürece o vefa çevremdekilere hediye edilecek. Ben dünyaya bu yüzden gelmişim. Benim görevim bu. Elimde, avucumda ne varsa sevdiklerime vermek. Ama o bir yanımı susturamıyorum. O güvensizliği durduramıyorum. Kim olursa olsun ister beş yıllık arkadaşım ister on-beş yıllık arkadaşım. Bırak git diyor içimde bir şey. Hiçbiri hiçbir şeyi hak etmiyor, senin kadar düşünmüyor, seni salak yerine koyuyor farkında değil misin? Uğraşma, bırak git. Herkes ihtiyaç halinde arıyor, canı sıkıldığında soruyor. Ben buna hiç inanmak istemiyorum ama bir yandan da gözlerim görüyor gerçeği.
Keşke biraz salak olsaydım biraz bir şeyleri görmeseydim. Tüm yakın arkadaşlarım tüm ailemden dediğim insanları birbirinden asla ayırmam bence büyük haksızlıktır bu. Onların bana yaptığı sevindirici şeyleri de tüm arkadaşlarım yapmış gibi hissederim yine onların beni üzmesini de. Her yapılan, arkamdan çevrilen gizli iş karşıma çıkmasaydı, öğrenmeseydim. Öyle bir şans ki öyle bir aklım var ki hiçbir şey gözümden kaçmıyor. Keşke kaçsaydı. Bu yüzden hep bir vazgeçiş tutuyorum içimde bir bomba gibi. Okul hayatımın son yılındayım. Seneye artık zamanımın çoğunu bir iş ile meşgul edeceğim. Aklımda o zaman kaçmak var. O zaman herkesten her şeyden kaçmak. Kimseye zaman ayırmamak en azından beş yıl kadar bir süre ot gibi yaşamak. Para pul gibi şeyler şu ana kadar hep en sondadır. Gözüm hiçbir şeyde yoktur. Dışlamak istiyorum kendimi her şeyden. Paradan bile. Hak etmiyorum çünkü kimseyi, her şeyi. Yok öyle değil diyenler bile artık öyle samimiyetsiz geliyor ki. O kadar midem bulanıyor ki. Gidip kaçacağım her şeyden. İlla yine birileriyle tanışacağım ama yeni insanlar olacak illa ki oturup bir şeyler yiyeceğim onlarla, bir şeyler içeceğim, paylaşacağım ama asla öncekiler gibi bu kadar kalbime almayacağım. İlk bir yıl üzüleceğim farkındayım. Ama böyle sürekli üzülüyorum. Tüm o yalanları, gizli işleri duydukça gördükçe inanın ki etimden et kopuyor sanki. Bunlar gerçekten büyük şeyler değil sadece birikmiş ufak detaylar. Davranışlarım, sözlerim dışarıya ne gösteriyor bilmiyorum ama ben çok duygusalım çok gereksiz duygusalım. Bu sözlerimin dışında sevdiklerim için ölürüm. Bu çok basit geliyor belki kim ne yapar bilmiyorum ama ben ölürüm. Bana babamdan mirastır bu sertlik bu duygusallık bu değer. Büyük konuşmayayım yine de belki bu kaçmak seneye olmasa bile hayatımın bir döneminde olacak. O yüzden çoğu yakınıma "bana güvenmeyin çünkü ben de sizlere güvenmiyorum"derim. Hayatıma yanlış kişiler mi aldım yoksa ben mi çok yanlış kişiyim diye bazen düşünüyorum ama hiç o kadar teferruatım olmadı ki. Hiç o kadar kişiliğimi bölmedim ki. Hep olduğum gibiydim. Değiştirmedim ki kendimi. Belki çok düşünüyorum çok abartıyorum ama benim için küçük bir konu olmadı hiçbir zaman çevremdeki insanlar. Ve bu çevremdekileri her zaman onların beni düşündüğünden daha fazla düşünüyorum oldukça da eminim. Kimse bana bunun tersi bir durum olduğunu kanıtlayamaz. İnsanların hayatında olmuşum veya olmamışım arasında bir fark olacağını zannetmiyorum. Çünkü artık buna inanıyorum tersini inandırmaya çalışanları da samimiyetsiz buluyorum. Yine yeri gelince yardım edeyim ama sadece maddi. Çünkü manevi yardım ettikçe ve yardım aldıkça ben de azalıyorum, kalmıyorum. Rol yapamıyorum, yoruluyorum. Gerçekten inanması güç ama kendimi 40 yaşında bir insan gibi hissediyorum. Belki salt bir acı yaşamadığım için bu duygu bu kadar dallanıp budaklanıyor. bunu erken hissetmem de güzel. Zamanımı kurtardım en azından. Hayatıma bir gün biri girecek ve benim hayatım olacak. O kişiyi de bulmak biraz da bu yüzden zamanımı alacak. Belki hayatımla kumar oynuyorum bilmiyorum ama umarım o kişi olmak zorunda olduğu için olmaz. neyse kim olursa olsun o da vefamdan hak ettiğini alır illa. kimlere boş yere vermemişim ki o vefadan ona vermeyeyim.
--
savaşım kendimle onu bunu alet ediyorum saçma sapan duygularıma. uzaklaşmalarını istiyorum. yüzüme tükürüp uzaklaşmalarını. soğumaya çalışıyorum ama o kadar güzel insanlar almışım ki hayatıma. bazıları gavat biliyorum ama neyse.
cemal süreya'nın bir insanı muhteşem sevme şeklini anlattığı şiiridir;
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
demin online yazarlar listesinde gördüğüm 3. nesil yazarlardan biri. kendisine buradan hoş geldin diyelim.
çoğu zaman beyinden daha çok önde olan vücut parçası. duygusu oluyor mu? oluyor.