1900 doğumlu 118 yaşındaki nene. tam bir yaşayan tarih.
zenginsozluk.com/foto
https://www.cnnturk.com/turkiye/118-yasindaki-fatma-nine-muduru-sasirtti?page=1
3.14159265358979
323846264338
327950288419716
939937510582097
49445923078
1640628620899862... diye devam eder.
323846264338
327950288419716
939937510582097
49445923078
1640628620899862... diye devam eder.
0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9...
bu da sos dizisi. her sayının, solundaki sayının 1 fazlası olduğu sayılar. matematikçilerce bu dizi ardışık sos serisi ismiyle de bilinir.
bu da sos dizisi. her sayının, solundaki sayının 1 fazlası olduğu sayılar. matematikçilerce bu dizi ardışık sos serisi ismiyle de bilinir.
- ne yani, kızınızı oğlumuza vermek için başlık parası olarak; 112 tam altın, 51 bilezik, 5 beşi bir yerde istiyorsunuz öyle mi? yürü hanım gidiyoruz... kalk ulan sen de...
+ dur baba? bir şekilde bulur buluşturur veririz ya...
- kes ulan hain evlat! ocağımıza incir ağacı mı dikeceksin? ayrıca, kızınız da salak mıdır nedir? tuzlu kahveyi bizim oğlana vereceğine yanlışlıkla bana vermiş. midem yanıyor şu an. deminden beri sesimi çıkarmadım.
+ dur baba? bir şekilde bulur buluşturur veririz ya...
- kes ulan hain evlat! ocağımıza incir ağacı mı dikeceksin? ayrıca, kızınız da salak mıdır nedir? tuzlu kahveyi bizim oğlana vereceğine yanlışlıkla bana vermiş. midem yanıyor şu an. deminden beri sesimi çıkarmadım.
hepsinin zihniyeti şudur:
"fotoğraf çekip instagram'a atmayacaksak bunun, bu yaşadığımız anın ne anlamı var? bu yediğim köftenin, bu gezdiğim şehrin, bu gittiğim mekanın ne anlamı var yahu?"
bir de bazı fotoğrafların açıklama kısımlarında anlamsız şiirler görüyorum. mesela tekneye binmiş. o sırada teknenin arkasında bıraktığı su köpüklerinin fotoğrafını çekmiş. açıklamaya yazdığı şey şu:
"
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
"
ulan yahya kemal'in kemiklerini sızlattın mel'un!
herkes şair, herkes kültürlü, herkes bilgili, herkes isyankar... alakasız fotoğraflara alakasız info'lar beni çıldırtıyor.
-isyanın kime?
+keke!... ne biçim kek bu?
"fotoğraf çekip instagram'a atmayacaksak bunun, bu yaşadığımız anın ne anlamı var? bu yediğim köftenin, bu gezdiğim şehrin, bu gittiğim mekanın ne anlamı var yahu?"
bir de bazı fotoğrafların açıklama kısımlarında anlamsız şiirler görüyorum. mesela tekneye binmiş. o sırada teknenin arkasında bıraktığı su köpüklerinin fotoğrafını çekmiş. açıklamaya yazdığı şey şu:
"
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
"
ulan yahya kemal'in kemiklerini sızlattın mel'un!
herkes şair, herkes kültürlü, herkes bilgili, herkes isyankar... alakasız fotoğraflara alakasız info'lar beni çıldırtıyor.
-isyanın kime?
+keke!... ne biçim kek bu?
küuverti diye okuduğum, q klavyede sol baştan sağa doğru ilk altı harf.
qwerty'nin kuzenidir.
(bkz:bravo)
hiç yaşamadığım o 70'li ve 80'li yıllara gittim...
kek, kurabiye, pasta gibi şeylerde kullanılan lezzet ayarlayıcı.
paketi açınca mükemmel bir koku yayılır etrafa.
paketi açınca mükemmel bir koku yayılır etrafa.
vanilyalı, büfelerde, tekellerde satılan purodur.
hala satılıyor mu bilmiyorum. ben lisedeyken birkaç kez aldım bundan. içimi süper olurdu. çok severdim. tanesi 15 liraydı. kakaolu olanlar 5 liraydı fakat ben oldum olası tütün mamüllerinde kakao ve naneyi sevememişimdir. ergen purosu dememdeki sebep; genel olarak, sigaraya yeni başlamış, bıyığı yeni terlemiş, puroya özenen genç neferler tercih ediyor bunu.
hala satılıyor mu bilmiyorum. ben lisedeyken birkaç kez aldım bundan. içimi süper olurdu. çok severdim. tanesi 15 liraydı. kakaolu olanlar 5 liraydı fakat ben oldum olası tütün mamüllerinde kakao ve naneyi sevememişimdir. ergen purosu dememdeki sebep; genel olarak, sigaraya yeni başlamış, bıyığı yeni terlemiş, puroya özenen genç neferler tercih ediyor bunu.
"zaten kamel diye okunmuyor muydu?"
[iyice cahil kalmış biri]
[iyice cahil kalmış biri]
karşınızdaki konuşurken onu çıldırtmak istiyorsanız sürekli bu kelimeyi söyleyin.
espri açıklayan insandan daha suçsuzdur.
çünkü espri açıklayanla hiçbir şey izlenmez. izlenen şeydeki esprileri yanındakilere açıklamaya çalışır, onları salak, ebleh yerine koyarak. bu detay, o kişinin kendini akıllı sanan bir avanak olduğu hakkında ipucu verir. basite alınmaması, önemsenmesi gereken bir detaydır.
çünkü espri açıklayanla hiçbir şey izlenmez. izlenen şeydeki esprileri yanındakilere açıklamaya çalışır, onları salak, ebleh yerine koyarak. bu detay, o kişinin kendini akıllı sanan bir avanak olduğu hakkında ipucu verir. basite alınmaması, önemsenmesi gereken bir detaydır.
küçükken ayağımı yorganıma göre uzatırdım. çünkü eğer ayağım açıkta kalırsa bir cin veya hayalet gece ben uyurken falan ayağıma zarar verir diye düşünürdüm. veya yatağın altından sessizce uzanan, elinde bıçak olan bir el ayağımı kesebilir diye düşünürdüm. tabii asla öyle bir şey yoktu. bunu ben de biliyordum. fakat çocukluk işte. yorganı örterek fantastik güvenlik önlemleri alırdım aklımca. yalnız olmadığımı biliyorum bu konuda. evet siz de yorganın altına sığındınız biliyorum. yorgan en büyük koruyucuydu. açık yer kalmayacak şekilde yorganı üstünüze örterseniz, ne cin ne hayalet ne yorgan mafyası ne de başka bir varlık size zarar veremezdi. çünkü yorgan sizi korurdu tüm kötülüklere karşı.
sahibinden çok kullanılmış (6 senelik) not defteri satılıktır. fiyatı 500 tl'dir. pazarlık payı yoktur.
ürün detayı
irtibat: sos (ben)
edit:
o değil de ne not tutmuşum be... asrın bilgisi var burada...
ürün detayı
irtibat: sos (ben)
edit:
o değil de ne not tutmuşum be... asrın bilgisi var burada...
bende var bu hastalıktan ne yalan söyleyeyim. maillerime bakmadan duramam. günde ortalama önem arz eden 10 mail alıyorum. bazı takip ettiğim siteler, sayfalar var. onlara bakarım. ekşi ve zengin sözlük zaten uğrak yerim.
görgü bilmez. halka açık alanlarda nasıl davranacağını bilmez. hunharca dalar sanki tek kendisi bekliyormuş gibi o işi, başka bekleyen yokmuş gibi. sosyal devlet düzenindeki hayata ayak uyduramadığı halde şehirde yaşamaya çabalayan bir canlıdır. böylelerini bir otobüse doldurup bir mağaraya yollamak lazım. belli ki sosyal hayata ayak uyduramıyorlar. bari mağarada yaşasınlar. oranın yaşam koşullarına ayak uydurmaları daha kolay olur.
negzel bir nick. yakşamlar dilerim kendisine.
1960'lı yıllarda beyoğlu'nda önce seyyar olarak fıstık satmaya başlayan ve sonrasında işi büyütüp beyoğlu'nda fıstık dükkanı açan şahap fıstıkçıoğlu'nun toplumca bilinen ismidir.
beyoğlu'nun en bilinen fıstıkçısı fıstıkçı şahap 1986 yılında vefat etmiştir. mezarı, karacaahmet mezarlığı'ndadır. vasiyeti üzerine mezar taşı fıstık şeklinde yapılmıştır.
beyoğlu'nun en bilinen fıstıkçısı fıstıkçı şahap 1986 yılında vefat etmiştir. mezarı, karacaahmet mezarlığı'ndadır. vasiyeti üzerine mezar taşı fıstık şeklinde yapılmıştır.
düzelmesi çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı. online yazarlar bölümünün arızasının düzeltilmesi şart değildir amma lakin ki öyle değildir...
izmir'e büyükşehir belediye başkan adayı olan nihat zeybekçi'ye ait cümle.
resmen, kasten edilmiş ayrıştırıcı bir laf daha. ayrıca izmir mahallenin en güzel kızı falan demiş. ulan bunlar nasıl ağızlar? bu nasıl bir düşük profilliliktir arkadaş?
muhtar olamayacaklar geliyor başımıza bakan oluyor, milletvekili oluyor, belediye başkanı olmaya çalışıyor...
https://www.yenisafak.com/gundem/ak-partinin-izmir-buyuksehir-adayi-nihat-zeybekci-3411429
resmen, kasten edilmiş ayrıştırıcı bir laf daha. ayrıca izmir mahallenin en güzel kızı falan demiş. ulan bunlar nasıl ağızlar? bu nasıl bir düşük profilliliktir arkadaş?
muhtar olamayacaklar geliyor başımıza bakan oluyor, milletvekili oluyor, belediye başkanı olmaya çalışıyor...
https://www.yenisafak.com/gundem/ak-partinin-izmir-buyuksehir-adayi-nihat-zeybekci-3411429
aşırı derecede titizlik (hastalık boyutunda) var bende sözlük. yıllardır var bu. doktora gittiğimde bu durumuma obsesif k.b demişti. fakat ben bu durumun okb olmadığını, farklı bir şey olduğunu anlattım. beni kovmuştu odasından.
hastanelerde çalışırken başlamıştı bu durum bende. sonrasında azalmak yerine arttı. askerde alışırsın dediler alışamadım. alışamadığım gibi askerdeyken bu hastalığım daha da arttı. şu an zirvelerde. sürekli bir huzursuzluk hissiyle yaşıyorum. yaşadığım durumu anlatmaya kalkarsam çok uzun sürer. o nedenle yaşadığım durumu kabaca şöyle bir örnekle özetle geçeyim; bende bu huzursuzluk hissinin olmaması için, günlük hayatımda sürekli hazırda bekleyen bir sabun ve hazırda bekleyen bir çeşme olmalı. (yolda, sokakta, otobüste, karada, havada, denizde, her zaman ve her yerde) nerede olursam olayım anında bir çeşme ve sabun hemen yanımda bitivermeli. anlık olarak elimi yıkayabilmeliyim. bir de kurutmak için havlu veya peçete. tahminime göre o sabun ve çeşmeyi günde en az 50 kere kullanırım.
not: çok su harcamıyorum. yıkaya yıkaya elim o kadar pratikleşti ki anında köpürtmem ve yıkamam saniyelerimi alıyor. sıvı sabun kullanmam bu arada. sevmem pek.
işte ancak ve ancak böyle çözüm bulabilirim bu durumuma. hastalığım geçmez ama bu durumuma kıyasla %99 oranında daha rahat hissederim.
işin kötü tarafı hastalığımın bir somutluğu yok. yani dün bana temiz gelen yer bugün pis gelebiliyor. temiz alan sayım gün geçtikçe azalıyor.
(bkz:on yüz bin milyon baloncuk mikrop yuttum)
hastanelerde çalışırken başlamıştı bu durum bende. sonrasında azalmak yerine arttı. askerde alışırsın dediler alışamadım. alışamadığım gibi askerdeyken bu hastalığım daha da arttı. şu an zirvelerde. sürekli bir huzursuzluk hissiyle yaşıyorum. yaşadığım durumu anlatmaya kalkarsam çok uzun sürer. o nedenle yaşadığım durumu kabaca şöyle bir örnekle özetle geçeyim; bende bu huzursuzluk hissinin olmaması için, günlük hayatımda sürekli hazırda bekleyen bir sabun ve hazırda bekleyen bir çeşme olmalı. (yolda, sokakta, otobüste, karada, havada, denizde, her zaman ve her yerde) nerede olursam olayım anında bir çeşme ve sabun hemen yanımda bitivermeli. anlık olarak elimi yıkayabilmeliyim. bir de kurutmak için havlu veya peçete. tahminime göre o sabun ve çeşmeyi günde en az 50 kere kullanırım.
not: çok su harcamıyorum. yıkaya yıkaya elim o kadar pratikleşti ki anında köpürtmem ve yıkamam saniyelerimi alıyor. sıvı sabun kullanmam bu arada. sevmem pek.
işte ancak ve ancak böyle çözüm bulabilirim bu durumuma. hastalığım geçmez ama bu durumuma kıyasla %99 oranında daha rahat hissederim.
işin kötü tarafı hastalığımın bir somutluğu yok. yani dün bana temiz gelen yer bugün pis gelebiliyor. temiz alan sayım gün geçtikçe azalıyor.
(bkz:on yüz bin milyon baloncuk mikrop yuttum)
(bkz:drone gören masum köylü)