sos

fırındaki kimse poğaçaların neli olduğunu bilmez. sade poğaça dersin patatesli verir. peynirli dersin zeytinli verir. ben daha poğaçaların karıştırılmadan itinayla konduğu bir fırın görmedim.

hoş gelmiş sayın yazar.

Sanırım Anket ile verilecek ödül. Ankettekilerin hepsini anladım da kulzos sözlük nedir ya? Bu kadar kolay ve basit mi yani insanların sürekli vakit geçireceği yere böyle bir isim koymak... (bkz:Swh)

edit: devasa imla hatası.

Pozitif bir yazar.

zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto

(1 saat geri)
zenginsozluk.com/foto

ülkemizde trt'de bu isimle yayınlanmış, orijinal ismi recess olan abd'de 1997-2001 yılları arası yayınlanmış süpersonik bir çizgi dizi.
zenginsozluk.com/foto

platon'un mahlası.

edit: ayrıca leyla ile mecnun dizisinin yapım şirketi. izleye izleye kazınmış hafızama.

nick'i ile müsemma bir yazar.

sosyal medya ile ruhsal bağışıklık sistemi güçsüz olan insanlara yayılmış bir hastalık.

ntv'de izlemiştim. instagram'da hep güzel fotoğraflar paylaşarak "bakın ben çok mutluyum" havası vermek isteyenler bu hastalığa yakalananların başını çekiyor.

en yavaş interneti kullanan ülkelerden biriyiz. bu makus talihimiz de değişeceğe benzemiyor. gökten internet yağmur gibi yağsa dünyaya, türk telekom ülkenin üstüne şemsiye tutar. o derece.

muhatabım olmayan yazar.

(bkz:#56971) bu girimde tff başkanı olamayan birinin kendini paralamasından bahsetmiştim.

bu olayda ise bakan olamayan birinin kendini paraladığını görüyoruz. içler acısı...

fırsatını bulanın milleti kazıklamaya çalıştığı şu devirde çoktur bu tuzaklardan.

"rıdvan dilmen'in ne yapacağını şaşırdığı ve saçmaladığı"nın göstergesi olan cümledir. rıdvan oğlum tff başkanı yapmadılar işte seni. sen yaranmaya çalıştın ama suratına bakan olmadı. bu saatten sonra bakan olur mu bilmiyorum.

hep akılda "gol olur" diyerek kalsaydın keşke. ama olmadı be. heba ettin kendini.

hoş gelmiş yazar. "al fa iks" diye okudum nick ini.

burdaki çalışanları çok ilgililer sağolsunlar.

hoş gelmiş yazar.

benim o. yani kredi kartı kullanmıyorum. araba alırsam mecburen kredi çekebilirim. onun dışında ev var Allah'a şükür. gerçi daha evlenmedim ama... günlük alışverişleri hep bütçeye göre yaparım. telefon, bilgisayar, giyim vs. bunları hep nakit aldım bugüne kadar. bütçe yetmezse sabrederim. ayağımı yorganıma göre uzatırım.

harika bir yazar. girilerinde güzel ifadeler kullanıyor ve o kadar klişelerden arındırılmış yazıyor ki benim için sağlam bir köşe yazarı statüsünde.

ev internetlerinin max. 4 mbit olduğu zamanlar... bizdeki de 1 mbit. Torrent ile fifa oyununu indirecektim. O zamanlar ne kadar çok kişi bağlandı o kadar hızlı inerdi oyun ayrıca. Ben indirmeye başladım sayaçta indirmenin bitmesine 1 gün bilmem kaç saat kaldı yazıyor. Benim için normal bir süre. Elin oğlu Hong Kong'tan mı ne bağlandı. (bağlananların konumları gösteriliyor) 10-15 saniye gibi bir sürede indirdi koskoca dosyayı. Ben ekrana bakakaldım öylece...

benim okuduğum ilkokulun (ilköğretim) bahçesi mükemmeldi. yani 10 üzerinden 12-13 falan veririm o derece. türkiye ilkokul bahçeleri güzellik yarışması yapılsa bizim okulun bahçesi ilk 10'a girerdi. küçük şehirde olduğundan mıdır nedir? betonarme katliamı çok sonradan geldi bizim şehrimize. suyumuz bile daha düne kadar dağdan gelirdi. çeşme suyu içilebilir durumdaydı.

bizim okula gelince. sağı ağaç solu ağaç önü ağaç arkası ağaç, her yeri ağaç, toprak, börtü böcek... ayrıca mükemmel bir toprak saha... devasa bir ambiansa sahipti ayrıca.

o yılları hatırladım. o bahçesinde hunharca koşuşturduğumuz, hayrat minvalindeki çeşmesinden kana kana su içtiğimiz, toprak sahada alabildiğine top koşuşturduğumuz günler... içime hüzünlü bir mutluluk çöktü...

ilkay zaman'ın bir videosunda duymuştum. abd'de bahşiş vermek çok yaygın. bahşiş hayatın bir parçası. garsonlara bahşiş vermediğiniz zaman bu olay garson için bir hakaret niteliğinde. az veya çok bir bahşiş verilmeliymiş. bu sebepledir ki garsonların kazanç kaynağının %70'i bahşiş.

bu sefer japonya'da ise tam tersine. bahşiş diye bir olay kesinlikle yok. iki devlet iki ayrı kültür...

bana gelince "lan yiyeceğin parasını zor ödüyoruz bir de bahşiş mi vereceğiz?"

18 ay askerliğini yapmıştır.

youtube'a yüklediği 1-2 tost yapımı videosuyla elden ele bir anda tanınmış akabinde popüler olmanın verdiği sarhoşlukla saçmalamaya başlamış ve son yaptığı icraatle saçmalığın doruğuna ulaşmış tostçu.

nedir bu son yaptığı icraat? kargo ile tost yollamak. evet yanlış duymadınız. kargo aracılığıyla tüm türkiye'ye tost yollamak. işte duyuru videosu.


hala inanamıyorsanız şunu da izleyin. instagram story'sini kaydedip yüklemiş birisi.


ne diyeyim allah akıl fikir versin. totçu erol'dan çok o tostu sipariş edenlere ve edeceklere... o tost gidene kadar yemyeşil olur lan... hadi diyelim ki sağlıklı bir şekilde gitti, taa gaziantep'ten tost sipariş edecek kadar bir tostu yapmaktan aciz insanlar varsa bir zahmet yaşamasınlar.

ulan tostçu erol! türk mutfağında %60'lık payı olan koskoca mutfak kültürü olan gaziantep'i tost ile meşhur ettin ya puuu sana ne diyeyim?! düşman gelse bunu yapamazdı lan...