Bu koku Murat menteş'in yazmış olduğu ruhi mücerret isimli kitaptaki cümleyi getirir hep aklıma.
"Yağmurdan sonra mezarlık, ölüler parfüm sıkmış gibi kokuyor."
Şarkıları dinlerken genelde onlara klipler çekmeye çalışırım, bir kaç şarkıya da gerçekten beğenerek çektiğim klipler var, yani kafamın içinde. Bu yüzden klip bitene kadar onlarca kez dinlerim şarkıyı, klibin boşluklarını doldururum.
Bu cümleyi ne zaman okusam kafamın içinde kenan komutanım belirir.
(bkz:olamaz olamaz, katiyen olamaz)
(bkz:olamaz olamaz, katiyen olamaz)
Teoman'ın yazdığı, yönettiği ve oynadığı Balans ve Manevra filmini izlemiştim. Romantik filmini de izledim. Daha sonraları kaç kere daha izledim, hatırlamıyorum. Sesi kadar oyunculuğu ve yazarlığı da güzeldir, şahsımca. Keşke bırakma haberi yerine yeni bir film çektiği haberini alsaydım, keyiflenirdim o zaman.
Kitap okumak.
Çünkü böylelikle her şeyi daha net görürsün hayatta, daha kolay anlarsın. Franz kafka da bu yüzden kurmuştu sanırım o cümleyi. "Anlamanın ilk işareti ölümü dilemektir." Kendimi yalnız hissettiğim çoğu zaman kitaplara sarıldım, ben de diledim. Kendimi kafka gibi hissettim ama aslında gregor samsa'dan başkası değildim.
Demek istediğim boş kovayı taşımak her zaman daha kolaydır, dökülecek korkusu olmaz hiç.
Çünkü böylelikle her şeyi daha net görürsün hayatta, daha kolay anlarsın. Franz kafka da bu yüzden kurmuştu sanırım o cümleyi. "Anlamanın ilk işareti ölümü dilemektir." Kendimi yalnız hissettiğim çoğu zaman kitaplara sarıldım, ben de diledim. Kendimi kafka gibi hissettim ama aslında gregor samsa'dan başkası değildim.
Demek istediğim boş kovayı taşımak her zaman daha kolaydır, dökülecek korkusu olmaz hiç.
Yunanca kökenlidir. Bu dönem de kişi neredeyse hiçbir şeyi yokmuş gibi sağlıklı görünür ve yakınları tarafından iyileştiği zannedilir. Bu yüzden ölüm güzelliği denildiği de olur fakat agoni dönemine girmiş kişi asla iyileşmez, agoni dönemi ölümle son bulur.
200 lirayı normal şartlar altında bulamıyoruz, yerde nasıl bulalım diye düşündürdü.
Üniversitedeyim, evde kalıyorum. okuduğum ilçede yaşan bir arkadaşın abisi evleniyor. Her yerde var mıdır bu adet bilmiyorum ama damadın abisi ya da kardeşi alkol sofrası kurmak zorunda düğünden bir kaç gün önce. Biz de diyoruz bedava nasıl olsa, gelin bizde içelim.
O gün evde 15 kişiyiz, oda yaklaşık 12 metre kare. Rakı, viski, vodka, bira... Kimse para vermediği için herkes istediğini aldırttı. Neyse... Sohbetle bütün alkolleri bitirdik, bir tek 100'lük viski kaldı. Onu ilk içecektik ama herkes ayrı kafalarda olunca o sona kaldı. Benle refik dışında herkes içme işini bitirdi (adı refik olsun), biz de daha içmek istiyoruz. Sarhoşuz ama zil zurna olma peşindeyiz. Yanımda ev arkadaşım latif (adı latif olsun) oturuyor, o çoktan gitmiş. Boş bir noktaya bakıyor sadece. Alkol alışverişi yaparken alınan buzları biz masada unutmuşuz, bir paketini kullanıp bitirmiş. Diğeri hiç kullanılmamış bir şekilde masada duruyordu. Erimiş buzlar tabii ama biz farkında değiliz. Refik benim bardağıma viskiyi doldurdu. Bir elimde sigara, bir elimde viski bardağı. Latif'e dedim ki "latifciğim, rica etsem buz koyar mısın viskime?" öyle de kibar bir ortam. Latif bir irkildi, sonra hiç konuşmadan masadan buz paketini aldı, paketi açtı ve benim bardağıma bildiğin suyu dökmeye başladı. Ben bunu fark edince "latif dur dökme, erimiş bunlar." dedim ama latif durmadı. Kendini kontrol edemiyor adam, dökmeye devam ediyor. En sonunda benim bardak taşmaya başladı, üstüme dökülüyor. Ben de bardağı çekemiyorum, dedim ya sarhoşum. Sadece "yeter oğlum, yapma şunu ya. Üstüm başım battı." diye söyleniyorum. Neyse... Paketteki bütün suyu döktü bu latif, bardakta viski miski kalmadı, komple su. Bir de bu en son pakette kalan son damlaları da bardağa koymak istedi, paketi sallıyor. Dedim "allah senin belanı versin latif." bu sonra bana baktı bir, dedi ki "ben iyi değilim haco, gidip yatayım." dedi ve gitti.
O gün evde 15 kişiyiz, oda yaklaşık 12 metre kare. Rakı, viski, vodka, bira... Kimse para vermediği için herkes istediğini aldırttı. Neyse... Sohbetle bütün alkolleri bitirdik, bir tek 100'lük viski kaldı. Onu ilk içecektik ama herkes ayrı kafalarda olunca o sona kaldı. Benle refik dışında herkes içme işini bitirdi (adı refik olsun), biz de daha içmek istiyoruz. Sarhoşuz ama zil zurna olma peşindeyiz. Yanımda ev arkadaşım latif (adı latif olsun) oturuyor, o çoktan gitmiş. Boş bir noktaya bakıyor sadece. Alkol alışverişi yaparken alınan buzları biz masada unutmuşuz, bir paketini kullanıp bitirmiş. Diğeri hiç kullanılmamış bir şekilde masada duruyordu. Erimiş buzlar tabii ama biz farkında değiliz. Refik benim bardağıma viskiyi doldurdu. Bir elimde sigara, bir elimde viski bardağı. Latif'e dedim ki "latifciğim, rica etsem buz koyar mısın viskime?" öyle de kibar bir ortam. Latif bir irkildi, sonra hiç konuşmadan masadan buz paketini aldı, paketi açtı ve benim bardağıma bildiğin suyu dökmeye başladı. Ben bunu fark edince "latif dur dökme, erimiş bunlar." dedim ama latif durmadı. Kendini kontrol edemiyor adam, dökmeye devam ediyor. En sonunda benim bardak taşmaya başladı, üstüme dökülüyor. Ben de bardağı çekemiyorum, dedim ya sarhoşum. Sadece "yeter oğlum, yapma şunu ya. Üstüm başım battı." diye söyleniyorum. Neyse... Paketteki bütün suyu döktü bu latif, bardakta viski miski kalmadı, komple su. Bir de bu en son pakette kalan son damlaları da bardağa koymak istedi, paketi sallıyor. Dedim "allah senin belanı versin latif." bu sonra bana baktı bir, dedi ki "ben iyi değilim haco, gidip yatayım." dedi ve gitti.
Para borcu neyse de, vefa borcunu ödemeyen adamlar tanıdım ben. Her dertlerine koştum, şimdi yolda görünce selam bile vermezler. Yine olsa yine koşardım galiba, onlar da yine yolda görüp selam vermezdi heralde. Öyle de boktan bir durum.
2007 yılında zakkum grubunun çıkarttığı zehr-i zakkum adlı albümde yer alan şarkılardan birisinin ismi. Şarkının sözleri ektedir.
Ek-1
Her birliktelik, kalbinin emzireceği bir yeni bebektir.
Önce emeklemeyi, sonra yürümeyi öğretmen gerekir.
Kalbindeki sütü tüketmediler mi?
Bazen hiç başlamaması, bir gün bitmesinden iyidir.
Çünkü beraberlik yaşlanırken, bir terkediş gençleşir.
Seni hiç terketmediler mi?
Aslında dostluklar da kardanadam gibidir.
Eriyecekleri bile bile inşa edilir.
Kapım neden hiç çalmıyor artık?
Fotoğraflardaki insanlar hatırlıyor mu beni? İsimleri neydi?
Bunların yüzleri çok tanıdık. yalnız kalmak bir ilaç mıdır yoksa hastalığın ta kendisi mi?
Işığı görünce karanlığa kaçıyorum hemen, böcekler gibi...
Bir şeye çok uzun süre bakarsan onu görmemeye başlıyorsun.
Hayat, keşke bu kadar etobur olmasaydı.
İşte sen... kurbanlarından korkan kanlı zalim bıçak.
Sen... kendi gölgesinden bile korkan bir paranoyak..
Bir hipokondriyak...
Sen.. kırık cam üstünde yalınayak ve çırılçıplak.
...
Kalbi çoktan iflas etmiş kimsesiz bir kardiyak.
Yalınayak ve çırılçıplak...
...
Siz ikiniz... siz ikiniz benim hakkımda ne konuşuyosunuz?
Senin.. senin ismin neydi?
Sigara bitti diye düşünüp paketi avucunun içinde top haline getirirsin, tam o sırada paketin içinde son bir sigara daha olduğunu fark edersin ama iş işten geçmiştir. O sigara içilmez duruma gelmiştir, orada olduğunu bildiğin halde atarsın artık.
Her gece yatmadan önce, her sabah uyandıktan sonra izlediğin tavandan tek farkı mavi olması. Bazen o bile olmuyor, hava kapalı oluyor. Birazdan yağmur yağacak diyorsun, yağmur yağmıyor. Zaten şöyle olacak dediğin hiçbir şey olmaz. yağacak gibiydi dersin, diğer tüm olmayan şeylerin ardından dediğin gibi. Eylemler değişir sadece cümlende. Bundan mütevellit hiç gidemediğin uzak yerlerin, hiç yükselemediğin o gökyüzünün pek de anlamı yoktur senin için. En azından bana göre.
Tüm zengin sözlük yazarlarını balkona davet ediyorum, 5 dk sonra hepimiz yakalım.
(bkz:inception)
Her şeyi eline yüzüne bulaştıran adamların eylemidir. Sorumluluk almamak daha iyidir bu yüzden. Çünkü işi batırdığında açıklama yapmak zorunda kalmayacaktır.
Sol kulağını kesmiştir vincent van gogh. Bu konuda bir çok rivayet de ortaya atılmıştır. Beni en çok etkileyeni ise kendisi hakkında dile getirilen kötü söylemlere daha fazla dayanamayan vincent, bunları duymamak için gerçekleştiriyor bu eylemi.
Ölümü ve mektubu istanbul'da toplu intiharlara sebep olduğu için dönemin padişahı tarafından yazdığı mektubun çoğaltılması ve okunması yasaklanmıştı. Ayrıca mektubu yazarken mürekkebi bittiği için akan kanıyla yazmaya devam etmiştir.
Ve görmemek ister gibi ölüyü,
Oturmuş bir iskemleye.
Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi,
Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini.
(bkz:Edip cansever)
Oturmuş bir iskemleye.
Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi,
Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini.
(bkz:Edip cansever)
bir kitap. kendim yazmışım gibi bir kitap ama. okuduğum her sözcüğün altına çizebileceğim, içimdeki metafizik dertlerin ve kederlerin daha güzel kelimelerle anlatıldığı...ben pek beceremiyorum çünkü, anlatımlarım hep üçüncü kişi gözünden, o kadar yabancıyım kendime herhalde. bir dakika, konu bu değildi. üzgünüm...
aslında koyup götürürsün de öbür tarafta pek işine yaramaz. buranın para birimlerinin değeri diğer tarafta sıfıra yakın.
çatısı olmayan bir ev gibiyim. başımı sokacak dört duvarım var ama tepem açık. yağmur yağıyor, ahmak ıslatan.
beni yalnız bıraktılar. tek başıma kaldım bu hayatta. öyle olunca da konuşabildiğim bir tek ben, kendim oldum. ve size bir sır vereyim, benim muhabbetim hiç çekilmez. ve böylelikle kendi kendime konuşarak, her şeyi içime ata ata çok küçük yaşlarda içimin fazla genişlemesine sebep oldum. belki de şu köşeye bir yemek takımı alırım, kafayı daha iyi şartlarda yiyebilmem için.