(sorgulamanın beşinci dakikası.)
sen: ulan sokayım böyle hayata!
partner: bana mı dedin?
sen: sana demedim hayatım.
bu şarkının çaldığı sahnede görüntü siyah beyaz olurdu. elimde sigara, dizime kadar gelen duvarın arkasından denize bakardım. derin bir nefes alırdım, sanki son nefesimi güçlü vermek istermiş gibi.
Dejavunun tersi olarak bilinir. Yaşanan olayın daha sonra kişiye tamamen yabancı gelmesi, sanki o durumu hiç yaşamamış gibi hissetmesidir.
Romalılar imparator sezar'ı çok güçlü ve zeki buluyormuş. Bu yüzden böyle birisinin normal bir doğumla dünyaya gelebileceği inanılmadığından, halkın arasında sezar'ın annesinin karnı kesilip dünyaya bu şekilde geldiğine dair fısıltılar dolaşmaya başlamış.
Günümüzdekli sezaryen doğum olarak bilinen doğum şeklinin ismi de buradan gelmektedir.
Günümüzdekli sezaryen doğum olarak bilinen doğum şeklinin ismi de buradan gelmektedir.
dört sezonluk yayın hayatına 2011 yılında başlamış amerikan yapımı dizi. imdb puanı on üzerinden 7.5'tir. kendisinin daha önceleri çekilmiş aynı isimle bir de ingiliz yapımı bulunmaktadır.
dizi de josh (Sam Huntington), aidan (Sam Witwer) ve sally (Meaghan Rath) adında üç ana karakter vardı. sırasıyla kurt adam, vampir ve hayalet olan bu üç kişinin kendi hallerinde insanlara zarar vermeden yaşamaya çalışmalarını anlatmaktadır.
film soundtrack seçimleriyle benim gönlümde ayrı bir yer edinmiştir, adeta çalan her parça baş yapıt. (bana göre.) soundtrack listesinin playlistini ek-1 olarak altta bulabilirsiniz.
ek 1 :
dizi de josh (Sam Huntington), aidan (Sam Witwer) ve sally (Meaghan Rath) adında üç ana karakter vardı. sırasıyla kurt adam, vampir ve hayalet olan bu üç kişinin kendi hallerinde insanlara zarar vermeden yaşamaya çalışmalarını anlatmaktadır.
film soundtrack seçimleriyle benim gönlümde ayrı bir yer edinmiştir, adeta çalan her parça baş yapıt. (bana göre.) soundtrack listesinin playlistini ek-1 olarak altta bulabilirsiniz.
ek 1 :
Lunapark kokusu... Çarpışan arabadan mı gelir yoksa bütün oyuncakların birleşiminden mi bilmem, hangi şehirdeki lunaparka gitsem aynı koku gelir burnuma. İnsanı güvende ve huzurlu hissettirir. Çikolatalar gibi... Yediğinde bilmem ne hormonu salgılayıp insana mutlululuk veriyor ya, öyle olmalı.
deniz tuzcuoğlu (gitar vokal), göktuğ şenkal (gitar), burak kulaksızoğlu (bass gitar) ve arbak dal (davul) olarak dört kişiden oluşan türk rock müzik grubu. hayır (2007) ve evet (2011) adında iki albümü vardır. grubun ismi arbak dal'a trafikte yol vermeyen bir 4x4 araçtan geliyor.
Hep öyle olur zaten. Uzun zaman emek harcarsın, denizde iplere kadar gidebilmek için mesela. İyi bir hayatın olması için mesela. Daha iyi bir görüntün olsun diye ya da. Sonra işte kramp girer insana ya da başka bir şey. Kalırsın öyle. Geri dönmeye kalksan bir ton yol, cesaret edemezsin. İleriye zaten gidemiyorsun, şey girdi ya. Kramp. Bırakıyorsun suya kendini, sırtüstü duruyorsun. Yakıcı güneş tepede, öyle duruyor. Dalgalar yön veriyor sana yavaş yavaş, devamında akıntı nereye sen oraya. Kader diyoruz sanırım buna da.
Bak konu nerelere geldi, dikkat ettiniz mi?
Bak konu nerelere geldi, dikkat ettiniz mi?
Türkçe karşılığı canı sıkılmak, kefiysiz hissetmek olan ingilizce fiil.
Mavi rengin iyi duygular hissettirmesinden dolayı anlamca olumlu bir ingilizce fiil olduğu düşünülebilir. Picasso'nun mavi dönemi olarak adlandırılan zaman aralığına baktığımızda resimlerinin mavi ağırlıklı olduğu, hüzün ve melankolinin açıkça fark edildiği görülür. Bu dönemde picasso maddi sıkıntılar içerisindedir ve bir arkadaşının intiharı ile sarsılmıştır. Goethe bu durum için yazılarında "Mavi hıristiyan sanatında Tanrısal olanı sembolize eder. Dünyevi olmayanı aynı zamanda melankolik ruh halini de simgeler. Aslında gökyüzünün rengi olan mavi çocukluğundan itibaren Picasso'nun en sevdiği renkti." Şeklinde bahsetmiştir.
Aynı zamanda blues olarak adlandırılan müzik türünün batı afrikadaki kölelerin çalışırken söylediği hüzünlü şarkılardan türemiş ve acının ifadesi olarak nitelendirilmiştir.
Mavi rengin iyi duygular hissettirmesinden dolayı anlamca olumlu bir ingilizce fiil olduğu düşünülebilir. Picasso'nun mavi dönemi olarak adlandırılan zaman aralığına baktığımızda resimlerinin mavi ağırlıklı olduğu, hüzün ve melankolinin açıkça fark edildiği görülür. Bu dönemde picasso maddi sıkıntılar içerisindedir ve bir arkadaşının intiharı ile sarsılmıştır. Goethe bu durum için yazılarında "Mavi hıristiyan sanatında Tanrısal olanı sembolize eder. Dünyevi olmayanı aynı zamanda melankolik ruh halini de simgeler. Aslında gökyüzünün rengi olan mavi çocukluğundan itibaren Picasso'nun en sevdiği renkti." Şeklinde bahsetmiştir.
Aynı zamanda blues olarak adlandırılan müzik türünün batı afrikadaki kölelerin çalışırken söylediği hüzünlü şarkılardan türemiş ve acının ifadesi olarak nitelendirilmiştir.
Kendisine saygı duymayı sağlayacak nitelikleri olmayan birisinin durumu. Çevresindeki insanlarla olumlu iletişimi olamayan, başarılı olmayan bir iş veya okul hayatı... Hayatta bir birey olamayan insanlardır. Etrafında başarılı veya nitelikleri olan insanları gördükçe özgüveniyle birlikte kendisine olan saygısı da azalır. En sonunda özgüven de saygı da sıfırlanır.
Sonra aynaya bakar, kendisine saygı duymak için bir şey arar. Bulamaz. Böyle bir durumdaki insan kaybetmiştir, taa en başında.
Sonra aynaya bakar, kendisine saygı duymak için bir şey arar. Bulamaz. Böyle bir durumdaki insan kaybetmiştir, taa en başında.
8 mart 2014 tarihinde kuala lumpur'dan pekin'e gitmek için havalanan yolcu uçağı boeing 777'nin kalkışından iki saat sonra bağlantısını kaybetme olayıdır. Uçakta mürettebat dahil 239 kişi bulunuyordu.
Üç yıldır yapılan araştırmalar sonucu hiçbir bulgu bulunamaması sonucu arama çalışmaları son bulmuştur. Avusturya taşıma güvenliği bürosu uzmanlarının "akıl almaz." Olarak değerlendirdiği durum için teorisyenlerin tüm teorileri bir şekilde kendi kendini çürütüyor.
Olayda profesyonel bir ekip mürettebattan yolculara kadar herkesin hayatını incelemiştir. Bir sonuç bulunamayaınca kişilerin ailelerine kadar inceleme yapılmıştır fakat herhangi bir terör olayı belirtisiz ya da pilotlaron psikolojik bir travma yaşamasına neden olacak hiçbir bulgu bulunamaştır. Uçakla iletişimin kesilmesi ardından 3 keskin manevra yaptığı ve 7 saat boyunca farklı noktalardan sinyal göndermeye devam etmesi olayın daha da esrarengiz bir duruma getiriyor.
Konunun uzmanları bu konu için "hiçbir zaman açıklanamayacak bir olay." ŞEKLİNDE DÜŞÜNÜYOR.
Konu ile ilgili National geographic belgeseli : http://www.dailymotion.com/video/x52o0ii
Üç yıldır yapılan araştırmalar sonucu hiçbir bulgu bulunamaması sonucu arama çalışmaları son bulmuştur. Avusturya taşıma güvenliği bürosu uzmanlarının "akıl almaz." Olarak değerlendirdiği durum için teorisyenlerin tüm teorileri bir şekilde kendi kendini çürütüyor.
Olayda profesyonel bir ekip mürettebattan yolculara kadar herkesin hayatını incelemiştir. Bir sonuç bulunamayaınca kişilerin ailelerine kadar inceleme yapılmıştır fakat herhangi bir terör olayı belirtisiz ya da pilotlaron psikolojik bir travma yaşamasına neden olacak hiçbir bulgu bulunamaştır. Uçakla iletişimin kesilmesi ardından 3 keskin manevra yaptığı ve 7 saat boyunca farklı noktalardan sinyal göndermeye devam etmesi olayın daha da esrarengiz bir duruma getiriyor.
Konunun uzmanları bu konu için "hiçbir zaman açıklanamayacak bir olay." ŞEKLİNDE DÜŞÜNÜYOR.
Konu ile ilgili National geographic belgeseli : http://www.dailymotion.com/video/x52o0ii
Sen bana yorgun uzakta bir ada.
Kapkara denizin, dinmedi fırtınan.
Sen bana uzakta ıssız bir ada.
Ben hâlâ vururum her gece kıyına.
Kapkara denizin, dinmedi fırtınan.
Sen bana uzakta ıssız bir ada.
Ben hâlâ vururum her gece kıyına.
Nazımım hikmet der ki;
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı Saftır.
Yalansızdır.
Küsmek; Seni Seviyorumdur.
Vazgeçememektir.
Beni anlatır Küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek; sevdiğini Söyle demektir. Hadi Anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.
Yani, diyeceğim o ki: Ben Sana Küstüm.
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı Saftır.
Yalansızdır.
Küsmek; Seni Seviyorumdur.
Vazgeçememektir.
Beni anlatır Küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek; sevdiğini Söyle demektir. Hadi Anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.
Yani, diyeceğim o ki: Ben Sana Küstüm.
Teoman'ın da bir şarkısında dediği gibi.
"Herkes, dedi, merak içinde; ölümden sonra hayat var mı diye. Boşuna düşünürler sanki, hayat varmış gibi ölümden önce."
"Herkes, dedi, merak içinde; ölümden sonra hayat var mı diye. Boşuna düşünürler sanki, hayat varmış gibi ölümden önce."
26 ağustos 1988 aydın/nazilli doğumlu, asıl ismi barış çetin olan rap müzik sanatçısı. Kendisi yaptığı müziği bir röportajda "Bu Sehabe'nin müziği ve bu müzik benim ruh halimi yansıtıyor. O an ruh halim neyse o." Şeklinde tanımlıyor. Sahne adı olan sehabe, gökyüzündeki tek bulut anlamına geliyor. 2007 yılında kazandığı mersin üniversitesi psikoloji bölümünden psikolog olarak mezun oldu. En büyük destekçisi kendisinden bir yaş küçük olan ve yine kendisi gibi müzikle haşır neşir olan kardeşi yeis sensura'dır.
turgay gülaydın, hazar aşçı ve birkan nasuhoğlu tarafında 2011 senesinde kurulan alternatif rock müzik grubu yedinci ev'in 18.08.2017 tarihinde arpej müzik etiketiyle çıkarttığı albüm.
albümdeki şarkılar;
1) dolunay
2) içine düştüm
3) o olmasa
4) sarhoşum
5) uzayda kafam
6) eylül
7) kalmadı
8) gitmeden önce
9) bir kere gelir
albümdeki şarkılar;
1) dolunay
2) içine düştüm
3) o olmasa
4) sarhoşum
5) uzayda kafam
6) eylül
7) kalmadı
8) gitmeden önce
9) bir kere gelir
Bunu hep yaparım, birçoğumuz da yapar. sorun ne kadar büyükse o sorunu kapının altına, halının altına yani göremeyeceğimiz bir yere süpürmek daha kolay oluyor ya da bize öyle geliyor. en sonunda halıda gözle görülür bir tümsek oluşuyor. hayatta yeteri kadar tümsek yokmuş gibi. veyahut kapı kapanmıyor. oysa ki ben odamın kapısı kapalı olsun istiyorum. bukowski diyor ya, "Benim için dünyanın en güzel manzarası; içinde yalnız olduğum bir odanın kapalı kapısıdır." ben de o manzaraya bayılıyorum.
Merhaba Hikmet bey. İhtiyar kulaklarınız duyuyor mu bilmiyorum ama şu anda mükemmel bir müzik çalıyor. İsmi ise Ölüm. Ölüm kelimesini barındıran her bir müziğin, kitabın veyahut şiirin çok güzel olduğunu siz de fark ettiniz mi hikmet bey? Ölümün olduğu yerde daha güzel ne olabilir ki mehmet bey evladım. Böyle bir eylemi dört harfe sığdırabilmek büyük iş olmalı, ben daha iki parça kıyafetimi şu koca dolaba sığdıramıyorken. Her neyse, geçelim bunu bir kalem.
Zatıalinize biraz da olsa şu naciz bedenimden bahsetmek isterim. Benimle dalga geçmeyi şimdi gösteririm sana. Durun hikmet bey, durun. Bana dalga geçmeyi çok iyi öğrettiler, bizzat benim üzerimde öğrettiler. İşi yerinde öğrendim yani. Neyse, bunu da geçelim bir kalem. Bendeniz bir adet mehmet. Hayata kaybeden biri olarak geldim. Bunu da ilk, daha yedi yaşımdayken adıma gelen postadan öğrendim. Üzerinde büyük harflerle MSB yazıyordu, zarfın çok küçük bir yerine de mehmet yazılmıştı. Aslında tam da anlatmak istediğim durum, bu zarf. Bana ait olan bir şeyde bile çok küçük bir yer kaplıyordum hikmet bey. Bir kere de kendini acındırmasan olmaz. Siz de bir kere karışmayın şu hikayeme hikmet bey. Ne güzel hızımı almış gidiyorum. Tamam, tamam. Devam et hadi. Ne diyordum. Heh, MSB. Milli Sevgi Bakanlığı. Zarfta şöyle yazıyordu;
Öylesine mehmet bey,
Hayata bir kaybeden olarak geldiniz. Tüm hayatınız boyunca sevgisiz, yalnız başınıza bir hayat geçireceksiniz. Sakın ola haddinizi aşıp insanlardan sevgi beklemeyiniz. Aksi takdirde yasal işlemler başlatılacaktır.
Sadece bunlar mı yazıyordu mehmet Bey evladım? Olur mu hikmet bey, bunlar hiçbir şey. Asıl bomba haber sonda. Kaderimi yazması için kimi görevlendirmişler biliyor musunuz? Kimi? Yoksa Sünbülzade Vehbi mi? Keşke Vehbi yazsa hikmet bey, Hasan Ali Toptaş. Yapma bee. Onu nereden bulmuşlar mehmet Bey evladım? Söz konusu ben olunca paraya acımamışlar. Kaç para istiyorsan şu çeke yaz, yazmaya başla demişler. O değil de mehmet oğlum, siz bu zarfın size yedi yaşında geldiğini söylemiştiniz. Nasıl okudunuz bu mektubu? Efendim zaten ben yürümeye başlamadan önce canım çok sıkılıyordu. Etraftaki mecmualara göz ata ata okumaya başlamışım, yürümeye başlayınca da doğru sahafa gitmişim. İlginç. Devam edin lütfen. Tabii hikmet bey. İşte ondan sonrası hep bir kaybediş, hep bir kalp kırıklığı...
Oysa ben çok umutluydum. Güzel bir hayatımın, daha doğrusu güzel bir hayatın olabileceğini inanıyordum. Ben zaten çok çabuk inanıyordum hikmet bey. Küçükken bana kabak çekirdeğini kabuklarıyla yememem gerektiğini, yoksa midemde bir ağacın yeşerip ağzımdan gökyüzüne doğru uzuyacağını söylerlerdi. O gece ağzımdan büyük büyük ağaçların yeşerdiği bin beşyüz altmış dört rüya gördüm. Gördüm çünkü dedim ya hikmet bey, ben çok çabuk inanırdım. Hayal gücüm de genişti. Bu yüzden hayatta da var olabileceğimi hayal etmek zor olmamıştı ama hayatta var olmak çok zormuş hikmet bey. Ve insan yine de yaşıyor, yaşadıkça öğreniyor. Bu hayattaki en zor şey ölememekmiş. Bana derslerde öğretilen şey bu oldu. İnsanların neredeyse hepsi ölmekten korkanken ben ölemekten korktum, hatta bir keresinde ödüm patlıyordu. Bir düşünsenize, ölüm yok. Benim de cehennemim bu olurdu heralde. Senin cehennemin bedenin mehmet Bey evladım.
(Dur bir dakika.)
(Acayip bir kavga var kafamda. Mehmetler birbirine girdi. Biri diyor senin cehennemin bedenin, biri diyor senin cehennemin ruhun.)
Neyse... Son bir kalem her şeyi geçiyorum. Artık yazmak eziyet gibi geliyor.
Zatıalinize biraz da olsa şu naciz bedenimden bahsetmek isterim. Benimle dalga geçmeyi şimdi gösteririm sana. Durun hikmet bey, durun. Bana dalga geçmeyi çok iyi öğrettiler, bizzat benim üzerimde öğrettiler. İşi yerinde öğrendim yani. Neyse, bunu da geçelim bir kalem. Bendeniz bir adet mehmet. Hayata kaybeden biri olarak geldim. Bunu da ilk, daha yedi yaşımdayken adıma gelen postadan öğrendim. Üzerinde büyük harflerle MSB yazıyordu, zarfın çok küçük bir yerine de mehmet yazılmıştı. Aslında tam da anlatmak istediğim durum, bu zarf. Bana ait olan bir şeyde bile çok küçük bir yer kaplıyordum hikmet bey. Bir kere de kendini acındırmasan olmaz. Siz de bir kere karışmayın şu hikayeme hikmet bey. Ne güzel hızımı almış gidiyorum. Tamam, tamam. Devam et hadi. Ne diyordum. Heh, MSB. Milli Sevgi Bakanlığı. Zarfta şöyle yazıyordu;
Öylesine mehmet bey,
Hayata bir kaybeden olarak geldiniz. Tüm hayatınız boyunca sevgisiz, yalnız başınıza bir hayat geçireceksiniz. Sakın ola haddinizi aşıp insanlardan sevgi beklemeyiniz. Aksi takdirde yasal işlemler başlatılacaktır.
Sadece bunlar mı yazıyordu mehmet Bey evladım? Olur mu hikmet bey, bunlar hiçbir şey. Asıl bomba haber sonda. Kaderimi yazması için kimi görevlendirmişler biliyor musunuz? Kimi? Yoksa Sünbülzade Vehbi mi? Keşke Vehbi yazsa hikmet bey, Hasan Ali Toptaş. Yapma bee. Onu nereden bulmuşlar mehmet Bey evladım? Söz konusu ben olunca paraya acımamışlar. Kaç para istiyorsan şu çeke yaz, yazmaya başla demişler. O değil de mehmet oğlum, siz bu zarfın size yedi yaşında geldiğini söylemiştiniz. Nasıl okudunuz bu mektubu? Efendim zaten ben yürümeye başlamadan önce canım çok sıkılıyordu. Etraftaki mecmualara göz ata ata okumaya başlamışım, yürümeye başlayınca da doğru sahafa gitmişim. İlginç. Devam edin lütfen. Tabii hikmet bey. İşte ondan sonrası hep bir kaybediş, hep bir kalp kırıklığı...
Oysa ben çok umutluydum. Güzel bir hayatımın, daha doğrusu güzel bir hayatın olabileceğini inanıyordum. Ben zaten çok çabuk inanıyordum hikmet bey. Küçükken bana kabak çekirdeğini kabuklarıyla yememem gerektiğini, yoksa midemde bir ağacın yeşerip ağzımdan gökyüzüne doğru uzuyacağını söylerlerdi. O gece ağzımdan büyük büyük ağaçların yeşerdiği bin beşyüz altmış dört rüya gördüm. Gördüm çünkü dedim ya hikmet bey, ben çok çabuk inanırdım. Hayal gücüm de genişti. Bu yüzden hayatta da var olabileceğimi hayal etmek zor olmamıştı ama hayatta var olmak çok zormuş hikmet bey. Ve insan yine de yaşıyor, yaşadıkça öğreniyor. Bu hayattaki en zor şey ölememekmiş. Bana derslerde öğretilen şey bu oldu. İnsanların neredeyse hepsi ölmekten korkanken ben ölemekten korktum, hatta bir keresinde ödüm patlıyordu. Bir düşünsenize, ölüm yok. Benim de cehennemim bu olurdu heralde. Senin cehennemin bedenin mehmet Bey evladım.
(Dur bir dakika.)
(Acayip bir kavga var kafamda. Mehmetler birbirine girdi. Biri diyor senin cehennemin bedenin, biri diyor senin cehennemin ruhun.)
Neyse... Son bir kalem her şeyi geçiyorum. Artık yazmak eziyet gibi geliyor.
Her seferinde "tat alacak ağız mı kaldı hayriye hanım?!" Şeklinde bir cevap bekledim, gelmedi.
Vega grubunun 12 yıl aradan sonra çıkarttığı albümün ismi. Yıllar sonra bir arkadaşı görmüş gibi oldum. Aynı sıcaklık aynı tat. Beni lise yıllarıma götürdü.
Albümdeki şarkılar;
1) delinin yıldızı
2) isim-şehir
3) arzuhal
4) sevgilim
5) dertler iri kıyım
6) komşu ışıklar
7) dünyacım
8) sonunu söyleme bana
9) man-yak-lar
10) ve tekrar
Albümdeki şarkılar;
1) delinin yıldızı
2) isim-şehir
3) arzuhal
4) sevgilim
5) dertler iri kıyım
6) komşu ışıklar
7) dünyacım
8) sonunu söyleme bana
9) man-yak-lar
10) ve tekrar
Aslında çok fazla abartılıyor. Sonuç itibariyle iki mutsuz anın arasındaki zaman diliminden başka bir şey değil. En azından benim için...
"Varlığıma nedensizlikten delirdim ben." Gibi.
(Kinyas ve kayra, hakan günday)
(Kinyas ve kayra, hakan günday)
Hayatımda gördüğüm en iyi vs. Buram buram kalite kokuyor.
Yaşadığımız apartmanın beşinci katında oturuyoruz. Evde bir şey unutmuştum o gün, ne olduğunu hatırlamıyorum. Annem sepetle yollayacaktı. Sepeti beklerken bir baktım, bahçe duvarının üstünde mavili beyazlı bir muhabbet kuşu. Biraz ileride duruyor, elimi yavaşça bahçe duvarına buraya gel der gibi vurdum. O da anladı mı yoksa öylesine bir geliş miydi bilmiyorum. Sallana sallana elimin yanına geldi, renkleri kirden soluklaşmış, sol kanadı kırık yukarıya bakıyor. Hemen bir kutu buldum, içine koydum. Uçamıyordu. Eve çıkarttım, gidip hemen kuş yemi aldım. Annem de suyunu vermiş. Yemeğini yedi, bir güzel de temizledik, ötmeye başladı. Ertesi günü veterinerlik fakültesine götürdüm kanadı için, oradaki hoca "kanadı kırılıp kaynamış, ameliyat olması lazım. Ameliyatta da narkoza dayanamaz, ölür. Böyle yaşadığı kadar yaşasın." Dedi.
İki yıl oldu, hâlâ bizimle bulut. Son bir yıldır koltuktan koltuğa uçabiliyor, baya da kelime öğrettik. Annem uçamıyor diye üzüldüğünden bazen parmağına alıp havaya kaldırıyor, evin içinde öyle dolaştırıyor. Son iki yıldır evin en gözdesi o. :)
İki yıl oldu, hâlâ bizimle bulut. Son bir yıldır koltuktan koltuğa uçabiliyor, baya da kelime öğrettik. Annem uçamıyor diye üzüldüğünden bazen parmağına alıp havaya kaldırıyor, evin içinde öyle dolaştırıyor. Son iki yıldır evin en gözdesi o. :)
Mezarlıkları bilmem ama bir mezara sahip olmak rahatlatırdı sanırım insanı. Kendime bir mezar satın almayı çok istiyorum, sırf kendimi bir yere ait hissedebileyim diye. Dinlediğim şarkıcıların, müzik gruplarının yeni şarkılarını oraya uzanıp dinlemek ya da okuduğum kitabın bir kaç sayfayısını orada okumak. İyi hissetmemi sağlardı.