zenginsozluk.com/fotozenginsozluk.com/fotoAbdullah Şevki tarafından yazılıp 2013 yılında
Kurgu Kültür Merkezi etiketiyle yayınlanan 25 öykü barındıran öykü derleme kitabı. Kitap arka kapağında “Küçük balkonun pürtüklü duvarına yaslanıp akşam rüzgârının ılık ve okşayıcı etkisine bıraktım kendimi. Salınırken yaprakları alt katların pencere pervazlarına zarifçe dokunan yaşlı incir ağacının dallarının ucundan göğe bakarken dalıp gitmişim. Gençlik yıllarımın geçtiği peyzajın bir bölümüne bakıyorum yeniden. Evlerin yüzleri tanıdık ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Oturup söyleştiğimiz, gelip geçenlere baktığımız duvarlar, yol, elektrik direkleri. Eski tatlar yok artık gerçekten” alıntısı bulunurken “Bu kitapta yer alan yirmi beş öykü,
Kirli Gerçekçilik akımı bağlamında 'ben' anlatıcı bakış açışından yazılmış, bireysel yaşam kesitlerine değin ruh çözümsel kurgulamaları içeren, bir bölümü çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlanmış öykülerdir. Bu çerçevede '
Kelebek ve Hasta' adlı kısa öykü, İkinci Eskişehir öykü yarışmasında birincilik ödülüne değer görülmüştür. Diğer öykülerden '
Orospu Müşerref'in Çiçekleri'
İzmir'de yayımlanan ve hâlen kapanmış bulunan
Agora edebiyat dergisi öykü yarışmasında 'yayımlanmaya değer öykü' olarak değerlendirilmiş ve adı geçen dergide yayımlanmıştır. Aynı şekilde '
Vakıf' adlı öykü, 2005 yılında
Üçüncü Gila Kohen öykü yarışması seçkisinde yayımlanmaya değer görülürken, '
Uzak Bir Ülkeye Sevişmeye Giden Kadının Hikayesi' adlı öykü 2005 yılı
Ümit Kaftancıoğlu, '
Derviş' adlı öykü ise
Yağmur Dergisi birinci öykü yarışmasında mansiyonla ödüllendirilmiştir” açıklamaları bulunmaktadır. 24 Mayıs 2019 tarihinde içerisinde
pedofili üzerine satırların barındırdığı ifadele sosyal medyada paylaşılınca kamuoyunda yankı uyandırdı.
zenginsozluk.com/fotoSosyal medyada yankı uyandıran
pedofili üzerine satırlardan kesit şu şekildedir: “Kadının ardından baktım. Bir çırpıda merdivenleri çıktı ve gözden kayboldu. Çevreye bakındım. Kimse yok. Çocuğun yanağını, saçlarını okşadım. Defalarca öptüm yanaklarından. Yüzümü değdirdim. Bana gülüyor. Arabaya iyice yaklaştım. Pantolonumun düğmelerini açtım. İrileşmiş organımı ayıyla birlikte çocuğun eline verdim. Ayı arabaya düştü. Çocuk organımı tutuyor şimdi. Ayısıyla oynar gibi oynamaya başladı. Küçük elleriyle sıkıyor. Sıktıkça, elledikçe, ağzına götürüp dişsiz çeneleriyle ısırdıkça nasıl fena oluyorum. Gülüyor. Nefesim sıklaşıyor, sesler çıkarıyorum. Çocuğu sırtından bastırarak biraz daha organıma yaklaştırdım. Bir yandan da tedirginlikle çevreye bakıyor, kadının gelip gelmediğini kontrol ediyorum. Tanrım. Sırf haz. Sadece su sesleri duyuluyor. Hafif bir rüzgâr. Çocuk tükürüğüyle ıslatıyor. Emiyor, ısırıyor. Oyun oynuyor, gülüyor da. Dişsiz ağzı, dudakları, dili. Oh. Kendimden geçiyorum. Son kertesine geldim. Çocuğu kendime doğru daha da çektim. O an hiç kimse, çevre ne derler; insanlık, ahlak, hiçbiri umurumda değil. Boşalıyorum. Çocuk öksürdü, kustu, sıvı ağzının kenarlarından boşaldı sonra. Sesi çıkmıyor. Bakmıyorum ona. Gözlerimi kapatarak hazzı sürdürdüm. Çocuğun hareketleri durdu. Tamamen boşaldıktan sonra hemen çocuğa baktım. Nefes almıyordu. Kolları iki yana düşmüş, mavi gözleri açık ve hareketsizdi. Çok korktum. Kadın ya da biri, bir güvenlik memuru her an gelebilirdi. Hemen üstümü başımı düzelttim. O çocuğu kollarından tutup biraz sıkıcı sarsaladım. Ağzındakiler, nefes borusundan boşalsın diye baş aşağı tuttum. Sırtına vurdum, ağzından burnundan sarı ve beyazımtırak boşalsın diye...”