Bizlere dayatılandır. Bunun üzerinde durmayacağım. Çoğu insan, 'hayır hiçkimse dayatmıyor kendi isteğim bu' da diyebilir varsın desinler.
Ben de gitmeyi düşünüyorum. Gider miyim bilmiyorum. Yani temelli gider miyim...? Bir yandan diyorsun ki, sahip olduğun şeylere daha fazla değer veren, sana daha insanca yaklaşacakları, kendini daha güvende hissedeceğin bir yere git ve orada sürdür hayatını...
Ama diğer yandan da, dört bir yanı işgal edilmiş, sokakta üç kişi yanyana yürüyünce ingiliz askerleri tarafından önünün kesildiği, kendi vatanında fransızların kimlik kontrolü yaptığı bir ülkede senin atan siktir olup gitmek yerine kalıp savaşmış, kimsenin idrak edemediği bir savaşı kazanmış. Hem de sırf senin için yapmış bütün bunları. Her şeyin üstüne de, ölmeden hemen önce, kurduğu bu imkansız ülkeyi ve vatanın bütünlüğünü alenen sana emanet etmiş. Diyorsun.
İdrak etmenin bile hayli efor istediği kadar zor bir durumda imkansızı başaran, sana özgürce nefes alacağın bir vatanı emanet eden bir adama rağmen gitmek, vatana ihanet olmasa da emanete hıyanet olur.
Götü zora gelince kaçmayı tercih eden nesiller olmamız,
Elbette ki kendi isteğimiz değildir diye düşünüyorum.
Bunun kaçmak olmadığını iddia etmekse kendini aklamanın yolunu arayan beynimizin savunma mekanizmasının bir oyunu. Kimse boşuna inkar etmesin bu düpedüz, götü dara gelince kaçmaktır.