bütün bir gerçek yok. anlamlandırmak ve anlatmak var. kişisel bir şey. bazen gerçek sensin benim. ama neremize denk geliriz muamma. o da iletişim denen mallıkla sınanıyor. hissetmek gerçektir.
gerçek
Gerçeğin hızı, aniliği, hayalin o tatlı ahesteliğine öyle bir darbe vuruyor ki... Karşı karşıya geliyorsun, karşındaki insanı tamamen, bütün parçaları, tüm organlarıyla algılayamıyorsun bile. Beynin sana kompozit bir görüntü sunuyor, sen de sineye çekiyorsun. Oysa kafanda bütün detaylarını yiyip sindirmek var onun. ama eksiksin. Beynine muhtaçsın. O sana bütünleştirilmiş, tamamlanmış bir görüntü sunuyor. sana derken, bana, bize, herkese..
insana hayatı boyunca çok şey kazandıran olaylar bütünü.
gerçek kaldırılamayacak kadar ağır olduğunda altında ezilen ya ölür ya da ezilmilşliğiyle kalır. kaldıramayacağı bir şeyle yüzleşen herkes temiz bir şekilde delirmiyor, ancak tanıyınca anlaşılacak şekilde bozuluyor.
(bkz:fenomenolojik indirgeme)
burnumuzun dibinde. işte, zaten bu yüzden görmeyiz. ya da görmek istemeyiz, konduramayız, inkar eder, kabullenmeyiz. bir kaç adım geri gidince daha etraflıca görürürüz o şeyleri. İnkar, tersleme, kabullenmeme de zaten, uzaktan bakınca kaybolur.
gerçek görünür hale gelir. fazlasıyla çıplak fazlasıyla gerçek.
gerçek görünür hale gelir. fazlasıyla çıplak fazlasıyla gerçek.
Küçük bir pencereden gelen çocuk sesleriyle
Müfredatta hiç olmayan psikoloji dersleriyle
Bir yanlış elli doğru denkleminin testleriyle.
Yaşlanırken hayat senden önde gider ezberiyle.
Müfredatta hiç olmayan psikoloji dersleriyle
Bir yanlış elli doğru denkleminin testleriyle.
Yaşlanırken hayat senden önde gider ezberiyle.
Mutlak olan.
Gerçeği değiştiremeyiz, sadece ifade edebiliriz. Doğrularla da çok karıştırırız.
(bkz:gerçek ve doğru arasındaki fark)
Gerçeği değiştiremeyiz, sadece ifade edebiliriz. Doğrularla da çok karıştırırız.
(bkz:gerçek ve doğru arasındaki fark)