mihriban

keskin nisanci
Abdürrahim Karakoç ustaya ait aynı zamanda bestelenen ve birçok önemli sanatçı tarafından yorumlanan harikulade şiir.

sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamışlar, çözülmüyor mihriban
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban

yar deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
lambada titreyen alev üşüyor..
aşk, kağıda yazılmıyor mihriban

önce naz, sonra söz ve sonra hile...
sevilen seveni düşürür dile
seneler asırlar değişse bile,
eski töre bozulmuyor mihriban

tabiplerde ilaç yoktur yarama
aşk deyince ötesini arama
her nesnenin bir bitimi var ama
aşka hudut çizilmiyor mihriban

boşa bağlanmamış bülbül gülüne
kar koysam köz olur aşkın külüne...
şaştım kara bahtın tahammülüne
taşa çalsam ezilmiyor mihriban

tarife sığmıyor aşkın anlamı
ancak çeken bilir bu derdi gamı
bir kör düğüm baştan sona tamamı
çözemedim, çözülmüyor mihriban
avni
etimolojisi dolayısıyla kaynak olarak anlamı konusunda farklı söylentilerin dillendirildiği sözcük. sanksritçe "arkadaş, yoldaş" anlamındaki "mitra" sözcüğünün farsçaya "mihr" olarak "güvenme, sözleşme, antlaşma" anlamıyla evrildiği oradan da arapçaya geçtiğini varsayanların ağırlıkta olduğu düşünülürse; "arkadaş canlısı" anlamına gelen bir ad, "dostluğuna, yoldaşlığına güvenilebilecek insan" anlamında bir sıfat olarak düşünülebilir.
türküyü yakan usta abdürrahim karakoç sanki bunlardan daha fazlasını biliyormuşcasına içtenlikle içini döktüğü yaren olarak görmüş kendisini.
"aşk kağıda yazılamıyor, sınırı da çizilemiyor."
yazabilen beri gelsin, sınır çizebilen ırak dursun.