okunmaya değmeyecek kitaplar

siz hepiniz ben tek
Şeytanın Satranç Tahtası İngiliz Derin Devleti adında bir kitaptır. yazar İngilizleri öve öve bitiremiyor. 500 sayfa ingiliz tarihi okumaktan bitap düştüm. Sonunda birkaç sayfa osmanlı ile ingiliz bağlantısını yazmış. Onuda yazarken abdülmecid e hain demiş saçmalamış. adnan oktar'dan alıntılar yapmış falan. Kitabı neden aldın o zaman diye soracaksın. Önsöz e kandım. acaba ingilizler nasıl şahmat oldu diye merak ettim ama konu ile ilgili bir şey yazmıyor.

Asırlardır dünyayı kana bulayan, darbeler yapan, isyanlar ve savaşlar çıkaran, teröristleri destekleyip hedefindeki ülkelerde terör yaratan, İngiliz Derin Devleti'dir.
İngiliz derin devleti, yabancı topraklarda yüzlerce yıldır birlikte yaşayan farklı etnik gruplardan bir tanesine "senin ırkın daha üstün" mesajı verir. Sonra da onları kavga ettirir. Bu şekilde kendi idaresinin daha kolay gerçekleşeceğini düşünür.
Çünkü birbirleri ile çatışan toplumlar "ortak bir güç" oluşturamayacaklardır. Tarih boyunca bu siyasetin birçok örneği görülmüştür. Mesela;
İngiltere tarihte 22 ülke hariç tüm dünyayı işgal etmiştir.
Tarihin en büyük soykırımlarını İngiliz Derin Devleti gerçekleştirmiştir
Sömürgecilik, kolonicilik ve köleliğin merkezi de İngiliz derin devletidir.
Osmanlı'yı yıkan, Anadolu'yu işgal eden yine İngiliz derin devletidir.
İngiliz derin devleti, PKK'yı İslam âlemini yok edecek deccal ordusu olarak görür.
Terör örgütleri olan, DAEŞ, El Kaide, Boko Haram, Eş Şebab, FETÖ, Hizbullah, PKK, PYD, DHKP-C, İngiliz derin devletinin taburları konumundadır.
15 Temmuz darbe girişimini planlayan İngiliz Derin devletidir.
Yakın zamanda Güneydoğu'da Kürt İsyanı çıkarmak isteyen İngiliz Derin devletidir.
İşte yaptığı bu hamlelere karşı sonunda Şeytan Satranç Tahtasında Şah – Mat oldu. Nasıl mı? Cevabını, bu kitabın sayfaları arasında bulacaksınız
peho
Kalemin gölgesini bile tutamayacaklara yazar diyeceksin, iyi yazar diyeceksin, onu okuyacaksın, onu anlamaya çalışacaksın. Ve anlayacaksın çünkü sana bir şey anlatmayacak. boş bir duvara bakmakla aynı hisleri yaşatan kitapları seveceksin, iyi kitap diyeceksin. Çünkü duvar seviyorsun sen, dört duvar seviyorsun, hapis duvarları seviyorsun. Zamanını ve seni hapseden o boş sayfaları seviyorsun.
hamlet
İdealist bir yaklaşımla; "yoktur." diyebilmeyi çok isterdim ama biraz düşününce, "çok var amk ya."

Şunu iyi anlamak lazım, her kitap illa ki kendi okuyucu kitlesine hitap ediyordur buna itirazım yok. Ancak şahsım adına kesinlikle vakit kaybı olan çok fazla kitap olduğunu düşünüyorum. Bir kere kendi ideolojisini anlatmaktan ziyade empoze etmeye çalışan misyoner dallamaların, o çok mühim elitist lobilerde rant yapmak için bir takım sözde liderlerin götünü yalayarak yazarlık yapan ve yayın evlerinin yayınlamak için birbirleriyle yarıştığı zihinsel mastürbasyon ürünlerinin üreticilerinin bana bir faydası olabileceğine inanmıyorum ki ben sokak tabelası okuyarak bile bir şeyler kazanabileceğine inanan insanım. "Bir yerde bir bilgi varsa, mutlaka bir işe yaramalıdır." Diye düşünüyor olmama rağmen bazı yazılarda hakikatten bilgi kırıntısına rastlamak mümkün olmuyor. Karakter analizi yapmak için yazılarını okumak istemeyeceğim bir sürü yazar var.

Hem daha okunacak çok fazla klasik eser var... Önce zemin oluşturalım ki kıyas yapabilelim doğru değerlendirebilelim.

Şimdi hiç shakespeare okumamış biri gidip de çok satanlardan bir taklidini bulup okusa ne bileyim kandırılmış olmaz mı biraz? Konunun dışına çıktım biliyorum ama, bence önce klasikleri okuyun. Onları klasik yapan bir şeyler var gerçekten de.