bugün dibine kadar yaşadığımdır. halen de sinirliyim. başlığı görünce yazayım derken biraz düşündüm. yine o dengesiz zıt kutuplu duygulardan kaynaklanıyor bu sinirli deli saçması tavırlarım.
şimdi biraz sakin olayım ve bu durumu açmaya çalışayım dostlar.
sinirlenmek doğal bir şey. her duygu gibi. bana göre her duygu eşittir insan psikolojisinde. eşit oranda bulunur ve çok sakin takılan insanlar bile sinirlenebilir. fakat sakin insanlar sinirlenirse kaçın. arkanıza bakmadan hem de. bunun tecrübe edilmiş örneği ben oluyorum. ama şimdilerde kendi çabamla genellikle sakin bir halim var. ne çok neşeli ne de sinirli ve gergin.. sadece dengeli ve normal seyrinde duygular. güzel. ama bu seviyeye gelmek için çok uğraştım.. fakat nedense bugün o depresif sinirli halimi yaşadım.
16 yaşımdayken salakça bir şey yaptım. insanların çoğu buna güzel bir şey der ama bu hiç de normal değil aslında. nedendir bilinmez bir eylemde bulunmaya karar verdim. kesinlikle hiç bir şey için sinirlenmeyecektim. "gerek yok, çok da tın, amaan gül ve geç" tavrını takındım. bu be ir terapiydi. hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim o dönemler bu terapi sayesinde. bu konularda bilgi sahibi olmadığım halde bunu başarabilmiştim kendi irademle. bu halim yaklaşık 2 yıl sürdü. bu 2 yıl içinde şimdiki kişiliğimin temelleri de oluşmuştu. bu bile benim irademle olmuştu. evet! bildiğiniz kişiliğime etki yapmıştım hatta onu yeniden inşa etmiştim. 18-19 yaşlarıma geldiğimde, sonradan üzerine düşünüp çözeceğim olayları yaşamaya başlamıştım. uyanır uyanmaz delicesine sinirli oluyordum. bildiğiniz ters tarafından kalkmak işte. ama bu halim gün boyu sürüyordu. karşımda annem, arkadaşım, patronum kim olursa olsun hiç farketmeksizin sinirimi kusuyordum hepsine. sonraları fark ettim ki hayattaki defoları görüyordum o halimdeyken. kim bana göre yanlış yapıyorsa diktatörce emir vererek tepki tepki gösteriyordum. ama fiziksel şiddetle değil. sadece bağırarak deli gibi ortalıkta gezerek.
maalesef bu durumun bir psikolojik rahatsız olduğuna karar verdim ve bunu kabul ediyorum. duygular dozunda eşit düzeyde yaşanmalıydı. gülmek gerekince gülmeliydim, sinirlenmem gerekince sinirlenmeliydim. dozunda ve kısa bir süre olarak. ama öyle değil işte.
sakın bir duyguya ağırlık vermeyin. delicesine aşık olursanız aşksızlığa gereksinim duyarsınız ya da aniden. soğursunuz. hep mutlu ol' mottosunu sahiplenirseniz bir sabah, sinirli bir şekilde
uyanıp gün boyu sinirinizi doya doya dibine kadar yaşamak zorunda kalırsınız. bırakın duygularınız doğal haliyle kendince takılsın. ya da duygularınızı yönetin ve bazı stratejiler adına benim gibi her şeyi ayrıntılı düşünen bir deli olup çıkın.
karar sizin dostlar.
iradenize güveniyorsanız duyguların bile yapay ve bilinçli olduğunun farkına varırsınız.
şimdi biraz sakin olayım ve bu durumu açmaya çalışayım dostlar.
sinirlenmek doğal bir şey. her duygu gibi. bana göre her duygu eşittir insan psikolojisinde. eşit oranda bulunur ve çok sakin takılan insanlar bile sinirlenebilir. fakat sakin insanlar sinirlenirse kaçın. arkanıza bakmadan hem de. bunun tecrübe edilmiş örneği ben oluyorum. ama şimdilerde kendi çabamla genellikle sakin bir halim var. ne çok neşeli ne de sinirli ve gergin.. sadece dengeli ve normal seyrinde duygular. güzel. ama bu seviyeye gelmek için çok uğraştım.. fakat nedense bugün o depresif sinirli halimi yaşadım.
16 yaşımdayken salakça bir şey yaptım. insanların çoğu buna güzel bir şey der ama bu hiç de normal değil aslında. nedendir bilinmez bir eylemde bulunmaya karar verdim. kesinlikle hiç bir şey için sinirlenmeyecektim. "gerek yok, çok da tın, amaan gül ve geç" tavrını takındım. bu be ir terapiydi. hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim o dönemler bu terapi sayesinde. bu konularda bilgi sahibi olmadığım halde bunu başarabilmiştim kendi irademle. bu halim yaklaşık 2 yıl sürdü. bu 2 yıl içinde şimdiki kişiliğimin temelleri de oluşmuştu. bu bile benim irademle olmuştu. evet! bildiğiniz kişiliğime etki yapmıştım hatta onu yeniden inşa etmiştim. 18-19 yaşlarıma geldiğimde, sonradan üzerine düşünüp çözeceğim olayları yaşamaya başlamıştım. uyanır uyanmaz delicesine sinirli oluyordum. bildiğiniz ters tarafından kalkmak işte. ama bu halim gün boyu sürüyordu. karşımda annem, arkadaşım, patronum kim olursa olsun hiç farketmeksizin sinirimi kusuyordum hepsine. sonraları fark ettim ki hayattaki defoları görüyordum o halimdeyken. kim bana göre yanlış yapıyorsa diktatörce emir vererek tepki tepki gösteriyordum. ama fiziksel şiddetle değil. sadece bağırarak deli gibi ortalıkta gezerek.
maalesef bu durumun bir psikolojik rahatsız olduğuna karar verdim ve bunu kabul ediyorum. duygular dozunda eşit düzeyde yaşanmalıydı. gülmek gerekince gülmeliydim, sinirlenmem gerekince sinirlenmeliydim. dozunda ve kısa bir süre olarak. ama öyle değil işte.
sakın bir duyguya ağırlık vermeyin. delicesine aşık olursanız aşksızlığa gereksinim duyarsınız ya da aniden. soğursunuz. hep mutlu ol' mottosunu sahiplenirseniz bir sabah, sinirli bir şekilde
uyanıp gün boyu sinirinizi doya doya dibine kadar yaşamak zorunda kalırsınız. bırakın duygularınız doğal haliyle kendince takılsın. ya da duygularınızı yönetin ve bazı stratejiler adına benim gibi her şeyi ayrıntılı düşünen bir deli olup çıkın.
karar sizin dostlar.
iradenize güveniyorsanız duyguların bile yapay ve bilinçli olduğunun farkına varırsınız.