varlık

kozmos
bir töz. haricen, hakkında Büyük Köpek Takımyıldızı'na kadar yazı yazılabilir bir konu. fakat çok kısa şekilde, okuduğum, gördüğüm şeyleri temel alarak ''Varlık'' hakkında şunu diyebilirim ki varlık, fikriyetten öteye gidemeyecek derecede ''var'' bir kavramdır.
hamlet
Ancak Bir manaya sahip olan şeyler var olabilirler. Manasız hiçbir şey var olamaz. Herhangi bir şeyin manaya sahip olabilmesi için de bilinç gerekir. Yani eğer evrendeki bilinç sahibi tek varlık insansa, diğer her şeyin varlığı insanın varlığına bağlıdır. Bu konu hakkında uzunca bir yazı yazmıştım aslında ama nereye yazdığımı unuttum.
avni
kuramsal olarak materyazlizmle idealizmin aykırılıkılarının nedeni. daha doğrusu idealimzme karşı materyalizlimin ortaya çıkış nedeni. idealizm düşünceyi her şeyin önceli olarak temel alırken materyalizm tüm var olanların temelini maddeye dayandırır. diğer bir ifade ile materyalizm her şey öz itibarıyla maddedir derken idealizm her şeyin nedenini düşünceye dayandırır.
"tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan" sorunu olmaktan öte var olanı algılama biçimidir aslolan. değilse hepimiz içten içe biliyoruz ki beyin olmadan düşünmek mümkün değil. ancak materyalizmi kabul etmek demek şeyleri yaradan, olayları kurgulayan geleceği tasarlayan bir varlığın olmadığına da kendini alıştırmak demek. insan beyninin sorunu da işte burada başlıyor. ya varsa?!?
ihtiras limani
Boşluğu sınırlayan form. Bütün varlıklar korkunç boşluklarla doludur. Atom, evren, insanın zihni..boşluğun etrafında ince bir zardır Varlık. boşluk yokluk demek değildir. Boşluk varlığın rahmidir, sadece henüz maddeye veya anlama kavuşturulmamıştır. Yokluk hiçlik bile degildir. O mutlaklık çok uzağında bile herhangi bir var oluşu kaldıramaz. Varlık hizmetinde tutunduğunuz sürece sizi oyalar. Formdan sıyrılıp boşluğa gözünüzü dikerseniz ya düşer ya da etkisi kalıcı olacak şekilde korkarsınız.
hamlet
Ses Duyacak ya da sesi algılayacak hiçbir şeyin olmadığı bir ormanda bir ağaç yıkılsa herhangi bir ses çıkar mı?

Mantık ses çıkmasını öngörse de bu bilinemez. Peki ses çıktığını varsayarsak, bu sesi ya da titreşimi algılayacak, duyacak herhangi bir alıcı yoksa çıkan sesin herhangi bir anlamı olur mu? Peki anlamsız bir sesin var olup olmaması neden umurumuzda olsun? Yani o sesi yok saymakla hiçbir şey kaybetmeyiz.

Evrende ilk bilincin oluşumundan bir dakika öncesinde neyin var olduğu ya da evrenin başlangıcında ne olduğu ancak bilincin ortaya çıkışından sonra anlam kazanmış olur. Yani bilinç asla var olmamış olsaydı, evrenin başlangıcının da, evrende nelerin var olduğunun da hiçbir manası olmayacaktı. Dolayısıyla manası olmayan bir şeyi yok saymanın hiçbir yanlış tarafı yoktur.

Öncesindeki her şeyi yok sayarsak bilincin oluşumunu yaratılışa mı bağlamak zorundayız? Bunu yapmak zorunda değiliz. Fakat eğer evrenin bir başlangıcı varsa o başlangıcın öncesi de olmak zorunda. Evrenin başlangıcından öncesi olabilmesi için zamanın evrenden daha önce var olmuş olması gerekir. Bunun olmadığını bildiğimize göre ya da zamanın da bir başlangıcı olduğu düşünüldüğüne göre, zamanın ya da evrenin başlayabilmesi için gereken süreyi(!) zamandan bağımsız olarak asla tanımlayamayacağımız için bir yaratıcının doğa üstü güçlere sahip olması gereği oldukça cazip bir kaçış yolu.

Zamandan ya da mekandan bağımsız bir ortamda var olan gaz ve toz bulutlarına(!) inanmak; herhangi olası bir tanrıya inanmaktansa, süper güçleri olan gaz ve toz bulutlarına inanmak gibi geliyor. Bu yüzden bilinçli bir yaratıcının var olduğuna inanmak bana daha mantıklı geliyor.

Big bang teorisinde Gaz ve toz bulutları(ya da her ne ise) evren var ama mekan yok, hareket yok(zaman yok), konstantre evrenimiz bir noktadan daha küçük yani sonsuz küçük hacim ve sonsuz büyük kütleye sahip öylece bir anda(!) Patlayarak zamanı oluşturuyor. Umarım bu anlaşılmazlıklara bir cevap bulabiliriz de, varlığın da aslında ne olduğunu anlamış oluruz.