Ses Duyacak ya da sesi algılayacak hiçbir şeyin olmadığı bir ormanda bir ağaç yıkılsa herhangi bir ses çıkar mı?
Mantık ses çıkmasını öngörse de bu bilinemez. Peki ses çıktığını varsayarsak, bu sesi ya da titreşimi algılayacak, duyacak herhangi bir alıcı yoksa çıkan sesin herhangi bir anlamı olur mu? Peki anlamsız bir sesin var olup olmaması neden umurumuzda olsun? Yani o sesi yok saymakla hiçbir şey kaybetmeyiz.
Evrende ilk bilincin oluşumundan bir dakika öncesinde neyin var olduğu ya da evrenin başlangıcında ne olduğu ancak bilincin ortaya çıkışından sonra anlam kazanmış olur. Yani bilinç asla var olmamış olsaydı, evrenin başlangıcının da, evrende nelerin var olduğunun da hiçbir manası olmayacaktı. Dolayısıyla manası olmayan bir şeyi yok saymanın hiçbir yanlış tarafı yoktur.
Öncesindeki her şeyi yok sayarsak bilincin oluşumunu yaratılışa mı bağlamak zorundayız? Bunu yapmak zorunda değiliz. Fakat eğer evrenin bir başlangıcı varsa o başlangıcın öncesi de olmak zorunda. Evrenin başlangıcından öncesi olabilmesi için zamanın evrenden daha önce var olmuş olması gerekir. Bunun olmadığını bildiğimize göre ya da zamanın da bir başlangıcı olduğu düşünüldüğüne göre, zamanın ya da evrenin başlayabilmesi için gereken süreyi(!) zamandan bağımsız olarak asla tanımlayamayacağımız için bir yaratıcının doğa üstü güçlere sahip olması gereği oldukça cazip bir kaçış yolu.
Zamandan ya da mekandan bağımsız bir ortamda var olan gaz ve toz bulutlarına(!) inanmak; herhangi olası bir tanrıya inanmaktansa, süper güçleri olan gaz ve toz bulutlarına inanmak gibi geliyor. Bu yüzden bilinçli bir yaratıcının var olduğuna inanmak bana daha mantıklı geliyor.
Big bang teorisinde Gaz ve toz bulutları(ya da her ne ise) evren var ama mekan yok, hareket yok(zaman yok), konstantre evrenimiz bir noktadan daha küçük yani sonsuz küçük hacim ve sonsuz büyük kütleye sahip öylece bir anda(!) Patlayarak zamanı oluşturuyor. Umarım bu anlaşılmazlıklara bir cevap bulabiliriz de, varlığın da aslında ne olduğunu anlamış oluruz.
Mantık ses çıkmasını öngörse de bu bilinemez. Peki ses çıktığını varsayarsak, bu sesi ya da titreşimi algılayacak, duyacak herhangi bir alıcı yoksa çıkan sesin herhangi bir anlamı olur mu? Peki anlamsız bir sesin var olup olmaması neden umurumuzda olsun? Yani o sesi yok saymakla hiçbir şey kaybetmeyiz.
Evrende ilk bilincin oluşumundan bir dakika öncesinde neyin var olduğu ya da evrenin başlangıcında ne olduğu ancak bilincin ortaya çıkışından sonra anlam kazanmış olur. Yani bilinç asla var olmamış olsaydı, evrenin başlangıcının da, evrende nelerin var olduğunun da hiçbir manası olmayacaktı. Dolayısıyla manası olmayan bir şeyi yok saymanın hiçbir yanlış tarafı yoktur.
Öncesindeki her şeyi yok sayarsak bilincin oluşumunu yaratılışa mı bağlamak zorundayız? Bunu yapmak zorunda değiliz. Fakat eğer evrenin bir başlangıcı varsa o başlangıcın öncesi de olmak zorunda. Evrenin başlangıcından öncesi olabilmesi için zamanın evrenden daha önce var olmuş olması gerekir. Bunun olmadığını bildiğimize göre ya da zamanın da bir başlangıcı olduğu düşünüldüğüne göre, zamanın ya da evrenin başlayabilmesi için gereken süreyi(!) zamandan bağımsız olarak asla tanımlayamayacağımız için bir yaratıcının doğa üstü güçlere sahip olması gereği oldukça cazip bir kaçış yolu.
Zamandan ya da mekandan bağımsız bir ortamda var olan gaz ve toz bulutlarına(!) inanmak; herhangi olası bir tanrıya inanmaktansa, süper güçleri olan gaz ve toz bulutlarına inanmak gibi geliyor. Bu yüzden bilinçli bir yaratıcının var olduğuna inanmak bana daha mantıklı geliyor.
Big bang teorisinde Gaz ve toz bulutları(ya da her ne ise) evren var ama mekan yok, hareket yok(zaman yok), konstantre evrenimiz bir noktadan daha küçük yani sonsuz küçük hacim ve sonsuz büyük kütleye sahip öylece bir anda(!) Patlayarak zamanı oluşturuyor. Umarım bu anlaşılmazlıklara bir cevap bulabiliriz de, varlığın da aslında ne olduğunu anlamış oluruz.