" değersizlik duygulari ile yaşayan insan, ilişkilerde tutarsızdır. Bazen üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla insanlarla yoğun ilişkiye geçer, kendisini eksik ve yetersiz bulduğu anlarda da onlarla karşılaşmamaya çalışır. Böyle bir insan ancak kendi üstünlüğünü yaşayabileceği ortamlara girme yurekliligini gösterir, ikinci planda kalacağını hissettiği ya da üstünlük maskesini düşürerek değersizlik duygularıyla yüzleşme tehlikesinin bulunabileceği ortamlardan uzak durur.
___________________ engin geçtan, insan olmak, syf.78
___________________ engin geçtan, insan olmak, syf.78
Onursuzlukla fedakarlık arasindaki ince çizgiyi bilmekle ilgilidir. Karşıdaki insanin caninizdan çok sevecek bir sebebiniz varsa olunur.
Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar !
Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar !
"Bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin''
Kısmıyla beni delik deşik eden şiir...
Louis aragon'un iç dağlayan şiirlerinde kendimi bulmak ...
-neden "başlangıçta söz vardı…? Sorusu uzerine tarkovski'nin şöyle bir yorumu var;
tarkovski: söze karşı her birimiz suçluyuz. söz, hakikatli olduğunda güçlü bir etki bırakıyor. günümüzdeyse düşünceleri gizlemek için kullanılıyor. afrika'da yalanı bilmeyen bir kabile bulmuşlar. beyazlar, onlara yalanı anlatmaya çalışmış ama anlamamışlar. böylesine yaratılışların mükemmelliğini görmeye çalışın, o zaman başlangıçta neden sözün olduğunu anlayacaksınız. sözle onun manası arasındaki mesafe artık büyüyor. çok ilginç, değil mi? bir bilmece gibi...
"Senin yolun düz, bizimki yokuş"
Geleceği ipotek altina sokmaktan başka bir şey değildir. Şu an otobüste yanımda giden kadin kredili ev icin parasını ödediği kadarıyla kurtararak evini satma pazarlığı yapiyor.
Ev fiyatları daha dusecek 2018 de lakin yine de gerekli satışı sağlayacak gelir artışı Türkiye'de yok.
Ev fiyatları daha dusecek 2018 de lakin yine de gerekli satışı sağlayacak gelir artışı Türkiye'de yok.
İzlediğim en güzel aşk filmlerindendir.
Tam koyunlara göre diye nitelediğim sestir.
"kavuşamazsın, aşk olur"
(bkz:Aşık Veysel)
(bkz:Aşık Veysel)
1 kişinin bana bu fuardan kitap imzalatmasini bekliyordum.
(bkz:Masumiyet)
- çocuk neden sakat abi?
...
+ ''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.
o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''
- çocuk neden sakat abi?
...
+ ''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.
o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''
İyi bir işçi olduğunuza delalettir. Yüreğiniz sevgi üretmiştir.
Yapacağım şey sevgilimle ordan uzaklaşmak olurdu.
Kazara yaşanan bir ülkede kaçma bıçak sirti bir çelişkiniz yoksa kimseyle kötü olarak yüzyüze gelmeyin.
(bkz:Köpeğe dalanacağına ormanı dolan)
Kazara yaşanan bir ülkede kaçma bıçak sirti bir çelişkiniz yoksa kimseyle kötü olarak yüzyüze gelmeyin.
(bkz:Köpeğe dalanacağına ormanı dolan)
Kişilerin kendi birikimlerini sürekli ispatlamak güdüsüyle hareket etmesi dolayısıyla etrafina uyguladığı terör.
Sabah sabah başım çatlıyor. Dün gece buna öylesine maruz kaldım ki ; 21. Yüzyılda Mustafa Kemal in Türkiye solu için iki kelamda açıklanabilecek önemini uzun uzadıya adam Cebren ve hile ile bana anlattı ve dinletti. Aklima150 lik şarap içtiğim gün geldi ama sabahinda başım bu kadar agrimamişti.
Entelektüelitenin bir parçası olan politik sohbetler bu durumu en net şekilde yansıtmakta. fikir değil de sloganlar konuşmaya başladı mi terör de başlıyor.
Sabah sabah başım çatlıyor. Dün gece buna öylesine maruz kaldım ki ; 21. Yüzyılda Mustafa Kemal in Türkiye solu için iki kelamda açıklanabilecek önemini uzun uzadıya adam Cebren ve hile ile bana anlattı ve dinletti. Aklima150 lik şarap içtiğim gün geldi ama sabahinda başım bu kadar agrimamişti.
Entelektüelitenin bir parçası olan politik sohbetler bu durumu en net şekilde yansıtmakta. fikir değil de sloganlar konuşmaya başladı mi terör de başlıyor.
Düşüştedir. Sürekli sosyal medyada allah'i yapilan esprileri ve türkiye halkinin modern hayata uyum sağlayamaması sonucu ortaya cikan absurtlukleri derlemekten başka bi marifeti yok.
Dikkatimi çekense acundan is öğrenmiş baya her yere bi ürün bi gönderme yerleştirilmiş. Yani başkalarının tanıtımı ve ya reklamı olmasa bunlari çıkarsak gilmden geriye eser kalmayacak.
Dünyayı kurtaran adamin oğlu filminden bir tik daha iyi film olmuş o kadar.
Dikkatimi çekense acundan is öğrenmiş baya her yere bi ürün bi gönderme yerleştirilmiş. Yani başkalarının tanıtımı ve ya reklamı olmasa bunlari çıkarsak gilmden geriye eser kalmayacak.
Dünyayı kurtaran adamin oğlu filminden bir tik daha iyi film olmuş o kadar.
İnsan kusurludur. Zira yaratılmamıştır.
(bkz:Anlamaması)
Marx, "filozoflar hep dünyayı anlamaya çalıştılar oysa mesele onu değiştirmektir" demisti. Ama anlamadan olmuyor bu kesin. Once anlamak sonra değiştirmeye çalışmak gerek. Anlama eyleminin belli bir yere vardirilmasi sart.
Marx, "filozoflar hep dünyayı anlamaya çalıştılar oysa mesele onu değiştirmektir" demisti. Ama anlamadan olmuyor bu kesin. Once anlamak sonra değiştirmeye çalışmak gerek. Anlama eyleminin belli bir yere vardirilmasi sart.
Hayatımda hic bi sevgilimde kavga ederek ayrılmamıştım bu gune kadar. Hep kendiai soğuyup bitmisti. En sonuncusunda sözümde duramadim olsun ama yine de kötü söz soylemedim.
Umarim hayatinda hep ama hep mutlu olur.
Ne olursa olsun 'ayrılıklar da sevdaya dahil' ve o Ahmet Telli nin dizisinde ' sesindeki tipiye tutulduğum çocuk'
Yan yana gecen geceler unutulur gider belki ama bu dünyanın kahpeligi seni bana düşman edemez!
Umarim hayatinda hep ama hep mutlu olur.
Ne olursa olsun 'ayrılıklar da sevdaya dahil' ve o Ahmet Telli nin dizisinde ' sesindeki tipiye tutulduğum çocuk'
Yan yana gecen geceler unutulur gider belki ama bu dünyanın kahpeligi seni bana düşman edemez!
En büyük zevklerimden biri. Bunu iki kişi yasayabilmek için 8 saat yok gidecektim. Aşk neydi iki yalnizin yalnizliklarini paylasmasi değil miydi zaten.
Asil duyguların insanıdır bunu yapan.
(bkz:Sevgi eylem gerektirir)
(bkz:Sevgi eylem gerektirir)