confessions

avni

1. nesil Yazar - hiperaktif yazar

  1. toplam entry 2211
  2. takipçi 35
  3. puan 57001

devlet bahçeli

avni
karizmatik bir lider olmayabilir ancak çok zeki bir insan olduğuna inanıyorum. son bir aydır yaptıklarından yola çıkarak muhalif olarak yapamadığını iktidarı içten bitirme planı uyguladığına kanaat getirdim. o kadar zekice bir taktikle bir plan uyguluyor ki hem takdire şayan zekasının hem de memleket sevdalısı olduğunun kanıtı.
öncelikle muhalefetten ziyade iktidarı avladı erken seçim çıkışıyla. iktidar ilk kez bir seçimi erkene almak zorunda kaldı. meral akşener ve iyi partinin önünü kesmek için yaptığı her şey, söylediği her söz meral akşener'e ve iyi partiye artı yazıyor. adalet ve kalkınma partisinin 15 yıllık iktidarının sırrına o kadar vakıf olmuş ki aynısından meral akşener ve iyi parti yararlanıyor. anadolu insanı mazlumun ve mağdurun yanında olmayı görev addeder.
1 günde 130.000 imza olmuş. bakalım toplamda ne kadar fetöcü varmış bu ülkede

muharrem ince

avni
cumhuriyet halk partisinin 24 haziran 2018 seçimlerindeki cumhurbaşkanı adayı. kanımca başta kendini sosyal demokrat olarak görenler olmak üzere geniş kesimlerden oy alabilecek niteliklere sahip. olası ikinci turda halen iktidarda bulunanları en çok zorlayacaklardan biriydi. tüm vatandaşlara ve memlekete hayırlı olsun. polemiklere girmez iktidarın özellikle iktisadi, uluslararası ilişkiler, toplumsal konulardaki yanlışlarını ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini yeterince anlatabilirse başabaş bir rakip olabilir. uluslararası düzeyde de güven verir. zira halihazırdaki iktidar uluslararası ilişkilerdeki ve ekonomi yönetimindeki başarısızlığı sebebiyle uluslararası platformda güvenini tamamen yitirmiş durumda. iktidarın bugünkü dünyanın küresel bir köy olduğunu göz ardı etmesinin bedeli çok ağır oluyor.

oligark

avni
basitçe; yönetimin sadece kendi hakkı olduğunu savunanlara kondurulan sıfat. bu bir zümre ya da toplumsal sınıf olabileceği gibi tek bir birey de olabilir.
aklı başında bir insana; dünyayı kim yönetiyor diye sorsanız amerika birleşik devletleri yanıtını almanız büyük bir olasılıktır. peki amerika birleşik devletleri bu hakkı kendinde görüyor mu? bundan şüphe dahi etmeyin. öyle olmasa ortadoğu'da güney amerika'da uzak doğu'da afrika'da kısacası dünyanın dört bir köşesinde ne işi var. her şey bir yana sözüm ona ülkelere demokrasi getirme iddiasında bulunmasının sebebi de sadece ben bilirim ben yönetirimdir. ama dünyayı yöneten amerika birleşik devletlerini yönetenler kimler asıl ona bakmak gerek. başkan kim olursa olsun değişmeyen dünyayı ben yönetirim anlayışı bir doların üzerinde yazıyor. 10 tane zengin finansörün kurduğu sözüm ona amerikan merkez bankası amerika birleşik devletlerini görünürde yönetenlerden tamamıyla bağımsızdır ve onlar ne derse o olur. gerisi lafıgüzaftır. sözün özü dünyayı yöneten sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen finansal güçler oligaşisidir. bu oligarklar sadece amerikan merkez bankasını değil, avrupa merkez bankasını, birleşik krallık merkez bankasını ve daha pek çoğunu birinci elden yönetirler.

gündelik hayat teorileri

avni
kırılmak derken kastedilen her daim fiziken bir şeyin kırılması değil tabi ki. mesela az önce dikme işlemi sırasında birkaç domates fidesi kırıldı sebebi de arsa arkadaşımın belki oyun isteği, belki de yardım isteği ile olaya müdahil olması. kızdım kendisine bağırdım hatta. pusarak gitti, küstü ve belli ki kırıldı. şimdide oturdum düşünüyorum kimleri nasıl kırdım? kimlere niçin ve neden kırıldım. kırılmalara neden olan hiçbir şeyin basit ve sıradan olamayacağına kanaat getirdim. kırılganlık gösterisi şov ya da trip amaçlı olsa bile, nihayetinde kırılganlık gösterisinin amacı şımarma ya da şımartılma isteği olsa bile.
demem o ki hepimiz camdan kalplere sahibiz. sadece dış etkenlere karşı dayanımları farklı.

temel karamollaoğlu

avni
milli görüş çizgisindeki muhafazakar kanadın necmettin erbakan'dan sonra heyecan yaratan liderlerinden biri. bilenler ya da hatırlayanlar vardır. daha önce numan kurtulmuş has parti hareketiyle benzer bir rüzgar yakalamış fakat bir şekilde mevcut iktidar tarafından iç edilmişti. şimdilik numan kurtulmuş'tan farkı iktidarla ittifaka temel iktisadi ve sosyal konularda derin görüş farklılıklarını öne sürerek yanaşmaması. sayesinde seçim atmosferinin oldukça renkli geçeceğini düşünüyorum.

haymarket olayı

avni
öncelikle liberalizmin faşizan yüzünü göstermesinden ötürü önemlidir. bugün emekçiler günde 12 saat yerine 8 saat çalışıyorsa, insanların çocuk yaşta çalıştırılması yasaksa, kısaca birçok ülkede emekçiler insanca yaşam koşullarında yaşıyorsa bu olayda hayatlarını yitirenler sayesindedir.
olayların başlangıcı ve gelişimi kısaca şöyledir.
1 Mayıs 1886 yılında ABD İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler, günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma düzenine karşı, günde 8 saatlik çalışma istemiyle iş bırakırlar. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçiler birlikte gösteriler yaparlar. Gösteriler, 1 Mayıs'ın ardından da coşkuyla sürdürülür ve 4 Mayıs 1886'da kanlı bir şekilde bastırılır işçi önderlerinden bazıları idam edilir. 1889'da toplanan 2. Enternasyonal'de bir Fransız işçi temsilcisinin önerisiyle, 1 Mayıs'ın bütün dünyada birlik, savaşım ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verilir. Böylelikle 1890'da ikinci kez açık hava gösterileri yapılır ve her yıl yapılmaya devam edilir.
hasılı 1 mayısın işçi bayramı olarak kutlanmasının sebebidir.
bilvesile ışıkları bol olsun. tüm emekçi kardeşlerimizin bayramı kutlu olsun. emekçilerin insanca yaşaması için mücadele eden herkesin dayanışması dileğiyle.

türkiye erken seçime gidiyor

avni
kısa vadede emeklilere ya da dar gelirlilere yarayacak gibi. seçim öncesi bayramda 12.000.000.000 (on iki milyon) emekliye 1000'er (bin) tl ikramiye verilecekmiş. on beş (15) yıldır iktidar olan parti ilk kez bu kadar açık şekilde seçim öncesi ulufe dağıtıyor. eskiden gizli kapaklı yapılan kömür, makarna yardımlarını duyuyorduk ancak sanırım iktidar ilk kez seçim sonucunu net olarak göremiyor ve kendinden emin değil dolayısıyla panikte. 2011'den beri bozulan ekonomik gidişatı boyalı verilerle iyi göstermeye çalışsalar da bu sefer toplum yemiyor ki ilk kez böyle bir şey yapıyorlar.

dünyanın en güçlü silahı

avni
her hal ve kârda cevabı kendisinde saklıdır ya da kendisidir. ben diyeyim ekonomik güç, siz deyin mali güç, bir başkası da siyasi güç, bir diğeri de . günümüz dünyasında spesifik olarak söyleyeceksek paradır. o olmadan güçde olmaz en güçlü silah da.
diğer taraftan gücün ne için kullanılacağı ya da kullanıldığı da önemli. bu minvalde hem bireysel hem de toplumsal olarak insani duygularımız bir silah olarak karşımıza çıkar. olumlu veya olumsuz duygularmızın önünde durabilecek hiçbir şey yoktur. buna kendimiz de dahiliz. bu bazen nefretle işlenen cinayete ya da şiddete başvuru şeklinde tezahür eder, bazen de yapılan bir davranıştan duyulan vicdan azabı olarak. örneğin "vicdan azabı" için; "bir insana verilen en ağır cezadan daha ağırdır" der. erich fromm.

kişi başına düşen milli gelir

avni
15 yıldır iktidarda olanların en çok övündükleri konulardan biri. övünmelerinde haklı olup olmadıklarını anlayabilmek bize benzer ülkelerle ve(veya dünya ile kıyaslamakla mümkün. diğer bir ifade ile bu 15 yıllık sürede ülkemizde kişi başına düşen milli gelir 3 kat artarken bize benzer ülkelerde ve/veya dünyada ne kadar artmış. konuyla ilgili oecd verileri incelendiğinde o beğenilmeyen 1980 ve 1990'lı yıllarda Türkiye, küresel kişi başına milli gelirden daha iyi bir performans sergilerken, 2000'li yıllardan sonra ancak eski pozisyonunu korumayı başarabilmiş. diğer bir ifade ile evet 2000'li yıllarda ülkemizde kişi başına düşen milli gelir 3 kat artmış ama küresel anlamda kişi başına düşen milli gelirde de 3 kat artış olmuş. yani beğenilmeyen 1980 ve 1990'lı yıllarda küresel bağlamda göreli olarak zenginleşirken, 2000'li yıllarda yerimizde saymışız.
özet olarak iktidarın çok övündüğü gibi sınıf falan atlamış değiliz. kaldı ki 2010 yılından beri yani yaklaşık sekiz yıldır kişi başına düşen milli gelirimiz yerinde sayarken veya çok az artarken ya da küresel bağlamda göreli olarak gerilerken bize benzeyen polonya, brezilya, bulgaristan, romanya, çin, singapur, tayvan, hindistan gibi ülkeler dünyadan daha hızlı kişi başına düşen milli gelirlerini artırmışlar. özellikle polonya dikkat çekici. zira bize çok benzeyen koşullarda avrupa birliği üyeliği süreci yaşadı hatta ünlü brexit olayı ile ingiltere'nin birlikten ayrılmasına sebep oldu.
rakamları kullanırken elbette yalan söylemiyorlar sadece doğru yalan söyleme konusunda çok ustalar veya gerçeğin bir kısmını gizliyorlar. mesela dolaylı etkileri hala devam eden teğet geçtiklerini söyledikleri 2009 krizi gibi ki neredeyse 2002'den sonra 8 yıl stabil kalan döviz kurları bu tarihten beri yaklaşık 3 kat arttı.

o kadar safım ki

avni
an itibarıyla show radyo'dan güncel bir tag. çok matrak yaşanmışlıklar bir yana, gerçek saflığın yarışması hüzünlü tebessümlere sebep oluyor.

o kadar safım ki... hala parasız da yaşamak mümkün diye çırpınıyorum.

la vie en rose

avni
kaldırım serçesi lakaplı edith piaf'ın unutulmaz şarkısı. ilk dinlediğim zamanı hayal meyal hatırlıyorum. fransa'da çalışan dayımın arabasıyla geziyorduk. o zaman bilmiyorum tabi çok ünlü bir şarkı olduğunu hatta itici bile gelmiş, sadece dayımın rose deyişi hoşuma gitmişti. "rose ne demek" diye sormuştum. "gül, çiçek olanı. gülmek anlamında olanı değil." diye cevap vermişti. bugün gül dikerken aklıma geldi. buldum dinledim.

gel sevelim

avni
harikulade sözlere sahip neşet ertaş türküsü. çukur dizisinde de kullanılıyormuş diye duydum.

Gel sevelim sevileni seveni
Sevgisiz suratlar gülmüyor canım
Nice gördüm dizlerini döveni
Giden ömür geri gelmiyor canım

Özü gülmeyenin yüzü güler mi
Sevgisiz muhabbet Hakk'a değer mi
Seven insan kaşlarını eğer mi
Zorunan güzellik olmuyor canım

Sevgi haktır seven alır bu hakkı
İçi güler dıştan görünür farkı
Sevmeyene akmaz sevginin arkı
Boş lafla oluklar dolmuyor canım

Bir zaman aşıkken sen de sevmiştin
O anda dünyayı nasıl görmüştün
Sanki cennetin bağına girmiştin
Çokları bu hakkı bilmiyor canım

Aşkın ateşine yandım alıştım
Bu ateş içinde aşkla tanıştım
Doğru mu yanlış mı deyi danıştım
Sevgisiz hakka kul olmuyor canım

Sevenin içinde yanar ışıklar
Kaybolur karanlık tüm dolaşıklar
Garibim sevenler bunca aşıklar
Boş hayale boşa yelmiyor cenım

çav bella

avni
özgün adı italyanca bella ciao olan eser aslen halk ezgisidir. gerek ritmindeki akıcılık, gerekse başkaldırı ya da isyan niteliğindeki halk türküsü olması hasebiyle ülkemizde bir dönem ilerici, toplumcu, devrimci gelenek tarafından benimsenmiştir.

sözleri;
işte bir sabah uyandığımda
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
elleri bağlanmış buldum yurdumun
her yanı işgal altında

sen ey partizan beni de götür
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
beni de götür dağlarınıza
dayanamam tutsaklığa

eğer ölürsem ben partizanca
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
sen gömmelisin ellerinle beni
ellerinle toprağıma

güneş dogacak açacak çiçek
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
gelip geçenler diyecek merhaba
merhaba ey kızıl çiçek

o kızıl çiçek partizanındır
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
yiğit yoldaşlardan armağandır bize
simgesidir özgürlüğün

o kızıl çiçek partizanındır
çav bella çav bella çav bella çav çav çav
düşen yoldaşlardan armağandır bize
simgesidir sosyalizmin.
23 /