beste ve güftesi üstat yusuf nalkesen'e ait hicaz makamındaki bu güzide şarkıyı sanat güneşimiz zeki müren'den dinlemek başka bir keyif.
Bir gün karşılaşırsak, ayrıldığımız yerde,
Eller gibi davranıp, görmemezlikten gelme.
Çevirme hiç yüzünü, korkma sen gözlerimden,
Eller gibi davranıp, görmemezlikten gelme.
Suç kimin, günah kimin, biliyorsun bunu sen!
Hangimiz dönmüş olduk, ettiğimiz yeminden.
Çevirme hiç yüzünü, korkma sen gözlerimden.
Eller gibi davranıp, görmemezlikten gelme.
sözleri Fuat Edip Baksı'ya bestesi selahattin pınar'a ait hicaz makamındaki bu şarkının naifliğine hayranım. o nasıl bir inceliktir öyle. bilvesile romanlarda, öykülerde okuduğumuz o eski zamanlardaki masalımsı ilişkileri yadederek öykünmemek ne mümkün.
Bir bahar akşamı rastladım size,
Sevinçli bir telaş içindeydiniz.
Derinden bakınca gözlerinize,
Neden başınızı öne eğdiniz.
İçimde uyanan eski bir arzu,
Dedi ki yıllardır aradığın bu.
Şimdi soruyorum büküp boynumu ah;
Daha önceleri neredeydiniz?
favori yorumcum nesrin sipahi.
Bir bahar akşamı rastladım size,
Sevinçli bir telaş içindeydiniz.
Derinden bakınca gözlerinize,
Neden başınızı öne eğdiniz.
İçimde uyanan eski bir arzu,
Dedi ki yıllardır aradığın bu.
Şimdi soruyorum büküp boynumu ah;
Daha önceleri neredeydiniz?
favori yorumcum nesrin sipahi.
faruk nafiz çamlıbel şiirine hicaz makamındaki besteyi yapan profesör doktor aleaddin yavaşça.
şarkının ya da şiirin sözleri ise şöyle:
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok.
yorumcu olarak favorim ise behiye aksoy.
şarkının ya da şiirin sözleri ise şöyle:
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok.
yorumcu olarak favorim ise behiye aksoy.
zengin sözlüğün tanım sayısının bir önceki aya göre yarı yarıya düşerek sıralamada 12. likten 16.lığa gerilediğini gösteren bu sıralama bana "hep elli liralık yakıt almak" kavramını çağrıştırdı. yani ne bileyim takım olarak 50 liralık değil de 50 litre yakıt alsaydık böyle olmazdı gibime geliyor. neyse hayat pahalılığı karşısında yapacak bir şey yok sanırım. bilvesile hepimize doların 1 lira, petrolün varil fiyatının 30 dolar olduğu ya da petrol kullanmadığımız bir dünya ve iletişimin dolayısıyla internetin daha ucuz olduğu türkiye dilerim.
hicaz makamında bir fîrkat şarkısı. bestesi Fahri Kayahan'a, güftesi zekeriya tansel'e ait.
yorumcu olarak favorim ayşen birgör.
yorumcu olarak favorim ayşen birgör.
müziğin her türlüsünün insanı etkilemesi yadsınamaz bir gerçek. olumlu veya olumsuz yönde tezahür eden bu mutlak etki nedeniyle eski zamanlardan beri gerek psikolojik gerekse fiziksel hastalıkların sağaltımlarında hekimlerin ilaç niyetine hastalara tavsiye ettiği söylenegelir.
bu bağlamda hicaz makamındaki eserlerin soğuk algınlığına iyi geldiğini çeşitli vesilelerle duymuş ve bunu pekiştirmek maksadıyla birkaç kaynaktan okumuştum. bunun yanında okuduğum kaynaklara dayanarak kemik özellikle eklem ağrılarında sağaltıcı etkisi olduğunu da eklemeliyim. ebeveynlerimizin müziğe kendimizi fazlasıyla kaptırdığımızda "hasta mısın sen bakayım"demesinin esas anlamı burada gizli sanırım.
bu makamdan özellikle sevdiğim biraz şarkı ve türkü.
(bkz:aldattın beni)
(bkz:Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok)
(bkz:Ayrılık ateşten bir ok)
(bkz:Bir bahar akşamı rastladım size)
(bkz:Bir gün karşılaşırsak ayrıldığımız yerde)
(bkz:Bir kere sevdim diye bin pişmân etme beni)
(bkz:Bülbülün çilesi yanmakmış güle)
(bkz:Enginde yavaş yavaş)
(bkz:Erkilet güzeli bağlar bozuyor)
(bkz:Gemilerde tâlim var)
(bkz:Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz)
(bkz:Gönlümün içindedir gözden ırak sevgilim)
(bkz:Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin)
(bkz:Gözyaşımda saklısın, ağlayamam ben)
(bkz:Gülünce gözlerinin içi gülüyor)
(bkz:Kalbimde gizli bir sevgi mi arar)
(bkz:Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına)
(bkz:Kırmızı gülün alı var)
(bkz:Muhabbet bağına girdim bu gece)
(bkz:Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım)
(bkz:Neyleyim köşkü neyleyim sarayı)
(bkz:Pencereden kuş uçtu yandı yürek tutuştu)
(bkz:Sazlar çalınır çamlıcanın bahçelerinde)
(bkz:Senede bir gün)
(bkz:Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar)
(bkz:Söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye)
(bkz:Şarkılardan fal tuttum ikimize kaç kere)
(bkz:Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın)
(bkz:Takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar)
(bkz:Yalan değil pek kolay olmayacak unutmak)
(bkz:Yalanmış bülbülün sevgisi güle)
(bkz:Yar saçların lüle lüle)
(bkz:Yaşamak yalan belki yalan delice sevmek)
kendi listemden seçtiğim bu eserler haricinde de türk sanat müziği sevenlerin gönlünde taht kurmuş bir sürü şarkı, türkü vardır elbette. zira bu makam en çok eser bulunan makam, bu yüzden bu makamdan sevilen başka eserlerin de olması muhtemel.
bu bağlamda hicaz makamındaki eserlerin soğuk algınlığına iyi geldiğini çeşitli vesilelerle duymuş ve bunu pekiştirmek maksadıyla birkaç kaynaktan okumuştum. bunun yanında okuduğum kaynaklara dayanarak kemik özellikle eklem ağrılarında sağaltıcı etkisi olduğunu da eklemeliyim. ebeveynlerimizin müziğe kendimizi fazlasıyla kaptırdığımızda "hasta mısın sen bakayım"demesinin esas anlamı burada gizli sanırım.
bu makamdan özellikle sevdiğim biraz şarkı ve türkü.
(bkz:aldattın beni)
(bkz:Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok)
(bkz:Ayrılık ateşten bir ok)
(bkz:Bir bahar akşamı rastladım size)
(bkz:Bir gün karşılaşırsak ayrıldığımız yerde)
(bkz:Bir kere sevdim diye bin pişmân etme beni)
(bkz:Bülbülün çilesi yanmakmış güle)
(bkz:Enginde yavaş yavaş)
(bkz:Erkilet güzeli bağlar bozuyor)
(bkz:Gemilerde tâlim var)
(bkz:Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz)
(bkz:Gönlümün içindedir gözden ırak sevgilim)
(bkz:Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin)
(bkz:Gözyaşımda saklısın, ağlayamam ben)
(bkz:Gülünce gözlerinin içi gülüyor)
(bkz:Kalbimde gizli bir sevgi mi arar)
(bkz:Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına)
(bkz:Kırmızı gülün alı var)
(bkz:Muhabbet bağına girdim bu gece)
(bkz:Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım)
(bkz:Neyleyim köşkü neyleyim sarayı)
(bkz:Pencereden kuş uçtu yandı yürek tutuştu)
(bkz:Sazlar çalınır çamlıcanın bahçelerinde)
(bkz:Senede bir gün)
(bkz:Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar)
(bkz:Söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye)
(bkz:Şarkılardan fal tuttum ikimize kaç kere)
(bkz:Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın)
(bkz:Takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar)
(bkz:Yalan değil pek kolay olmayacak unutmak)
(bkz:Yalanmış bülbülün sevgisi güle)
(bkz:Yar saçların lüle lüle)
(bkz:Yaşamak yalan belki yalan delice sevmek)
kendi listemden seçtiğim bu eserler haricinde de türk sanat müziği sevenlerin gönlünde taht kurmuş bir sürü şarkı, türkü vardır elbette. zira bu makam en çok eser bulunan makam, bu yüzden bu makamdan sevilen başka eserlerin de olması muhtemel.
Bestesi Sadettin Öktenay'a Güftesi Turhan Oğuzbaş'a ait hicaz makamından bir serzeniş. nesrin sipahi harika icra eder-di.
Yaşamak yalan belki, yalan delice sevmek
Gözlerin, dudakların, o yeminler hep yalan
Yalan, geceler boyu hep beni düşündüğün
Yalan güller, şarkılar, menekşeler hep yalan
Acımasız ağını şimdi örüyor zaman
Sana inanmak kadar seni sevmek de yalan
Birkaç damla gözyaşı, kurumuş birkaç çiçek
Ne kaldı elimizde buruk hatıralardan
Yalan, geceler boyu hep beni düşündüğün
Yalan güller, şarkılar, menekşeler hep yalan
Acımasız ağını şimdi örüyor zaman
Sana inanmak kadar seni sevmek de yalan
Makam: Hicaz
Yaşamak yalan belki, yalan delice sevmek
Gözlerin, dudakların, o yeminler hep yalan
Yalan, geceler boyu hep beni düşündüğün
Yalan güller, şarkılar, menekşeler hep yalan
Acımasız ağını şimdi örüyor zaman
Sana inanmak kadar seni sevmek de yalan
Birkaç damla gözyaşı, kurumuş birkaç çiçek
Ne kaldı elimizde buruk hatıralardan
Yalan, geceler boyu hep beni düşündüğün
Yalan güller, şarkılar, menekşeler hep yalan
Acımasız ağını şimdi örüyor zaman
Sana inanmak kadar seni sevmek de yalan
Makam: Hicaz
segah makamındaki eserin bestesi üstad amir ateş'e ait. fîrkati betimleyen sözleri ise behlül pektaş'ın.
Ben seni unutmak için sevmedim.
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim.
Bekledim sabah akşam yollarını,
Ölmek istedim, bir türlü ölmedim.
Aşk bu mu, sevda bu mu, hayât bu mu?
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu...
Şimdi sen kimbilir nerelerdesin?
Gelir gecelerden koşarak sesin.
Bana en acı haber kiminlesin.
Adını içimden hâlâ silmedim.
Aşk bu mu, sevda bu mu, hayât bu mu
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu...
Ben seni unutmak için sevmedim.
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim.
Bekledim sabah akşam yollarını,
Ölmek istedim, bir türlü ölmedim.
Aşk bu mu, sevda bu mu, hayât bu mu?
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu...
Şimdi sen kimbilir nerelerdesin?
Gelir gecelerden koşarak sesin.
Bana en acı haber kiminlesin.
Adını içimden hâlâ silmedim.
Aşk bu mu, sevda bu mu, hayât bu mu
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu...
aynı zamanda mevlithan olan üstad güftesi de kendine ait hicaz makamındaki seni ben unutmak istemedim ki şarkısıyla ünlenmekle beraber en bilinen eseri muhayyer kürdi makamındaki Bir kızıl goncaya benzer dudağındır.
beste ve güftesi üstad amir ateş'e ait hicaz makamındaki türk sanat müziği eseri.
emekten, emekçiden yana dizeleriyle kalbimde taht kuran toplumcu, devrimci, aktivist şair.
Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın!
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.
Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın!
Mutfakla yatak odası arasında
Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.
Orda dağlar bir mezarlık
Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
Orda evler oda oda kanarken
Burda yeşerenin canı cehenneme.
Ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
Ey zulümle yükselen başarı
Ölü sayısına endeksli maaş;
Uzun masallar ardında mağrur
Boynunda ölüm çanıyla oturan güç
Senin de senin de canın cehenneme
Ey sultan hamit tuğralı korucu alayları
Kardeşi kardeşe kırdıran siyaset......
Bir gün elbet bir gün elbet
Örter üstünü bu ağır yanlışın
Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
Bir dal incelik,bir simli gülüş
Bir kardeş mavi.
Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın!
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.
Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın!
Mutfakla yatak odası arasında
Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.
Orda dağlar bir mezarlık
Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
Orda evler oda oda kanarken
Burda yeşerenin canı cehenneme.
Ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
Ey zulümle yükselen başarı
Ölü sayısına endeksli maaş;
Uzun masallar ardında mağrur
Boynunda ölüm çanıyla oturan güç
Senin de senin de canın cehenneme
Ey sultan hamit tuğralı korucu alayları
Kardeşi kardeşe kırdıran siyaset......
Bir gün elbet bir gün elbet
Örter üstünü bu ağır yanlışın
Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
Bir dal incelik,bir simli gülüş
Bir kardeş mavi.
bilge bir insan olmasını mı diyeyim, türkçeyi şahane kullanmasını mı? sözcüklerle oluşturduğu resimlere bakarak şiirlerine hayran olmak için yeterde artar bile.
(bkz:mendilimde kan sesleri)
(bkz:yerçekimli karanfil)
(bkz:mendilimde kan sesleri)
(bkz:yerçekimli karanfil)
ülkemizde boğaziçi yayınlarından çıkan matt riddley kitabı. şahsi fikrim; canlıların temelini oluşturan dna, rna, kromozom ve daha pek çok konuda okuyucuyu sıkmayacak, bilimsel kavramlara boğmayacak şekilde akıcı bir üslupla yazıldığı için benzeri pek çoğuna nazaran sıkılmadan bir solukta okunabilecek nitelikte bir kitap.
(bkz:genom)
edip cansever şiiri.
felsefeyle hayatı buluşturan altı bölümlük bu uzun manzume şöyle sona eriyor.
"Sizinle görüşelim Ruhi Bey
Vaktim yok, vaktim yok
Ruhi Bey, görüşelim
Vaktim yok görüşmeye kimseyle
Ruhi Bey
Kendimle bile, kendimle bile.
(Olmaz ki, kimse kimseyi sevemez
ama hiç kimse)."
felsefeyle hayatı buluşturan altı bölümlük bu uzun manzume şöyle sona eriyor.
"Sizinle görüşelim Ruhi Bey
Vaktim yok, vaktim yok
Ruhi Bey, görüşelim
Vaktim yok görüşmeye kimseyle
Ruhi Bey
Kendimle bile, kendimle bile.
(Olmaz ki, kimse kimseyi sevemez
ama hiç kimse)."
sadece bir müzik eserinin tek bir enstrümanla yorumlanması anlamında değildir. aynı zamanda müzik eserinin bir kişi tarafından yorumlamasına da denir.
karşıtı için;
(bkz:koro)
enstrümantal olanlardan klarnet favorilerimden:
bir diğeri de halk müziğinde şelpe tarzı:
karşıtı için;
(bkz:koro)
enstrümantal olanlardan klarnet favorilerimden:
bir diğeri de halk müziğinde şelpe tarzı:
içeriği ya da nasıl hesaplandığı veya hangi para birimlerine göre belirlendiğini merak edenler için hesaplanmasında euro'nun yüzde 57, japon yen'inin yüzde 14, ingiliz sterling'inin yüzde 12, kanada dolar'ının yüzde 9, isveç kron'unun yüzde 4, isviçre frank'ının yüzde 4 ağırlığı vardır. çin yuanı, rus rublesi, hindistan rupisi ve benzeri gibi ülkelerinde bu sepette yer alması gerektiğini düşünenler olabilir. bu düşüncelerinde haklı da olabilirler. ancak bu durumda dünyayı kimlerin yönettiğini unuttuklarının altını çizmek gerekir. eğer emperyalizme kapitalizme karşıysak tüm kurumlarıyla karşı olmadıkça dünyayı yönetenlere hizmet ederiz. onlara özenip şaaşalı sarayda oturup eyyyy ameriga, tohum, saman, buğday, et ithal ederek eyyyy alamanya demekle olmuyor bu işler.
muhatabı anlayabilmek veya manüple etmek ya da açığa düşürmek için -ki buna günümüzde trollemek de deniyor- yapılan eylem.
muhatabı ölçüp değerlendirmek amacıyla sözlü ya da fiili eylemde bulunmak.
(bkz:zarf atmak)
(bkz:zarf atmak)
(bkz:zarf)
sürekli, aralıksız, sık sık anlamına gelen belirteç.
orijinali "Una Calle Nos Separa" adıyla arjantinli iki besteciye ait. türkçe sözleri yazan fikret şenes. çıkış yılı 1976. yeniden ünlenmek için 30 sene beklemesi ise enteresan.
neyse orijinali dinleyelim bir de:
neyse orijinali dinleyelim bir de:
çoğunluğun ölümü anlattığı sandığı yahya kemal beyatlı şiiri. öyle bir hikayesi var ki; duysanız en az benim kadar "hadi ya!!!" çekersiniz. deliler gibi aşık olduğu ve fakat evlenmekten korktuğu için evlenmeye yanaşmadığı "celile hanım" için yazılmış bir şiir. zorunlu bir ayrılığı ölüm gibi anlatmak da yahya kemal beyatlı gibi bir şaire yakışır doğrusu. celile hanım kim mi? bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şair olan nazım hikmet'in annesi ve pek tabi yahya kemal beyatlı'dan şiir dersleri alırken vuku buluyor bu hazin hikaye.