(bkz:kendini kandırmak)
anlamını tam olarak bilemediğimiz ya da kavrayamadığımız sözcüğün/sözcüklerin veya kavramın/kavramların bulunduğu bir tümceyle karşılaştık diyelim. tümceyi tam olarak anlayabilir miyiz? anlamak ne ki? hak getire! doğru olan; öncelikle o sözcüğün veya sözcüklerin anlamını öğrenmekle işe başlamak. ancak pratikte çoğunlukla yaptığımız ise içtihata başvurmaktır. yani bilmediğimiz anlamını tam olarak kavrayamadığımız o sözcüğü/sözcükleri öznel yorumumuzla anlamlandımaya çalışarak tümceyi yorumlarız. şansımız yaver giderse -ki çoğunlukla gitmez.- sonuç mu? elbette hüsran.
ha bir de sözcükleri veya kavramları yanlış öğrenmemizi ya da hiç öğrenmememizi isteyen beyin yıkayıcıların oluşturduğu önyargılı tutumlar var. bu duruma maruz kalanlara; "ne derseniz deyin" anlamayacaklardır. doktorların dediği gibi onları kendi haline bırakın.
ha bir de sözcükleri veya kavramları yanlış öğrenmemizi ya da hiç öğrenmememizi isteyen beyin yıkayıcıların oluşturduğu önyargılı tutumlar var. bu duruma maruz kalanlara; "ne derseniz deyin" anlamayacaklardır. doktorların dediği gibi onları kendi haline bırakın.
bu halette olan romalılar mahsun kırmızıgül'den "yıkılmadım ayaktayım" serzeniştine sarılın. biraz arabesk ama idare edin.
(bkz:kaybedenler kulübü)
(bkz:kaybedenler kulübü)
sanki islami bir kavrammış gibi açıklamaya çalışmak bu sözcüğün özünden bihaber olmakla eşdeğerdir. yeterli sözcük bilgisi olmadan okuduğunu anlamak nasıl mümkün olabiliyorsa.
roma hükümdarlığından beri var olan ve uygulanacak kuralın yasada ya da örf ve âdet hukukunda açıkça ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde bulunmadığı durumlarda yargıcın ya da hukukçunun görüşünden doğan, yargı kuralı değerinde bağlayıcılığı olan hukuki bir kavramdır.
ayrıca tdk'ya göre bile içtihad değil içtihat.
roma hükümdarlığından beri var olan ve uygulanacak kuralın yasada ya da örf ve âdet hukukunda açıkça ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde bulunmadığı durumlarda yargıcın ya da hukukçunun görüşünden doğan, yargı kuralı değerinde bağlayıcılığı olan hukuki bir kavramdır.
ayrıca tdk'ya göre bile içtihad değil içtihat.
sincanlı bir pancar üreticisinin zilyon kere haklı olan davranışıdır.
uygulanan tarım politikaları nedeniyle zor durumda olan milyonlarca çiftçinin durumunu gözler önüne seriyor. lakin yine de aynı anlayıştaki gelenekçilere oy verirler o da ayrı bir tartışma konusu.
https://twitter.com/caglarcilara/status/971748011054456833?s=21
uygulanan tarım politikaları nedeniyle zor durumda olan milyonlarca çiftçinin durumunu gözler önüne seriyor. lakin yine de aynı anlayıştaki gelenekçilere oy verirler o da ayrı bir tartışma konusu.
https://twitter.com/caglarcilara/status/971748011054456833?s=21
söz ve müziği zülfü livaneli'ye ait her zaman her hal ve kârda barışı öğütleyen hasılı barış anıtı bir türkü.
susarlar, sesini boğmak isterler
yarımdır kırıktır sırça yüreğin
çığlık çığlığa yarı geceler
kardeşin duymaz eloğlu duyar
çoğalır engeller yürür gidersin
yüreğin taşıyıp götürür seni
nice selden sonra kumdan ötede
kardeşin duymaz eloğlu duyar
yıkılma bunları gördüğün zaman
umudu kesip de incinme sakın
aç yüreğini bir merhabaya
kardeşin duymaz eloğlu duyar...
susarlar, sesini boğmak isterler
yarımdır kırıktır sırça yüreğin
çığlık çığlığa yarı geceler
kardeşin duymaz eloğlu duyar
çoğalır engeller yürür gidersin
yüreğin taşıyıp götürür seni
nice selden sonra kumdan ötede
kardeşin duymaz eloğlu duyar
yıkılma bunları gördüğün zaman
umudu kesip de incinme sakın
aç yüreğini bir merhabaya
kardeşin duymaz eloğlu duyar...
halkçı, devrimci şairlerimizden bedri rahmi eyüboğlu'nun zülfü livaneli tarafından yiğidim aslanım olarak bestelenerek zihnimize kazınmış şiiri.
Bursa'nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silâha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Ne bir haram yedin ne cana kıydın
Ekmek gibi temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Döşek diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melul mahzun, yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Demirden pencere taştan sedirler
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman burda yatıyor
Mezar arasında harman olur mu?
On üç yıl hapiste derman kalır mı?
Azrail aç susuz canın alır mı?
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman yerde yatıyor...
Dilinde dilimi bulduğum
Gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan hey Aslan Ustam
Abenim
Yiğidim dayan.
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler.
Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin.
Sen Kızılırmak kadar bizimsin
En büyük ustası dilimizin
Canımız ciğerimizsin.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi
Yüreğimiz içindedir.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz.
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir.
Bursa'nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silâha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Ne bir haram yedin ne cana kıydın
Ekmek gibi temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Döşek diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melul mahzun, yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Demirden pencere taştan sedirler
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman burda yatıyor
Mezar arasında harman olur mu?
On üç yıl hapiste derman kalır mı?
Azrail aç susuz canın alır mı?
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman yerde yatıyor...
Dilinde dilimi bulduğum
Gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan hey Aslan Ustam
Abenim
Yiğidim dayan.
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler.
Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin.
Sen Kızılırmak kadar bizimsin
En büyük ustası dilimizin
Canımız ciğerimizsin.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi
Yüreğimiz içindedir.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz.
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir.
züğürt tesellisidir. ne ki yapacağını yapmıştır meful, fiile maruz kalan ise ancak böyle sözlerle avunur.
geçmiş olsun.
bilvesile atı alan üsküdarı geçti daha makbul sanki.
geçmiş olsun.
bilvesile atı alan üsküdarı geçti daha makbul sanki.
yahya kemal beyatlı'nın "geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer" sözlerini anımsatan mazide kalan türkiye cumhuriyeti vasıflarından biri.
tarım konusunda derya olan ülkemizin son yıllarda uygulanan yanlış tarım politikalrıyla içine düştüğü aczi görmemek için kör olmak gerekir. hayvan yiyeği samanı bile ithal eden bir olduk. yüz ölçümü birçok vilayetimizden küçük bir isviçre kadar et, bir hollanda süt üretemiyoruz. yazıklar olsun.
tarım konusunda derya olan ülkemizin son yıllarda uygulanan yanlış tarım politikalrıyla içine düştüğü aczi görmemek için kör olmak gerekir. hayvan yiyeği samanı bile ithal eden bir olduk. yüz ölçümü birçok vilayetimizden küçük bir isviçre kadar et, bir hollanda süt üretemiyoruz. yazıklar olsun.
bu fikirde olanlara düne kadar "zındık" ön adını takan birinin şimdi siyaseten bunu zikretmesi türkiyenin içinde bulunduğu felaketin boyutlarının göstergelerinden biridir.
din üzerinden siyaset tezgahlamakta usta olan üstadı mezarında ters dönmüştür diye düşünmekteyim.
hasılı dini siyaset aracı olarak kullananlara özgü bir üsluptur. din üzerinden siyaset bu ülkenin sonunu getirecek maalesef.
din üzerinden siyaset tezgahlamakta usta olan üstadı mezarında ters dönmüştür diye düşünmekteyim.
hasılı dini siyaset aracı olarak kullananlara özgü bir üsluptur. din üzerinden siyaset bu ülkenin sonunu getirecek maalesef.
Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmiyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
NAZIM HİKMET RAN DİZELERİYLE KUVAYI MİLLİYEYİ DOĞURAN, YAŞAYAN VE YAŞATAN KADINLARIMIZ NEZDİNDE BİLVESİLE TÜM DÜNYA KADINLARININ BU ONURLU GÜNÜ KUTLU OLSUN.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmiyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
NAZIM HİKMET RAN DİZELERİYLE KUVAYI MİLLİYEYİ DOĞURAN, YAŞAYAN VE YAŞATAN KADINLARIMIZ NEZDİNDE BİLVESİLE TÜM DÜNYA KADINLARININ BU ONURLU GÜNÜ KUTLU OLSUN.
kronik kel ve merhem hikayesi niteliğindeki formüllerdir. maksat yeşillik olsun.
ha bu arada "hasan 2 osman (h2o)" suyun, "hasan 2 salak osman 4 (h2so4)" sülfirik asidin kimyasal formülü. bunu unutmayın kafi. gerisi teferruat.
ha bu arada "hasan 2 osman (h2o)" suyun, "hasan 2 salak osman 4 (h2so4)" sülfirik asidin kimyasal formülü. bunu unutmayın kafi. gerisi teferruat.
son dörtlüğünden de anlaşılacağı üzere sözleri aşık daimiye ait bir türküdür. yöresi erzincan tercan.
daimiyem her can ermez bu sırra
eyüp sabır ile gitti mısıra
koyun oldum melerim ardın sıra
bu da gelir bu da geçer ağlama.
ne de olsa kışın sonu bahardır.
daimiyem her can ermez bu sırra
eyüp sabır ile gitti mısıra
koyun oldum melerim ardın sıra
bu da gelir bu da geçer ağlama.
ne de olsa kışın sonu bahardır.
hikayesi eskişehir'in seyitgazi ilçesinde yaşanmış olup gençliğimde kahramanalarının yakınlarından dinlemiş idim. ayrıca yörenin köy düğünlerinin vazgeçilmez türkülerindendir. trt repertuvarrında zonguldak türküsü görünmesinin sebebinin türküyü yakan kahramanımızın terki diyar edip zonguldak'a çalışmaya gitmesinden olsa gerek.
kavuşamama hikayesi öyle böyle değil. hem komik hem trajik.
Karadır Kaşların Ferman Yazdırır,
Aşkın Beni Diyar Diyar Gezdirir.
Lokman Hekim Gelse Yaram Azdırır,
Yaramı Sarmaya Yar Kendi Gelsin.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
Karadır Kaşların Benzer Kömüre,
Yardan Ayrı Düşmek Zarar Ömüre.
Kollarımdan Bağlasalar Demire,
Kırarım Demiri Kaçarım Yare.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
Uzaklara Gittim Gelirim Diye,
Tabancamı Doldurdum Vururum Diye.
Hiç Aklıma Gelmez Ölürüm Diye,
Ölüm Ver Allah'ım Ayrılık Verme.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
kavuşamama hikayesi öyle böyle değil. hem komik hem trajik.
Karadır Kaşların Ferman Yazdırır,
Aşkın Beni Diyar Diyar Gezdirir.
Lokman Hekim Gelse Yaram Azdırır,
Yaramı Sarmaya Yar Kendi Gelsin.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
Karadır Kaşların Benzer Kömüre,
Yardan Ayrı Düşmek Zarar Ömüre.
Kollarımdan Bağlasalar Demire,
Kırarım Demiri Kaçarım Yare.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
Uzaklara Gittim Gelirim Diye,
Tabancamı Doldurdum Vururum Diye.
Hiç Aklıma Gelmez Ölürüm Diye,
Ölüm Ver Allah'ım Ayrılık Verme.
Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.
rengi gitmiş, solmuş, solgun anlamına gelen ön ad.
"soluk benizlililer yeşil dolarların bir işe yaramadığını anladığında son ırmak kurumuş, son balık avlanmış, son ağaç kesilmiş olacak" demiyor muydu? büyük reis oturan boğa.
"soluk benizlililer yeşil dolarların bir işe yaramadığını anladığında son ırmak kurumuş, son balık avlanmış, son ağaç kesilmiş olacak" demiyor muydu? büyük reis oturan boğa.
pek çok türkü gibi yaşanmış bir hikaye üzerine yakılmış bir erzurum türküsü.
suna fahri kayhan'ın eşi suna kayhan'dır.
her ne kadar ölenle ölünmese de, geri gelmiyor ölen.
"Şafak söktü gine sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım sunam sesim duyulmaz
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan
Bunca diyar gezdim gözlerin için
Niye küstün bana el sözü için
Dilerim Allah'tan sızlasın için
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan.
suna fahri kayhan'ın eşi suna kayhan'dır.
her ne kadar ölenle ölünmese de, geri gelmiyor ölen.
"Şafak söktü gine sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım sunam sesim duyulmaz
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan
Bunca diyar gezdim gözlerin için
Niye küstün bana el sözü için
Dilerim Allah'tan sızlasın için
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan.
sabahattin ali'nin ses adlı hikayesinde geçen türkünün sözleri elbette yazara ait.
türküye can veren zülfü livaneli olmasına karşın geniş kitlelere ulaştıran kişinin ibrahim tatlıses olması eşyanın tabiatı.
hikayesi sözlerinde olduğu gibi aynen.
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
sekiz yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
türküye can veren zülfü livaneli olmasına karşın geniş kitlelere ulaştıran kişinin ibrahim tatlıses olması eşyanın tabiatı.
hikayesi sözlerinde olduğu gibi aynen.
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
sekiz yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
bu yazılış biçimiyle ansiklopedik sözlüklerde dahi anlamını bulamayınca üzülüyor insan. "ha be avni derdini sikeyim" diyebilirsiniz. haklısınız da. ancak sözcük anlamını ben de dahil yazan olmamış hala. neyse efendim. "geceye ait olan" demektir. leyl kökünden gelir.
(bkz:leyli)
(bkz:leyl)
(bkz:leylim ley)
(bkz:leyli)
(bkz:leyl)
(bkz:leylim ley)
"olmak ya da sahip olmak bir seçimdir" diyor erich fromm. sahip olduğumuz her şeyin aynı zamanda kölesiyiz de. oysa sahip olmak yerine olmak formatında yaşamayı becerebilse insan, yaşadığı toplumun bir parçası olduğunu kendiliğinden kavrayacaktır.
hasılı insanın sahiplenmek ve sahiplenilmek isteğidir ve içinde bulunduğu derin yalnızlığını bir parça da olsa giderir.
ayrıca;
(bkz:mikro milliyetçilik)
hasılı insanın sahiplenmek ve sahiplenilmek isteğidir ve içinde bulunduğu derin yalnızlığını bir parça da olsa giderir.
ayrıca;
(bkz:mikro milliyetçilik)
"bir duyguyu, bir düşünceyi..." diye başlayan bir tanımı var elbette. ancak kökü olan "tüm" sözcüğü yeterince açıklayıcı kanımca .
(bkz:tüme varım)
(bkz:tümden gelim)
(bkz:tümel)
(bkz:tümsek)
(bkz:tümleç)
(bkz:TÜMEN)
(bkz:tüme varım)
(bkz:tümden gelim)
(bkz:tümel)
(bkz:tümsek)
(bkz:tümleç)
(bkz:TÜMEN)
tekil, yek başına.
(bkz:monolog yaşamlar)
(bkz:monolog yaşamlar)
yasal olmayan yani illegal olan her şey gibi. yaratılış efsanelerinin çoğuna göre yasak meyveyle dolayısıyla yasak aşkla başlar yaşam.
cem, cuma, camî, cemal, cemil, cemile hep aynı kökten. bütünlük tamlık anlamında ad, bütün, tam anlamıyla ön ad, herkes anlamıyla da adıldır.
dilbilgisi, gramer bağlamında ise türkçe karşılığı tümcedir.
dilbilgisi, gramer bağlamında ise türkçe karşılığı tümcedir.
her hal ve kârda sınırları kesin belirli olan. önceden sonra, sonradan önce.
tarla, arsa, bağ, bahçe gibi taşınmazların sınırına da bu adın verilmesi bu sebepten olsa gerek.
tarla, arsa, bağ, bahçe gibi taşınmazların sınırına da bu adın verilmesi bu sebepten olsa gerek.
kusursuzluk sözcük anlamıyla son tahlilde olanaksızdır. daha açık deyişle hiçbir şey kusursuz değildir. kusursuza yakın olabilir herhangi bir tasarım ki biz ona kusursuz demeyi uygun buluruz.
bu bağlamda en ince ayrıntıları düşünülüp tasarlanan çözümlenemeyen ya da faili bulunamayan her cinayet kusursuz olarak vasıflandırılır.
öyleyse kusursuz cinayet yoktur zekice tasarlanmış cinayet vardır. biri vardı bulursam yazarım hikayesini ve adını ya da bilen ve hatırlayan varsa yazsın. intihar ettiğine de kanaat getirilemedi. kesinlikle kimin öldürdüğü kanıtlanamadı ne ki ölmüştü. öyle bir cinayet süsü vermişti ki hatırladığım kadarıyla 4 ya da 5 kişi yargılandı ve hüküm giydi.
bu bağlamda en ince ayrıntıları düşünülüp tasarlanan çözümlenemeyen ya da faili bulunamayan her cinayet kusursuz olarak vasıflandırılır.
öyleyse kusursuz cinayet yoktur zekice tasarlanmış cinayet vardır. biri vardı bulursam yazarım hikayesini ve adını ya da bilen ve hatırlayan varsa yazsın. intihar ettiğine de kanaat getirilemedi. kesinlikle kimin öldürdüğü kanıtlanamadı ne ki ölmüştü. öyle bir cinayet süsü vermişti ki hatırladığım kadarıyla 4 ya da 5 kişi yargılandı ve hüküm giydi.