unutmanın kolay olmadığını beynimize kazıyan kürdelihicazkar şarkı. mücbir sebepler nedeniyle mecburi hale gelen bir ayrılığın ardından dinlenmesi farz değilse bile vaciptir arkadaş. çok şey yazılır bu dizeler üzerine de gerek yok. bi'güzel özetlemiş zaten muhterem ünal narçın.
unuturum diye yorma kendini
her sevenle beni bir tutamazsın
bu kadar yürekten sevmişken seni
öyle kolay değil, unutamazsın
yıllar sonra birgün seni anarsam
kulakların değil, kalbin çınlasın
ardından bakıp da öylece kalan
gözlerimde donmuş iki damlasın
ahımın rüzgari üşütür seni
benden başkasına ısınamazsın
yorgun şarkılarda anarsın beni
öyle kolay değil, unutamazsın
yıllar sonra birgün beni anarsan
kulakların değil, kalbin çınlasın
ardından bakıp da öylece kalan
gözlerimde donmuş iki damlasın.
unuturum diye yorma kendini
her sevenle beni bir tutamazsın
bu kadar yürekten sevmişken seni
öyle kolay değil, unutamazsın
yıllar sonra birgün seni anarsam
kulakların değil, kalbin çınlasın
ardından bakıp da öylece kalan
gözlerimde donmuş iki damlasın
ahımın rüzgari üşütür seni
benden başkasına ısınamazsın
yorgun şarkılarda anarsın beni
öyle kolay değil, unutamazsın
yıllar sonra birgün beni anarsan
kulakların değil, kalbin çınlasın
ardından bakıp da öylece kalan
gözlerimde donmuş iki damlasın.
hazanın makamı hüzzam şarkı.
Bestesi Selâhattin İnal'a Güftesi Hikmet Münir Ebcioğlu'na ait eserin sözleri şöyle:
Sesimde şarkısı aşkın figân olup gidiyor
Bahara ermedi mevsim, hazân olup gidiyor
O bitmeyen geceler, bir ân olup gidiyor
Yazık yazık ki, şu ömrüm virân olup gidiyor.
Bestesi Selâhattin İnal'a Güftesi Hikmet Münir Ebcioğlu'na ait eserin sözleri şöyle:
Sesimde şarkısı aşkın figân olup gidiyor
Bahara ermedi mevsim, hazân olup gidiyor
O bitmeyen geceler, bir ân olup gidiyor
Yazık yazık ki, şu ömrüm virân olup gidiyor.
sonbahar, sonyaz.
"sesimde şarkısı aşkın figan olup gidiyor
bahara ermedi mevsim hazan olup gidiyor."
Hikmet Münir Ebcioğlu
"sesimde şarkısı aşkın figan olup gidiyor
bahara ermedi mevsim hazan olup gidiyor."
Hikmet Münir Ebcioğlu
sözleriyle müsemma orta anadoludan bir türkü. sıkıntının patlama noktası gibi.
bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır,
bugün posta günü canım sıkılır
sıkılır aman aman aman.
ellerin mektubu gelmiş okunur,
benim yüreğime hançer sokulur
sokulur aman aman aman.
şu karşıki dalda bir top kar idim,
yağmur yağdı ilgıt ilgıt eridim
eridim aman aman aman.
evvel yarin sevgilisi ben idim,
şimdi uzaklardan bakan el oldum
el oldum aman aman aman.
bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır,
bugün posta günü canım sıkılır
sıkılır aman aman aman.
ellerin mektubu gelmiş okunur,
benim yüreğime hançer sokulur
sokulur aman aman aman.
şu karşıki dalda bir top kar idim,
yağmur yağdı ilgıt ilgıt eridim
eridim aman aman aman.
evvel yarin sevgilisi ben idim,
şimdi uzaklardan bakan el oldum
el oldum aman aman aman.
dedemin of çektiğim vakit "of "deme. "of şeytanın adıdır. of deyince şeytanı anar ve çağırırsın" deyişi aklıma gelir her of çektiğimde ve inadına daha derin bir of daha çekesim gelir ama dedeme saygım ağır basar.
hasılı sıkıntı belirten ünlem.
(bkz:bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır)
hasılı sıkıntı belirten ünlem.
(bkz:bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır)
en basit tarifi; tüketimin üretimden fazla olması nedeniyle fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi.
bu bağlamda başta gıda olmak üzere kıt kaynakların ağırlığının hissedildiği tüm sektörlerde tüm dünyanın baş belası aslında. örneğin 1970'li yıllarda dünya genelindeki gıda üretimi aynı yılın tamamında yeterliyken günümüzde ağustos ayında tükeniyor. diğer bir deyişle Dünya'da bir senede üretilebilen gıda, 1970'li yıllarda tüm yıl yetebiliyorken, bu yıl Ağustos itibarıyla tükenmiş olacak.
Global Footprint Network adlı sivil toplum kuruluşu yaptığı araştırmalara dayanarak , bu yıl insanların, dünyanın verebileceği doğal kaynakların 1.7 katını tüketeceğini belirterek, bu şekilde devam edildiği takdirde 2050 senesinde kullanılacak yaşam kaynakları için ikinci bir dünyanın gerektiğini ifade ediyor.
ayrıca görüldüğü üzere zengin - fakir arasındaki uçurumun daha da artmasının sebebidir.
bu bağlamda başta gıda olmak üzere kıt kaynakların ağırlığının hissedildiği tüm sektörlerde tüm dünyanın baş belası aslında. örneğin 1970'li yıllarda dünya genelindeki gıda üretimi aynı yılın tamamında yeterliyken günümüzde ağustos ayında tükeniyor. diğer bir deyişle Dünya'da bir senede üretilebilen gıda, 1970'li yıllarda tüm yıl yetebiliyorken, bu yıl Ağustos itibarıyla tükenmiş olacak.
Global Footprint Network adlı sivil toplum kuruluşu yaptığı araştırmalara dayanarak , bu yıl insanların, dünyanın verebileceği doğal kaynakların 1.7 katını tüketeceğini belirterek, bu şekilde devam edildiği takdirde 2050 senesinde kullanılacak yaşam kaynakları için ikinci bir dünyanın gerektiğini ifade ediyor.
ayrıca görüldüğü üzere zengin - fakir arasındaki uçurumun daha da artmasının sebebidir.
rastlantıdan ziyade kaderin getirisi. aslında tesadüf ya da kader pek fark etmiyor. ikisinde de irademiz dışındaki oluşlar kastediliyor.
ironik olduğu kadar cesur bir sözcük vesselam.
ironik olduğu kadar cesur bir sözcük vesselam.
olağanüstü, olağan dışı. gerek madden, gerekse manen insanın fiziki gücünün, hayal gücünün sınırlarını aşan.
hıçkırık tutması ya da derinden iç çekerek ağlamak.
birbirinden çok farklı şeylerin satıldığı dükkanlara "cuk" diye oturan isim.
kışın en sert ve soğuk olduğu zaman dilimi. yaklaşık olarak senenin 12 aralık 31 ocak dönemine tekabül eder.
bitişik yazılması caizdir.
(bkz:sittinsene)
(bkz:sittinsene)
ayrıntılı olarak ne yazarsak yazalım yazılanlar hep kişisel yani subjektif olur. objektif olunca genelleme yapılmış olmaz. maksat sevgili olmaksa adı üzerinde samimi sevgiden gerisi teferruat olur. zira bir yudum sevgiye aç olan insan söz konusu olan.
bu arada maksat sıradan bir ilişki ise herkesin ne aradığı malum.
bu arada maksat sıradan bir ilişki ise herkesin ne aradığı malum.
bulunduğu yerden başka bir yere gitmek, yer değiştirmek, mekan değiştirmek.
ilk anda verdiği ferahlığı tartışmam bile. peki ya sonrası. işte orası da muamma.
ilk anda verdiği ferahlığı tartışmam bile. peki ya sonrası. işte orası da muamma.
boş söz, lüzumsuz söz.
sokaktaki insanların düşünceleri, fikirleri. halkın ideolojisi. kimisi yermek küçümsemek için kullanır. kimisi de çok iyi okur halkın sırtında oturup saltanat sürer yıllar boyu.
"a"nın üzerinde inceltme varsa fikirler düşünceler yoksa çok fakir anlamında olan bu sözcük şimdilerde günlük dilde insanın sıkıntılı, üzüntülü, dertli halini tasvir ediyor.
(bkz:efkar-ı umumiye)
(bkz:efkar-ı umumiye)
sabah rüzgarı ya da seher yeli. pek çok türkümüzde geçer. şairlerin de çok sevdiği tamlamadır ayrıca.
şu an bulunduğum yerde doğudan esen hafif rüzgar. pek tabi şu kavurucu yaz sıcağında fiziksel olarak rahatlatan ruhsal olarak huzur veren bir esinti.
(bkz:bad-ı saba)
(bkz:bad-ı saba)
eskiden saygı duyulan kişiler için kullanılan zarif bir tamlama iken günümüzde muhatabı küçümsemek, yermek, alay etmek için kullanılıyor gibi.
keyif pezevengi değil tabi ki ama keyfine önem veren, keyfine düşkün zat-ı muhteremleri tanımlarken kullanılan hoş bir tamlama.
(bkz:ehl-i keyf)