aslında bu durum sözlüklerin doğasına da aykırı bir durum oluşturuyor.
bir çok sözlükte dönem dönem yazdım. her zaman savunduğum şey yazılanın içeriğinin önemli olduğu yönünde. yani, yazanı değil yazılanları oylamak gerek.
burada ne yazık ki bunu sürdürmek mümkün değil. sadece 5-6 kişi online oluyor ve içlerinden en fazla 1-2 kişi bir şeyler yazıyor. hal böyle olunca da destek vermek adına herkes bir şekilde oylamaya çalışıyor. doğru yaklaşım bu değil aslında. tamam, özünde teşvik etmek adına iyi niyetle yapılıyor. fakat doğru değil.
yazan zaten kendi için yazmalı. oy almak yazanın umurunda olmamalı. ben sürekli eksi oy alsam da yazmak istediğim bir şey varsa yazarım. bunu önemsemek saçma geliyor bana. yineliyorum, iyi niyetle teşvik etmek adına artı oylanıyor ama doğru değil. bu sözlüğü önüne geleni artı oylayarak kurtaramayız!
stevie wonder'ın en bilinen şarkılarından biri. funk müziğin en önemli hitlerinden. insanı bas gitar çalmaya teşvik eder. her dinlediğimde ayaklarımı metronom gibi kullanmama neden oluyor. kıpır kıpır!
her yıl 27 şubat tarihinde kutlanıyormuş. kokteyl, davet ya da havai fişek gösterileriyle kutlanmıyor elbette. uluslararası kutup ayıları derneği, tüm hayvanseverleri, çevre dostu enerji kullanmaları için devlet büyüklerine çağrıda bulunması yönünde teşvik ediyormuş.
bizim ülkemizde nasıl kutlanıyor, ne gibi etkinlikler var bilemem. ama iklim değişikliği nedeniyle, kutup ayılarının bu yüzyıl içinde neslinin tükeneceği öngörülüyormuş. umarım öngörülen olmaz!
bahtsız bedevilere selam olsun!
bizim ülkemizde nasıl kutlanıyor, ne gibi etkinlikler var bilemem. ama iklim değişikliği nedeniyle, kutup ayılarının bu yüzyıl içinde neslinin tükeneceği öngörülüyormuş. umarım öngörülen olmaz!
bahtsız bedevilere selam olsun!
ücretsiz hesap açıp, almak istediğiniz hizmet ile ilgili detayları giriyorsunuz ve beklemeye başlıyorsunuz. ondan sonra da o iş ile ilgili ustalar devreye giriyor ve fiyat veriyor. kafanıza yatan teklifi onaylayıp o işi yaptırıyorsunuz. iş bitince ustalara puan veriyorsunuz ve sizden sonra kullananlar da o puanlara göre işi yaptıracağı kişiyi seçiyor. temizlik, tadilat, nakliye, organizasyon gibi başlıkları var. aklınıza gelebilecek her işlem ile ilgili kayıt açabiliyorsunuz. güzel sistem. kullanışlı ve basit.
https://armut.com/
https://armut.com/
sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. bence güzel uygulama. bir çok kez tecrübe etme şansım oldu. ya benim şansıma ya da geneli bu yönde bilemem ama hep temiz ve bakımlı araçlar denk geldi. problem çıkaran şoförler ile hiç karşılaşmadım. hatta 5-6 valiz ile seyahat ettiğim oldu. şoför benden önce valizleri sırtlanıp bagaja koydu ve hepsini kendi indirdi!
mesafe için şikayet etmiyorlar, yağmur, kar, çamur olsa bile müsait araç bulunabiliyor. hem kredi kartı hem de nakit ödeme şansın var. hatta nakit ödersen bazıları tarifenin altında bile ücret alabiliyor. toplu seyahat edecekseniz ya da tatil amaçlı bir yere giderken kullanacaksanız çok da avantajlı bir uygulama.
ama elbette ki bizim meslek aşkı ile yanıp tutuşan taksicilerimiz şikayet ediyor! kendileri kısa mesafe taşımaz, öğle vakti bir yere gidecekseniz aracı teslim edeceğim yalanı ile sizi almaz, orası trafik, burası yağmur, şurada pazar var diye hiç bir ara yola girmek istemezler. şehri tanımayanları trafik bahanesiyle dolaştırıp fazla para almaya çalışırlar. araçları leş gibi bakımsız ve kirli olur. ama her zaman onlar haklı!
istisnaları ayırıyorum ama istanbul'da ne yazık ki geneli böyle. o yüzden uber güzel. kullanıyorum ve kullanmaya da devam edeceğim.
mesafe için şikayet etmiyorlar, yağmur, kar, çamur olsa bile müsait araç bulunabiliyor. hem kredi kartı hem de nakit ödeme şansın var. hatta nakit ödersen bazıları tarifenin altında bile ücret alabiliyor. toplu seyahat edecekseniz ya da tatil amaçlı bir yere giderken kullanacaksanız çok da avantajlı bir uygulama.
ama elbette ki bizim meslek aşkı ile yanıp tutuşan taksicilerimiz şikayet ediyor! kendileri kısa mesafe taşımaz, öğle vakti bir yere gidecekseniz aracı teslim edeceğim yalanı ile sizi almaz, orası trafik, burası yağmur, şurada pazar var diye hiç bir ara yola girmek istemezler. şehri tanımayanları trafik bahanesiyle dolaştırıp fazla para almaya çalışırlar. araçları leş gibi bakımsız ve kirli olur. ama her zaman onlar haklı!
istisnaları ayırıyorum ama istanbul'da ne yazık ki geneli böyle. o yüzden uber güzel. kullanıyorum ve kullanmaya da devam edeceğim.
30 yaşındaki nijeryalı forvet. hızı, kötü şutları, bencil hareketleri ve kale önünden kaçırdığı goller ile tanınır!
karabükspor'dan fenerbahçe'ye transfer olmuştu. 3 temmuz sürecinde yıpratıldı ve fenerbahçe onu spartak moskova takımına iyi bir paraya sattı. emenike'yi o paralara nasıl sattılar gerçekten büyük bir transfer başarısı diye düşünürken, aynı paraya tekrar fenerbahçe'ye transfer oldu! taraftar ile arası hiç bir zaman iyi olmadı. hele ki bir keresinde ıslıklanınca formasını çıkartıp yere atmıştı. türkiye'de futbol taraftarlığı çok duygusal. hiç bir taraftar, formasını yere atan futbolcuyu bir daha affetmez!
olaylı geçen sezonun sonunda fenerbahçe önce katar'a, sonra da ingiltere'ye kiralamayı başardı. ilerleyen sezonda da sanırım 3 milyon euro gibi bir paraya yunanistan'a iteledi! 3 milyon euro büyük bir bonservis ücreti değil elbette. ama söz konusu emenike olunca büyük para. ama onlar da pişman olacaklar ki bir dönem "uçak biletini bile biz alalım, yeter ki git" gibi haberler çıkmıştı.
yunanistan'dan sonra durağı ispanya oldu. fakat ispanyolların uyanması çok erken olmuş. "emenike ispanya'yı da karıştırdı" haberleri tüm haber sitelerinde dönmeye başlamış.
karabükspor'dan fenerbahçe'ye transfer olmuştu. 3 temmuz sürecinde yıpratıldı ve fenerbahçe onu spartak moskova takımına iyi bir paraya sattı. emenike'yi o paralara nasıl sattılar gerçekten büyük bir transfer başarısı diye düşünürken, aynı paraya tekrar fenerbahçe'ye transfer oldu! taraftar ile arası hiç bir zaman iyi olmadı. hele ki bir keresinde ıslıklanınca formasını çıkartıp yere atmıştı. türkiye'de futbol taraftarlığı çok duygusal. hiç bir taraftar, formasını yere atan futbolcuyu bir daha affetmez!
olaylı geçen sezonun sonunda fenerbahçe önce katar'a, sonra da ingiltere'ye kiralamayı başardı. ilerleyen sezonda da sanırım 3 milyon euro gibi bir paraya yunanistan'a iteledi! 3 milyon euro büyük bir bonservis ücreti değil elbette. ama söz konusu emenike olunca büyük para. ama onlar da pişman olacaklar ki bir dönem "uçak biletini bile biz alalım, yeter ki git" gibi haberler çıkmıştı.
yunanistan'dan sonra durağı ispanya oldu. fakat ispanyolların uyanması çok erken olmuş. "emenike ispanya'yı da karıştırdı" haberleri tüm haber sitelerinde dönmeye başlamış.
bu kadar az kişiyle olmaz!
akmıyor... herhangi bir kıpırtı bile yok. okuyan da yazan da yok. sadece ismi zengin. ama içerisi oldukça fakir. sözlükler çöplüğüne doğru hızla ilerliyor sanki. yönetimi, idare edenleri var sanırım. bir formül geliştirmek gerek. bu şekilde ömrü giderek azalacak gibi.
bi şey yapmalı!
akmıyor... herhangi bir kıpırtı bile yok. okuyan da yazan da yok. sadece ismi zengin. ama içerisi oldukça fakir. sözlükler çöplüğüne doğru hızla ilerliyor sanki. yönetimi, idare edenleri var sanırım. bir formül geliştirmek gerek. bu şekilde ömrü giderek azalacak gibi.
bi şey yapmalı!
beşiktaş kulübünün taraftar topluluğu.
taraftarlık bu değil. yani takım tutmak, bir tarafı tutmak bu şekilde olmaz! diğer taraf da senin rakibin sonuçta. sen doğmadan da onlar rakipti, sen öldükten sonra da rakip olacaklar. son yaptığı paylaşım sevenleri tarafından da eleştirilmelidir. koskoca taraftar grubu böyle davranamaz! yarın başka bir olayda bunu önüne çıkartırlar. en hafif haliyle ayıp!
taraftarlık bu değil. yani takım tutmak, bir tarafı tutmak bu şekilde olmaz! diğer taraf da senin rakibin sonuçta. sen doğmadan da onlar rakipti, sen öldükten sonra da rakip olacaklar. son yaptığı paylaşım sevenleri tarafından da eleştirilmelidir. koskoca taraftar grubu böyle davranamaz! yarın başka bir olayda bunu önüne çıkartırlar. en hafif haliyle ayıp!
kimileri parke der ama doğrusu parkadır. parke başka bir şey. bir dönemin siyasi simgesi kalın dış giyim. şimdinin modası!
cem karaca şaheseridir! 70'lerin sonlarına doğru bestelemiştir.
cem karaca şaheseridir! 70'lerin sonlarına doğru bestelemiştir.
tamamen algı operasyonu!
nuri kurtcebe bestesidir. ilk olarak erkin koray söylemiştir. sonra da farklı bir yorumunu kramp'dan dinledik. hangisi daha güzel karar vermek çok zor. apayrı iki şarkı gibi geliyor kulağa.
erkin koray
kramp
erkin koray
kramp
bugün doğum günüymüş üstadın! nice mutlu senelere.
bu arada ustanın kitapları, oyunları, senaryo ve yönetmenlikleri dışında küçük bir bilgi verelim. kendisi olmasaydı bugün m.f.ö. de bulutsuzluk özlemi de olmazdı. iki grubun da elemanları zamanında kendisi için iş yapıyorlardı. tanışmaları ve bir araya gelmelerinde, bu grupların oluşumlarında büyük rolü vardır.
bu arada ustanın kitapları, oyunları, senaryo ve yönetmenlikleri dışında küçük bir bilgi verelim. kendisi olmasaydı bugün m.f.ö. de bulutsuzluk özlemi de olmazdı. iki grubun da elemanları zamanında kendisi için iş yapıyorlardı. tanışmaları ve bir araya gelmelerinde, bu grupların oluşumlarında büyük rolü vardır.
bizimkiler dizisinde halil dayı söylerdi. nam-ı diğer "yandan çarklı".
kırarım boynuzunu iblis!
kırarım boynuzunu iblis!
babası ile bir kaç kez sohbet etme şansımız olmuştu. ne anlatırsa anlatsın sürekli gülen bir adamdı. karşısındaki kaç yaşında olursa olsun ciddiye alır, sıkılmadan, yorulmadan anlatırdı. biz de gencecik insanlar olarak ağzımız açık bir şekilde anlattığı şeyleri anlamaya çalışırdık. hayatımda onun kadar neşeli ve samimi bir insan tanımadım.
bir oğlu olduğunu öldükten sonra öğrendim. çünkü asım can gündüz'ün hayat hikayesiyle değil de müziği ile ilgilendim hep. vefatından sonra da tesadüfen öğrendim bir oğlu olduğunu. youtube sayfasında güzel işler var. popüler şarkılara yaptığı coverlar oldukça güzel. yanılmıyorsam kendi besteleri falan da var.
dün de tesadüfen nautilus avm'de gördüm kendisini. avm'de ücretsiz bir konser veriyordu. 5-10 dakika izleme şansım oldu. babası gibi güleç ve enerji dolu bir çocuk. yolunun da şansının da açık olmasını diliyorum. babasının kıymetini bilemedik ama umarım oğlu ile iftihar edebiliriz.
bir oğlu olduğunu öldükten sonra öğrendim. çünkü asım can gündüz'ün hayat hikayesiyle değil de müziği ile ilgilendim hep. vefatından sonra da tesadüfen öğrendim bir oğlu olduğunu. youtube sayfasında güzel işler var. popüler şarkılara yaptığı coverlar oldukça güzel. yanılmıyorsam kendi besteleri falan da var.
dün de tesadüfen nautilus avm'de gördüm kendisini. avm'de ücretsiz bir konser veriyordu. 5-10 dakika izleme şansım oldu. babası gibi güleç ve enerji dolu bir çocuk. yolunun da şansının da açık olmasını diliyorum. babasının kıymetini bilemedik ama umarım oğlu ile iftihar edebiliriz.
e-ticaret sektörünün gelişimiyle oluşan bir tabir.
buradaki amaç, çalışan insanların, kargonun dağıtıma çıktığı an evde veya iş yerinde bulunamamasından dolayı teslim edilememe durumunu ortadan kaldırmak. ama bunun yanında başka bir perakendeci mantığı daha yürütüyor. ürünü mağazadan almanız için yönlendirip, beğendiğiniz bir başka ürünü de mağazadan satın almanız için teşvik ediyor.
mağazadan teslim demek, aynı ürünü mağaza envanterinden teslim almak değildir. mağaza envanteri ve internet envanteri ayrı parametrelerdir. satın aldığınız ürünün kargo ile ilgili mağazaya gelmesini beklemeniz gerek.
buradaki amaç, çalışan insanların, kargonun dağıtıma çıktığı an evde veya iş yerinde bulunamamasından dolayı teslim edilememe durumunu ortadan kaldırmak. ama bunun yanında başka bir perakendeci mantığı daha yürütüyor. ürünü mağazadan almanız için yönlendirip, beğendiğiniz bir başka ürünü de mağazadan satın almanız için teşvik ediyor.
mağazadan teslim demek, aynı ürünü mağaza envanterinden teslim almak değildir. mağaza envanteri ve internet envanteri ayrı parametrelerdir. satın aldığınız ürünün kargo ile ilgili mağazaya gelmesini beklemeniz gerek.
Özgün yılmazok isimli şahsın resim üzerine kurduğu bir blog. Kendisi bir mühendis ama sanat tarihi ve resim ile yakından ilgili. kaynak almadan tamamen kendi imkanlarıyla yürüttüğü bir gönül işi.
Rönesans, barok, 18. yüzyıl, 19. yüzyıl ve modernizm gibi başlıkları var. bu başlıkların altında da ilgili akıma yönelik alt başlıklar bulunuyor. bu şekilde incelemek istediğiniz dönemi bulup, o döneme ait tüm resim arşivine erişebiliyorsunuz. incelediğiniz resmin altındaki etiketlerden, ressamlar ve müzeler sekmesinden ya da arama çubuğundan da faydalanıp, ilginizi çeken ressam, tema neyse o konuda arama yapabiliyorsunuz.
resimler hakkında detaylı bilgiler ilgili resmin sayfasında mevcut. o dönemin şartları, resmin aslında vermek istediği mesaj, döneme ilişkin ya da geleceğe yönelik işaretler veren tüm ayrıntıları yorumlamaya çalışıyor.
siteyi nasıl kullanacağınıza ilişkin bilgiler içeren harika bir "başla!" sekmesi var. tamamını okumanızı tavsiye ederim.
http://www.sanatabasla.com/
Rönesans, barok, 18. yüzyıl, 19. yüzyıl ve modernizm gibi başlıkları var. bu başlıkların altında da ilgili akıma yönelik alt başlıklar bulunuyor. bu şekilde incelemek istediğiniz dönemi bulup, o döneme ait tüm resim arşivine erişebiliyorsunuz. incelediğiniz resmin altındaki etiketlerden, ressamlar ve müzeler sekmesinden ya da arama çubuğundan da faydalanıp, ilginizi çeken ressam, tema neyse o konuda arama yapabiliyorsunuz.
resimler hakkında detaylı bilgiler ilgili resmin sayfasında mevcut. o dönemin şartları, resmin aslında vermek istediği mesaj, döneme ilişkin ya da geleceğe yönelik işaretler veren tüm ayrıntıları yorumlamaya çalışıyor.
siteyi nasıl kullanacağınıza ilişkin bilgiler içeren harika bir "başla!" sekmesi var. tamamını okumanızı tavsiye ederim.
http://www.sanatabasla.com/
Digitürk ya da yeni adıyla bein platformunda 18. kanal. İçeriği belgesel. Ama alışık olduğumuz belgesel kanallarının dışında içerikler sunuyor. Programların geneli 30-40 dakika aralığında. Gezi içerikli yayınlar enfes!
Kürşat çetin'in Twitter hesabı. Kürşat çetin kimdir, ne iş yapar tanımam etmem. Ama hesabını zevkle takip ediyorum. Eski Türk filmlerinin ve dizilerinin çekildiği mekanları müfettiş gadget edasıyla buluyor ve orada çektirdiği fotoğrafları paylaşıyor. Ayrıntılara dikkat eden tam bir gönül adamı. Takip etmekte fayda var.
https://mobile.twitter.com/nerdecekildi
https://mobile.twitter.com/nerdecekildi
iki gündür istisnasız tüm haber sitelerinde karşıma çıkıyor. nedeni ise giydiği elbise, yıllar önce elizabeth hurley'in giydiği elbiseye benziyormuş! ondan sonra klasik haber sitesi mantığı ile elbise görselinden başlayarak bikinili görsellere kadar uzanıyor fotoğrafları. iki gündür kendisini uzun uzun inceleme şansım oldu. bu detaylı incelemelerimin bana verdiği yetkiye dayanarak kendisini beğenmediğimi belirtmek isterim.
"Alt ve Üst Soy belgeniz E-Devlet üzerinden üretilememektedir. Lütfen belge temini için en yakın İlçe Nüfus Müdürlüğüne müracaat ediniz." şeklinde bir uyarı aldım. çok önemsemekle birlikte biraz araştırdım. genellikle ailesinde evlatlık durumları olan kişiler için bu uyarı veriliyormuş. nedeni de evlatlık durumlarının aleni olarak ortaya çıkmaması, gizli tutulması gerekliliği ile ilgiliymiş.
şimdi, kendi gözümle gördüğüm bebeklik fotoğraflarım, ailemle birlikte çekilmiş 3-4 yaşındaki hallerimi içeren fotoğraflarım mevcut. annem ve dayımdan fiziksel bazı özellikler almış olsam da içime kurt düşmedi değil! yakın zamanda nüfus müdürlüğünde küçük bir işim var. acaba bu belgeyi oradan isteyip hayatıma biraz heyecan katmalı mıyım?
şimdi, kendi gözümle gördüğüm bebeklik fotoğraflarım, ailemle birlikte çekilmiş 3-4 yaşındaki hallerimi içeren fotoğraflarım mevcut. annem ve dayımdan fiziksel bazı özellikler almış olsam da içime kurt düşmedi değil! yakın zamanda nüfus müdürlüğünde küçük bir işim var. acaba bu belgeyi oradan isteyip hayatıma biraz heyecan katmalı mıyım?
papirüs aslen bir bitkidir. genellikle su kenarında yetişir ve 2-3 metre boylarındadır. uzun ince yeşil bir pipet şekli düşünebilirsiniz. eski mısır'da hiyeroglif sevdasına tüm duvarlar doldurulduğundan, yazı yazmaya doymayan mısırlılar, bu bitkiden kağıt üretmeye başlamışlardır.
imalat aşaması parşömene göre çok daha kolay ve az maliyetlidir. bu nedenle uzun süre kullanılmıştır.
imalat aşaması parşömene göre çok daha kolay ve az maliyetlidir. bu nedenle uzun süre kullanılmıştır.
yazı yazabilmek için özel işlemlerden geçirilmiş hayvan derisidir. zahmetli bir hazırlanış işlemi vardır. hayvan derisi önce kireçte bekletilir. üzerindeki kıl, yağ ve varsa et dokusu titizlikle temizlenir. zımparaladıktan sonra kurutulmaya bırakılır. bugün tekstil sektöründe kullanılan timsah derisi gibi aynı işlemlerden geçer. ama o dönemdeki teknolojik imkanlar dahilinde tüm işlemler manuel olarak yapılır.
ortaya çıkan parşömenleri üst üste konulmuş a4 kağıtları gibi düşünmemekte fayda var. çünkü, farklı noktalardan alındığı ve her parçada derinin kendine has bir dokusu olduğundan, birbirine benzeyen parşömen bulmak pek mümkün değildir. her parşömen, kendine özgü izler taşır.
dayanıklı olması, her iki yüzüne de yazılabilir olması ve her ne kadar üretimi biraz zahmet gerektirse de hayvan olan her bölgede üretilebileceği gibi nedenlerle çok uzun süre kullanılmıştır.
ortaya çıkan parşömenleri üst üste konulmuş a4 kağıtları gibi düşünmemekte fayda var. çünkü, farklı noktalardan alındığı ve her parçada derinin kendine has bir dokusu olduğundan, birbirine benzeyen parşömen bulmak pek mümkün değildir. her parşömen, kendine özgü izler taşır.
dayanıklı olması, her iki yüzüne de yazılabilir olması ve her ne kadar üretimi biraz zahmet gerektirse de hayvan olan her bölgede üretilebileceği gibi nedenlerle çok uzun süre kullanılmıştır.
Samatya ilçe değil semttir. Fatih ilçesine bağlıdır. Istanbul'un en eski yerleşim yerlerinden biridir. Meyhanelerle dolu Tarihi bir meydanı bulunur. İkinci bahar dizisinin çekildiği o kebapçı halen hizmet veriyor.
Gideceklere forsa balık mekanını öneririm. Mezeleri güzel, balıkları taze ve fiyatlar makul. Kalkmadan önce mutlaka dondurmalı helva söyleyin. Başka bir yerde o tadı bulmanız çok zor!
Edit: ezel dizisinde ramiz dayının mekanı olduğu için ayrıca severiz!
Gideceklere forsa balık mekanını öneririm. Mezeleri güzel, balıkları taze ve fiyatlar makul. Kalkmadan önce mutlaka dondurmalı helva söyleyin. Başka bir yerde o tadı bulmanız çok zor!
Edit: ezel dizisinde ramiz dayının mekanı olduğu için ayrıca severiz!
iskandinav görünümlü fakat amerikalı bir grup. genelde bu tarzı kuzeyli sarı kafalardan dinlemeye alışkın bünyelerde biraz şaşkınlık yaratıyor. biraz depresif hatta bazı şarkıları depresyona meyilli insanları zora sokabilir!
ilk çıkışları daha sert ama zamanla o sertliği biraz dağıtıp daha dinlenilebilir işler yapmışlar. üzücü ki artık müzik yapmıyorlar ama şimdiye kadar yaptıkları dinlemeye değer!
ilk çıkışları daha sert ama zamanla o sertliği biraz dağıtıp daha dinlenilebilir işler yapmışlar. üzücü ki artık müzik yapmıyorlar ama şimdiye kadar yaptıkları dinlemeye değer!
yönetmen nuri bilge ceylan'ın 2014 yılı çıkışlı bol ödüllü filmi. film üç saatin üzerindedir. bu süre, türk sineması için oldukça uzun fakat nuri bilge ceylan sinemasını sevenler için ise gayet makul bir süredir.
başrollerde haluk bilginer, melisa sözen ve demet akbağ'ı izleriz. yan rollerde ise ayberk pekcan, serhat mustafa kılıç ve nejat işler eşlik eder.
film, idealist bir tiyatrocunun, emekli olduktan sonra kapadokya'ya dönüp babasından kalan oteli işletmesini ve sorunlar yaşadığı genç karısı ile kız kardeşi arasındaki çatışmaları konu alır. üç farklı karakterin sinsice birbirlerine besledikleri nefreti ve geçmişten kalan hesaplarını kendi üslupları ile kapatmaya çalışmalarını anlatır.
nuri bilge ceylan'ın diğer filmlerindeki gibi yine basit bir hikayeyi ele alır ve yine anadolu'da geçer. ve yine muhteşem diyaloglara ve doğanın güzelliğine rastlarız.
nuri bilge ceylan, kendisi adına her filmde çıtayı oldukça yüksek bir yere çakıyor! o çıtayı yakalamak ya da daha üzerine çıkmak da sanıyorum sadece kendisinin yapabileceği bir iş.
başrollerde haluk bilginer, melisa sözen ve demet akbağ'ı izleriz. yan rollerde ise ayberk pekcan, serhat mustafa kılıç ve nejat işler eşlik eder.
film, idealist bir tiyatrocunun, emekli olduktan sonra kapadokya'ya dönüp babasından kalan oteli işletmesini ve sorunlar yaşadığı genç karısı ile kız kardeşi arasındaki çatışmaları konu alır. üç farklı karakterin sinsice birbirlerine besledikleri nefreti ve geçmişten kalan hesaplarını kendi üslupları ile kapatmaya çalışmalarını anlatır.
nuri bilge ceylan'ın diğer filmlerindeki gibi yine basit bir hikayeyi ele alır ve yine anadolu'da geçer. ve yine muhteşem diyaloglara ve doğanın güzelliğine rastlarız.
nuri bilge ceylan, kendisi adına her filmde çıtayı oldukça yüksek bir yere çakıyor! o çıtayı yakalamak ya da daha üzerine çıkmak da sanıyorum sadece kendisinin yapabileceği bir iş.