confessions

evet

1. nesil Yazar - Tatlı

  1. toplam entry 46
  2. takipçi 3
  3. puan 3017

sıfır bir

evet
1. ve 2. sezonunu youtube'da yayınlamış, 3. sezon için blutv ile anlaşma sağlamış harbi adana dizisi.

sahneler, sahne geçişleri, müzikler, efektler, oyunculuklar, cast, kurgu, görüntü bir amatör diziden beklenmeyecek ölçüde kaliteli.

insanlığın alkışlanması

evet
evet, sevgili yazarlar. malesef var böyle bir şey.

t: insanlık gereği veya vicdanen yapılması normal olan davranışların "bravo" nidalarıyla övülmesi durumudur.

şöyle ki; bir insanın hırsızlık yapmaması, yalan söylememesi, bir şey bulduğunda sahibine ulaştırması, bir insanın rahatsız olmaması için çaba sarf etmesi, yardım etmesi, bir canlının yaşama hakkına saygılı olması vs. gibi çoğaltılabilecek davranışlar; insan olmanın özünde olan vicdanı hür her insanın yapması gereken davranışlardır.

ama öyle bir dünya haline evrildik ki maalesef; bu tür davranışları mumla arar halde olduğumuz için, gördüğümüz zaman duygu fırtınaları yaşıyoruz.

hatta o kadar yozlaşan bir toplum olduk ki bu tür davranışlar haber niteliği almaya başladı: "düşen güvercini yuvasına koydu" , "yaşlı kadının altınlarının çalınmasını engelledi" , "gözleri görmeyen adamı karşıdan karşıya geçirdi" gibi. bunlar çok güzel davranışlar ama hepimiz bu tarz insanlar olmalıyız ve bu tür davranışlar olağan karşılanmalı. şaşırmamalıyız bunları gördükçe.

farklı bir başlıkta (su sıçratmamak için yavaşlayan sürücü) dikkatimi çektiği için bu yazıyı yazma gereği hissettim. aslında sürücünün yaptığı davranış o kadar normal ki. ama kötülüğe o kadar boğulan bir dünyadayız ki bu tür davranışlara alkış tutup desteklememiz gerekiyor. sırf insan olduğumuzu hatırlamak için bunu yapıyoruz. yazık be halimize.

dünya gerçekten yaşanılabilir bir yer mi hala?

umarım insanlığımızı tüketmeyiz yavaş yavaş. en çok da bundan korkuyorum.

bir melek diliyorum

evet
çoğu zaman insan olmaktan utandığım anlarda açıp dinlediğim bir rafet el roman şarkısıdır. sopayla vurur sözleri yüzümüze.

sözleri;

bir baba oğluna sarılmış ağlıyor
bir ana kucağında bebeği dileniyor
hayat acımasız, soğuk ve zalim
haksız ve hain bazı insanlara
talih zamanla döner dolaşır
seni de bulur, verir ya alır.

bir melek diliyorum tanrıdan muhtaçlara
çaresiz, yuvasız aç susuz çocuklara
bir melek diliyorum sevgiden yoksunlara
suçsuz olan esirlere, mahkumlara, insanlara

savaşın ortasında oynayan çocuklar
bir tabut gidiyor, daha yaşı onaltı
hayat acımasız soğuk ve zalim
haksız ve hain bazı insanlara
talih zamanla döner dolaşır
seni de bulur, verirya alır

bir melek diliyorum tanrıdan muhtaçlara
çaresiz, yuvasız aç susuz çocuklara
bir melek diliyorum sevgiden yoksunlara
suçsuz olan esirlere, mahkumlara, insanlara

sana dair

evet
tuna kiremitçi'nin kumdan kaleler grubunun vokalliğini yaptığı dönemlerde bestelemiş oldukları mükemmel bir şarkı. hangi modda olursanız olun, kesinlikle dinleyin. asla pişman olmayacaksınız.

yaşam kadar gerçek, yaşamak gibi sahte
öyle çok şey var ki yaralayan insanı
bir yürek çarpıntısı, onu her gördüğünde
öyle çok şey var ki bak sana dair.

yanlış aşklar yaşadık, yanlış köprülerde
yanlış gemiler yakıp, aldırmadan
iki damla su çaldık zamanın pençesinden
aldırmadan, aldırmadan.

bu ne senden ilk kaçışım
ne de ilk düşüşün yüreğime
ne bu serden son geçişim
ne de son küsüşüm kaderime.

mucize gerek bize, gidecek bir başka düş
bir düş ki korkmamış zamanın karşısında
ve bir çağ gerek bize, ve bir çağ bundan özgür
öyle çok şey var ki bak sana dair.

sonra kuşlar gitti anladım dünya yorgun, sen yorgun
tortusu kalmış eski bir korkunun
görmedik, duymadık, demedik bunlar kötü
biz var mıydık, aşk var mıydı?

koro

evet
belli seslerden oluşan, bir müzik yapıtını söylemek üzere bir araya gelmiş insan topluluğu şeklinde tanımlanabilir.

ayrıca 2004 yapımı fransız filmidir. idealist eski bir müzik öğretmeninin; ebeveynleri tarafından terk edilmiş, umutsuz ve yarınsız çocukların yer aldığı bir yetiştirme yurdundaki yaşamını ele alan bir konuya sahiptir.

imdb

hiç tanımadığın biriyle dertleşmek

evet
dönem dönem geçmişte yapmış olduğum bir eylemdir.

karşındaki kişiyi tanımadığın için çeşitli rollere girmek zorunda hissetmiyorsun, bunun getirdiği özgürlük ile dilediğin konuda dilediğin rahatlıkla, dilediğin kelimeler ile kendini gönül rahatlığı ile ifade edebiliyorsun.

adana

evet
ülkemizin güzide sanatçı yuvasıdır bu yer.

türkiyenin ilk sokak festivali, ilk film festivali hep bu şehirde düzenlenmiştir.
bilinen, ya da şöyle söyleyeyim medyanın aktardığı sadece işin arka mahalle kısmıdır.
güzelliklerinden ziyade çirkinlikleri medyada daha çok haber niteliği taşıdığı için de kötü bilinmektedir.

iyi parti

evet
duyar duymaz hemen birkaç adet facebook sayfası açıp, kullanıcı adı parsellediğim meral akşener önderliğindeki siyasi parti oluşumu.
not: domain de alacaktım ama benden önce davrananlar olmuş.

yolunun açık olmasını istediğim lider. vatanperver duruşu ile ülke gündemine diş geçirmesi muhtemel görünmektedir.

zall

evet
uludağ sözlük kurucu moderatörüdür. gerçek ismi ismail alpendir.

uludağ sözlüğün troll yuvası olmasının mimarlarından biridir. twitter adresi üzerinden genelde hükümet lehine paylaşımlarda bulunarak bilimum desteklerde bulunur.

festival

evet
tdk'ya göre; önemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal veya uluslararası gösteri dizisi, şenlik.

ekşi şeyler

evet
ekşi sözlük yazarlarının entry'leri ile harmanlanan içeriklerin oluşturulduğu platform.

ekşi şeyleri'in moderasyonu ile ilgilenenler cidden daha iyi iş çıkartıyorlar. öyle ki, seçerek davranıyorlar ve bir içeriği özenerek hazırlıyorlar.

bir anda gelen her şeyi boş verme isteği

evet
evet yazarlar, dönem dönem yaşamakta olduğum, engelleyemediğim dürtülerle beni kendisine çeken bir durumdur.

şu an memleketim olan şehirden 900 km uzakta, eşimle birlikte yeni bir hayat kurma mücadelesi veriyoruz. bulunduğumuz yer itibariyle dostlarımızın, sevdiklerimizin hepsini geride bırakmak zorunda kaldık.

neden?

ömrümüzün gençlik sayılabilecek kısmını çalışarak tüketip, hayattan keyif almamaya başladığımız yaşlara geldiğimizde rahat edebilmek için.

iş böyle olunca da sürekli bir dürtü, dön geri diyor. ah diyorum, ah şimdi böyle olmasaydı da kıt kanaat bile olsa kendi şehrimde vakit geçirebilseydim diyorum.

olmuyor be sözlük kimi zaman. tamam eşimle arkadaş gibiyiz, çok iyi anlaşıyoruz. ama yine de insan özlüyor geride bıraktıklarını.

(bkz:hayata dair iç burkan detaylar)

vurmalı çalgılar

evet
baget, tokmak veya çubuk ile vurarak çalınan enstrüman grubundaki müzik aletleridir. tarihin en eski enstrümanlarıdır.

bateri, asma davul, çan, trampet, darbuka, tumba gibi enstrümanlar bu gruba girmektedir.

not: çok daha fazla vurmalı çalgılar var olup, listeye eklenecektir.

erkin koray

evet
türk rock müziği'nin en büyük isimlerinden olan erkin koray, 24 haziran 1941'de istanbul'da doğdu. annesi vecihe koray'ın, istanbul belediye konservatuarı'nda klasik batı müziği piyano öğretmeni olmasından dolayı, sanatçı küçük yaşlarda müzikle tanıştı. 5 yaşında annesinden piyano dersleri almaya başladıktan sonra, alman lisesi'nde okurken rock müziği ile tanıştı. aynı zamanda okulda okurken konservatuara da devam etti. sanatçı, 29 aralık 1957 yılında, 16 yaşındayken, galatasaray lisesi'nde piyanoyla ilk konserini verdi.

bu konser, erkin koray'ın hayatında büyük bir dönüm noktasını teşkil etti. çünkü bu konser aynı zamanda sanatçının müzik hayatının da başlangıcı idi. ilk konserinden bir ay sonra koray, 25 ocak 1958'de eminönü halkevi'nde, 20 gün sonra da almanya ve avusturya liselerinde konserler verdi ve artık konserler birbirini takip etmeye başladı. bu konserlerden sonra gazeteler artık kendisinden rock'n roll kralı" diye bahsetmeye başladılar.

1960'ların ilk dönemlerine gelince koray, “erkin koray ve ritmcileri” isimli grubuyla, kendisinin gitar çalıp söylediği ve rock'n'roll çaldığı bar ve klüp programları yaptı. 1962 yılında ise ilk 45'liği “bir eylül akşamı”/it's so long'u yayınladı. çıkarttığı 45'likten sonra askerliğini 1963 - 1965 yılları arasında eskişehir hava kuvvetleri caz orkestrası'nda gitarist - solist olarak yaptı. askerden döndükten sonra bir süre daha ingilizce çalışmalarına ve klüp programlarına devam eden sanatçı, bu programlarından birinde istanbul plak şirketinin yetkilileri ile tanıştı ve 1967 yılında ülkede büyük şöhret olmasını sağlayan “kızları da alın askere” isimli 45'liğini yayınladı.

saçlarının uzunluğundan dolayı tepkiler de alan sanatçı, 1970'e geldiğinde, “yeraltı dörtlüsü” grubunu kurdu. daha sonra batı müziğini yerinde tanımak ve incelemek amacıyla, o sırada beatles'ın da oradan şöhret olduğu, müziğin kalbinin attığı yer sayılan almanya'nın hamburg kentindeki star club'a gitti. koray, burada her gün çalan en az üç İngiliz grubunu izledi ve bir çoğuyla da tanıştı. bu arada hiccups adlı bir alman grubu'yla da sahneye çıktı ve daha sonra o grubun basçısı bernhard weber'i yanına alarak türkiye'ye döndü ve bu olay türkiye'de hard rock döneminin başlangıcı oldu.

çıkarttığı hit parçalarla o dönem gündemde olan sanatçı, tekrar avrupa'ya gitti ve fransa'da beatles'ın efsanevi ismi john lennon'la tanıştı. koray'ın “yeraltı dörtlüsü” ile müzik yaparken yararlandıkları en büyük avantaj, batıdaki pink floyd, grateful dead gibi aynı tarz gruplarından daha doğuda bir ülkede yaşamalarıydı. dönemin avrupalı çoğu rock müzisyeninin doğu mistisizmine ve de özellikle hindistan'a merakı vardı ve bu merakı müziklerine de bol miktarda yansıtabiliyorlardı. Bunun en önemli örneklerinden birisi beatles'ın önce “norwegian wood” adlı 45'liklerinde, daha sonra da “sgt. pepper's lonely hearts club band” albümlerinin “within you without you” parçasında 'sitar' kullanmasıydı. sitar, kökeni doğudan gelen bir enstrümandı ve bu enstrümanı ingiltere'de beatles; türkiye'de ise o dönemlerde rock müziği ile oldukça ilgili bir müzisyen olan orhan gencebay kullanıyordu.

istanbul'a tekrar döndükten sonra “supergroup” ile "yağmur" isimli 45'liğini çıkardı. maddi sıkıntılardan dolayı dağılan “supergroup”un ardından kısa bir süre sonra kurduğu 'ter' adlı grupla “hor görme garibi” isimli 45'liğe imzasını attı. fakat “ter” grubu da dağıldıktan sonra 'stop!' isimli bir grup kuran koray, bu grupla da uzun süre devam edemeden ayrıldı ve grup dağıldı.

avrupa'da alice cooper ve david bowie renkli yüz makyajlarıyla sahneye çıkmaya başladı ve erkin koray'da bu modaya uyarak sahneye renkli yüz makyajlarıyla çıkmaya başladı ve büyük ilgi gördü. bu çalışmalarından sonra da uzun süreliğine yurtdışına gitti. koray, yurt dışından döndükten sonra tekrar çalışmalarına devam etti ve bu çalışmalar, türkiye'nin çok iyi bildiği “şaşkın”, “arap saçı”, “fesuphanallah” gibi çalışmalardı. bu dönemde bu tarz çalışmalara ağırlık vermesinin yanında “krallar”, “hadi hadi oradan” gibi rock çalışmaları, hatta başlı başına rock parçalarından oluşan “elektronik türküler' adında bir tane de lp yaptı. 1977 yılında, son rock grubu olan “erkin koray tutkusu” isimli grubunu kurup, bu grupla aynı adı taşıyan bir rock lp'si çıkarttıktan sonra uzun süreliğine tekrar yurt dışına çıktı. koray'ın türkiye'yi terk etmesinin en önemli sebebi, 70'lerin ikinci yarısında türkiye'de cereyan eden politik gerginlikler ve bu gerginliklerin ülkeyi müzik yapılamayacak hale getirmesiydi.

12 eylül askeri darbesi'nin haberini yurt dışında iken almasından bir yıl sonra,1982 sonbaharında, yurda dönmeye karar verdi. yurtdışından döndükten sonra uzun bir süre tamamen solo çalışmalar yapan erkin koray'ın bu dönemdeki en ünlü çalışması şüphesiz 'çöpçüler'dir.

http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2349

çomar

evet
kullanıldığı çok çeşitli anlamlarla bir çok fonksiyonu vardır.

genellikle köpeklere konulabilen standart 3-4 saniye düşünülerek konulan isimdir.
ikincil anlam olarak ise, özellikle son dönemlerde, parti sempatizanlığı yapanlar için kullanılır.

parti destekleyenler ile çomarları birbirlerinden ayıran en temel özellik olarak parti destekleyenlerin doğruya doğru, yanlışa yanlış demelerini; buna karşın çomar olarak nitelendirilebilecek destekçilerin ise kayıtsız şartsız doğruya da doğru, yanlışa da doğru demelerinden kaynaklanmaktadır.

itaatkar ve sadık oluşlarından ötürü çomar ismini almaktadırlar.

(bkz:tehlikeli sularda yüzmek)

dedikodu

evet
bir levent yüksel şarkısıdır.

sözleri;

Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye
Kim görmüş ama kim Elene'yi öptüğümü
Yüksek kaldırımda güpe gündüz
Melahat'i almışım da sonra
Alemdar'a gitmişim öyle mi
Onu sonra anlatırım fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda
Güya Galata'ya dadanmışız
Kafaları çekip çekip orada
Alıyormuşuz soluğu
Onu da sonra anlatırım
Ya o Mualla'yı sandala atıp
Ruhunda hicranını söyletme hikayesi
Geç bunları anam babam geç bunları
Bir kalemde
Bilirim ben yaptığımı...

ofsayt

evet
futbolda, bir kaleye akın yapan takımın oyuncularından en ileri uçtakinin, kendisine geriden gelen bir pas verildiği anda, rakip kaleciyle arasında defans halindeki takımdan herhangi bir oyuncu bulunmaması durumu olarak özetlenebilir.

sakin

evet
yerel anlamda ise; bir muhitin, bir yerleşkenin içerisinde sürekli konaklama yapan kimseler için kullanılır.

örn.: bu mahallenin sakinleri, 4 yıldır aynı muhtara oy vermekteler.