confessions

frante

1. nesil Yazar - İstikrarlı

  1. toplam entry 213
  2. takipçi 8
  3. puan 4139

gülsuyu

frante
15 yıl kadar tepesine bakarak yaşadığım mahalle. Mesafe birkaç km olmasına rağmen bazı evlerin dış cephe boyasindaki değişikliği falan fark edebiliyordum. Bu kadar yakın olmama rağmen Hayatım boyunca sadece bir kez gittim. Ve en çok merak ettiğim şeylerden biri Şu en tepedeki evden maltepe-Kartal'ın nasıl göründüğü.

Lisede çok arkadaşım vardı buradan. Biri de davet etmedi. Neden bilmiyorum, kendi aralarında bir milliyetçilik de tasiyorlardi. Gülsuyu çocuklarının arasına girip arkadaş olmak kolay değildi.

Güzel yerlerden bahsederken güzide mahallelerimizden birini anmamak olmaz:
(bkz:Kore mahallesi)

ağartı

frante
cahit zarifoğlu'nun ilk dizede büyük şeyler geleceğini belli ettiği şiiri.

ezberlemek çok zor olmasa gerek. en azından benim için zor değil. ezberlemek yerine tekrar ve tekrar okuyorum. ve her okuduğumda yeni ve daha güzel bir yer keşfediyorum:

sevgililer yüzüne karşılık geldim
kaygı bağırdı gözevlerimde

günlerin yamanan yıldızlar
ve üzülen gökkuşaklarıyla
doluluğundan söz ediliyor
evlerde çocuklar arşınlanıyor
ve alkışlanıyor babalar
ki tütün başında
ekmek başında kabir başında

günler yenilenen bir isim
merdivenleri büyük ağzıyla çıkan meral
haftada üçer gün üçer hafta
ince uzun veya kahverengi
ve gelinlik sabah çatışmasında
yoğunlaşan yorgun artık ben
köprü ortasından yarılmış bu ara
organın ve güneşin salgınlığı
toprağa gelir gibi oldu an
başlar ikinci artık

beygirler uzağa kayıyorlar

bu arada gelinmeler
arkadaş yapıtlarına yar koyma
yöremdeki çimler

bu arada evimin içinde odaların birbirine düşman durduğu
ve hastalandıkları
çalışan yüreklere uzak
bekardan korkan ev sahiplerinin
kapılarda kızlık heykelleri
bu arada insanın yemeğe oturma çelişmesi

yemekten kalkma çelişmesi
erkek oluşunuza binaen
bu arada özel sıkıntılarımızın
kılıç kuşanmış hali
durmadan kanlanıp hatırladığımız
bunalan kadınlar
ben alda'yı bunalıyor görüyorum rüyamda
kırbaç gibi insanı saran etrafımızda
kelebek kanatları gözler
akılda kalan ağızlar
hatlar
seviyi yoran alkışlar
bir şehri paramparça edip
ortasından yarıp uykuları
evlerin sahanlıklarına
misafir odalarına
lavabonun altındaki dolaba
çocukların hücumluk yataklarına
iri erkeklerin şakaklarına
kadınların çırpınan dudaklarına
ve kızların sancaklarına sığınan
ve benim damarlarımda itişen uykulara

bir şehrin ortasından tren geçiyor
o şehirde büyük rüzgâr vardır
bir oyuncakçı vitrininin önünde
insanların durdukları ve duruşlarını
değiştirmedikleri trenle birlikte
şehrin ortasından oyuncak trenlerin
cezalandırmış şekilleri

kendisini buyruk
vitrine yapışık insanların kafalarındaki
içlerinden geçerken dönüp bakmadıkları
durdurup parçalamadıkları
önüne yüzer ellişer
yatıp apartman kadar
ağır tekerlerini üzerlerinden geçerken
öpüp ağızlarını ezdirmedikleri

noktanın sonuna kadar
bir sinir bir can yanmasıyla
bir parçamı
bir demir mengeneye
koyup sıkmak istiyorum mu nedir
dilimi

bir acı mı ne gerek
öyle uykum var ki
öyle istiyorum ki

o içinden marşandizler
şimşek gibi fırlayan
şehirde hemen
hat boyunda ilk tahta evde
derin yatakta
her an çığlıklarıyla
uyuyayım kıyametler
bir ejder geçsin
öyle tanıdığım
öyle canımın içinde

durup gelmeyince
morfin gibi arıyorum direnmeni
iğne üzerinde yüzün gelip
kuşatmıştı beni
ama düşündükçe Korkmak
yüzünle geldiğini

Ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim

zengin sözlük

frante
-şimdilik- dinginlik ve sakinliğiyle devam ediyor. şuraya bilgi, buraya bilgi. tamamız, bilgide tamamız. buna hiç kimsenin itirazı olamaz.

ama birine buraya girme amacımı "bilgileniyom ehe" diye açıklayamam mesela. kimse inanmaz ki. yetmiş altı yıldır falan tanıdığım birini getirdim sözlüğe. "sen çok minnoş olmuşsun. bye." diyerek engelledi beni. en son 2004'te falan tartıştığım biriyle minnoş olmam hasebiyle küstük. böyle bir şey olabilir mi? ses çıkaramadım çünkü haklı. sözlüğe her girdiğimde bana bir masal anlat baba'yı söyleyesim geliyor. hatta elimin altında flüt olsa çalacağım. o derece! valla bu sakinlik, bu huzur beni evlendirir. beni evliliğe götürür bu sezen cumhur önallık. türkiye büyük bir iç savaşa sürükleniyor.

belki de istediğim budur. bilemiyorum.

bankacı hatunlar

frante
iki ya da daha fazla banka çalışanı kadın.

bankanın fayanslarını döşeyen ustalar burunlarını karıştırdılar, apış aralarını kaşıdılar. bunları biliyoruz. bankacı kadınların topuklu ayakkabılarıyla, erkeklerin o kadar da topuklu olmayan ayakkabılarıyla cirit attığı fayanslarda birkaç gün önce birileri koltuk altını kokluyordu. ama onları hiç kimse görmedi. o yüzden sorun da yoktu. bankacılar bunları yapamazlar. kot pantolon giyip, içlerindeki şahin marka donu gösteremezler. o don var. ama biz göremeyiz.

görünen yüz düzgün olmalıdır. erkeğin sakal tıraşı olmasıyla kadının fondöten sürmesi arasında bir fark yok. ama burası ortadoğu. burada kadınlar ve erkekler eşit olmadığı için, eşitlik bile sınırlandırıldığı için kadınların giyim kuşamı, davranışları mesele edilir.

geçenlerde ziraat bankası'nda küçük bi işim vardı. bankacı hanımefendi işimi en kısa sürede hallettiği yetmezmiş gibi bir de araya 1-2 espri sıkıştırarak, benim de espri yapmama uygun ortamı hazırlayarak 5 dakikalık işle 1 saatlik yüz güldürdü. sadece benim mi başıma geliyor bilmiyorum. ben ne zaman bankada bir kadın ile konuşsam erkeklere oranla daha memnun, daha mutlu edilerek ortamdan gönderiliyorum. kadınların, erkeklerle aynı çalışma şartlarında daha başarılı olduğunu görüyorum. eğer 8-2 gibi bir skor var ise genelleme yapmaya müsaittir.

ama konu ne?

-bak nasıl giyinmiş? bizi kandıracak..

online arkadaşlar

frante
Bir buton.

Eğleniyor muyuz gençler der gibi olmuş. Ya da şey gibi. Ankara pavyonlarinda "bayan arkadaşlar da burda" denmesi gibi. Her okuduğumda aklıma Ankaralı Namık, çubuklu yaşar, kochisarli elvan dalton geliyor. Sıkıntı büyük.

sivrisinek

frante
Adamdır. Evet yanlış duymadınız Tam beş kavanoz.

Neden adamdır? Çünkü işini yapıyor. Hem de çok çok iyi yapıyor. Siz hiç ense yapan sivrisinek gördünüz mü? "Bugün calismiycam ya perdede takilcam hep" diyen bir sivrisinek? Yok ki. Hepsi takım çalışmasına uygun, esnek çalışma saatlerine uyumlu. Hepisi.

Pij olan kara sinektir. Düz. Gider televizyona konar. Gitmez. Gelir insanın ağzına burnuna girmeye çalışır. Habire trolleme yapar evin içinde.

fifa 17

frante
ea'nın insanlığa armağanı.

18 için birkaç ay kaldı ama 17'yi bi süre daha oynayacağım gibi görünüyor. kariyer mod'da bundesliga enfes olmuş. oyunu oynamayan ama futbolu takip eden herhangi bir insanı görüntülerin canlı maça ait olduğuna inandırabilirsiniz. logo, skor menüsü ve açılış öylesine gerçekçi.

hertha'nın bütçesi ve kulüp değerinin düşüklüğü enteresan. 7m transfer bütçesi vardı. onu görünce direkt zıplayıp seçtim. ne kadar kiralık aşk varsa aldım takıma. sanchesler, kelechiler, diawaralar neler neler. takım kreşe döndü ama sezonda +3 ovr garanti olan yetenekli çocukları alman panzerlerinin üstüne üstüne sürüyorum. ibisevic'i evde zor tutuyorum. 13-3-3 wdl ile ilk sıradayım şimdilik. bakalım.

güncel kadro ve alman anlatıcı başka güzellikler bu arada. sezon ilerledikçe başarıya göre oyuncuların hakları teslim edilmiş. şu anki kadrolar sezonu tam olarak yansıtıyor.

mesela mbappe için ekim ayında "büyük potansiyel" denilirken şimdilerde "dünya yıldızı potansiyeli" gibi bir şey yazıyor. böylelikle kariyer modda güncel kadrolarla oynayan biri için bu çocuğu almak çok zorlaşıyor. aralık ayında falan 20 m'ye bağlıyordum. şimdi kaç çekerler bilmiyorum.

balkon yıkamak

frante
kadınları teskin etmek için uydurulmuş bir şey değil. uygun hortum ve süpürge ile dünyanın en güzel şeylerinden birine dönüşüyor. aa hortum olmalı. bazılarını görüyorum, kovayı boca ediyorlar. etme. çalınmış başkalarına nazar ediyorsun. etme.

büyük balkon sahipleri çok şanslılar. yeni evlerdeki balkonsuzluk, fransız balkonculuğu yakışıksız, tatsız. balkonu şöyle evire çevire yıkayamayacaksak neden orada bir evimiz var ki?

balkon yıkamaya uygun, kalp kırmayacak bir kapri aldım geçen. çok coşmayınca ıslanmıyor. hortumu toplaması sıkıntı sadece. hiçbir zaman istediğim seviyede toplayamıyorum. hep bir şeyler eksik gibi. mükemmeli arıyorum.

yazarların nick hikayeleri

frante
uy dur dum. sonunda dil çıkaran gülümseme var ama henüz şımarmadığımız için koymuyorum. ağustos gibi şımarırız gibime geliyor. arkadaşlar üzerinde çalışıyor.

la finestra di fronte'den. filmin büyükçekmece'deki en büyük hayranı olarak bir harfin mesele olmayacağını düşündüm. olmadı da!

asi astsubay olsun isterdim ama. çok asi. botlarını bağlamıyor falan.

abi 1 lira var mı

frante
yetişkin bir erkeğin en çok duyduğu sorulardan biri.

abi olacak yaşa geldiğimden beri duyuyorum.

-evet! binlerce kez evet! evet evet evet. hep bu anı bekliyordum! yanı başındayken sana bu kadar uzak olmak... eveeeet. var! 1 liram var!

ya da

-ben karşının taksisiyim

ne dememi bekliyorsun? kesinlikle hayır yok demem. çevre kontrolü yapıyorum. bıçaklandığımda hastaneye yetiştirecek kalabalık varsa evet diyerek vermiyorum.

yazar seçiminde seçici davranmak

frante
yağmur bulutlarının göklerde cirit attığı şu güzel yaz akşamında daha da anlamlı olan aktivite.

burada bir problem var. seçim zaten seçici olmanın bir sonucu değil midir? seçici olmadan bir seçim yapmak mümkün müdür? yazar alımında seçici davranmak diyelim en iyisi. mesela bana kalsa "seçiminde seçici" yazan birini sözlüğe almazdım. ama korkmayın bana kalmıyor.

ekşi sözlük 3 yıl bekletiyor. seçici olduğu için değil, kalabalık olduğu için. 3 yıl bekleyip, yazar olup ilk entry'si "anan." olanlar var.

valla bunca zaman sözlüklerde çok enteresan şeyler gördüm. dolandırıcı gördüm lan ben. bildiğin paraları toplayıp toz oldu adam. böyle it kopuk gelse daha mı iyi? ahaha. ya bilemedim şimdi. belki de daha iyi. düşünsene mesaj geliyor:

-abi 1 lira var mı?

elmanın meyvelerin baronu olduğu gerçeği

frante
Özzzzür dileyerek sözünüzü kesiyorum sayın Karahanlı!

Katıldığım önerme. Elma ucuz olabilir, elma yoruyor olabilir. Ancak meyve denilince akla ilk o gelir. Çeşitli anketler, cizimler, profillerde meyvenin sembolü genellikle elmadir.

Ha ben ölümüne mandalinaciyim, bilen bilir. Ama doğruları konuşmak lazım. Elma meyvelerin baronudur. Mandalina da İstanbul'un sefiridir, biat edin.

para icinde yuzen birisi

frante
Hevesini kırmak istemiyorum ama Gülmedim.

Ismi "zengin" olan sözlükte fakirliğin trollemesi yapılır, zenginliğin değil. Istikrarli ve edebi şekilde fakir olduğunu anlat, Eyvallah. Biz de "çocuk ne güzel anlatıyor yaff" diyelim.

Olmadı.


seni anan benim için doğurmuş

frante
küfür değil, şarkıdır. çok küfür gibi.

o zamanlar 55 yaşındaki ibrahim tatlıses'in üniversiteli aşık hareketleriyle klip çekmesi? bunun bir de demet akalın versiyonu var. şarkıyı hatırlayamadım şimdi. sahile gidip tartışmalıydı o. bu da merdivenden inip dönüp bakmalı. "heey hey aşığız birbirimize. baya etkilendik hey." mesajı buram buram. yapmayın. çorapla uyuyasım geliyor.

anneye geçelim. "bence var ya necla'yı benim için doğurmuşsunuz. teşekkürler." dediğimiz yere geçelim. sonunda da utanan maymun var. vay anasını. yok necla'nın değil. adamın kendine biçtiği değere bak.


zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

frante
ada ben klima taktırmak istiyorum. çünkü son 51 yılın en sıcak yazı geliyormuş. 52 yıl önce bir sebahattin "bu sene çok sıcak of" dememiştir. belki de o kadar sıcak olduğundan habersiz bir sebahattin idi. benim haberim var çünkü haberlerde söylediler. onlara inanırım kardeşim.

evde 40 yaş üstü misafirler varken üstsüz güneşlenemiyor, birbirinden cesur pozlar veremiyor, nefes kesemiyorum ne yazık ki. bize atlet düşüyor. beyaz. onu giydiğimde de yaşıt oluyoruz misafirlerle. hop okey oynamaya!

beyefendi olmak ile hande yener olmak arasında gidip geliyorum. hande yener olmak isteyen yanım ağır basıyor, bu yaza damgamı vurmak istiyorum. o klimayı istiyorum.

hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım

frante
ah muhsin ünlü'nün bir şiiri.

haziran ve çocukları "taa çocukluğundan beri" seven zarifoğlu hayranlığını birleştirmiş ve elbette ismini es geçmemiştir.

Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

-Senegalliler dahil değil

Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

-Yoksa seni rahatsız mı ettim?

Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

-Freud diye bir şey yoktur.

Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-Haydi iç de çay koyayım.

her sabah artık erken yatma sözü vermek

frante
Kendi kendine, yatağın içinde debelenerek, duvara bakarak, halıya yanasarak, komodine uzanarak yapılmaktadır.

Saat oldu 00:11, kavun yiyerek "canlı yayından kovulanlar mutlaka izle" isimli videoyu izliyorum. Evlilik programı Ve yalçın abi ağırlıklı kovulmalar yaşanmış. Artvin'den istanbul'a programa gelip "onların ben amk" diyerek canlı yayından kovulmak.. Canım çekmedi dersem yalan olur. Neyse.

Akrep ve yelkovan birlik olmuş, üstüme üstüme geliyorlar. Birazdan google'de "6 Saat uyku yeter mi" konulu araştırmaya geçeceğim. Icim ferahlasin en azından.

hissedilen sıcaklık

frante
Bir sıcaklık türü.

Hava durumunda kendine "İstanbul'da sıcaklık yirmi sekiz derece. Hissedilen sıcaklık otuz iki dereceye kadar çıkacak" şeklinde yer buluyor.

Birkaç sorum olacak bu noktada.
-sıcaklığı hissetmek ölçülebilir bir şey mıdır?
-"sana güneş hep arkandan vurmuş" ve "yazımı kışa çevirdin" sözlerinde bahsi geçen kişiler hesaba katılmış mıdır?

Sabah kalkıyorum mesela. Telefondan sıcaklığa ve sonra hissedilen sıcaklığa bakıyorum. "Ooo bugün hava çok soğukmuş" diyerek aynı montu giyiyorum. Bileyim yeter ya. Soğuk olduğunu bileyim yeter bana.

deniz seki'nin tahliye olması

frante
deniz seki, uyuşturucu temin etmekten ceza aldı ama kime temin ettiği bile bilinmiyor. isimler arasında hüsnü var mesela. hüsnü "hiç kullanmadım. lol." diyerek yırttı. deniz seki hapis yattı.

özel yetkili mahkemelerin baktığı önemli davaların çoğunda sanıklar yeniden yargılandı. deniz seki'ye böyle bir şans verilmedi.

15 temmuzdan sonra khk ile denetimli serbestlik süresi uzatıldı. deniz seki bundan da faydalanamadı.

2007-2011 arasında altın çağını yaşayan öym savcıları görevden alındı, bazıları kaçtı. deniz seki için "ama dizide oynadı ehehe" dendi.

tarih bunları yazacak. sakin.
7 /