ihtiras limani

radio detection and ranging açılımına sahip. Aslında çok basit bir mantığı var, bir vadide bağırıp aksini dinlemek gibi, radar da sinyaller gönderip nereden hangi sürede hangi şiddette hangi fazda döndüğünü ölçer. Kullanım alanına, menziline ve çözünürlüğe göre frekansı değişir.

Orduların Haberleşme sistemlerine zarar vermek, istihbarat yeteneğini anlık veya kalıcı olarak köreltmek, veri akışında yanlışlığa sebep olmak gibi amaçlar edinen harp türü. Elektronik taarruz ve elektronik destek olarak ayrılabilir.
(bkz:aselsan)

fith generation mobile communication systems olarak tanımlanır. İnternet of things teknolojisi temel uğraş alanı. Yani olay bu sefer internet hızını arttırmak değil sadece, evimizdeki elektronik eşyaların sadece bizimle değil birbirleriyle de internet üzerinden etkileşim halinde olmasını sağlamak, trafikte araçların bizden bağımsız birbiriyle konuşmasına imkan tanımak.

Bir insanın düşüncelerini, hayallerini yıkmak.

Daha ağırı, hayalleri kuran senken, hayallere davet eden senken, hayallere inandıran senken buna sebep olmaktır. Yuvayı dişi kuş yapar ama erkek her kültürde sağlam duran imar eden koruyan olarak kodlanır. Bu tarihsel bir kabul. Bir kadın bir erkeğin bir şeyler inşa etme arzusunu kırabilir. Oysa bir erkek yeni bir dünyayı inşa edebilir bir kadın için, çünkü kadın eriyip akmaya hazır bir ruhtur. Bir kadının kırık hayali muhakkak vicdanı olan bir erkeğin ayaklarını kanatacaktır. Çünkü inşa etme yolu benzer hislerden geçer.

Eşli danslarda önemli olan aynı ritimde kalmak, müziğin temposu artabilir azaltabilir ama çekilmez kılan karşındakinin senkronunu kaçırmak.

Güvenmek mutlak bilginin olmadığı yerde söz konusu.denklemdeki bilinmeyenleri veya değişkenleri ya yaptıklarımız bir teminat olarak doldurur ya da varlığınız. Sözünde durmak gibi, özünde durmanın belirtisidir güvenilir olmak. Tutarlılık sarp yollarda kayıp düşmemeyi gerektirir.

Ancak güvenle var olabilen duygular var. Paylaşımlar var. Sürekli olarak yolundan çıkan bir araç gibi türlü şeyleri katlettikten sonra yeniden araç başına geçmek gibi güvenilmez olduğu halde güven beklemek. Oysa güvenilmez insanın bile sabitleri var. Yürümek başka, yolda olmak başka. Ayakları kanaya kanaya aynı yolu yürümek de bir nevi sadakattir. Düşe Kalka, bata çıka, kıra döke.

İçine kapanıklık ardından gelen, sosyal fobi ile desteklenen türlü zorluğun ardından insan kendini kırmak ister. Fakat güneş ışığına baktığı, hayata dokunduğu pencere o kadar daralmıştır ki ne Zaman geçip gitmek istese kendi hapishanesine sıkışıp kalır. Üstelik bir eli tutmuş bir gözle de gözgöze gelmişse, kendi aracımı başkalarına zulüm eder. Ne aşkı aşktır, ne dostluğu dostluk.

Eski dilde karşılıklı sevgi beslemek, bir nevi aşk anlamına geliyordu. Bugün bazen seks yerine bazen seksten öte içinde his ve tutku olan tensel( cinsel demek bence anlamı daraltıyor) etkileşim anlamında kullanılıyor. Gerçek anlamda sevişmek iki tenden öte iki ruhu gerektirir. Ruhunu soymadan, ruha dokunmadan bedene uzanan kendisine de muhatabına da ihanet halindedir.

Zulüm esasen karşılığını bulmamış her şey için geçerlidir. Hak etmeyene yönelen aşk veya sevgi, Kadri bilinmemiş emek zulümdür. Bedeli ödenmemiş her şey bir nevi zulümdür. Bazı şeylerin bedeli kıymetinin bilinmesidir. Çünkü bazı şeyler hak edenin bekler. İnsan, hislerinin, bakışlarının, öpüşlerinin bile hak edildiği yöne yönelmesini bekler. Hakkını verememek veya hak etmediğine el uzatmak zulümdür. Zulmün en büyüğü sevilene, sevene edilen zulümdür.

Yeryüzününün en büyük ağaçları. Gövde genişlikleri de içinden araba geçecek boyuta ulaşabilir.

Saniyede gerçekleşen periyodik darbe tekrarı. Birimi hertz'dir. İnsan kulağının algılayabildiği sesler 20Hz-20 kHz (kilohertz) olarak bilinir.

Salınım. Periyodik olarak tekrarlanan iki farklı değer arasında gidip gelme durumu, zamana göre düzenlidir. elektronik devrelerde problem belirtisidir, haberleşme sistemlerini bozabilir, yakabilir, verimi düşürebilir.

Susma :

Uyum alışkanlık getirir, alışkanlıksa bağlılık.

Uygunluk, bir bütünü ya da bir üst yapıyı oluşturmada sorunsuzluk.

Bir zamanlar ne de güzel bitmezdik.

" bağışlamadan ya da suçlamadan, anlıyorum" watchmen'de Dr. Manhattan böyle diyordu.

Yargılamadan anlamak çok zordur. Anladığımız bir şekilde bizim eleklerimizden geçer, kanunlarımıza formüllerimize uygulanır. Akla empatiyi getirir. Oysa empati ancak karşıdakinin formülizasyonunu öğrenmek ile ilgili bir şey. Bu formülizasyonu kendimize uydurup benzer çıktılar aldığımızda empati çalışır, çünkü biz o olamayız. Bahsettiğim anlamak ise tanrısal bir üst bakış gerektiriyor. İnsan için bu çok zor. Sempati veya antipatiye bulaşmadan anlayabilmek zor, diğer bir soru da, bu şekilde anlaşılmayı gerçekten istiyorum muyuz?

Bana fundamentalizmden çok totalitarizmi andırıyor. devlet politikası olmasa da devletin ruhunu kendinde yaşatan ve küçük bir devlet birimi gibi çalışan " mahalle" otoritesinin tektipleştirme hareketidir bir nevi. Hem bir tür değişime dirençtir hem de ayrık otlarını temizlemeye korkutup kaçırmaya veya dönüştürmeye yarar. Fundamentalizm gibi çok kadim kaynaklara yönelmek durumunda da değildir, Kur'an'ı unutmuş rivayet dinine, gelenek göreneğe göre hareket eder, hatta çağa ayak bile uydurur.

Mahalle baskısının temel motivasyonu sosyal ivmenizin ve yörüngenizin topluluk ile uyuşmasıdır. Ne daha ileri ne de daha geri olabilirsiniz. Ahengi bozan, topluluğun negatif enerjisi ile adeta öldürülmeye, kurutulmaya çalışılır.

Argoda ışıklandırmada renk ayarı kaçırılmış mekanlar için kullanılır. İşe yeni başlamış iki arkadaş, masalarının dibindeki Cam açılacak mı açılmayacak mı diye tartışmıştı güneş ışığı ekrana vuruyor diye, biri tavan ışıklarının bir kısmının söndürmeyi denemişti de diğeri çin kerhanesi'ne döndü ortam demişti. Oldukça beyefendi biri olan direktör o an bir şey demese de hamlıklarından girdi edepsizlik kentinden çıktı.
Sosyal mesaj : her espriyi her yerde yapmayın.

Diğer şarkılarına göre Farklı bir duygusallığa sahip olduğunu düşündüğüm Bob Marley şarkısı.

İnternet dizisi olsaydı bir nebze benzetmeye gidilebilirdi, eğer sorun sadece sansür olsaydı. Oysa mesele çok başka belli ki.

Aslında ortada bir shameless Türkiye versiyonu yok, belli ki hiç olmamış. Bu bildiğin güzel kız zengin oğlan dizisi. Bizim hikaye ismiyle reklamları dönmeye başlamış. Fazla abartıldığını düşünüyorum olan bitenin. Shameless'ın bilinirliğinin ekmeğini yiyorlar, aile konseptini alıp kopyalanmışlar sadece, alkolik baba, fedakar abla. Küçük kadınlar ile üvey baba karışımı bir şey olacak sanırım - ikisini de izlemedim ama bunları çağrıştırdı.

Velhasıl başlık taşına :
(bkz:bizim hikaye)

" Aşk nefrete ne yakınsın
Kin kırdı her okşamak istediğimde seni"
Athena-yalan.

Egemenlik hakkını ve çerçevesini aynı millete veya aynı kültüre ulaşmış etnisitelerden oluşan bir üst ulusa dayandıran devlet yapısı. İmparatorlukların yıkılmasından sonra yükselen milliyetçilik dalgası ile kurulan devletlerdir. Kuruldular çünkü artık millet bağı etrafında birleşerek oluşturulan milis kuvvetler özellikle ateşli silahların ilk versiyonlarıyla oldukça etkili olmaya başladı. Her şeyden öte, maliyetler bir ulusu dizginlemek için fazlaydı - insan maliyeti, asker kayıpları, eskisi gibi bir asker zümresinin olmaması- bu sebeple dünya bir anda 200 ü aşkın ve neredeyse tamamı ulus devlet olan yapılara bölündü. Kapitalizm tehtidi altında olsa da ulus devletler hala en geçerli ve en güçlü devlet yapısı.

Rüyada olup olmadığını anlamaya çalışmak gibi, bir tür kendini kanatarak akan kanın sıcaklığında yaşam izi arama durumu. Çünkü heyecanı ve öfkesi kalmamış insan ruhunda yaprak bile kımıldamazken hissedemez yaşadığını.

Mukaddime'si ile meşhur Tunuslu Arap düşünür, sosyolog da denebilir kendisi için. Toplumların yaşayış ve yok oluşlarını belirli evrelere bağlamıştır. İklimin toplum yapısında nasıl değişime sebep olduğu, şehirleşmenin, kırsalda yaşamın döngüsünü anlatmıştır. Bedeviliğin ve hadariliğin birbirine dönüşümü, şehrin anlamı, önemi vs vs.. İslam dünyası için önemli bir isimdir.

Zaman bir ilaçtır ve bu ilacın uyuşturamayacağı çok az şey vardır. Tedavi edemez, telafi edemez. Zaman yarayı yakar, kesilmiş bir kol gibi, eksiğimizle kalırız. Ama kanamayız, acı çekmeyiz ve alışırız. Zamanın temel işlevi önceliklerimizi değiştirmesidir. Akan bir ırmak gibi o aktıkça ister istemez sürükleniriz. Bir şeyler sızlamaz olur, hatırlanmaz olur. Zamanın bahşettiği en büyük şey önceliklerimizi inadımıza rağmen değiştirmesidir. Zindandaki adam bile değişirken yaşamın selinde akıp giden adam nasıl değişmesin?

Ama elbette, bu ilacın bile dindiremediği sızılar var.