ihtiras limani

Yaklaşan güzel bir etkinliğin heyecanı gibi, ya da çok beklenmiş bir filmin gelişi, çıkılacak bir tatilin ertesi.. düşünürken heyecanlandıran ve gözleri parıldatan, hayatın tekdüzeliğinin dışında, yeniden bahar kıpırtısı hissettiren o hissi yaşamak sevgiliyi düşünmek. Bazense geçmişe dalınır, emekler iyi ki denerek sevilir. Bazen güzel halleri düşünülüp gülümsenir durduk yere. En çok da bu his bize özletir sevgilileri, bu his bizi yeni bir ilişkiye sürükler tüm acılara rağmen.

Yağlı öğünlerden sonra ayrıca güzel gider. Orta asya da et aşırı yağlı tüketilir, üzerine de yeşil çay içilir. Bu şekilde dengeledikerini düşündüklerini işitmiştim.

Korkulan ölüm değil yok olmaktır. İnsan kendine yakışır bir kibirle ölümünün de olağan ve olması gereken bir şey olduğuna karar verir. Oysa canlılık sonsuza dek var olmayı ister, ruh ise firakını gidermeyi. İnsan yaşamına yakıştırır esasında ölümü, bu yaşam artık hatıra vitrininde bir yere konmayı hak ediyor der. Kendisi için ise her zaman sonsuzluğu arzular ama Nasrettin hocanın ben zaten inecektim hikayesi gibi ölüm de gerekli sonucuna varır. Yaşamından yalnızca yavruları için vazgeçebilen bunu da dürtüsel olarak yapan canlılarınan aksine insan ölümü kendine yine kendisi için yakıştırır.

Herkesin basının üzerindeki giyotin gibi bekliyor olsa bile uzun çok uzun bir yoldan sonra içine girilecek yokluk zindanı gibi gelir.

Ortak hatırası olan ya da polemik yaratabilecek bir paylaşım yapmak veya bir payslasini buna yormak. " Görünce sormak istedim " denir, olaylar gelişir.

Her başarılı satış temsilcisi gibi yeteneği ile para kazanan, kariyer yapan, statü elde eden adam. Kendisi din satışından elde etmiyor bence kazancını, yeteneğini bu alanda sarf etmeye karar vermiş. Espritüel, rahat, mahkeme duvarı suratlı değil ge elbette samimiyetsiz ve sahte. Ama önemli olan bu değil, işini iyi yapıyor. Bu yüzden yeteneği göz ardı edilmemeli bence, şahsen ürünleri ile zaten ilgilenmiyorum.

" kaçış dönüşümleri, yararsız oldukları hissedildiği için terk edilince melankoli başlar. Melankoli durumundaki bir kişi kovalamacanın bittiğini ve çoktan ele geçirildiğini hisseder. Kaçamaz, yeni metaformozlar bulamaz. Girişimde bulunduğu her şey boş çıkar; kaderine razı olur ve kendisini bir av olarak görür; önce bir av olarak sonra yemek olarak ve son olarak da dışkı olarak. Kendi kişiliğini giderek daha değersiz kılan kıymetten düşme süreci mecazi olarak suçluluk duygusu diye ifade edilir " - elias canetti.

" despot ancak içinden diğerlerine duyduğu düşmanlığın bilincinde kaldığı sürece despottur. Bu onun özüdür ya da belki de buna onun gerçek şekli demek gerekir. Despotun dönüşümleri, bu özü ya da gerçek yapısını her zaman mükemmel bir biçimde işler tutacak olan dönüşümlerle sınırlıdır. Gerçek yapısından yayılan dehşeti saklamak bazen despotun işine gelebilir ve bu amaçla çeşitli masjelerdej yararlanabilir. Ama bu maskeleri yalnızca bir süre için takacaktır ve bu onun gerçek doğası olan iç yapısında en ufak değişikliğe asla neden olmayacaktır " - elias canetti.

Milli görüş gömleğini çıkardık, değiştim, değişmedim gelmiştim, kindar nesil, Rabia duraklarna uğrayan bir demokrasi treninde okumak daha da anlamlı oluyor.

sanırım hiç yaptırmadığım eylem. eşe dosta dahi. konforuna düşkün biri olmadığım gibi, vücudumu dinlendirmekten de anlamam. ara ara kendi baldır kasıma yapmak zorunda kalıyorum.
(bkz: bir masaj yapanı bile olmamak)

terörist saati olarak da bilinir.

artık her türk gencinin başına gelmekte olan akademik askerlik. yıllar geçtikten sonra ben bu süreci nasıl atlatmışım denilir. lise son sınıfların stres ve panik içindeki dertleri ehehehe modunda dinlenir. yüksek motivasyon -
verimli hafıza ikilisi olmadan başarılı olması zordur.

Ağır yemekler yemek. Mümkün olduğunca öğünü hafif atlatın.

" Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz? "

- Ali Ural, posta kutusundaki mızıka.

(bkz:kanka ayağı göt ayağı)

Tanışmanın ilk ayında ilişkiye doğru dönüşen - karşılıklı ilgiyle- ilişkileri ayrı tutuyorum.

Yanlış bir söylemdir. Hak insanlığın evrensel bilincine ulaşabilen, ortak paydada buluşabilen herkes tarafından tanınır. Aksi, haklının güçsüz olduğu her durumda güçlü olanının çiğnediği hakkı meşru kılar. Çünkü altmetinde kimse kimseye hak vermeye razı değil anlamı taşır ki o da kimse kimseye hak vermek zorunda değile varır. Adalet güçsüzlerin uydurmasıdır sözü ile benzer bir mantığa yaslanır.

zenginsozluk.com/foto

Kitabından haberdar değilim, güzel bir konusu var ama bunu ne kadar derinlikli anlatacaklar bilmiyorum. Sezon finalinde çok güzel mesajlar vardı ve ikinci sezon için merak uyandırdılar. Karakterlerin üzerindeki gizem perdesi kalktıkça daha keyifli bir hal alıyor.

Teoman'ın güzel vücutlar boş suratlar diye özetlediği vitrinden ibaret insanların yarattığı genel algı güzel olanın zeki olmayacağı, olsa bile bu zekanın köreleceği yönünde. Genelde toplum güzel olana saflığı, iyi niyetliliği yakıştırır. Onu el üstünde tutulması, korunması gereken bir şey olarak gördüğü için yapar bunu. Bu yüzden güzel kadınlar çok pasif ve dişi oluyorlar. Burada dişiyi sürekli alan, almaya yönelik merkezde olan anlamında kullanıyorum. Zeka işledikçe kendini bulan bir şey. Her zekanın kendine göre bir güzelliği olsa bile güzel bir kadının zeki - kurnazlığı, parmağında erkek oynatmayı kastetmiyorum - olması ya da fark edilir derecede öne çıkarılması az görülen bir şey. Ama çağlayan güzelliğinde bir bileşim.

keşfettiğim her güzellikte
gülümsedi bana yansıman
öğrendim kendimi öğrendikçe
insan nasıl işlermiş içten içe
bir insanın saklısına
kendimi tanımamışım seni tanımadan
ve tatmamışım yaşamanın böylesini
senin bile bilmediğin kuytularda
beni beklemiş anlamların
kaybolmak için sızıp kaldığım limanlarda
yakamozlarda göz kırpan
kayıp bir deniz kızıydın
saçları ay ışığından.

" Benimle hiçbir zaman böyle konuşmadı" cümlesindeki eşiktir. Kırılma yaratır aşıldığında. Işıkları kapamadan sevişin ama saygı perdesini yırtmayın.

(bkz:anlat İstanbul)
(bkz:fiko)
(bkz:banu)

hepimiz az buçuk evrimsel süreçlerin, eş seçimlerinin genlerin güçlü ve sağlıklı olana doğru aktarımdan yana olduğunu biliyoruz. ilginç olan şu ki bu süreç aynı zamanda güzele doğru da işliyor. hayatta kalmak için esasında güçlü olmak yeterli, ama hiçbir canlının erkeği dişinin sağlıklı olanına bakarken güçlü olanına bakmıyor. gittikçe daha estetiğe, zarife doğru kayıyor beğeni algıları.

ilginç bir not : erkekler büyük buhran ve savaş zamanlarında geniş kalçaları iri memeli kadınlara yönelirken daha rahat dönemlerde zarif, alımlı kadınlara yöneliyormuş. bununla ilgili bir çalışma vardı ama hatırlayamıyorum.

estetik güzellik kainatın en önemli sırlarından biri. metafizik alan, fiziksel alan bir şekilde estetik güzellikle kesişen bir yola sahip bana göre. güzeli ve güzelliği biraz da bu anlamda sevmeliyiz.

ben kadına seksapaliteden daha fazla yakıştırıyorum güzelliği. tüm çevresel faktörler hormonlarımıza oynarken bu zor olsa bile.

büyük ihtimalle taraftarlığını yaptığı grup yazıya bakıp tecavüzlü, seksli, tırcılı şeyler yazmış, ah ah falan etmiş meyilli, yollu, içi yanıyor diyerek kendisini hafif görüp sarkıntılıkta bulunacaktır. o zaman bile aklı başına gelmeyecektir bu mahlukatın. kadını neyse erkeği de odur.

siyasal islamcıların en büyük problemlerinden biri mağdurum da mağdurum diye zırlarken ali, hasan, hüseyin, karnına taş bağlayan peygamber diye dolaşırken aslında muaviye'nin, yezid'in ekolünü temsil ediyor olduklarını anlamamaları. gerçekten bunun farkında değiller. oysa siyasal islam, ne anadolu müslümanlığı ile ne tasavvufla ne de akılcı mutezile ile eşleşir. emeviliğin devamıdır. onun demokrasiye yamanmaya çalşan halidir. zalimdir, merhamet hissine sahip değildir.

ucu değiştirilebilen gövdesi kalem gövdesini andıran keskin bıçak. mikroskop altında çalışmayı gerekli kılan ya da falçataya göre daha hassas kesimler gerektiren işlerde kullanılır.

(bkz:kretuar)
(bkz:serbest çağrışım)

(bkz:marjan farsad)