(bkz:aretha franklin )
Caz ve soul blues un çocuklarıdır denebilir. Caz deyince akla pahalı restoran müziği ( kalifiye çiftlerin buluştuğu Hollywood klişesi) ya da seksi saksafon melodileri gelse de Ruhu hareketlendireni de dinlendireni de vardır.(bkz:Joe morello)
(bkz:Ella fitzgerald)
(bkz:Ella fitzgerald)
Çayın üzerine direkt kaynar su dökmek haşlanmasına neden olur, tadı acılaşır, soğuk suyla yıkamak ise tadını kırıyor bana göre. Kaynadıktan sonra kısa bir süre dinlenmiş suyla yıkamadan demlemek yeterli. Usta bir el yıkayarak da tadını yakalayabilir.
Müzik dinlerken sık sık başa gelen durum. Romantik şarkılara başrolde kendimizin olduğu sevdicekli klipler çekmek anlamlı elbette ama chandelier dinlerken Dakar rallisi'ne tanıtım klibi çekmek ne kadar mantıklı, bilemiyorum.
Erkek kişisi sevgilisi kadın erkek karışık bir grupla dışarı çıkarsa : kıskanır, istihbarat toplamaya çalışır, ortama gelip havayı koklar. Kız arkadaşlarıyla eğlenmeye giderse, destekler, aferin canım hep böyle takılın siz der ( kız kızayız yalanını yiyen klasik bir ahmak mıyım şu an acaba sorguları da rahatsız eder hafif )
Kadın kişisi sevgilisi kadın erkek karışık bir grupla eğlenmeye giderse : kıskanır, trip atar, morali falan bozulur gece hastalanabilir.
Sevgilisi erkek erkeğe eğlenmeye giderse, bakın çok enteresan, yine trip atar ! :
zenginsozluk.com/foto
Kadın kişisi sevgilisi kadın erkek karışık bir grupla eğlenmeye giderse : kıskanır, trip atar, morali falan bozulur gece hastalanabilir.
Sevgilisi erkek erkeğe eğlenmeye giderse, bakın çok enteresan, yine trip atar ! :
zenginsozluk.com/foto
Bir milletvekilinin bu ifade ile imtihanı vardı, " hem kel hem fodul üstelik ebleh" diyemiyordu. Show haber farkıyla :
Fransız şair. Aydınlık şiiri ile bilinir.
Hiçbir vakit tam karanlık değil gece.
Kendimde denemişim ben,
kulak ver, dinle.
Her acının sonunda açık bir pencere vardır,
aydınlık bir pencere.
Hayal edilecek bir şey vardır,
yerine getirilecek istek,
doyurulacak açlık,
cömert bir yürek,
uzanmış açık bir el,
canlı canlı bakan gözler vardır.
Bir hayat vardır, hayat,
bölüşülmeye hazır.
Hiçbir vakit tam karanlık değil gece.
Kendimde denemişim ben,
kulak ver, dinle.
Her acının sonunda açık bir pencere vardır,
aydınlık bir pencere.
Hayal edilecek bir şey vardır,
yerine getirilecek istek,
doyurulacak açlık,
cömert bir yürek,
uzanmış açık bir el,
canlı canlı bakan gözler vardır.
Bir hayat vardır, hayat,
bölüşülmeye hazır.
Damardaki Kırmızı ve sıcak kana karışan mavi ve soğuk duygu. Ruh ve beden yavaşlar, gözlerin arayışı durulur. Neşe bir kendini kandırış hali aldığı için kovulur.
Işıkları sönmüş bir evin önünde sigara içiyorum. Gitmem gereken bir ev var ama gece karanlığı kadar boş, yatağım rüzgar gibi soğuk.
Ruhun nefessiz kalışı gibi bir şey özlemek. Acıkmak gibi olan özlemler var, susamak gibi olan özlemler var, üşümek gibi olan özlemler var.
Ruhun nefessiz kalışı gibi bir şey özlemek. Acıkmak gibi olan özlemler var, susamak gibi olan özlemler var, üşümek gibi olan özlemler var.
Yaz akşamları daha da keyifli olan. Sessizleşen sokaklardaki hayatsız aydınlığı, taze derinliği seviyor insan.
Postaneye bana mektup olup olmadığını sormaya gitmişim, olumsuz cevabı almışım da geri dönüş yolunda yürüyor gibiyim.
Zaman böyle geçmemeliydi.
Zaman böyle geçmemeliydi.
Dans eder gibi bir ritme, uyuma ihtiyaç duyar. İnsan kapalı kutu, ne hissettiğini anlamak bilmek zordur. Fakat ilişki içinde olduğumuz insanda bunu bilmek isteriz. Sezgilerimize yardım etmesi gerekir karşımızdaki kişinin. Bazı basit nüanslar önemlidir. Haber vermek, hislerini söylemek, özlemini belirtmek. Bunlar ilişkiye ve karşıdaki insana saygının belirtisi. Ben seviyor öyleyse o da hep en olumluyu tahmin etsin hiç sormasın üzülmesin insan ruhuna ters bir yaklaşım. Sevgi ve ilişki birbirine böyle bağlanmıyor ki. Düşünce ve duygu davranışa dökülmeli. Biraz fedakarlık.. hislerin olmadığı düzlemde söylenen bütün güzel sözler boş, ama seni seviyorum daha neyine yetmiyor da doğru yaklaşım değil.
(bkz:sultanlar aşkına)
İstanbul un kadim ilçelerinden biri. Tarihi çok eskilere, Roma öncesine kadar gider.
Şimdi ne zaman insem, içim acıyor meydanını görünce. İnsan trafiğini nasıl baltalaybiliriz, meydanın ve sahilin işlevselliğini nasıl öldürebiliriz temalı işler yapılmış. Sadece yolcuların transit geçişi için düşünülmüş. Nefes almak neredeyse mümkün değil.
Şimdi ne zaman insem, içim acıyor meydanını görünce. İnsan trafiğini nasıl baltalaybiliriz, meydanın ve sahilin işlevselliğini nasıl öldürebiliriz temalı işler yapılmış. Sadece yolcuların transit geçişi için düşünülmüş. Nefes almak neredeyse mümkün değil.
Yüzünde öyle bir ifade var ki, insanlığı çatlayıp çoraklaşmış gibi. Ruh yok.
(bkz: doğru bulmuyorum )
Çözülme böyle bir şey. Delirmekten öte makul görünmemizi sağlayan bağlar ortadan kayboluyor, saygı azalıyor, çatışma artıyor. Devletin ve toplum olma bilincinin hem baskısı hem de terbiye edici ahlakı ortadan kayboluyor, ideolojik değil ahlakı bir savaş bu. Bu ülke sağ sol çatışmasını yaşadıktan sonra bile birbirine düşmedi. Bugün ise insanlar bir vazgeçmişlik içinde. Çünkü siyasal İslam öyle bir şey ki kavga etme arzusu bile bırakmıyor.
Adaleti sağladıkları meçhul olsa da savaş zamanında verimli iş gördükleri de kabul edilen bir gerçektir. Özellikle hem dış düşman hem de iç isyanlarla mücadele edilirken.
Bazı yazarların 70-80 takipçisi var görünüyor. İçimi bir hüzün kapladı, yani 70-80 kişi üye oldu aynı kişiyi takibe aldı ama ciddi bir kısmı sözlüğü bıraktı diye. Aynı yazar bir takipçilerine bir oylamasına bakıp Allah'ın kuru kalabalığı sizi! Diyor mudur acaba?
Zokasına gönüllü balık gibi
Tılsımlı diline eğdim inancımı
Aldım doğrularımı sıcaklığından
Eritip yeniden döktüm
Seni benim yapmaya yeminli
Bir sabırda dövdüm arzularımı
Seni var edebilmiş bir dünya
Olamazdı boşuna inandım
Ruhunun rahlesine diz çöktüm
Adını ruhuma aşk ettim.
Tılsımlı diline eğdim inancımı
Aldım doğrularımı sıcaklığından
Eritip yeniden döktüm
Seni benim yapmaya yeminli
Bir sabırda dövdüm arzularımı
Seni var edebilmiş bir dünya
Olamazdı boşuna inandım
Ruhunun rahlesine diz çöktüm
Adını ruhuma aşk ettim.
İki ayrı dönemi vardır. Birincisinde Helenistik dönemde bir felsefe ve bilim merkezi olarak çalışmıştır. Putperest Arap halklarının helen kültürü ile tanışma alanlarından biri olmuştur.
İkincisinde İslam'ın yayıldığı dönemde müslüman Araplar, Hristiyanlar ve diğer dinlerle, dillerle burada tanışıp kaynaşmış ve Arapça ya birçok felsefe eseri çevrilmiştir. Arap dünyasında bilim ve felsefenin yayılmasında öncü noktalardan olmuştur.
İkincisinde İslam'ın yayıldığı dönemde müslüman Araplar, Hristiyanlar ve diğer dinlerle, dillerle burada tanışıp kaynaşmış ve Arapça ya birçok felsefe eseri çevrilmiştir. Arap dünyasında bilim ve felsefenin yayılmasında öncü noktalardan olmuştur.
" Gitmek istiyorum; çünkü gitmek kalmaktan daha pullu…"
Böyle demiş Ali Ural. Sırf arkasında bıraktığı boşluğun büyüklüğünü görmek için gidenler var. Neyi doldurduğunu anlayabilmek için.
Böyle demiş Ali Ural. Sırf arkasında bıraktığı boşluğun büyüklüğünü görmek için gidenler var. Neyi doldurduğunu anlayabilmek için.