Sağlıklı bir erkek zaten düzenli olarak sperm üretir. Uzun sürer boşalmama durumunda sizin bir şey yapmanıza gerek kalmaz rüyalanırsınız. Yüksek testesteron seviyesi ve doğal olarak yüksek libododa değil uzun süre bir haftayı bulmadan anormal sperm birikimine sebep olur. Baraj kapaklarını kapalı tutmak gibi bir nevi, özel bir şey değil.
Sevgi gereği de olabilir saygı gereği de. Arınma yöntemi arınmasına izin verme yöntemi olabilir. Kelimeler gelen kişiye göre kendi anlamından fazlasını ihtiva eder.
En kötü tarafı yerine karar verilen kişinin iradesini, kararlarını hiçe saymış hissettirmektir. Kimin için daha iyisinin ne olduğuna karar vermek konusunda fazla çaba sarfetmek incitir. Çünkü kendi paradigmalarımızdan bakarız. Onun için iyisini isterken bizim iyi olarak nitelediğimiz şeye çekeriz. Bu saygısızlığı yapmamalı. Saygısızlığı yapmış olmak bile üzer.
uğraşmak didinmek. mücadele etmeye değmez şeyler için mücadele etmek kendini kandırmaktır. uğruna mücadele edilebilecek şeyler için mücadele etmemek kendinden kaybetmektir.
bir barajın önünde birikip durmak gibi. beklediğin nehir, beklediğin deniz. hangi yaz günü kurur kalırım diye beklemenin adı çaresizlik.
beline çok güvenip onu taşırım bunu taşırım diye el attıktan sonra bir hafta geçmeyen şey.
endişeler korkuların ihtimallerinin yüksekliğinden beslenir. sadece kötü bir şey olması değil iyi şeylerin olmasının engeli de endişe sebebidir. endişe ettiğimizi aklımızdan atamayız, uçurum kenarında yürümek ve unutarak gülümsemek gibidir.
nev şarkısı. nev'in yeni ve orjinal olduğu zamanlardan.
hangi günahın bedelisin ?
hangi günahın bedelisin ?
korumak kısıtlar. kendinden, başkasından, korunanı dünyadan, koruyanı dünyadan. bünyesi direnç kazanamadığı için korunurken zayıflayan çocuklar gibi, büyüme ve değişme arzularının farkına varmak gerek.
Güldürü.antik çağ dan günümüze kalan az sayıda komedi yazıtı olduğu, 400 kadar komedia yazarından birkaç tanesinin elimize ulaştığı söylenir. İktidarlar komedi düşmanıymış.
Güzel bir geçmişe işaret eden sözdür bir yandan. Bugünün gerçeğinin çok üzerinde bir yaşanmışlığı olan herkes için geçerlidir.
Dar bir boğazdan bir yere çarpmadan geçmeye çalışır gibi olan zamanlar kolaydır. Esas zor olan okyanus da savrulmak gibi, yelkenleri bırakma şansı verenlerdir. Kaybolmak kolaydır, batmak da öyle, ama sizi bilinmezin koynunda öldürür.
Aklıma şu family guy sahnesini getirir.
İlk gençlik de denen, çocukluktan gençliğe geçiş dönemi. Bu dönemdeki isyankarlığı sonradan hepimiz aşağılarız ama zincirlere ve sınırlara direnilen zamanlardır, bu yüzden her insan biraz olsun ergen isyankarlığı taşımalıdır.
ey aynam
sen mi başkasın şimdi ben mi
çiçek bozuğu yüzünde hiçbir şey
tanıdık değil hatırandan başka
donmuş bir göl gibi soğuk
içini açmaz bakışlarınla
kendimin kayboluşu
sır tutmaz artık ışığımız
bilmiyorum şimdi kimim
"
sanki karanfil zülfünü dökmüş de
şimşir topuzlu bir gürz
indirilmiş gibi tanyerine
kanlıydı kartal kanadı
bir tarikat değneği gibi
pürüzsüz ve düz
bir beden, asılmış
gözüm hep onda kaldı
susan yazdı, konuşan güz
usuldu, uzundu denizin boyu
sanki tüy bacaklı bir tazı
ya da kırmızı ve koyu
bir masaldı, tarçından ve süssüz
bir beden asılmış
gözüm hep onda kaldı"
sanki karanfil zülfünü dökmüş de
şimşir topuzlu bir gürz
indirilmiş gibi tanyerine
kanlıydı kartal kanadı
bir tarikat değneği gibi
pürüzsüz ve düz
bir beden, asılmış
gözüm hep onda kaldı
susan yazdı, konuşan güz
usuldu, uzundu denizin boyu
sanki tüy bacaklı bir tazı
ya da kırmızı ve koyu
bir masaldı, tarçından ve süssüz
bir beden asılmış
gözüm hep onda kaldı"
kendi ateşinde pişirir. son olanı fayda vermez diye bir söz var da belki de asıl faydalı olan odur. pişmanlık pişman olunan konuda kalmaz, karaktere yayılır, muhakkak renginden bir şeyler katar. birkaç yaşanmışlık yıkamasıyla çıkmaz.
ne kadar eski olduğuna göre değişir. yarası açıksa sızıyla uyandırır. değilse daha önce izlenmiş bir filmi hatırlamak gibidir, sahneleri hatırlarsınız ama bir şey ifade etmez. tenden içeri geçmez.
streç filmle kaplanmış gibi. nefes alamıyorum, dokunamıyorum. ama görebiliyorum her şeyi. bunda geçici olarak etrafımın kolilerle çevrili olmasının da etkisi olabilir. ama ruhumu streçle kaplamaya çalışıyor gibi hissediyorum. tava yapılmalık sakatat haline getirilmeyi bekliyor gibi kan sızıyor.
yaz yağmuru gibi iltifata mahzar olamaz. zaten soğukken insanı daha da üşütür. durmaz, dursa çiselemeye devam eder. moral bozar, heves kaçırır. ege ve akdeniz ikliminin yağış tipidir.
ne yapın edin gururuna dokunmayın. her şeyi tolere edebilir, her yolun bir izahı olabilir ama gururuna itibarına dokunulduğunda bir derebeyliğin şatosu gibi surları yükseliverir. biraz önce çimenler üzerinde onun yaptığı turtayı yiyip yazın keyfini çıkarırken aranıza timsahlı hendekler girmiş olur.
eğer çift yönlü bir enerji iletimi varsa, doldur boşalt gibi ya da salınım gibi, bunun eşitlendiği anda rezonans başlar. aynı frekansta salınan bu iki akışbirbirini söndürmez veya bozmaz. o zaman bir tarafın genliği tepeye ulaşmadan diğeri devreye girmez. çok yüksek genliklere ulaşılabilir.
20. yy a kadar tarihin her döneminde neredeyse her toplumunda vardı. tarım toplumlarında çok önemliydi, bugün endüstri toplumunda da aynı şeyin var olduğu düşünülüyor ama ben aynı fikirde değilim. endüstri toplumunun mecburiyetleri başka türlü. endüstri toplumu size özgürlük veriyor ama zıplayıp aşmanız gereken maddi duvarları çok yükseğe koyuyor. onu aşmaya çalışırken köleleri hatırlatan hayatlar yaşanıyor. kölelik bu değil. köleliğin devamı bana endüstri toplumu insanı ajitasyonu gibi geliyor. bugün yapılan nasıl olsa geçemeyeceği bir imtihana tutmak gibi bir şey.
arayüzü kullanışlı olsa da verileri okudukları için yeterince güven vermiyor. google dan dahi korumak istediğimiz şeyler dışında ideal.
izlemeyi gerektirir. durup karşısındakini izlemekten öte onunla senkronik hareket etmek için. neleri sever, ne yapmak ister, ne söyler.. bu senkron bir tür dans halini alabilirse keyiflidir. bu arzuyu duymuyorsak bir araya geliş yoktur. iki dostun en büyük özelliği birbirlerini izlemeden tahmin edebilecek derecede tanımaları, bu tanımadan zevk almalarıdır.