kombiwankenobi

(bkz:behzat ç)

kaybetmişiz. türk sinemasında altın değerindeydi.
mekanı cennet olsun. huzur içinde uyusun.

bana kalırsa lise arkadaşlığının alacağı bir karşılaştırmadır.
çünkü benim gördüğüm kadarıyla lise arkadaşlığı(kalan kişiler) vefaya bağlı üniversite arkadaşlığı ise birazcık çıkara bağlı.

"beklerim arı gibi çiçekli bir yaz, bahar
yolcuyum bu dağlarda seni bulana kadar."

güvenmiyorum, güvenemiyorum kimseye.
en yakın dostumdu bu durumu yaratan. bir dönem tam olarak öyle olmasa da bana sırtını dönerek yarattı bana güvensizlik durumunu.
o öyle bir şey yapabiliyorsa herkes yapabilir dedim. ve bunu kimse değiştiremedi.
o dostumla yine eskisi gibiyiz ama ben onun yüzüne de söylüyorum artık güvenmediğimi. sadece o değil yakın çevremdeki kimseye güvenmiyorum.
bana kalırsa bir kere bir şeyi yapan yine aynı şeyi yapma potansiyeline sahip.
üzücü bir durum güvenmemek. belki kendimi öyle inandırmaya çalışıyorum belki de sadece bir inat. ama bilemiyorum hiç bilemiyorum.

dünyanın bir ucunda yaşayan sevimli, tatlı hayvanlar. kimlere ne zararları var sanki

saçma bulan insanlara saçmalıkla baktığım olay.
şöyle ki canımız sıkıldı ve bir filme gittik. ortalama neredeyse yoluydu falan 20-30 lira para çıkacak cebimizden. bunun yerine bir oyuna verilebilir.
(tabii 100-200 civarı oyunlardan bahsetmiyorum, bahsedemiyorum.)
öyle oyunlar var ki piyasada hikayesi ile büyüleyen. bunlara para vermeyi tercih ederim. en azından 2-3 saat sürmüyor(en azından benim için) ve eğlenceli. artı bir ekstrası ise siz yönlendirebiliyorsunuz!
senarist ve yönetmen siz olmasanız bile başrol sizsiniz.
iyi eğlenceler!

genelde hep cinsiyet ayrımına maruz kalınan aktivite. özellikle bilgisayar oyunları. bunun nedenini çok merak ediyorum. çünkü bu alem benim genelde stres attığım, bazen sinirlendiğim, çokça şaşırıp kaldığım bir yer. tamamen kafamı boşaltıp bazı şeyleri düşünmediğim dünyadan uzaklaştığım bir yer.
tamam yani football manager sevmiyor olabiliriz ama bu max payne oynamamıza bir engel değil.
bazı oyunlar vardır ki hikayesi ile öyle bir çeker ki içine oynadığınız oyunu karakter değil siz yaşarsınız aslında. o kadar benimsersiniz. bir dünya ve siz o dünyanın içindesiniz. müthiş bir şey.

(bkz:ray bradbury)
(bkz:Fahrenheit 451)

kuvvetin tersi bir işlemdir. kolay işlem yapılması, fazla sayıların ortadan kalkması amacıyla kullanılır. mat2 diye tabir ettiğimiz kısımda yer alır. kardeşleri diziler, fonksiyonlar olarak çoğaltılabilir.
ayrıca haluk levent şarkısı.
edit: şarkı kısmı integralmiş.

ahmed arif'in elmaslarından biri.

''senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlik...''

(bkz:bittim gözün aydın)

en iyi motivasyon düşürücü söz öbeği.
bir süre sonra artık bunu diye diye kendini inandırırsın.
ama gerçekler acıdır.

yılmaz özdil'in artık abarttığı olaydır.
hoş olmayan şey kendi isminin ve kitap ücretinin bu kadar ön planda olması ve söz konusu kitabın ismi aslında. olmamalıydı. malzeme vermektir bu.
başlık her şeyi özetliyor zaten.

o insan acaba ben miyim? diye suçlu hissettiren bir şey.
liseden bu yana birçok sözlükte aktif oldum. yani şöyle söyleyeyim birçok sözlük ortamını gördüm. yazılanlar, başlıklar bilinen sözlüklerde neredeyse hep birbirine paralel gidiyor. en son aktif olduğum sözlükten artık yavaş yavaş sıyrılmaya başlarken öneri ile keşfettim burayı.
ilk kez bu kadar genç bir sözlükte yazar oldum. ama ne yalan söyleyeyim yeni bir sözlük olduğu için ortamının daha samimi olduğunu gördüm ve buna mutlu oldum.
en azından bir başlığa insanlar hehühelolo diye atlamıyorlar. okuyup, fikir edinip bilgi aktarıyorlar ve bu gerçekten güzel bir şey. itiraf edeyim ki sözlükleri bilgi kaynağından çok içimi döktüğüm bir platform olarak görüyorum. beni rahatlatan bir yer. bu yüzden de buradayım. şu an da olmaktan mutluyum.

başlığı okuduğumda direkt ''alkole yine zam geldi'' diye düşündüm.
sonra biraz daha düşünüp ''benzin-mazot olabilir belki de'' dedim.
15-20 saniye de ''ne hale gelmişiz'' diye düşündüm.
bir pazar sabahı daha sorgulandık. şükür sana bakanım.

Yine başlık parsellediğime ayrı bir mutluluk yaşadığım biri kim çaplı.
Karşıyaka doğumlu her enstrümanda çok iyi ama davul virtüözü olarak bilinen türk sanatçı. Yavuz çetin'in de bulunduğu blue belgeselinde izlenebilir. 2004 yılında aramızdan ayrılmıştır.
Şu aralar tüm enstrümanlarını kendisi çaldığı, düzenlediği kayıp albümü tüm dijital platformlarda vardır. Ve bomba gibi olmuştur.

zenginsozluk.com/foto

Bir zamanların sihirli dizisi sihirli annem'in annesi olan peri. Taci'ye ettikleri ile birlikte akıllılara kazınmıştır. Ama olayın diğer yüzünü de bilmek lazım. Perihan teyze ile bir o kadar kanki ve bir o kadar birbirini sevmezler. Yağmur ise en büyük düşmanlarıdır.

didem madağın gözlerimi doldurmuş olan hasta yatağında vefat etmeden önceki son şiiri,

İlk defa bu kadar sağlam yazıyorum.
Haç şeklinde 128 dikişle.

Galiba ahbap artık sana ulaşacağım.

Yeteneğim geri geldi,
göreceksin artık kutsal dizeler yazacağım.
Hiç yapmadığım şeyler yapıyorum ahbap
Maç seyrediyor ve devamlı topa bakıyorum
Telepati yapıyorum.
Hey ahbap ben arada bir fikir buluyorum.
Kuşlar için küçük şemsiyeler yapabiliriz
Böylece yağmurda ıslanmazlar
Ve içimdeki ağır sözler için de şemsiyeler
Böylece paraşütle iner gibi hafiflerler
Şiirin içine girerken
Bana bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar
Saçlarımla ne yapacağını bilemeyenler
Bir gün onları kaybederler
Böyle bir şey yani ahbap
Çok acıyor. Saçlar zaman zaman
Bana neşeli şarkılar
B harfine notalardan sütyen yapan şarkılar

Bir mutfak cadısıyım şu sıralar

Çeşitli şeyleri çeşitli şeylere karıştırmak
Ve seni düşünmek, mırıldanmak
Bazı büyülü yemekler yapmak
Bazı şifalı yemekler yapmak
Ve kalmak istemek ahbap...

Füsunun yeşil ela gözleri var

Ve pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var
Ve bana anne deyişi var
Benim pembe fincandan pembe kahve içişim var
Bu kahveleri seviyorum ahbap
İçimi pembe bulutlar kaplıyor
Şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum.

Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve sonra doktorlar...

Şeker donup yapışıp kalıyor bir kağıda

Acı bazen öyle yoğun, çok yoğun

Patlak gözlü bir kurbağa

tarifsiz çirkin ve kel.
Edibin kurbağası yakup benimki seyfettin
Neden bilmem işte
Nereden çıktı şimdi seyfettin

Acı dindi diyorum bazen yağmur dindi der gibi

Öyle kendiliğinden ya da tanrı istediğinden
Yüzüklerim yok takmıyorum
kolyelerim yok istemiyorum

Öyle çok şimşek çaktı gece

Ben sonu Z harfi olarak düşündüm
Son harf olarak
Ben Zeni düşündüm ahbap.

Doğdum, doğurdum

Bir insan nasıl büyüyor gördüm
Hayatta kalmak için
Ve hayatta kalmanın yanında
İnandım şiir bir gevezelikti
Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda
Satırlar artık bomboş
Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yok olacağımız şiirler
Birlikte unutulacağımız şiirler
Hiç borcu olmamış şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler

Acı aniden diner yağmurun dindiği gibi

Bazen sadece tanrı öyle istediğinden
Sadece bir mağarada resim çizerim belki
Rüyaların büyük harfle başladığı bir ülkede
Üstümden kaldırılmış bir ölü var
Ahbap senin istediğin o mu?

sonra döndüm ve dedim ki,

Nefrete boyun eğme. O seni karanlığa götürür.

firdevs yöreoğlu'nu, firdevs yöreoğlu yapan efsane ve yegâne replik.

iyi bir erkek gerekli tercihi yapar diye düşünüyorum.
e tabii iyiyse.