confessions

kombiwankenobi

2. nesil Yazar - Yorulmak bilmez

  1. toplam entry 599
  2. takipçi 7
  3. puan 9414

bir başkadır

cayisallama
adam herkese giydirip durmuş. mahsun kırmızıgül yanında halt etmiş psikolojik şiddet açısından. Vurmuşta durmuş, vurmuşta durmuş.

---spoiler ---
dizide
- anadolu insanının özellikle ve sonra eğitim kesiminin iletişimsizliği var
- insanların sürekli maruz kaldığı oyuncu kisvesinden insanların onları nasıl aşağılayışı var
- türkiyede ki asıl sorunlardan birininin öç alma duygusu olduğunu gözümüze gözümüze sokuşu var
- erkek olma duygusununun ağırlığından sıyrıp çocuk gibi ağlayan aile babası sahnesi var. Ayrıca sahnede omuz ovalama kısmının piyano çalma ve erkeğin piyano gibi dökülmesi sahnesi var.
- meslek etiğine uymayan ancak sıkı sıkıya bağlı bir insanın bastırdığı duygularla yüzleşmesi var
- cahil ama zeki kadın profili var. Evliliği çok isteyen ancak yükseklerde aranan kadın profili var.
- bir çok psikolojik hastalıklı insan var ve bunun genel olduğunu ifade eden imalar var
- dini değerlere saygılı yaşayan ancak maddi durumlar ölçüsünde alkollü mekanlarda çalışmak zorunda kalan adamın yaşamı var.
- dini değerlere saygılı insanların bilimden önce hacı hoca tayfasına itibar edişleri var
- pkk mağduru olan aile sahnesi var. Bu mağduriyetin verdiği devlet tepkisi var
- pkk mağduriyeti olan ailenin günümüzde sonradan görmesiyle devletleşmesi var
- televizyon tarihimizdeki benim bildiğim ilk müteahhit karısı tiplemesi ve yaşamı var.
-kapalı kadının açılma sahnesi var
-kapalı olup açılan kadının, kadınlara cinsel yönelimi var
-dini değerlere dikkat eden insanlardan tiksinen küt saçlı aşırı cumhuriyet kadını profili var
- tecavüze uğramış kadının ağır depresyon sürdürdüğü evlilik hayatı var
- bekarete önem veren erkeğin bakir olmayan kadınla evlenme kararı var
- üvey evlat edinip sonrasında onunla bu durumu paylaşmamış adam profili var
- sadece sex düşünen ve bunun üzerine hayatını devam ettiren, aslonan duyguyu bir türlü bulamamış orta yaş erkek profili var
- anne ve babasına içinde bulunduğu ortama tepki olarak konuşmayan yakışıklılar yakışıklısı çocuk (ismail) var.
- erkekleri obje olarak gören kadın profili var
- bilimle aydınlanan insanların tek düze dini ve dinden yararlanan insanlardan soğuyuşu var
- dindar gördükleri insanlara gözü kapalı her şeylerini emanet eden insan profili var
- türkiyenin özeti var
---spoiler ---

- ferdi özbeğen'in hatırası var, şarkıları var
- türkiye nin nostaljik görüntülerinin yoğun olduğu kapanış sahneleri var
- aşık mahsuni şerif ile kapanış ve saygı var
netflix yapımı türk dizisi. Berkun Oya nın yazıp yönettiği türk dizisi.


8 bölümden oluşan dizinin oyuncu kadrosunda ise Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Alican Yücesoy, Tülin Özen, Nesrin Cavadzade, Defne Kayalar, Bige Önal ve Settar Tanrıöğen gibi isimler yer alıyor.

ahmed arif'in de dediği gibi

pasaj
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

zengin sözlük error veriyor

miyesmikcih
Bir süredir girmediğim sözlüğe el attığımda sözlük "error" vermeye başları. öyle bir süre dediğime bakmayın en fazla 2 gün.
orasına burasına dokundum sözlük eski haline geldi.
Bir daha boş bırakmam diyorum. ancak kimse neden el atmıyor sözlüğe onu da anlamış değilim. sanki yok olmasını bekleyenler var.
ha gayret!

ben gene sana vurgunum

peho
sabahattin ali'nin kaleminden.

Seneler sürer her günüm
Yalnız gitmekten yorgunum
Zannetme sana dargınım
Ben gene sana vurgunum

Başkalarına gülsem de
Senden uzak kalsam da
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum

Dağları aşınca başım
Geri kaldı her yoldaşım
Gel sevgilim gel kardaşım
Ben gene sana vurgunum

Gönlüm seninkine yardı
Aynı şeyleri duyardı
Ayaklarımız uyardı
Ben gene sana vurgunum

İtilmiş tekmelenmişim
Doğduğum günde yanmışım
Yalnız sana güvenmişim
Ben gene sana vurgunum

şarkısı yapılmış, neler olmuş neler, çok hoş olmuş;

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

antik acilar carsisi

zenginsozluk.com/foto

sabah kuru bir şekilde uyandım, dedi. ama suya özlemsiz. uyanmaya ve uyumaya özlemsiz. durmanın yeri mi, evler. uyumanın yeri mi odalar diye düşünen bir kadındı. düşündüğün kadar güzel mi anneler ve masalar. bir baba durur sesinin yanında. sesini uzatsan elinin, elini uzatsan sesinin yanında. uzak dağlar kadar, uzun dağlar kadar. yollar kadar yaşayan bir kadındı, yollar kadar yazan. sabah kuruyarak uyanan bir kadındı, bin sesle çağırılan, bin sesle aranan. yokluğu varlığından büyük bir hürmetle karşılanan. yaşarken değil nefes alırken değil yaş atlarken değil koşarken ve ararken değil yokken bilinen ve aranan. geceler boyu konuşan bir kadındı, sabahları omzunda ağırlayan. yaşamı uzaklaştıran hastalığı hastadan bir parça saymayan kadındı. bir ülkenin herhangi bir şehrinde yürüyen durmadan. durmadan insana uğrayan. durmadan mezarlara, durmadan pazarlara. hiç durmadan. ve durmayan bir kadındı. gökteki ayın nehirle birlikte yere inişini kutlayan. ellerini zalim erkek ellerinden ayıran. arayan ama hiç sormayan. hiçbir yanıtın hiçbir soruya cevap veremeyeceğine inanan.

ankara

cekubalim
içindeyken çoğu zaman ruhu bunaltan yapısıyla "ulan çekip gitsem mi?" dedirten ama yine de karanfil'i, kurtuluş'u, tunalı'sı ile, tiyatro sezonu ve kuğulu ile bu histen vazgeçirten; aynı zamanda uzaklaşınca kendini özleten bir şehir. bir köşe yazısında okumuştum:

"ankara farkettirmeden sevdirir, alıştırır kendine." cidden öyle sözlük.

the virginborn

hak yeme hell yeah
Benimle özdeşleşen bir gorgoroth şarkısı. Oğlum ne güzel oldu lan seneler sonra dinleyip kafaları çizmek.

İnfernus resmen gitar, gaahl resmen vokal dersi vermiştir. Şarkı aşırı karanlıktır ama ben bu şarkıyı dinleyince hiç karanlık hissetmem. 17 yaşımda dinlerkenki hallerim gelir aklıma, böyle gitar çalacağım günlerin hayalini kurarkenki zamanlarım.

Bir de şarkıda çok ince bir ayrıntı var. Gitar riffleri aynı tekrar ederken, bir başka melodiyle geçerken çok ama çok hızlı şekilde incelip kalınlaşıyor ki bu bildiğin ustalık ister. 04:38 anından bahsediyorum.

HEY ulan yıllar...

cahit zarifoğlu

frante
alaeddin özdenören kendisiyle şöyle bir hatırasını anlatmış:

"bir keresinde ziyaretine gitmiştim, suadiye'de içte bir kahve var, meşhur bir kahve. cem nerede dedim, işte şurada dediler. cahit dersek tanımıyorlar. oturduk, konuştuk, tabii tatlı bir sohbet var aramızda, yahu dedim sen bu insanlarla nasıl bir arada oluyorsun, bunlarla olmaktan haz ediyorsun.. bunlar seni tanımıyorlar, dedim. bana dedi ki; sizin dedi, o entelektüel ortamınız bana sıkıntı veriyor. ben dedi, o sıkıntıdan kaçıyorum, siz hep aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz, onlar ise burada capcanlı yaşıyorlar."

gerçekten zarif adammış, vesselam.

vallahi alıntıdır.
https://eksisozluk.com/entry/19575568



mektuplaşmak

hak yeme hell yeah
Galiba dünyanın en güzel şeyidir.

Yani hep böyle hayal etmişimdir. Böyle yolladıktan sonra düzeltme imkanının olmadığı, cevap için heyecanlı heyecanlı beklediğin, el yazını ve o anki hallerini birine sunduğun şey elbette çok güzeldir.

Demin hastaneye giderken ben yaşlarında bir adam oğlum mektup yollamış lan diye arkadaşını itip çekiyordu heyecandan. Öyle mal gibi kaldım.

Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum şeydi lan benim. Birinin ilk mektuplaştığı kişi olmak, karşımdaki için ilk olmak ne bileyim aptal ve çocukça bir hayal. Ne halt etmeye deşiyorsun yaramı sabah sabah amk kertenkelesi. Okuyama inşallah o mektubu.

internette tanışılan kişiyle ilk buluşma

esdemirei
Yabancı dizi izlemeye başladığım lise başlarında Doctor Who dizisi ilgimi çekmiş, bir yandan modern sezonlarında güncele gelmeye çalışırken bir yandan da o diziye ait yerel bir Facebook grubu olan Doctor Who Türkiye Hayran Grubu'da (hâlen aynı adda mı yaşıyor mu emin değilim) takılıyordum. O grupta bir kız dikkatimi çekmişti. Pek sosyal ve girişken biri olmadığım hâlde öylesine arkadaşlık isteği yollamıştım. Kabul etmişti. 1,5 yıl boyunca ben ona yazdım, o bana yazdı (hatta ileriye yönelik konuşmalar falan da yapmıştık) derken bu grupta bir grup arkadaşın düzenlediği buluşmalardan birinde İstanbul Bakırköy'de buluşmuştuk. İlk yüz yüze buluşmamız ne iyi ne kötü geçti denebilirdi. Bunun doğum gününde de aynı o grup arkadaşla toplanıp doğum gününü kutlayıp akşamleyin de annesiyle karşılıklı türk kahvesini içtiğimi hatırlıyorum. Gel zaman git zaman buna bir ara sürpriz yapmak istemiştim. Evine gittiğimde civardaki alışveriş merkezinde buluşacağımızı söylemişti. Gittikten sonra geçen yarım saat sonrası buna mesaj atmıştım. Yabancı bir numara bana hasta olduğuyla ilgili mesaj atmıştı. Annesi sanarak geçmiş olsun dileklerimi ilettiğimi hatırlıyorum. Akşamleyin konuşma arasında mesaj atan numaranın annesi olup olmadığını sorduğumda annesi olmadığını söylemişti. Kim olduğunu sorunca söylememişti. (Tabii bundan sonra bir erkek olduğunu öğrenmiştim) Geçen 1,5 yılda bana güvenmediğini sorunca da güvenmediğini söylemişti. Ben de bu yüzden ilişkimizi noktalamıştım. Bu tür ilk buluşmalarda ilk ve son deneyimim bu olmuştu denebilir.

zombi istilasında yapılması gerekenler

esdemirei
prototype video oyun serisinin ilk oyunundaki alex mercer ve ikinci oyunundaki james heller gibi uzuvlarınızdan saldırı ve savunma mekanizmaları üretmeye, ordunun kara ve hava araçlarından ve hayatta kalmanızda rolü üstün olan askeri ve bilim insanların zihinlerini tüketip birikimlerinden faydalanmaya çalışmak. aksi takdirde ya bir zombinin sabah, öğle, akşam yemeği ya da o karışıklıkta hayatta kalmaya çalışan bir yağmacının bıçak darbesini ya da mermisini yiyebilirsiniz.

ahmed arif

turuncu gemi
her gün bir çok niye intihar etmiyorum diye sorular cevaplıyorum kendi kendime. bunlardan birisi belki bir gün yine ahmed arif evreni boyutu ve yüceliğinde seversin de içinden dışından bu şiir nehir olur akar sonsuza kadar gibi bir cevaptır.

seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.

ard - arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarina kan gülleri takayım
bir o yana,
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansiz inen akşamdan.
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

onlar da yansın

peho
yüzyüzeyken konuşuruz'a ait şarkıdır kendisi, chill dediklerinden.

''Düşünme artık bunları bak oldu bitti
Kaderimde varmış de geç bak bitti gitti
Dayanmak kolaysa bırak onlar da yansın
Sen neredesin kim nerede, orada kalsın'' falanlı şarkı.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

peho
Kendime ağır mı geliyordum yahut aksine bir tükeniş miydi beni bu hâle getiren ayırt edemiyorum. Sokaklardan âdeta cenazem kalkıyordu, öylesine bir ölü taşınıyor üzerimde. İnsanlardan mutlak gurbetimin devri gününde aklım tıklım tıklım. Kimsem yokmuş meğer cümlesinin öznesi değil de fiiliydi canımı yakan, kimseler zaten yoktu. Onlar safi etrafımdı, etrafımdalardı. Bir insan nasıl oluyor da yüzlerce insanın içinde bir kalıyor ve birini dahi kendine bir yapamıyordu? İşte kendimden taşmakla kendimi tüketmek arasındaki dört dönüşümün üçüncüsündeyim, belki iki. Büsbütün bir hiçlikti beni esir eden, kendimi esir ettiğim. mutlak boşluk ve anlamsızlığın deveranında hepten bir sürgün.

sürekli rol yapmak zorunda hisseden insan

hamlet
İstikrarlı hayal hakikattir diyor ve gaye'ciğimin reklamını yapıyorum burada.

Bence öyle insan yoktur insan neden zorunda hissetsin ki? keyif aldığı için rol yapıyordur.

Şimdi yazarken düşündüm de gizli eşcinsel bireyler olabilir. Ya da katil falan ne bileyim saklayacak çok fazla şeyi olan insanlar sürekli rol yapmak durumunda olabilirler evet. Tecavüzcü müslümanlar da var.

ben seni üzerim kızı

hamlet
karşısındakinin duygularını önemsiyormuş rolü kesen sürtüklerden. Sürtük dediğime bakmayın genel hitap şekli olarak söylüyorum yoksa bu kadınlar diğerlerinden daha aşağılık diye değil. Yani sürtüğü bir aşağılama belirteci olarak algılamayın.

Sorun şu ki, bir insanı bir başkası üzemez. Anlamlar üzer. Bir şeylere ne anlam yüklerseniz o şeyler sizin beyninizde onlara yüklediğiniz anlamlar neticesinde duygular oluşturur. Yani temelde yüklediğiniz anlamlara hakim olabilirseniz duygularınıza da hakim olursunuz. Hep anneden örnek veriyorum bu konuda. Anneniz öldüğünde niçin üzülürsünüz mesela. Ya da bi başkasının annesinin ölmesi neden sizi aynı derecede üzmez. çünkü sizin anneniz size anlamlıdır. Oysa annenizin yaptığı ölme eylemi diğer ölen tüm annelerinki ile aynıdır. Duygular size aittir ve o duyguları başkaları kontrol edemezler. Olaylara, kişilere, nesnelere yüklediğiniz anlamları gözden geçirip daha bilinçli ve duygusuz biri olabilirsiniz. Elbette ki hissediyorsunuz çünkü insan anlamlandırmaya muhtaçtır sadece bu anlamların sizdeki değerini ölçüp biçin. Daha değersiz anlamlar yüklemeye çalışın. Duygularınızı kontrol edebildiğinizi göreceksiniz. Baktınız olmuyor, Beni bulun. ben size öğreteceğim. Bir köşede intihar planları yapıp gözyaşları döküp kendinizi yalnız falan hissederseniz sizlere gerçekten dostça yardımcı olabilirim.

hasret gültekin

turuncu gemi
yeni yeni solcu olduğum günlerde solcu radyoları da keşfetmeye başlamıştım. orada başladım hasret'i dinlemeye. ortada ne internet var daha, ne de hasret'i tv'de görmüştüm. sesi bana hep 45-50 yaşlarında olgun bir insanın sesi gibi gelirdi. 23 yaşında diri diri yakıldığını çok uzun yıllar sonra öğrendim.
hadi onlarca yüzlerce güneşimizi söndürdünüz de, 23 yaşında canlarımıza bizi hasret bırakacak kadar nasıl kötü olabildiniz? fakat hasan hüseyin korkmazgil'in sözleri hala bakidir.

pir sultan olur dirilir'

bak su bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
sanki kendimizi gütmüşüz
hor baktık mi karıncaya
kirdik mi kanadını serçenin
vurduk karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana

sen olmazsan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
ilenmek ne dilenmek ne
issiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yasamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni

24 haziran 2019 yeşim salkım'ın tweet'i

esdemirei

zenginsozluk.com/foto

zenginsozluk.com/foto

zenginsozluk.com/foto
Yerli şarkıcı Yeşim Salkım'ın Twitter hesabı üzerinden 24 Haziran 2019 tarihinde attığı tweet'tir. Tweet'te yerli şarkıcı Gülben Ergen'in hem geçmiş siyasilerin düzenlediği resepsiyonlara katılımına hem de resmi Twitter hesabı üzerinden 23 Haziran 2019 tarihinde attığı tweet'e atıfta bulunarak “Al, sen yorulma, bak, sana ellerimle albüm yaptım” ifadelerini kullanmış.

yazarları bugün sevindiren şeyler

turuncu gemi
sevgili sözlük, bundan yaklaşık yedi ay önce hüseyin isimli en iyi dostlarımdan birini kaybetmenin acısını ''arkadaşın ölümü'' başlığında paylaşmıştım seninle. artık o dostumu sağlığında olduğundan daha çok görüyorum. iş yerimin yolu onun yattığı mezarlıktan geçiyor. ilk aylarda büyük bir ızdıraptı. vefatının haberini aldığımda aklıma gelen ilk şey yine onu arayıp acımı paylaşmaktı. o ilk zamanlarda, yolum o acılı yerden geçerken sarılıp hasret gideriyormuşçasına içime içime ağlıyordum. bir süredir artık eskisi gibi şakalaşmaya başladık.

bu geceki hastane nöbetimde rahmetlinin bir komşusuna rastladım. acılı olaydan sonra dayanamamış o apartmandan taşınmış. acısı benden bile fazlaydı. dostumu benden bile fazla seven bir insana rastlamak bile başlı başına büyük bir mutluluk sebebiydi benim için. doğan çocuğun ismini ne koyacaksın diye sordum, ''hüseyin'' dedi. hüseyin'in yaşarken yaşamı boyunca bir asgari ücretten başka bir şeyi olmamıştı. çocuklarına bıraktığı onurlu bir ismi de vardı tabii. çıkarlar uğruna cumhurbaşkanlarının, patronların adını çocuklara koymak toplumumuzda alışılagelmiş bir şeydir. bu toplum zaten ekseri itibariyle güce tapar ya, o ayrı mesele. fakat hala vefanın, dostluğun güzelliğine tapıp yaşayan insanlar görmekten daha sevinç dolu başka kaç şey olabilir ki insan yaşamında?

sevincimi paylaşmak için elimi gayri ihtiyari telefonuma götürdüm. sevincimi paylaşacağım kişi artık maddesel bütün kapsama alanlarının dışındaydı. sabah işten eve dönerken çok uzun zaman sonra tekrar içime doğru ağladım bu sefer.

rahat uyu yüreği güzel, ağzında yaşamımız boyunca küfürler karanfile dönüşen dostum. senin kadar değerli bir insanımız daha geldi.

sabır

bouii
Sınanmak için var olduğuna emin olduğum bir çeşit ömür törpüsüdür. Size minik minik sürprizler, ufak tefek kötü hediyeler sunan yaşama karşı bir çeşit dirençtir de aslında uzun ve dikenli bir yol olan sabır...

Tabii ki benim gibi bu zor yolu henüz aşmayı başaramayan sabırsızlar, her haksızlığa baş kaldıran dik başlılar hiç göremese de eminim uslu ve sabırlı olan tüm çocuklar için şirinleri görme ihtimali vardır.

6 mayıs istanbul seçim iptali

codeboss
Klavyeyi kırdım, ekran klavyesi ile yazıyorum.

24 haziranda yeniden sevineceğimiz bir seçim olacak, inanın çocuklar.

Tüm belediyeleri iptal etseydiniz akpysk niye sadece Büyükşehir için iptal kararı veriyorsunuz ki.
Elinizden 3-5 belediye daha gider diye mi korktunuz.

ukde

bouii
bir kenarda dursun belki ben, belki de başka bir yazar aklına gelenleri yazar diye bırakılmış, yarı yaz işte özelliğidir.

yamulmuyorsam bırakan yazara nezaketen adı geçirilir ve itinayla doldurulur; ama elf gözlerim benim nar tanemi, bir tanemi dolduran ve kat'i surette bu duruma riayet etmeyen bir yazar görüyor.

Edit: Gözler biraz buğuluyken yazılmış bu giri doğru başlığa taşınmıştır.

yalnızlık

bouii
Genelde yoldaşım olsa da bazen karşıma kanlı canlı azılı bir düşman olarak geliyor. İşte o noktada hissettirdiği çaresizlik kadar gerçek, muazzam bir his daha hiç tanımadım. Bunları genel geçer yalnızlık edebiyatına katkıda bulunmak için değil tamamen doğru olduğuna emin olduğum bir tespiti dile getirmek için yazıyorum.

Yarenimken kendisiyle çok iyi anlaştığım bu illet herhangi bir ayrı düşüşte sürekli olarak sakladığım, ısrarla inkar ettiğim ve hatta ince ince kanamasına müsaade ettiğim yaralarıma acımadan tuz basıyor. Belki de Tüm eksik, kırılmış yanlarımı bildiği için bana fısıldadığı tüm sözler on ikiden vuruyor. Yapım gereği nasılsın sorusunun asla gerçek cevabını veremediğim için beni elinden kurtaracak tek bir yakınım bile yok. Bu beni öylesine boğuyor ki sol kolumda fiziksel bir acı olarak nüksetmesi hem bedenimi hem de ruhumu acıtıyor.

Zorunlu tanım; böyle bok gibi, iğrenç, bir sürü insana sahipken saptan daha sap hissettiren bir histir.