gelişigüzel veya, bir düzen içinde yapılandır. tarafımca geliştirilen alternatif tıbbın geldiği son noktadır, terapidir.
sözlükten bir yazar nickini görünce aklıma gelmiş kalıp.
kısaca varoluş sancısı. tanımı serpiştirdiğimize göre, yoruma geçebiliriz;
kişinin kendi bütünlüğünü sorgulamaya başladığı andan başlar bu sancı, sinsi sinsi gelir önce... sonra kemirir vücudunuzun, beyninizin dört bir yanını. siz isteseniz de gitmezler. peki nasıl gider bu sancı, merhemi nedir, kimdedir?
düşünmekten geçer bunun yolu... çok ama çok düşüneceksiniz, beyninizden geriye kırıntı kalsa dahi düşünün. sonunda kazanan siz olacaksınız zira...
ayrıca özellikle bir yaratıcı fikrini reddeden, içten içe inanmak da isteyen fakat inanması için ''inandırıcı'' sebepler gör(e)meyen ben ve benim gibi insanlar adına, bir tür içsel boşluktur bu.
çağımız tüketim çağı malum...
reklamlar, hızlı arabalar, uzay gemisi kıvamında telefonlar, en uzun ömrü 1 hafta olan ilişkiler, yeni yetme hastalıklar..
tüket. tüket. tüket.
birey, toplum içinde salına dururken, günlük yaşamdan çeşitli edinimler edinir. yani amprik bilgi. ancak şuralarda bir yerlerde bir sorun var...
herhangi bir birey, bir x kişisi, bu tarz -yani bir yaratıcı fikrinin varlık temelinde sorunlara sahip olduğunu düşünen - bir düşünce sistemine sahip iken, -mesela kendi adıma bunu söyleyebilirim- çok kolay yaşadığı söylenemez.
bir defa, aidiyet kavramı, yıllardır, kişinin kendisini bildi bileli sahip olduğu o yaratıcı fikri, o farkındalık, büyüme -adına ne derseniz- çağından itibaren kayboluyor.
peki bu ne demek?...
bu, öz olarak, bu mevhumun yerini dolduracak 'manevi' kıvamda bir olguya sahip olamamak, dolayısıyla bir içsel savaş, buhran pozisyonuna geçmek demek.
bu duruma sebebiyet olabilecek envai çeşit, ansiklopedilerce sebep bulunabilir... modernleşmeden tutun da, küreselleşmeye, bireyin gittikçe artan içe dönüşünden tutun da, kişinin kaderinin bu olduğunu düşünmesine kadar..
ayrıca simon de beauvoir adlı feylesof ablamız, bu ve benzeri konulara sıkça eğilmiştir.
kısaca varoluş sancısı. tanımı serpiştirdiğimize göre, yoruma geçebiliriz;
kişinin kendi bütünlüğünü sorgulamaya başladığı andan başlar bu sancı, sinsi sinsi gelir önce... sonra kemirir vücudunuzun, beyninizin dört bir yanını. siz isteseniz de gitmezler. peki nasıl gider bu sancı, merhemi nedir, kimdedir?
düşünmekten geçer bunun yolu... çok ama çok düşüneceksiniz, beyninizden geriye kırıntı kalsa dahi düşünün. sonunda kazanan siz olacaksınız zira...
ayrıca özellikle bir yaratıcı fikrini reddeden, içten içe inanmak da isteyen fakat inanması için ''inandırıcı'' sebepler gör(e)meyen ben ve benim gibi insanlar adına, bir tür içsel boşluktur bu.
çağımız tüketim çağı malum...
reklamlar, hızlı arabalar, uzay gemisi kıvamında telefonlar, en uzun ömrü 1 hafta olan ilişkiler, yeni yetme hastalıklar..
tüket. tüket. tüket.
birey, toplum içinde salına dururken, günlük yaşamdan çeşitli edinimler edinir. yani amprik bilgi. ancak şuralarda bir yerlerde bir sorun var...
herhangi bir birey, bir x kişisi, bu tarz -yani bir yaratıcı fikrinin varlık temelinde sorunlara sahip olduğunu düşünen - bir düşünce sistemine sahip iken, -mesela kendi adıma bunu söyleyebilirim- çok kolay yaşadığı söylenemez.
bir defa, aidiyet kavramı, yıllardır, kişinin kendisini bildi bileli sahip olduğu o yaratıcı fikri, o farkındalık, büyüme -adına ne derseniz- çağından itibaren kayboluyor.
peki bu ne demek?...
bu, öz olarak, bu mevhumun yerini dolduracak 'manevi' kıvamda bir olguya sahip olamamak, dolayısıyla bir içsel savaş, buhran pozisyonuna geçmek demek.
bu duruma sebebiyet olabilecek envai çeşit, ansiklopedilerce sebep bulunabilir... modernleşmeden tutun da, küreselleşmeye, bireyin gittikçe artan içe dönüşünden tutun da, kişinin kaderinin bu olduğunu düşünmesine kadar..
ayrıca simon de beauvoir adlı feylesof ablamız, bu ve benzeri konulara sıkça eğilmiştir.
herakleitos fikri, öğretisi. ona göre her şey hareket halindedir ve hiçbir şey aslında o ''şey'' olmaz. sürekli ve kendini tekrar eden sonsuz bir hareketlilik içinde olan ''şeyler'' aslında hiçbir zaman ''o şey'' olmamıştır ve hiçbir ''şey'' de sonsuza dek kalmaz. bu yüzden de ''aynı ırmağa iki kez giremeyiz.''
42 sayısını hayatımın ortasına sokan(!) douglas adams neşriyatı.
" elveda ve bütün o balıklar için teşekkürler." ismiyle çıkan, otostopçunun galaksi rehberi (the hitchhiker's guide to the galaxy), ingiliz yazar douglas adams imzalı, kurgu serisinin 4. kitabıdır..
yavuz çetin'in son albümü olan satılık'dan bir parça...
sujeden bağımsız hemen her şey. nesne diye özetleme isteği uyandıran kavram.
üzerinden 14 yıl geçen, tarkan'ın bile bundan daha iyi şarkı yapamadığı şarkı. eski özlenen huzurlu denilebilecek türkiye'ye dair bir şeyler taşıyor içinde.
hayal ürünü içeriğe ve cümlelere sahip olabilecek teşvik cümlesi.
yeterince büyük bir yıldız yakıtı bittiğinde ve kendini besleyemediği anda kendi çekimine yenik düşer. içe doğru bir çöküş olur ve bir kara delik meydana gelir.
2 tür kara delik vardır.
birincisi stellar mass black hole yani yıldızsal kütle kara deliği. bunlar güneşten 30 kat büyüktürler. galaksimizde 100 milyon tane olduğu sanılıyor ve samanyolu gibi diğer galaksilerde de bunlarda bulunuyor.. . diğeri ise supermassive black hole. bunların büyüklüğü güneşin büyüklüğünün milyonlarca hatta milyarlarca katıdır.
bu dev kütlelerin, her galaksinin ortasında yer aldığına inanılıyor. samanyolu da böylesine bir kara deliğe sahip. kozmik havan toplarıdır bu delikler. kozmik bir hamam böceği kapanıdır. her şeyi çeker, hiçbir şeyi dışarı çıkarmaz.
kara delikler, çekim gücü son derece yüksek olan uzay bölgeleridir. çekim öyle yüksektir ki yanına yaklaşan hiçbir nesne kendini bu çekimden kurtaramaz. ışık bile kaçamaz. bilinmezlere açılan bu kapılar, nesnelerin kaybolduğu kozmik portallardır..
kara deliğin içine girdiğinizde:
atomlarınıza ayrışır, ketçapa dönersiniz bir kara deliğin içinde.
*
iki kara delik çarpıştığında :
uzayın derinliklerindeki bu tuhaf çiftleşme şöyle gerçekleşir; ikisi birbirine çok yaklaştığında birbirinin çekim gücüne kapılır ve ikisi birden birbirinin yörüngesinde, etrafında döner. sonradan gelen oradakinin içine çöker. bu dev buluşma, uzay ve zamanda büyük bir yıkıma sebep olur.
dev buluşmadan ortaya enerji taşıyan dev bir dalga çıkar. kara delikler çarpıştığında açığa çıkan bu çılgın dalgalara çekim dalgaları denir. bu dalgalar uzay ve zaman içinde hızla yayılmaya baslar.
eskiden çift kara delik çarpışmalarını tanımlamak imkânsızdı. ama bilim adamları çekimsel dalga detektörleri tasarları ve kara deliklerin çarpışması sırasında ortaya çıkan bu dalgaları ölçmek artık mümkün.
iki kare delik birleştiğinde bu çekimsel dalgaları yaymaya başlarlar. bu hareler, düzenli bir şekilde hareket eder. bu hareler dev kütlelerin yanında geçerken detektörlerin birbirleri arasındaki mesafeyi etkiler. detektörler böylece dalgaları saptar ve mesafeyi ölçer. bu bir çekimsel dalganın geldiğine dair bir göstergedir.
2 tür kara delik vardır.
birincisi stellar mass black hole yani yıldızsal kütle kara deliği. bunlar güneşten 30 kat büyüktürler. galaksimizde 100 milyon tane olduğu sanılıyor ve samanyolu gibi diğer galaksilerde de bunlarda bulunuyor.. . diğeri ise supermassive black hole. bunların büyüklüğü güneşin büyüklüğünün milyonlarca hatta milyarlarca katıdır.
bu dev kütlelerin, her galaksinin ortasında yer aldığına inanılıyor. samanyolu da böylesine bir kara deliğe sahip. kozmik havan toplarıdır bu delikler. kozmik bir hamam böceği kapanıdır. her şeyi çeker, hiçbir şeyi dışarı çıkarmaz.
kara delikler, çekim gücü son derece yüksek olan uzay bölgeleridir. çekim öyle yüksektir ki yanına yaklaşan hiçbir nesne kendini bu çekimden kurtaramaz. ışık bile kaçamaz. bilinmezlere açılan bu kapılar, nesnelerin kaybolduğu kozmik portallardır..
kara deliğin içine girdiğinizde:
atomlarınıza ayrışır, ketçapa dönersiniz bir kara deliğin içinde.
*
iki kara delik çarpıştığında :
uzayın derinliklerindeki bu tuhaf çiftleşme şöyle gerçekleşir; ikisi birbirine çok yaklaştığında birbirinin çekim gücüne kapılır ve ikisi birden birbirinin yörüngesinde, etrafında döner. sonradan gelen oradakinin içine çöker. bu dev buluşma, uzay ve zamanda büyük bir yıkıma sebep olur.
dev buluşmadan ortaya enerji taşıyan dev bir dalga çıkar. kara delikler çarpıştığında açığa çıkan bu çılgın dalgalara çekim dalgaları denir. bu dalgalar uzay ve zaman içinde hızla yayılmaya baslar.
eskiden çift kara delik çarpışmalarını tanımlamak imkânsızdı. ama bilim adamları çekimsel dalga detektörleri tasarları ve kara deliklerin çarpışması sırasında ortaya çıkan bu dalgaları ölçmek artık mümkün.
iki kare delik birleştiğinde bu çekimsel dalgaları yaymaya başlarlar. bu hareler, düzenli bir şekilde hareket eder. bu hareler dev kütlelerin yanında geçerken detektörlerin birbirleri arasındaki mesafeyi etkiler. detektörler böylece dalgaları saptar ve mesafeyi ölçer. bu bir çekimsel dalganın geldiğine dair bir göstergedir.
bipolar bozukluk sahibi kimselerin hayatlarını kemiren, afedersiniz sikik bir şeydir.
alel acele, kan ter içinde.
(bkz:ucuz yırtmak)
kendinden küçük veya kendine eşit çift sayılara kalansız bölünebilen sayıdır.
içeriği gölgede bırakabilecek düzeyde önem arz eden etken.
yastık uykunun %50'sidir.
afedersiniz taşşak ister.
kendinden arta kalan zamanlarda yazan, arada bir de beden bütünlüğünün korunması adına uyuyan sıradan bir insan.
Bir başka deyişle, maymundan gelme, karbon temelli ve iki ayaklı bir yaşam biçimi. daha fazla ayrıntı vermek gerekirse 20'li yaşlarda, orta siklet, kendi halinde bir adam.
Bir başka deyişle, maymundan gelme, karbon temelli ve iki ayaklı bir yaşam biçimi. daha fazla ayrıntı vermek gerekirse 20'li yaşlarda, orta siklet, kendi halinde bir adam.