Yeni pişmiş sıcak sıcak poğaça ve türevleri. Hele de evden kahvaltı yapmadan çıktıysanız ve yolunuzun üstünde bir fırın varsa, önünden geçerken aşka şevke geliyorsunuz. Hemen bir tane alıp durağa gidene kadar yolda bir güzel gömüyorsunuz. Oy..
Kullanım eşyası, alıp satınılan şey anlamlarına gelen arapça kökenli sözcük
Kazanç, kar anlamlarına gelen arapça kökenli sözcük. Ayrıca meta kelimesiyle de eş köklüdür.
İzlediği filmler ve diziler hakkında birileriyle kritik yapmayı seven bir sinefil olarak severek katılacağım grup. Haydi yazarlar ekran başına!
18 yy'da geçen Bir Stanley Kubrick dönem filmidir. Ayrıca zengin sözlük film izleme grubu nun ilk filmidir.
Türk müzik tarihinde çok önemli bir yere sahip olan, müziği bob azzam'a türkçe adaptasyonu fecri ebcioğlu'na ait, ilham gencer tarafından seslendirilen şarkı.
Mısır asıllı Fransız sanatçı. 60'larda ünlenmiştir. Batı müziğiyle doğu esintilerini birleştirmiştir. "ya mustapha" şarkısıyla da dünyaca üne kavuşmuştur. Ayrıca C'est écrit dans le Ciel şarkısına fecri ebcioğlu tarafından türkçe sözler yazılmıştır. kendi söylemi ile "türkiye tarihinde batı müziğinde yapılan ilk türkçe şarkı" bak bir varmış bir yokmuş ortaya çıkmıştır. Şarkı piyanist ilham gencer tarafından söylenmiştir.
1978 yılında çıkan serçe albümünde yer alan sezen aksu parçası.
(bkz:kaybolan yıllar)
An itibariyle sol frame'i coğrafya atlasını andıran sözlük.
Dilimize fransızcadan geçmiştir. Kökeni Latincede devlet düzeni anlamına gelen politia kelimesinden gelir.
iki kapılı bir han.
Ayrıca çok yönlü yapılardır. Alt katlar ambar, depo; orta katlar okul, mabed; üst katlar da gözlemevi olarak kullanılırmış.
İran mitolojisinde dev yılan, canavar. Dilimize Farsça "ajdaha" kelimesinden gelmiştir.
Onur Ünlü'nün Ah Muhsin ünlü mahlası ile yazdığı şiirlerini topladığı şiir kitabı. İlk basımı 2005'te olmuştur. Sonraları çıkan baskılarda daha önce yayınlanmamış başka şiirler de vardır.
(bkz:gidiyorum bu)
muhtıra ve hatır sözcükleri ile eş kökenlidir. Dilimize arapça'dan geçmiştir.
History of Rome külliyatı ile bilinen alman tarihçi.
"Bazen sadece bir çıt sesi duyarsın. Bu sesi duyduğun zaman da gitmen gerekir. Bazen bir eşyadan gelir bazen üçüncü bir şahıstan. Çünkü bazıları abajur alır evine, bazıları da portatif bir lamba taşır yanında. Bazılarının koltuk takımı vardır, bazıları da otelde yaşar. Bazen her şeyi birden istersin, bazen de her şeyi bırakıp siktir olup gitmek."
(bkz:fakat müzeyyen bu derin bir tutku)
(bkz:fakat müzeyyen bu derin bir tutku)
t: güldüren trajikomik olaylardır.
Benden büyük komşu kızının gittiği okula yazılmıştım. İlk gün annem beni ona emanet ederek gitmişti. Sonra beslenme teneffüsü ben annemin hazırladıklarını yemeyip kantine gittim. Babam ilk gün harçlığı vermiş o kadar, harcayacağım tabiki de. Sonra kantinde benimkini görüyorum. Kalabalığı yarıp yanına gidiyorum, arkadaşları falan var. Ben gayet seviyeli sohbet etmeye çalışırken bunun erkek arkadaşlarından biri kafamı falan okşuyor. Ben de o zamanlar herkese büyüdüğümü gösterme çabalarındayım. Kıza "dur ben sana bir tost ısmarlayım" diyorum. Kantincinin küçük penceresinin önündeki dev kalabalığa dalıyorum ama tabi boy kısa herkes ızbandut gibi, küçük sınıflar efendi gibi beslenmeliklerini yiyor. Bir ben varım bücür. Bir türlü herife 2 tost diyemiyorum.
Tam umudumu kesmişken isa peygamber gibi göğe doğru yükseliyorum ve bir anda kantinci ile karşı karşıya geliyorum. Siparişimi verdikten sonra beni yukarı kaldıran fedakar insana bakmak için arkamı dönüyorum bir de görüyorum ki kafamı okşayan meymenetsiz.
Benimki de olaya şahit olmuş tabi, grup olarak gülüyorlar halime.
Sonra oğlum bezirgan dedim kendi kendime, isyan etmenin faydası yok, senin kaderin böyle.
yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte...
Benden büyük komşu kızının gittiği okula yazılmıştım. İlk gün annem beni ona emanet ederek gitmişti. Sonra beslenme teneffüsü ben annemin hazırladıklarını yemeyip kantine gittim. Babam ilk gün harçlığı vermiş o kadar, harcayacağım tabiki de. Sonra kantinde benimkini görüyorum. Kalabalığı yarıp yanına gidiyorum, arkadaşları falan var. Ben gayet seviyeli sohbet etmeye çalışırken bunun erkek arkadaşlarından biri kafamı falan okşuyor. Ben de o zamanlar herkese büyüdüğümü gösterme çabalarındayım. Kıza "dur ben sana bir tost ısmarlayım" diyorum. Kantincinin küçük penceresinin önündeki dev kalabalığa dalıyorum ama tabi boy kısa herkes ızbandut gibi, küçük sınıflar efendi gibi beslenmeliklerini yiyor. Bir ben varım bücür. Bir türlü herife 2 tost diyemiyorum.
Tam umudumu kesmişken isa peygamber gibi göğe doğru yükseliyorum ve bir anda kantinci ile karşı karşıya geliyorum. Siparişimi verdikten sonra beni yukarı kaldıran fedakar insana bakmak için arkamı dönüyorum bir de görüyorum ki kafamı okşayan meymenetsiz.
Benimki de olaya şahit olmuş tabi, grup olarak gülüyorlar halime.
Sonra oğlum bezirgan dedim kendi kendime, isyan etmenin faydası yok, senin kaderin böyle.
yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte...
Siyasi emeller güdülerek ortada hiçbir makul neden olmamasına rağmen bazı kişilerce il statüsü kazandırılmış olan şehirlerdir. Bilen biliyor.
Fransızca "maitresse" kelimesinden dilimize geçmiştir. Daha argosu olarak "kapatma" kullanılır.
Evli bir erkekle karı koca hayatı yaşayan hatun kişi anlamına gelir.
Evli bir erkekle karı koca hayatı yaşayan hatun kişi anlamına gelir.