confessions

oblomov

1. nesil Yazar - Gayretli

  1. toplam entry 326
  2. takipçi 20
  3. puan 6855

gadasını almak

oblomov
bu memlekette sevgi göstergesi olarak kullanılır. çok sevilen insanlara samimiyet ve de şakayla karşılık söylenen sözdür. en çok da anneye ve sevdiceğe söylenir.
"gııız gadasını aldığım" gibi.

into the wild

oblomov
Jon Krakauer'ın 1996 yılında yayımlanan ve Christopher McCandless adındaki bir gencin maceraları hakkında, filmle aynı ada sahip, kurgusal olmayan bir kitabından uyarlanmış, 2007 yapımı sinema filmi..
üniversite yıllarındaki bir çok gencin hayal ettiği yaşam tarzıdır. en iyilerin başında giden bir film.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

oblomov
Karşımda durmuş sevinç naraları atıyor. İnsan olduğunu biyolojik olarak reddedemem fakat psikoloji ve zeka da insan olmanın diğer büyük parçaları. Her gün aynaya bakıp gördükleriyle, gördüğüyle,görmediği ve görmediğini bilmedikleriyle, mutlu yaşıyor insan olduğundan emin, insan olduğundan şüpheli olduğum varlık. Bir canlının gelişimi nasıl olur az çok belgesellerden öğrenmişizdir. İnsanı diğer canlılardan ayıran yegane özelliğin ise zekasının olması ve kontrol edebilmesidir. Ve bir de duygusal yanımız var ki zeka ile orantılı olup olmadığı tartışılması gereken bir konu. Ölümü bekleyen yaratıklardan başka bir şey değiliz ve doğum-ölüm arasında harcadığımız bunca zaman içerisine kaç ölüm sığdırdık bilmiyoruz. Doğayı öldürdük daha çok katlar yapıp dünyaya daha yükseklerden bakmak için, hayvanları öldürdük kimisi süslesin kemerimizi, çantamızı, kolyemizi, kimisi doyursun asırlardır açlıktan yanıp tutuşan midemizi diye. Doğanın kanunları var elbet reddedemem fakat hiç bir hayvan yiyebileceğinden fazlasını avlamamıştır. İnsanlığın yaptığı yiyecek stoğu sanırım yüzyıllar boyu milyonlarca insanı doyurmaya yetecek seviyede, ki milyonlarca insanın dünyanın çeşitli yerlerinde açlıktan öldüğünü de göz önüne alırsak bu noktada zamandan da kazanmış oluyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli sebeplerle her gün yüzlerce insan ölüyor, elbet ölüm doğanın döngüsünü devam ettirmesi için gerekli. Oysa insanın insanı öldürdüğü, toplu katliamların yapıldığı, kirli savaşların yaşandığı bir zamandan, bu pisliğe boğazına kadar batmış, ve pisliğin dışında kalan dişleriyle sırıtıp kahkahalar, sevinç naraları atan bir toplumun bireyleri olarak geçiyoruz. Bir terör saldırısına "oh olmuş onlardan kimse ölmüyordu zaten", "bunlar da zamanında bizimkileri öldürmüşler neyine üzülecem" gibi zeka yoksunu cümleler duymak, karşımdakiyle aynı canlı türünden olup olmadığımı dahi sorgulamama sebep oluyor. Dil, din, ırk, inanç, mezhep insanlığın doğal yaşamında kimisi zorunlu sebeplerle kimisi de sadece uydurma ve korku sonucu ortaya çıkmış ve bugün insanlığın sonunu getirmek üzere olan kavramlardır. İnsan zekasının bugün evrenin sırlarını çözmeye çalıştığı bir dönemde bizler ölüyoruz. Ve öyle sıradan ve öyle boktan ölümler ki bunlar, muhtemelen evrende insanlık dışında bir medeniyet varsa bize açık olan her taraflarıyla gülüyorlardır. Karşımda oturmuş insanların ölümüne naralar atan insan olduğu konusunda ailesinin emin olduğu mahlukat, bugün toplum içerisinde baba olma, yarınların güvencesi olan çocuklar yetiştirme gibi sorumluluklar dahi üstlenmiş durumda. Ölüyoruz. Her gün daha çok, daha kalabalık öldürüyorlar bizi. Bizi insanlar katlediyor. Ve insanlık, insan zekası, insan beyni oturmuş, insan medeniyeti oturmuş ölümleri izliyor.

mahalle baskısı

oblomov
ben bilirimci büyüklerin mahalle veletlerine saygı sevgi adap erkan gibi şeyleri kendi bildikleri yol ve yöntemle öğretmeleridir. onların giyim tarzı en doğrudur, en çok şey bilen onlardır, en sağlam takımı onlar tutar, saç sakal denen zımbırtıların nasıl olması gerektiğine onlar karar verir.

şehir efsanesi

oblomov
kulaktan kulağa dolaşan fakat gerçekliği henüz kanıtlanmamış olay, şahıs, mevzu falan filandır. gerçekliği bilinmemesine rağmen herkesin bildiği duyduğu hakkında bir kaç cümle sarfettiği.

iz bırakan kitap cümleleri

oblomov
“Üzülme baba,” dedim, “alt tarafı bir ev, alt tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz, yine alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, söz, alırız bir ev daha.” “Ona üzülmüyorum ki ben,” dedi babam. “Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık.”

ramazan'da sokakta yemek yiyen dayak yer

oblomov
zeka ürünü değildir. bu ülkede türk, kürt, çerkez, alevi, sünni hepimiz kardeşiz deyip sokakta "ramazanda oruç tutmayanı dövme yarışması" düzenler gibi, her ilden "ramazan dayağı" başlıklı haberler gelmesi bu cümlelere kulak veren zeka yoksunlarının da olduğunu gösteriyor. oysa bu ülkede müslümanlar dışında oruç tutan dini inancı olan insanlar da var. sorsan "nalakası var lan, inanmıyosan saygı o.ç." diye havlarlar.

cem karaca

oblomov
iz bırakanlar unutulmaz cümlesinin en birinci ve tek öznesidir. sesi ve bıraktığı şarkılarla yıllar yılı "bu memleketten bir usta geçti" dedirtecek şahsına münhasır bir adamdı kendisi.
11 /