-eee nabıcaz şimdi?
şarkı söylerken çok hırçınlaşan son zamanların popüler sanatçısı.farklı ve dinlenesi bir ses tonu var. ayrıca sosyal projelerde gönüllü yer almayı seven birisi bildiğim kadarıyla.
Tekirdagdan bulgaristan sınırına kadar olan ülkemizin güzide bir bölgesi. Insanları cok renkli, alkol tüketimi bir hayli yüksek ve de sokak düğünleri cok meşhurdur. Ha bir de kış yaklaştığında acılan balkanların kapısından gelen o soğuğu anlatmak mümkün değil.
Dünyanın en yalnız insanı olabilir. Biraz şefkat ile normal insan normlarına erişebiliyorsa topluma kazandırılabilir.
adı efsaneler arasında yer alması gereken, dünya üzerinde gelmiş geçmiş en iyi yazarlardan biridir. onun betimlemelerini okurken gözünüz açıkken, daha cümlenin içindeyken o anlatılanı yaşarsınız. keşke daha çok eser bırakabilseydi, keşke daha çok okutabilsek seni, keşke her köşe başında senin ve senin gibilerin bir dokunuşu olsa şu memlekette.
ortaokul yıllarımda bana zorla okumam için dayatılan yaşar kemal'in en başarılı kısa romanlarından biridir. kitap okumaya doğru yerden başladığım için çok şanslı olduğumu düşünürüm yıllardır. Ayrıca filmi de çekilmiştir.
yazar kişilerinin okudukları ilk kitapların isimleridir. cin ali serisi dışında roman tadında okuyup da sizi daha çok okumaya teşvik eden kitap-yazar ikilisidir.
(bkz:yaşar kemal)
(bkz:ağrı dağı efsanesi)
(bkz:yaşar kemal)
(bkz:ağrı dağı efsanesi)
zor iştir. siz kadın olmadan önce o evin, o ailenin, o sülalenin ve hatta o mahallenin kızı ve de namususunuzdur. sokağa çıkarken kıyafetiniz ve görünüşünüz evde abi baba erkinden onay almalıdır, ve tabi siz o mahallenin kızı olduğunuzdan aynı zamanda temsil ettiğiniz bir de mahalleniz, bir de toplumunuz ve bir de görgü kurallarınız vardır.
(bkz:kadın kısmısı çok yemez)
(bkz:kadın kısmısı çok gezmez)
(bkz:kadin kismisi cok yazmaz)
(bkz:kadın kısmısı çok yemez)
(bkz:kadın kısmısı çok gezmez)
(bkz:kadin kismisi cok yazmaz)
onun da arada yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir. üzmeyin güzelim sözlüğü.
sözlüğü yalnız bırakmamak için hepsi farklı zamanlarda online olan yazarlardır. bu yazarlar arasında yapılmış yazısız sözsüz gizli bir anlaşmadır. ben mesela sabah sözlüğü uyandırmakla görevli gibi hissediyorum kendimi. sevgi dolu diğer yazar arkadaşlar da sözlüğün belli zamanların da gelip sözlüğün halini hatrını sorup, eksiğini gediğini giderip işlerine dönüyor, biliyorum ben bunların hepsini.
öncelikle yazım hatası olan bir başlık. konuya gelecek olursak da sanırım hepimiz okumayı daha çok seviyor gibiyiz ki sol frame kaç gündür kaplumbağa hızıyla ilerliyor. buna içerleyen bir çok yazarın da kızıp "eeeh zkerim böyle işi" diyen bir feryadı isyanıdır.
Kürt müzisyen. Keman, viyola, tambur ve ukelele gibi çalgıları da çalan, Psikolojik Danışmanlık öğreniminden sonra, Bahçeşehir Üniversitesinde Edit Piaf'ın müzikal tiyatrosu üzerine yüksek lisans tezi yazan, Kürtçe, Ermenice, Yunanca, Farsça, Arapça, Fransızca ve bunlarla beraber toplamda 11 farklı dilde şarkı söyleyen bir kadın. ve çok tatlı bir sesi var.
aha da buraya bir tane bıraktım dinleyesiniz diye.
aha da buraya bir tane bıraktım dinleyesiniz diye.
kürt müziğinin en başarılı kadın sanatçısıdır. halk müziğini modern tarzda icra eden ve dünyaya açılan, müziği sınırlarla yaşamayan bir kadın. dinlemeden ölmeyin.
insanın bazen cesaret edemediği, bazen farkına varamadığı korkuları yahut yaşamıyla ilgili ciddi durumlarla karşılaşması. bundan kaçmak için çok defa ya bahane uydururuz, ya korkarız, veya da farkına varmayız, ama en çok da görmek istemeyiz çünkü sonuçlarının bize neler yapacağını az çok tahmin ediyoruzdur. yaşadığımızı sandığımız hayatlarımızın truman show misali bir kurmacadan ibaret olduğunu görmekten korkarız. suni bir yaşam alanı oluşturulmuş ve onu dağıttığımızda yeniden başlayacak gücü kendimizde bulamamaktan korkarız. bir gün aynaya bakıp da kendi kendine kim olduğunu, gerçekten ne yaşadığını ve aslında yaşamak istediği hayatın bu olup olmadığını sormak sanırım ilk adım. sonrası, sadece cesaret.
bu konuda millet olarak çok iyiyiz diyebilirim. hayal dünyamız çok geniş. çok şey yaratabiliyoruz. mesela kendi kendimize dert yaratmakta üstümüze yok. hiç olmadık zamanlarda kendimize düşman yaratmayı çok iyi becerebiliyoruz. canı sıkılan kavgaya bahane yaratmayı çok iyi biliyor ve sokakta yürürken sebepsiz yere birbirimizi öldürebiliyoruz. hele de küfür konusundaki yaratıcılığımıza hayranım. daha çocuk yaşta başlıyor bu ve her yaşın yaratıcılığı bir başka oluyor. bilim, teknoloji, uzay araştırmaları, tıp gibi alanlarda da muhtemelen vardır biraz yaratıcılığımız fakat millet olarak şimdi(ve ömrümüzün uzunca bir süresi) konumuz o değil.
24 ekim çarşamba galatasarayın kendi sahasında oynayacağı şampiyonlar ligi grup maçıdır. galatasaray, kazanması durumunda gruptan çıkmak için büyük avantaj elde edecektir. büyük heyecanla bekliyoruz haydi bakalım.
1992 yapımı türk dizisi. hatırladığım şeyler sınırlıdır. çaydanlık diye bir maymun vardı, çayı temel ve aşık olduğu kız şirin vardı. sonunda evlendiler mi, şirin temeli süründürdü mü, çaydanlık memleketine mi döndü yoksa kahvede okeye dönenleri izlemeye devam etti hiç bir malumatım yoktur.
türk sinema tarihin en başarılı oyuncularının sancak taşıyanlarındandır. burada nasıl olur da başlığı açılmamış olur şaşırdım. gemide filmindeki replikleri dillere dolanmıştır. tabi daha öncesinde mahallenin muhtarları vardı.
2010 yapımı bir türk filmi. film aslında tutucu bir ailenin topluma bakışını çok güzel anlatıyor. erkan can ustanın gariban bir taksiciyi canlandırdığı film, bir çok ödül de almıştır. izlenesi bir film.
çoğunluk filmindeki oyunculuğu çok başarılıydı. daha sonra gülse birsel ile bir çok projede yer aldı ve sonunda kendi komedi dizisini çekmeye başlamış. yolu açık olsun.
bartu küçükçağlayan'ın senaristliğini yapıp başrolünü oynadığı yeni bir komedi dizisi. gülse birsel ablamızın da desteğiyle ortaya çıkmış bir projeymiş, umarım kaliteli bir iştir.
tecavüz edilen kadınların tecavüzcüsüyle evlenmesi gerektiğini düşünen zihniyetin dökülen son salyalarından bir damla. bir toplumu daha kolay nasıl yönetiriz sorusunun cevabını bir sorgularsak böyle şeyler çok da garip gelmeyecektir. eğitim seviyesinin düşük olduğu yerlerde daha fazla tercih edildiklerini ağızlarıyla söyleyenler, bugün toplumu daha ne kadar cehalete boğarız, daha nasıl soyarız, daha nasıl itaat etmeyi öğretirizin peşindeler. ama sorsan bütün bunlar hep "dış miiiirraaaak" derler. güneşi balçıkla sıvamaya çalışanların zamanından geçiyoruz. bizim de sınavımız bu olsa gerek.