yeraltından notlar

keskin nisanci
orjinal ismi ile zapiski iz padpolye olan rus yazar fyodor mihailoviç dostoyevski'nin bir romanıdır.

Dostoyevski'nin Gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. Kitap, okuruna "yeraltı" diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt.

avni
Daha önce öldünüz mü? cenazenizde kendiniz için ne dediniz? iyi biridir mi? kendiniz için yas tuttunuz mu? ya Mezar taşı? ne yazdıńız ki? kabrinizi arada bir ziyaret ediyor musunuz? hala kendiniz için iyi biriydi diyebiliyor musunuz?
kozmos
öncelikle:
''dünyadaki en korkunç şey, her şeyin berrak olduğu bir an olabilir.''
**
''ben hasta bir insanım. içi öfkeyle dolu, çekilmez bir insanım ben. öyle sanıyorum karaciğerimden yana da bir derdim var...''

kitaptan anlayış, kavrayış kavramlarına ithafen bi' kuple bırakmak istiyorum, güzel bir noktayı işaret eder;
''sevgili okuyucularım, ant içerim ki her şeyi tam anlamıyla anlamak, bir hastalıktır. insana günlük yaşam için çok daha yalın bir anlama gücü, şu kadersiz on dokuzuncu yüzyıl aydınının payına düşen anlayış gücünün yarısı, hatta dörtte biri bile yeterlidir.
böyle olmakla birlikte, anlama gücünün yalnızca çok olmasından değil; kendisinin bile bir hastalık olduğu konusunda benim çok güçlü bir inancım var.''
*
ayrıca:
(bkz:bilinçaltı)
''bazı şeylerin bilinçaltında olmasının bir sebebi var, çünkü eğer her şey apaçık, gün gibi ortada olursa insan yaşayamaz yada nefes alamaz hatta bir adım bile atamaz. tamamen bilinçli bir insan bir felçli bir sakat gibidir.''

bilinçaltının varlığıyla deva mı cefa mı olduğunu düşündüğüm vakit bu cümleyi anımsarım, know thyself'e atıf mahiyetinde olan goethe'den şu cümle yerindedir:
''know thyself? if i knew myself i would run away.''

bunların ışığında ve beraberinde bilinçaltının incelenmesinin, içinde barındırdığı korku veya acıları analiz etmeden, oraya bakmadan imkansız olduğu fikrine yakınım. fakat, yine de kendi derinliğini kavramak isteyen insan fitilini ateşlediği şeyleri çok güç fark eder ve varoluşunun idrakına doğru geri dönüşsüz bir seyir alır.