iki insan birbirine sokulup o mucizevi dokunuşu yaşadıktan, yani her şeyi kazandıktan sonra artık uzaklaşmanın zamanı gelmiş demektir. aksi halde her şeyi kaybedip hiçbir şey kazanamazlar. bundan sonraki süreç, o narin içinizde biriken gerilimin zamanla boşalması ve bitmesine sahne olacak. kimse kimseyi kandırmak istemiyorsa eğer.
zengin sözlük yazarlarının tespitleri
Maaşın yattığı günle bittiği gün aynı gündür.
Atm başında bunu tespit ettim , bizzat tarafımca yapılan doğru bir tespittir.
Atm başında bunu tespit ettim , bizzat tarafımca yapılan doğru bir tespittir.
güven vaat eden her odak müşteri ya da alıcı arıyordur. bir kere güven vaat edilebilen bir şey değil. onu kendi kontrolümüz dışındaki şeylere duyumsarız. bizden, ebesiz bir şekilde doğar ve kesinlikle bir hedefi olmak zorundadır (tıpkı korku gibi).
ilaç kutusunu doğru, yani prospektüsün katlı olmadığı yerden açıp ilaca direkt ulaşabilme olasılığı %3 gibi bir şey.
bu dünya yalan.
Ha bir de onun yanımda olmaması bana yaramıyor.
Ha bir de onun yanımda olmaması bana yaramıyor.
Demokrasi denilen aygıtın fazla pohpohlandığını düşünüyorum. Tabi ilk görüşte aşk gibi.. tanımı yapıdğnda kulağa pek bir hoş geliyor lakin tanımının hakkını tamamıyla verebilmesi için toprak üzerinde yaşayan yurttaşların hemen hemen tamamının çok iyi eğitimli ve belli bir entelektüel seviyenin üstünde olması gerektiği inancındayım. Aksi halde ne insanoğlunun koyduğu adalet ne de yapmış olduğu seçimler çok güven vermiyor. Klişe bir laf vardır ya her toplum hak ettiği gibi yaşar, benim fikrim işte tam bu yönde. Halk kendi içerisinde geleneksel bir pozitif ekol yaratma yönünde umut vaadetmiyorsa, demokrasi denen sözcükte külli zırvalık manasına geliyor.
iki üstte demokrasi konusunu açıklığa kavuşturduktan sonra çomarlık hakkında iki kelam buyurmak istedim.
Gerçi bu tabir bana zamanında inanılmaz itici gelirdi lakin artık gelmiyor. Sözcük belki aşağılayıcı geliyor ama olsun. Nasılsa her birimiz diğerinin çomarıyız. bunu böyle onlarca kategoride kalem kalem işleyebiliriz sanırım buna sosyoloji diyoruz.
Neyse efendim, kanımca ülkede bir devrim gereksinimi var. Tabi bahsettiğim topla tüfekle yapılan cinsten değil. Bir kültür devrimine ihtiyaç var. Bunu ortaçağ avrupası keşifler, uzakdoğu matbaa, abd ise bilim-teknoloji ile yapmış. Tabi bizde de tarihin birçok döneminde bu tür başarılı girişimler olmuş lakin gerek uzakdoğu kültürü gerek kıta avrupası ve abd'si bunu artık sürekli günceller oldu, biz ise seyreyler. Tabiki kimse bir toplumdaki her bireyin birer filozof olmasını beklemez lakin nasil sinema, spor, görsel sanatlar gibi dallarda toplumlar ekol olunabiliyorsa pekâlâ bunu sabah işe gitme periyodundan gece seks sonrasına kadar yaygınlaştırmak mümkündür.
Bize verilen ilk emir "ikra". Şüphesiz Muhteşem birşey olmalı bu. Hep derim son 3 nesil bu memlekette kayıp nesildir. Biat ve bidatlarla yetiştirilmiş, hamdolsun sözcüğünü çok yanlış anlayıp maun suresini sadece arapça okumuştur. Kadın dövmenin bir güç gösterisi, pompalı tüfeğin bir varlık sebebi olduğu, okuyanın şerrinden korkulmasi gerekliliği, çalışanın hakkını gasp etmenin ticari zeka, olmayan birşeyi varmış gibi göstermenin danışmanlık hizmeti olarak görülmesi... örnek çok. Tabiki neden yaşadığın bu toplumu bu kadar kotuluyorsun diyenler olabilir. Saygılar şelale. Abd'nın rednackleri var bununla ilgili de birçok kelam edebilirim lakin önce kendi kapimizin önünü süpürmek icap ediyor.
Kelimenin gerçek manasını irdelemeden diyebileceklerim şimdilik bu.
Gerçi bu tabir bana zamanında inanılmaz itici gelirdi lakin artık gelmiyor. Sözcük belki aşağılayıcı geliyor ama olsun. Nasılsa her birimiz diğerinin çomarıyız. bunu böyle onlarca kategoride kalem kalem işleyebiliriz sanırım buna sosyoloji diyoruz.
Neyse efendim, kanımca ülkede bir devrim gereksinimi var. Tabi bahsettiğim topla tüfekle yapılan cinsten değil. Bir kültür devrimine ihtiyaç var. Bunu ortaçağ avrupası keşifler, uzakdoğu matbaa, abd ise bilim-teknoloji ile yapmış. Tabi bizde de tarihin birçok döneminde bu tür başarılı girişimler olmuş lakin gerek uzakdoğu kültürü gerek kıta avrupası ve abd'si bunu artık sürekli günceller oldu, biz ise seyreyler. Tabiki kimse bir toplumdaki her bireyin birer filozof olmasını beklemez lakin nasil sinema, spor, görsel sanatlar gibi dallarda toplumlar ekol olunabiliyorsa pekâlâ bunu sabah işe gitme periyodundan gece seks sonrasına kadar yaygınlaştırmak mümkündür.
Bize verilen ilk emir "ikra". Şüphesiz Muhteşem birşey olmalı bu. Hep derim son 3 nesil bu memlekette kayıp nesildir. Biat ve bidatlarla yetiştirilmiş, hamdolsun sözcüğünü çok yanlış anlayıp maun suresini sadece arapça okumuştur. Kadın dövmenin bir güç gösterisi, pompalı tüfeğin bir varlık sebebi olduğu, okuyanın şerrinden korkulmasi gerekliliği, çalışanın hakkını gasp etmenin ticari zeka, olmayan birşeyi varmış gibi göstermenin danışmanlık hizmeti olarak görülmesi... örnek çok. Tabiki neden yaşadığın bu toplumu bu kadar kotuluyorsun diyenler olabilir. Saygılar şelale. Abd'nın rednackleri var bununla ilgili de birçok kelam edebilirim lakin önce kendi kapimizin önünü süpürmek icap ediyor.
Kelimenin gerçek manasını irdelemeden diyebileceklerim şimdilik bu.
hayatım boyunca apartmanlardan uzak bir yerdeydi evimiz. en yakın apartman 500 metre uzağımızdaydı. etrafımızda bahçelikler ve ağaçlar vardı.
1-2 aydır apartmanlarla iç içe olan yeni evimizde oturuyorum. şunu farkettim. apartmanlar iç içe, yan yana, sırt sırta olunca ses daha fazla yankı yapıyor. yankı da sesin şiddetini en az ikiye katlıyor. gürültü artıyor.
park apartmanların ortasında kalıyor. ulan adam parkta ceviz kırıyor, (mecaz değil bildiğin cevizi taşla kırıyor, ben de anlam veremedim, git evinde kır ye değil mi? neyse) kırdığı cevizin sesi neredeyse tüm muhitte duyuluyor.
böyle bir saçmalık olabilir mi? oluyor.
işte ben de böyle bir tespit yaptım. (alkış)
edit:
dobra bir inşaat firmasına slogan buldum.
daha az sesle daha fazla gürültü ister misiniz? o zaman gelin beton ile yaptığımız dikdörtgen prizmalarımızla tanışın. yaşam alanınızda sağınız beton, solunuz beton ve arkanız ve de önünüz beton olacak. kısaca her yer beton olacak!
1-2 aydır apartmanlarla iç içe olan yeni evimizde oturuyorum. şunu farkettim. apartmanlar iç içe, yan yana, sırt sırta olunca ses daha fazla yankı yapıyor. yankı da sesin şiddetini en az ikiye katlıyor. gürültü artıyor.
park apartmanların ortasında kalıyor. ulan adam parkta ceviz kırıyor, (mecaz değil bildiğin cevizi taşla kırıyor, ben de anlam veremedim, git evinde kır ye değil mi? neyse) kırdığı cevizin sesi neredeyse tüm muhitte duyuluyor.
böyle bir saçmalık olabilir mi? oluyor.
işte ben de böyle bir tespit yaptım. (alkış)
edit:
dobra bir inşaat firmasına slogan buldum.
daha az sesle daha fazla gürültü ister misiniz? o zaman gelin beton ile yaptığımız dikdörtgen prizmalarımızla tanışın. yaşam alanınızda sağınız beton, solunuz beton ve arkanız ve de önünüz beton olacak. kısaca her yer beton olacak!
Hiç kimse fantastik hayatlar yaşamıyor, herkesin acı eşliğine göre bir sınavı var.
kadınların büyük bir kısmı çekici olmayı bedeniyle sağlamaya çalışıyor. Bu, çoğu zaman benim gibi sapyoseksüeller için eğlence kaynağı oluyor.