(Bu başlık yorumlamaya açık olduğu için kendimden örnek vermek zorundayım)
İş başvurum için gerekli materyalı beklediğimden haftanın 5 gününü spor için 1-1,5 saat, diğer 2 günü de gittiğim dil kursu için trafik dahil 7 saat dışarı çıkan biriyim. Çıktığım zamanlarda çıldırmadan eve dönme olasılığım çok düşüktür.
Örneğin kurs için Fatih'e giderken 1 saatim gidiyor. Geri dönmesi de 40 dakika civarı. İstanbul'da yaşayan her insan gününün ortalama 100 dakikasını trafikte geçiriyormuş. 100 dakika. Az bir süre değil. Geçirdiğim zamanda otobüsteki insanlara bakıyorum. Havasız kalmış otobüste camı keyfiye kapatıyorlar, sırt çantalarını sırtından indirmeyip sırtına keyfiye sürtüyorlar, yüzüne hapşuruyorlar/aksırıyorlar/pıskırıyorlar, yer verme konusunda sözde duyar kasıyorlar. Bunları görmezden geldin diyelim. Sokakta gelişigüzel park etmiş araçlar, çarpık ilçe/mahalle yapılaşması yüzünden her 1 dakikada bir duruyorsun. Durmadın diyelim. Şu üstteki iki unsur yüzünden belli başlı yere geldin mi "Bu yerde trafiğe yakalanmayalım, abi" diyorsun dedin mi trafiğe yakalanıyorsun. Eninde sonunda çıldırıyorsun.
Örneğin spor için parka gidiyorum. Yürüyüş yapıyorum. Yediği çekirdeğin kabuğunu, sigara izmaritlerini ve yiyecek/içecek muhafazalarını yere atıyorlar, parktaki alet-edevatları hor kullanıyorlar ve başıboş-sağa sola sataşan köpekleri alan bazı çocuklar gelenleri korkutuyorlar. Ne yaptığın yürüyüşten ne bindiğin spor aletlerinden ne de soluduğun havadan tat alamıyorsun. Zaten çarpık binalaşma, yetersiz ağaç sayısına girmiyorum.
Dışarıda bir şey yiyeyim diyorsun. Neyin nasıl yapıldığını bilmiyorsun, karnın doymuyor, devlet ve piyasa esnafın cebini bazı şeylerle yakarken esnafta vatandaşın ceplerini bu niteliksiz yemeklerle yakıyor.
Şu üçü bile benim dışarıda zaman geçirmeme engel. Eve geldim mi huzura kavuşuyorum. Canım bir şey mi çekti. Marketten alıp evde kendim hazırlıyorum. El maharetim vardır. Elimin altında internet var. Bazen belgesel izlerim, bazen müzik dinlerim, bazense dil üzerine yazılar okurum. Sudoku çözerim, rubik küpümle oynarım. İki muhabbet kuşum var. O ikisiyle oynamaya başladım mı zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.
10 yıl önce dört duvar içinde zaman geçirenler hayıflanırken şimdi insanlar dört duvarda huzuru kendilerinde bulmaya çalışıyorlar.
#toplum
zenginsozluk.com/foto
Temelleri, 1976'da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak kurulan ve daha sonra 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Atatürk Üniversitesine bağlanan Erzincan Meslek Yüksek Okulu ve aynı tesis içinde (eski Eğitim Enstitüsü) faaliyet gösteren Erzincan Eğitim Yüksek Okulu ile atılmıştır.
11.07.1992'de Eğitim Yüksekokulu Erzincan Eğitim Fakültesine dönüştürülmüş ve Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak ilköğretime yönelik lisans düzeyinde öğretim vermeye devam etmiştir.
27.06.1987 tarih ve 3389 sayılı Kanunla Erzincan Hukuk Fakültesi kurulmuştur. Fakülte öğretim faaliyetlerine 1991 yılında Erzincan'da başlamış ancak 13 Mart 1992 depremi sonrasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretime devam etmek zorunda kalmıştır. 1994'te ise tekrar Erzincan'da faaliyetlerine başlamıştır.
Sağlık Yüksek okulu 2.11.1996 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 10.10.1996 tarih ve 8655 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ve Sağlık Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan 22.11.1996 tarihli iş birliği protokolüyle kurulmuştur. 1999-2000 öğretim yılında da ilk öğrencilerini alarak eğitim-öğretime başlamıştır.
16.07.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla Fen-Edebiyat Fakültesi kurulmuş, 2004-2005 öğretim yılında da ilk öğrencilerini almıştır.
1991-2004 yılları arasında yine Atatürk Üniversitesine bağlı olarak Erzincan İlahiyat Meslek Yüksek Okulu ile Refahiye, Tercan ve Kelkit'te Meslek Yüksekokulu açılarak öğretime başlanmıştır.
Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde ise 5.06.1996 yılında Fırat Üniversitesi'ne bağlı olarak Kemaliye Hacı Ali Akın Meslek Yüksek okulu açılmış, 2006 yılına kadar da aynı üniversiteye bağlı olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmiştir.
01.03.2006 tarih ve 5467 sayılı Kanunla Erzincan Üniversitesi kurulmuştur.
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, o güne kadar Atatürk Üniversitesi'ne bağlı olarak eğitim veren Eğitim Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sağlık Yüksek okulu, Erzincan Meslek Yüksek okulu, İlahiyat Meslek Yüksek okulu, Refahiye Meslek Yüksek okulu, Tercan Meslek Yüksek okulu, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek okulu; Fırat Üniversitesi'ne bağlı olarak eğitim veren Kemaliye Hacı Ali Akın Meslek Yüksekokulu Erzincan Üniversitesine bağlanmıştır. Üniversite kurulduktan sonra da Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıp Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sivil Havacılık Yüksek okulu, Kemaliye Hacı Ali Akın Turizm ve Otelcilik Yüksek okulu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek okulu, Yabancı Diller Yüksek okulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek okulu, Kemah Meslek Yüksek okulu, Üzümlü Meslek Yüksek okulu, Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksek okulu, Çayırlı Meslek Yüksek okulu, İliç Dursun Yıldırım Meslek Yüksek okulu, Adalet Meslek Yüksek okulu kurulmuştur.
Erzincan Üniversitesi'nin yeni kampüs alanı Bakanlar Kurulu'nun 2006/111.05 sayılı kararı gereği, Yalnızbağ Beldesi mücavir alanında, Erzincan-Sivas kara yolunun 12. km'sinde ilk aşamada tahsis edilen 1225 dönüm ve ileride tahsis edilmesi düşünülen ilave taşınmazlardan oluşmaktadır.
18 Mayıs 2018 tarih ve 30425 sayılı resmi gazetede yayımlanan 7148 sayılı kanunun 6.Maddesi ile Erzincan Üniversitesi'nin ismi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi şeklinde değiştirilmiştir.
kaynaklar:
1- erzincan binali yıldırım üniversitesi: kuruluş ve tarihçe - http://www.ebyu.edu.tr/tr/universitemizhakkinda/kurulus-ve-tarihce/
2- erzincan binali yıldırım üniversitesi: üniversite amblemi - http://www.ebyu.edu.tr/tr/universitemizhakkinda/11031-2/
Yapamadım abi, üstesinden gelemedim.
Bende denge bırakmadınız. Ne ele avuca sığar bir şey yapabiliyorum ne de kendimi toparlayabiliyorum.
Bilinçsiz, yönlendirilmeye maruz kalmış bir kadının çok bilmiş bir şekilde laf sokma girişimidir. Laf sokma da denemez. Aklınca bir şey yapmaya çalışmış, kendisini rezil etmiştir.
Geçmiş tarihte adına yapılanlarla şimdi yapılanları görünce insana "nereden nereye geldik" dedirten kimyasal olay.
Menfaat uğruna normal bir insanın kendisine duyduğu saygıyı yitiren bir insanın beyanıdır.
@kacsaatolduson takma adlı Kaç Saat Oldu Twitter hesabına göre Mansur Yavaş'a karalama kampanyası yapmak için belediyeden çıkartılan işçilerin parmağı olduğu yönünde bir tespit var.