kişinin yaşlandığını hissettiği anlar

Sözlük yazarlarının yaşlarının artık eskisi gibi pek de genç olmadığının kafalarına dank ettiği zamanlardır.

(bkz:sevdiğim kız bana abi deyince)

Saçlarımın arasında bazı bazı kaybolup ortaya çıkan beyaz saç telim.

yaş ilerledikçe katlanılması zorlaşan şeylere katlanmanızın zorlaşmaya başladığını hissettiğiniz andır.

Duygulanımlarım. Eskisi kadar uçarı, havai değiller. Gittikçe olgun ve mendebur olmaya kararlılar.

Sözlüklere profil fotoğrafı olayının geldiğini gördüğün an.

Eskiden buralar hep dutluktu.

"Kişinin yaşlandığını hissettiği anlar "başlığına yazilanlari okuyup bunlarin üstünden kaç sene geçti artık dedigin anlardır.Bir de hangi sınav sistemiyle liseye ya da universiteye geçtiğini söylüyorsun da ortamda bir sessizlik oluyor ya işte tam da o saniyede yaşlandigini ortamdaki herkesle aynı anda farkedersin ki o da ayrı bir hikayedir.

düşünsene bir daha kimseye aşık olamayacaksın, ya da olacaksın ama bu aleni beyan edemeyeceksin.
ve yine düşünsene zamanında çok ergen gelen o saatlerce telefon konuşması yapamayacaksın, bunların ayrı tatları olduğunu bile bile şuan sana komik geliyor, neden? çünkü yaşlandın.
basit geliyor artık her şey çünkü hayatı iyi tanıdın, yaşanmışlıkların bunların komik olduğunu iddia ediyor. halbuki bunlar senin içinden gelen şeylerdi zamanında ne oldu?
yaşlandın güzelim, yaşlandın..
ruhum genç diyenler bile komik geliyor değil mi?
evet öyleler zaten.
ne garip değil mi bir daha aşık olamayacaksın!
insanin en büyük sermayesi ve hazinesi zamandır.
bu yüzden anı yaşamak kadar kıymetli bir olay yoktur bu dünyada.
anı yaşa dediysek de sapıtmadan, sıyırmadan.
hayat güzel, yaşlanmadan yapmadıklarınızı yapın.
aşık olduğunuzu söyleyin ona, çok geç olmadan her şey için!

mezun olma vaktinin geldiği an.

uzun süren işsizlik günlerinde evladın üzülme baba ben sana bakarım demesi.

Çocuğunun neredeyse genç kız olduğunu görmektir.
Ve tabi sgk prim ödeme gün sayısının dolması da pek tabi olabilir.

Yakın zamana kadar dipçik gibi dolaşan aile büyüklerinin yavaş yavaş yaşlılık hastalıklarına yakalandıklarının, hatta öldüklerinin görülmeye başladığı zamanlardır.

magnum dondurmanın pahalı gelmediği andır.

bazen de bir şiir hatırlatıverir.

Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel

Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk, rüzgâr daha serin

Eskiden her konuda konuşurdum istekle
Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi

Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti
Ara sokaklara, salaş kahvelere gidiyorum

Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu
Yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak

Bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor
İçimden geçenleri söyledim sanıyorum

Birisi bir şarkı söylemesin kederle
Tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu

Kısa söz, basit eşya, kedi sevgisi
Aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında

Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar daha güzel, kadınlar daha uzak…


şükrü erbaş

artık saklambaç oynayamayacağını fark ettiği andır.

Eskiden hırçınlaşarak, ağlayarak savaştığınız acılara 'artık' gülümsemeye başlayınca.

Acıların Eskisi kadar canını yakmadığından değil, işte geldik gidiyoruz evresine geçtiğini anladığından; gülümsemek.

Cumartesi gecesi planı yapmamak en önemli belirtidir.